Hava kararsız. Bir açıyor, bir kapatıyor. Zaman zaman kuvvetlenen rüzgar ağaçların yapraklarını döküyor. Geçen sene bugünlerde şömine sobamız gelmişti. Artık yavaş yavaş salona taşınacağız.
Günün ilk misafirleri tam bir yıl önce, yeni açıldığımız günlerde gelmişler buraya. Ufak çocukları eline fırçayı almış yere dökülen yaprakları süpürmeye çalışıyor.
Öğlen yemeğine elemanlar tarhana çorbası getirmişler, kase kase içiyorlar. Şu tarhana çorbasını hemen donup üstü pıhtılaştığından dolayı sevmiyorum. Bahçenin alt tarafındaki ağaçlardan dökülen cevizleri topluyorum. Neredeyse iki sepet dolusu ceviz topluyorum. Elemanlar boş kaldıkça yeşil kabuklarını bıçakla çıkarıyorlar.
Çalışan hanımlardan biri telaş içinde sesleniyor. "Yağmur atıştırmaya başladı (!)" Olanca hızımızla terasa koşuyoruz. Bir ihtimal güneşi kaçırmayız diye toplu konut pazarından aldığım domateslerin serildiği tezgahları içeri sokuyoruz. Kuruması için geniş bir brandaya serdiğimiz cevizleri toparlayıp üzerini örtüyorum. Tamam artık istediği kadar yağsın dediğim anda bulutlar dağılıyor, yağmur başlamadan kesiliyor. Ne olur ne olmaz diye gece boyu domatesleri içeride tutuyoruz.
Akşam askerlik arkadaşım bağlı bulunduğu meslek odasının başkanını getiriyor Taş Ev'e. Hava rüzgarlı ve serince. Salonu tercih ediyorlar. Az sonra yakışıklı oğlu da katılıyor onlara. Çeşit çeşit meze söylüyorlar. Akılları söylemediklerinde takılı kalınca, onlardan da bir ordövr tabağı hazırlamamızı rica ediyorlar.
Son zamanlarda birçok kişiden mesajlar alıyorum. "Cumanız mübarek olsun." Bunu yazanların çoğu yakinen tanımadığım kişiler. Mübarek kelimesinin iyi bir mana içerdiğini düşünseler de sözcük anlamını tam olarak bildiklerini sanmıyorum. Ben de "hayırlı" kelimesi ile eş anlamlı bir kelime olarak düşünürdüm. Kısa bir araştırmadan sonra pek çok anlama geldiğini öğrenmemin yanı sıra ağırlıklı olarak iki şekilde kullanıldığını tespit ettim. "Mübarek" kelimesi sıfat olarak kullanılırsa "kutsal" anlamına geliyormuş. Diğer kullanım, "Cumanız mübarek olsun." cümlesinde olduğu gibi. Bu da hayırlı, bereketli olsun demekmiş. "Cumanız bereketli olsun." daha anlaşılır geliyor kulağa. Bir de bu dileğin karşılığı var. "Amin, ecmain." Allah bu dileğini, duanı hepimiz için kabul etsin anlamında. Artık yeni nesil mübarekler ve ecmainlerle büyüyor. Manalarını bilmiş olsalar biraz içime su serpilecek. Yine de "Cumanız bereketli olsun." dileğine "Cümlemizin." şeklinde verilen cevap bizim yaştakiler için biraz daha anlaşılır. Cuma günü yapılan dua ve günahlar iki katı işlem görüyormuş. Kitapta var mı? Yok. Kim dedi? Birileri. Ben daha güzel bir şey söyleyeyim. Her günümüz bereketli olsun. Karşılığı mı? "Amin" olabilir mesela. Ya da "İnşallah" daha mı yakışır? Ne olursa olsun şans yakanızı bırakmasın.
Cuma da günlerden bir gün. Cuma da Allah'ın bir günü işte!.. Mubarek günler demiyoruz; hayırlı günler diyoruz artık bu kültür olmuş bizde. Hergün radyoda "Demirbank hayırlı günler diler" reklam spotunu yıllarca duymuşuzdur. Asıl Cumayı mubarek kılan anlayış; Cuma'nın müminleri Camide toplama işlevinin olması olsa gerek. Çünkü Cuma bir anlamda devletin, milletin, konum komşunun, dost ve arkadaşların özellikle birbirine yar olmaları gerektiğinin bir göstergesidir. Normal vakitlerden önemlidir. Birbirinize sistemli bir şekilde yardımcı olursunuz. Bir sorunu anınad çözersiniz. Gücünüz yetmese bile imeceyle herşey hallolur. Haftada bir kez milletin, ve bütün insanlığın huzur ve saadeti için hilafetin olduğu devirlerde halifenin, hilafetin olmadığı devirde de devleti yönetenlerin genel anlamda "yurtta sulh, cihanda sulh" cümlesinin getirdiği açılımı halkın anlayacağı bir dil ile ifade edildiği bir zaman dilimidir.
YanıtlaSil.....
"Cumanız mübarek olsun" denildiği gibi, "Hayırlı cumalar" da diyebiliriz. Elbette hayrın da kutsala delalet eden yanı olduğu gibi, kutsalın da hayra delalet ettiğini söylemekte bir mahzur yoktur. Müslüman olmak aslında insanlığını yitirmemek ve onu korumak demektir. İnsanlık vicdanla eşdeğerdir ki; bu da ahlaklı olmanın mayasını teşkil eder. Çünkü insan çıkarı uğruna, hiçbir yaptırımın etkisinde kalmaksızın kendiliğinden refleks halinde sergilediği doğru, iyi ve güzel davraınşlarıdır.
.....
Benim inanışıam göre şu sıralar hiçri yılbaşı kutlanıyor. Ben kutlamıyorum. İslam inancında böyle bir mesned yok. Sadece miladi yılbaşıan öykünerek ve protest mantığıyla böyle bir kutlama yapılıyor. Yapan yapsın ama bunu mantıklı bulmuyorum.
....
İnanç ve kültür olarak her an şükür ve zikir içindeyiz. Her an dualardayız. İnsanların inanış ve kültürlerine saygı duyuyorum. Mukayese içine de girmiyorum. Ama davranışlarıyla ilgili algı ve imaj konusunda bir takım gayretlerim var; niye antipatik olalım. Hepimizin buluşacağı yer belli. Ondan geldik yine ona döneceğiz. Kısacası Cumayı mübarek kılan, varımızı yoğumuzu ihtiyaç sahipleriyle paylaşmak, onlarla hemhal olmak ve sadece Allahın rızasını kazanmak için Cumayı vesile kılan Allaha şükrederiz. Hepimiz birbirimize tebessümle bakabildiğimiz, kalbimizi açabildiğimiz, birbirimize sevgiyle dokunabildiğimiz sürece gafleti yenebildik demektir. Ondan sonrası insanlık şuurudur.
.....
Umarım kestaneler için hayırlı bir yarıcı ortak çıkabilir.
Bir de her mektubun sonunda
"Kestane kebap, acele cevap" yazılırdı.
Ya da mektubun ucu yakılırdı.
Ya bir rujlu kırmızı dudak izi,
Bir bebeğin eli parmaklarıyla kontürlenip çizilirdi.
Zarfın içine posta pulu koyan olur, kağıt para koyan olur.
Almanyadan gelen mektuplarda wilkinson marka jilet bile
zarfların içinden çıkardı.
Bazen bir sigara, bazen bir parfüm kokusu
mektuba özel bir değer katardı.
Nostaljiyi severim. Wintageyi,
siyah beyaz fotoğraf ve filimleri...
Teşekkür ederim.
Ne kadar güzel anlatmışsınız. Düşüncelerinize saygı duymamak mümkün değil. Sizin ele aldığınız şekilde olsa Müslümanlar, hak ettiği yeri bulurdu İslamiyet. Önemli olan anlamı kavramak, kavradığın anlama uygun hareket etmektir. Şekil değil, içerik önemli olan. Evet, cuma günlerini hayırlı yapan bütün eş dost, komşu, akrabanın cuma namazında bir araya gelip üzüntü ve sevinçlere ortak olmak, yardımlaşmadır. Oysa dini siyasete, ticarete alet eden insanlarımızla cuma namazı işlevini yitirmiş oldu. Namaza durup aklından türlü dolandırıcılıklar geçirmeye başladılar. Bu iktidar döneminde camiler dolmaya başladı, kimi iş, kimi makam peşinde. Kamu kuruluşlarına verilen yemeklerde alkollü içki yerini ayran aldı. O bölge müdürleri içkiyi mi bıraktı? Hayır, sadece hükumette birinin kulağına gider korkusu sardı. Caminin yolunu bilmeyenler cuma namazı vakti çalışanlarını yanına alıp şov yaptılar. İşte bunlar cumanın ne anlama geldiğini bilmeyenler. Sadece çıkarı için gösteriş yapanlar. Bakınız pazar günleri Hristiyan toplumunun en güzel, temiz elbiselerini giyip neşe içinde kadın, erkek, çoluk çocuk kiliselerde toplanması bana daha mantıklı geliyor. Orta Çağ gericilikleri, cadı avlarını onlar çoktan bıraktılar. Şimdi bizde modernize edilmiş cadı avları başladı. Pazar ayinine bir engelinden dolayı katılmayan cadı ilan edilir, mahkemelerde yargılanır, içine şeytan girmiş bunun diye türlü işkencelerle katledilirdi bir zamanlar. Belki biz öyle bir baskı yaşamadığımızdan dolayı dinin zararlı etkilerinden tam olarak sıyrılamadık, dinimizi tam olarak anlayamadık.
YanıtlaSilHicri yılbaşı konusundaki düşünceleriniz için sizi bir kez daha takdir ettim. Özellikle milli bayramlara denk getirilen kutlu doğum haftalarına ne demeli. Alternatif kutlamalarla Osmanlı zamanlarını arar olduk.
Nostalji hayallerimizi süsleyen tatlı bir esinti. Yaşlarımız yakın olduğu için bütün yazdıklarınız uzak değil bana. Eskiye özlem niye? Bugün olmayanlar için daha çok içimiz acıyor. Hayatını kaybetmiş büyüklerimiz, içine çıkar girmemiş kültür, gelenek ve göreneklerimiz.
Ben siz teşekkür ederim, sohbetiniz için.