KATEGORİLER

12 Ekim 2021 Salı

AĞAÇ EV SOHBETLERİ # 112

Sevgili DeepTone tarafından organize edilen Ağaç Ev Sohbetleri etkinliğimiz tüm canlılığıyla devam ediyor. Önceki haftaların sohbet konularını ve konuları öneren arkadaşlarımızın isim listesini burada bulabilirsiniz. Bu haftanın konusunu sevgili DeepTone / Sade ve Derin belirledi. Haftanın konusu şöyle:

"Bazı insanlar bir yerlere giderken veya işleri hallederken daima hızlıdırlar. Diğer bazı insanlar ise daha yavaş yaşarlar veya yavaş hallederler işlerini. Hangisini tercih edersiniz veya uygularsınız?"

Bir yere giderken veya işlerini yaparken bazı insanların hızlı, bazılarının ise yavaş olmaları tercihe dayalı davranış biçimlerinden öte her bireylerin doğuştan gelen karakter özellikleridir bence. Bu durumun zekâ seviyesi ile bir ilişkisi var mı, pek emin değilim. Aceleciliği sevdiğim söylenemez. Bir yere giderken, alışverişe çıktığımda ya da elime bir iş aldığımda acil bir durum söz konusu değilse bir an önce bitsin bu iş deyip sanki arkamdan biri kovalarmışçasına hızlı hareket etmek adetim değil. Bu konuda hımbıl, ağır bir insan da sayılmam ama yaşantımda panik sözcüğüne pek yer yoktur.

İşlerin hızlı halledilmesi konusu açıldığında aklıma bir dönem yanımda işe başlayan genç, mühendis bir arkadaşım gelir. Birkaç ay öncesine kadar ünlü bir holdingde enerji grubunun başkanı olan bu arkadaşım yakın çevremde Covid-19 sebebiyle yaşamını yitiren tek kişi. Çocuğa ne iş verirsem vereyim, iki saat sonra karşıma dikilip çalışmanın sonucunu getirirdi. Hemen arkasından, bütün gün uğraşacağı başka bir iş verirdim. İki saat sonra odama gelir, bunu da bitirdim, şimdi ne yapmamı istersiniz diye sorardı. Adama iş yetiştirmek için kendimi paralardım. Öyle ki bir yandan ne gıcık bir herif diye aklımdan geçirirken bir yandan da içten içe kıskanırdım onu. Oğlum da aynı onun gibi iş konusunda. İki saatlik çalışma sonunda günlük işlerini bitiriyor. Sonrası can sıkıntısı. Ben ise tam aksi bir yapıdaydım. Bir işi ele aldığımda ona bağlı bir sürü iş türetirken ana iş diğerlerinin yanında aksesuar kalırdı. Zaman en büyük problemim olur, mesai saatleri yetmezdi.

Elbette işleri hızlı halletmek, tabiri caizse pratik olmak arzu edilen bir özellik. Özellikle mutfak, tamir işlerinde son derece önem kazanıyor. İşi biraz ağırdan aldığınızda, beceriksiz, işten anlamaz, acemi gibi yaftalanmak riskiyle karşı karşıya kalabilirsiniz. Ancak hızın yanında çıkarttığınız işin kalitesi de önemli tabii. Bu durumda eğer üzerime aldığım işi kaliteden ödün vermeksizin mümkün olan en kısa zamanda yapabiliyorsam daha ne isterim. Elbette tercihim bu yönde olurdu ama yukarıda belirttiğim üzere ne yazık ki bu konu sadece bir tercih meselesi değil. Yeterli yetenek ve tecrübeye sahip olduğumu varsaysam bile konuların içine derinlemesine ve değişik yönleriyle girme eğilimim muhtemelen beni hiçbir zaman pratik, hızlı bir insan yapmayacaktır. Bu özelliğimin, karar aşamasında, etraflıca ve uzun süre düşünmeme de sirayet ettiğini sanıyorum. Sık sık karar değiştiren biri olmamam belki de bu yüzdendir.

İşleri hallederken hızlı mı, yoksa yavaş olmak mı daha iyi sorusu geliyor aklıma şimdi. Ben şahsen halimden şikâyetçi değilim. Eğer işlerimi hızlı halleden biri olsaydım muhtemelen onların yanına yenilerini eklerdim ve bu beni çok yıpratırdı. Sakin, yavaş bir yaşam sürmek daha az hata yapmayı, bunun yanı sıra sabırlı olmayı da öğretiyor insana. Deep'in de belirttiği gibi hızlı yaşamak, daha çok işin üstesinden gelmek daha uzun yaşamak anlamına gelmiyor. Hayatta önemli olan mutlu anlarımızı çoğaltmak.

16 yorum:

  1. Kişiden kişiye, durumdan duruma değişir. Çok acele iyi olmadığı gibi hayattan bezmiş gibi fazla yavaş davranmak da kötü bence.
    İş konusunda ben de yavaş ve düzenli olmaktan yanayım. Ama herkes alttakine bir baskı yapma derdinde. Her zaman hızlılar daha kıymetli görülüyor.
    Yemek yaparken, yerken hızlıyım. Çünkü yavqşlığı vakit kaybı olarak görürüm. Bir akrabam vardı, ne zaman bizi yemeğe çağırsa dört beş saati bulurdu yememiz. O gün başka işimiz varsa da kalırdı. Benim 1 saate yapacağım işi 3 saatte mıy mıy ancak yapıyor. Bir de misafir gelecekse ben önceden hazır etmeye çalışırım her şeyi. Fazla rahatlığı hiç anlamıyorum. Yine dediğim kişi trene bile neredeyse son dakika gelen biri. Ben en az yarım saat önce istasyonda olmaya çalışırım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız, her şeyin aşırısı kötü olduğu gibi zamana ve yerine göre davranmakta fayda var.
      İş hayatında insanın kendine ayıracak bir zamanı olması şart. Yoğun çalışma saatleri insanlık dışı ve aslında verimi düşürüyor. Ben de yemek yerken hızlıyım, bu kötü alışkanlık belki şantiye hayatından kaynaklanıyor. Bir an önce yemeği bitirip işe dönmek! Bu durum obezliğe bile yol açıyor:)

      Sil
  2. Bazı insanlara "eli ağır" derler, halbuki o insanların büyük çoğunluğu itinalıdır ve itina zaman alır...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eli ağır deyiminin çift anlamından biri dediğiniz gibi ağır iş gören, işini yavaş yapan kişi. Dediğinize katılıyorum fakat bir de bu konuda aşırıya kaçanlar var. Sözgelimi ben çocukken dede dediğimiz eski bir ahbabımız vardı. Sabah suyunu bir tas içinde ısıtıp sakal tıraşı olmaya başlardı. O kadar ağırdı ki, o suyu üç beş defa değiştirip yeniden ısıtır, bugün benim en fazla üç beş dakika süren tıraş olayım onun için en az üç beş saat sürerdi:)))

      Sil
  3. Sevgili Mr. Kaplan, Ceren'in yazısına yaptığınız yorumu görünce endişelendim. Geçmiş olsun. Neyiniz var? Nasılsınız?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim:) Açıkçası bilmiyorum. Kardeşime ziyarete gitmiştik evvelsi gün. O da benzer şikayetlerden dolayı acile gidip serum taktırmış bir gün önce. O akşam iyiydi. Daha sonra öğrendik ki iki yaşındaki çocukları Arya da ishal ve benzeri rahatsızlıklardan muzdarip olmuş. Akşam eve döner dönmez bir halsizlik hissettim, her zaman geç saatlere kadar uyanık kalmama rağmen erkenden yattım. Sabah kalktığımda sırt, baş, ense köküm, ayaklarımın ağrısından duramıyordum. Eşim de aynı şekildeydi. Kararlıydım, ilaç kullanmayacaktım. Ağrılar şiddetlendikçe gidip uyumaya çalıştım. Bütün günü yatakta geçirdim diyebilirim. Eşim istifra etti, bende ishal başladı. Acaba bir şeyden mi zehirlendik yoksa bir mikrop mu kaptık bilmiyorum. Bugün ikinci gün ishal devam ediyor, dünden beri neredeyse bir şey yemedim. Düne göre kendimi daha iyi hissediyorum. Üç dört gün önce okuyup değerlendirmesini bir türlü yapamadığım 1984 romanına ancak elim değdi. Yapılan yorumlara güçlükle cevap verebiliyorum. Dediğim gibi neyim olduğunu bilmiyorum bu yüzden tafsilatlı yazdım Mrs. Kedi:) İlginiz için teşekkürler. Bu arada Corona falan olmadım sanırım:)

      Sil
    2. doktora neden gitmiyorsunuz, zehirlenme veya safra kesesi, böbrek filan olabilir. geçmiş olsun.

      Sil
    3. Çok geçmiş olsun Mr. Kaplan, hem size hem eşinize. Acil şifalar diliyorum. Son 1 aydır Hopa'da da ishal, ağrı ve ateş salgın gibiydi. Çevremizdeki herkes kaptı bir şekilde. Tez zamanda atlatırsınız umarım.

      1984 benim başucu kitabımdır. İnsanın gözlerini açar ve geceleri uykularını kaçıracak gerçekleri pat pat sokar gözünün içine. Herkes okumalı mutlaka.

      Sil
    4. Çok mecbur kalmadıkça doktora gitmiyorum. Doktorun ilk başvuracağı şey ilâç ve ben ilâç kullanımından mümkün mertebe kaçınıyorum. İnancım odur ki, bağışıklık sistemimiz kendi başına pek çok rahatsızlığın üstesinden gelebilir. Muhtemelen viral bir durum. Zira birader, eşi, kızı ve eşim de benzer şekilde rahatsızlandılar. Bugün oğlumun da karnı ağrımaya başlamış. Hastalığı ağrı kesici dahil, ilâç kullanmadan kendi silahlarımla yendiğimi düşünüyorum:) Düne göre gayet iyiyim, teşekkürler:)

      Sil
    5. Mrs. Kedi,
      Çok teşekkür ederim. Büyük oranda iyileştim sanırım. Dün başımı kaldıramıyordum. Hâlâ karnımdan senfonik sesler yükseliyor ama ağrılarım azaldı. Ne menem bir şey anlayamadım, salgın olabilir. Yarım İzmir'e dönecektik. Şirket oğlumu Corona testi için Gazi Hastanesine göndermiş. Sonuç 24-48 saat arasında verilecekmiş. Kim bilir belki de Korona geçiriyoruz:)

      Gerçekten de bir başucu kitabı 1984. Günümüzü fazlasıyla çağrıştırıyor.
      Tekrar teşekkür ederim:)

      Sil
    6. Kaystros tam yazıya harika olmuş diyecektim ki, yorumları gördüm. Mikrobik bir şey de olabilir bu ama yine de test yaptırmanız da fayda var. Çok geçmiş olsun. Dualarım sizinle.

      Sil
    7. Teşekkür ederim. Muhtemelen viral bir enfeksiyon. Oğlumun test sonucuna göre karar vereceğiz. Lakin bugün düne kıyasla çok daha iyi. Sağ olun:)

      Sil
    8. Çok geçmiş olsun. Benim memlekette de yılda bir iki kez herkese olurdu böyle. Sonra semti değiştirince olmadı. Ya suya bir şey karışıyordu da millet hastalanıyordu, ya da başka bir şey.

      Sil
    9. Teşekkür ederim. Daha önce yaşamadığım bir tür. Üç günde bir şeyiniz kalmıyor. Eşim ve ben tamamen atlattık, dün geceden itibaren oğlumuzda başladı. Covid-19 testi yaptırmıştı oğlum, onun sonucu negatif geldi. Bu da viral bir hastalık ama ne olduğunu bilemedik.

      Sil
  4. Ağaç Eb Sohbetlerinin bazı konularında ben de yazayım diyorum ama denk gelmiyor bir türlü, araya başka bir şey giriyor yahut sizinkileri, yorumları okuyunca yazacak bir şey kalmıyor gibi:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazın valla, tutmayın kendinizi:) Bende bağımlılık yarattı bu etkinlik, yazmasam eksik hissediyorum kendimi:) Belirlenen konularda yazdıklarımız tamamen şahsi fikirlerimiz, illâ doğru olması gerekmez. Lâkin diğer katılımcıların fikirlerini de öğrenip kendimizi tartma imkânı veriyor bu sohbetler. Sizlerin de ekleyeceği, katılıp katılmayacağı görüşlerin olduğunu düşünüyorum:)

      Sil