Çözümün tek olması işi kolaylaştırır bazen. Ama genel olarak farklı çözüm yolları ararız. Daha sonra "Hangi yolu seçmeli?" aşaması başlar. İşi bu seviyeye getirdiğimiz zaman yatırım maliyeti, yapım süresi, dayanıklılık, estetik, bakım, işletme maliyeti gibi yığınla kriter arasında boğuşmaya başlarız. Ne basitine, kötüsüne razı oluruz ne de pahalısına. Ne kadar ince eleyip sık dokusak işin sonunda, "Keşke diğer yolu seçseydik." türünden hayıflanmalarla karşılaşırız.
Şeytanın bacağını kırıp yaylaya elektrik getirdikten sonra şimdi en önemli meselemiz: "Su" Öncelikle yukarı yaylanın pınarlarını aşağıda, büyük bir su deposunda toplamayı düşündüm. Konuştuğum ekip başı bana verdiği sözde durmayıp başka işler yüklendiği için bugüne kadar depo inşaatına başlanamadı. Pınar özlerinde sağlıklı kaptajların yapılması, oradan borularla aşağıya indirilmesi de bu işin ayrılmaz parçalarıydı. Belki en pahalı çözümdü ama suya para vermeyecektik. Zaman daralınca İZSU aboneliği makul gelmeye başladı. Bu durumda o kadar yatırım yapmaya gerek yoktu. En garanti seçenek buydu belki. Tek olumsuz tarafı ise suya her ay belli bir paranın ödenecek olmasıydı. Sonra, sondaj kuyusu açmak fikri bir çözüm yolu olarak zuhur etti kafamda. Bu yöntem su deposu kadar olmasa bile ciddi bir yatırım gerektiriyordu ama istediğimizden fazla ilave suya kavuşma imkanına kavuşacaktık, hem de ücretsiz.
Bölgede sondaj işi yapan kişilerin telefon numaralarını temin ettim. Yüz yüze ve telefonla yaptığım bazı görüşmelerden sonra ilk düşündüğüm çözüm şekline döndüm. Sadece bir farkla. Su deposunu o kadar büyük yapmayıp maliyeti düşüreceğim. Büyük olması yersizdi zaten. Deponun kapasitesi tesisin içme ve kullanma suyu ihtiyacını karşılasın yeter. Fazla su büyük havuza aktarılıp süs havuzu ve sulamalarda kullanılacak. İleriki zamanlarda lüzum olursa bir sondaj kuyusu açtırabiliriz.
İZSU müdürüyle görüşemedim. Yerinde yoktu. Onun derdime çare olacağını sanmıyorum. Müdür mühendis bile değilmiş. Karar alamaz böyleleri... Kitapta ne yazıyorsa ona uyarlar. Kafalarını çalıştırıp inisiyatif alamazlar. Zamanında ilgilenmedim bu işlerle. Arkadaşım Ahmet Bey IZSU Genel Müdürü iken şipşak halledebilirdik her şeyi. Bugün öğrendim ki, Ahmet Bey emekli olmuş, ondan sonra yerine başka müdür atanmış, şimdi de bir hanımefendiyi getirmişler kurumun başına.
Elektrikçi Ali'ye uğramadan önce yukarıya, yaylaya çıkmak istedim. Bugün haftalıkları ödeme günü. Süs havuzunun kenar kalıplarını çakarlarken buldum onları. Kümes neredeyse bitmiş. Sadece telleri gerip yere sabitleyecekler. Yukarıdaki kaptajların elden geçirmeleri için önce Ahmet Usta'yı aradım daha sonra Şaban Usta'yı. İkisi de gelemeyeceklerini, bahçe işleri ile uğraştıklarını söylediler. Bir de memlekette işsizlik var demiyorlar mı? Burada çalıştıracak adam bulamıyoruz. Yakup Ustaya "İzmir'den dönüşümde birlikte yukarı çıkar şu kaptaj işlerine öncelik veririz." dedim. Bunu ona söyleyebilmek bile mutlu ediyor beni. Eğer bütün kış iş vermeseydim şimdi yanımda bulabilir miydim onları acaba? Kim bilir nasıl naza çekerlerdi kendilerini. Bu arada Kadir askere gidiyor ay başında. Tokat acemi birliği çıkmış şansına. "Ağabeyyy, beni tokatlayacaklar orada." deyip kendine bir espri uydurmuş garibim, herkese bunu söyleyip kıkır kıkır gülüyor.
Haftalıklarını dağıttıktan sonra ilk parti köy tavuğunu satın alması için fazladan para bıraktım Yakup'a. Kadir motosikletine atlayıp bahçelerine, bana söz verip getirmeyi unuttuğu köy yumurtalarımı almaya gitti. Kadir'den yumurtalarımı alıp çarşıya, sondaj işini görüşmek üzere yola düştüm. Karşıma yaşıtım bir jeoloji mühendisi çıktı. Hem de Hacettepe mezunu. Ankara'da aynı yıllarda geçmiş öğrenciliğimiz. İş görüşmesi sıcak arkadaşlık havasına dönüyor. Oradan çıkıp Elektrikçi Ali'ye uğradım. İzmir'den alacağımız malzemeleri beklediğini söylüyor montaj için. Ben de süs havuzu tesisat bağlantıları için yukarı adam göndermesini istedim ondan.
Şu "Erime Köşesi" (EK)'im beni üzüyor. Dün akşam dört tabak yemek yedim. Fırında kaşarlı köfte, bakla, enginar, yoğurt. Belki hepsi faydalı şeylerdi ama bu işin kuralına uymak lazım işte. Hoş, kural koyucu ben olunca kuralları bozmak da kolay. Bir porsiyondan fazlası yok benim kuralımda, hadi bir de yoğurt olsun yanında. Ben bununla yetinmeyip bir de Derekahve'de dondurma yersem olacağı bu. Çok kızdım kendime. Geriye kaldı 6 gün. Günde ortalama 600 gr. erimem lazım. Yarından tezi yok örfi idare ilan ediyorum irademde.
9. gün (EK)'im:
BAŞLANGIÇ 75,2 KG
|
HEDEF
70,0 KG
| ||
GÜN SAYISI
| BUGÜNKÜ
KİLOM
|
DEĞİŞİM (+/-) KG
|
HEDEFİME KAÇ KG VAR
|
9
|
73,7
|
- 1,5
|
3,7
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder