Eşim erkenden kalkmış, işleri bitirmiş. Öyle dalmış ki işlere, seslenmedi bile bana. Oysa bugün büyük pazar var, bir sürü alışveriş. "Gördüğün her şeyden al." diyor. Vakit geçirmeden fırlıyorum. Kalaycının karısı kurutmalık biberlerden getirmemiş. "Söyleseydin ya." diyor. Küçük pazara getirmeye çalışacakmış bakalım. Pazar alışverişi biter bitmez elemanları alıyorum. Kasap bonfileyi yarın verebileceğini söylüyor.
Yaylaya döner dönmez hummalı bir çalışma başlıyor. Kapya biberler közlenip temizleniyor. Köfteler hazırlanıyor. Dün hiç hazırlık yapmamamıza rağmen işler tıkır tıkır yürüyor. Yemeğimizi yedikten hemen sonra komşu ilçelerden birinin belediye başkan yardımcısı geliyor arkadaşıyla. Verandada oturuyorlar. Salona çıkıp muhteşem manzaraya hayran kalıyorlar. Başkanın ağzından ilk dökülen sözler samimi duygularını açığa vuruyor. "Meclis toplantılarından birini burada yapalım." Meclis üyeleri kaç kişi ki? "Turlar gelmiyor mu buraya?" diye soruyorlar merakla. "Aman gelmesinler, burası sakin, kafa dinlenecek bir yer." Artık ne turla gezmek isterim, ne de tur ağırlamak. Mezelere, yemeklere bayıldıklarını söyleyerek ayrılıyorlar.
İlçenin önemli yöneticilerinden biri arıyor. Epey bir zamandır görünmüyordu. Evlilik yıl dönümleriymiş., eşiyle birlikte yemeğe geleceklermiş. Mezelere ve ızgaraları başarılı buluyorlar. Günün önemine binaen kestikleri büyükçe bir pastanın küçük bir kısmını yedikten sonra kalanını diğer misafirlere ikram etmemizi istiyorlar.
Geç vakit gelen gençler gurubu arkadaşlarının yaş günü için toplanmışlar. El ayak çekilince içkinin de tesiriyle bizim verandayı dans salonuna çeviriyorlar. Geç vakit kalktıklarında eşim uykuya hazırlanıyor. Misafirlerimizi uğurluyoruz. Dışarıda bir kıyamet. Venüs'ü bırakmaya fırsat bulamazken o çoktan tasmasından kafasını sıyırmış. Tavuğun canhıraş bağrışmaları Fifi'nin havlamasına karışıyor. Venüs kümese dalmış, ağzında bizim kara kızlardan biri ağzında. Peşinden koşturuyorum. Zor bela ağzından bırakıyor ama kara kız çok korkmuş. Alıp kümesine bırakıyorum. Yaşaması için dua ediyoruz. Venüs cezalı, suyunu mamasını verip kulübesine kapatıyoruz. Anlar mı yaptığını? Çok zor.
El ayak çekilince keyif zamanı. Dinlerken büyük keyif aldığım Vivaldi'nin dört mevsimi çalıyor. Soğuk bir bira açıp günün yorgunluğunu atıyorum. Korkarım bu keyif alışkanlık yapacak.
Taşev yazı da güzel güzü de güzel. Taşev kışı da güzel, baharı da güzel. Doğanın içinde yaşamak, tepeden kuş bakışı bakmak, Bulutlarla arkadaş olmak, yeşil ot kokusu, bacadan çıkan duman kokusu, karganın gaklaması, serçenin ciklemesi, baykuşun ötmesi, köpeğin uluması beni etkiliyor doğrusu. Taştan yapılmış bir ev düşünüyorum Alplerde. Keçiler yayılıyor tehlikeli yüksekyliklerde. Bir kış masalı gibi, ocakta kestaneler, demlikte çay, bacadan çıkan dumana sarılmış bir dolunay.
YanıtlaSilBöyle bir yaşam insanı yazar da yapar şair de. Değil mi? Hatta tasvir ettiğiniz güzellikleri elime bir fırça alıp resmetmem geldi.
Sil