KATEGORİLER

5 Mayıs 2020 Salı

AĞAÇ EV SOHBETLERİ # 37

Bu hafta, Ağaç Ev Sohbetlerinin konusunu Barış Doğan arkadaşımız belirlemiş. Son aylarda dillerden düşmeyen Koronavirüs üzerine sayfalar dolusu yazılar yazılabilir. Ne yazık ki konu ne kadar hassas olursa olsun siyaset malzemesi yapılabiliyor. Eğer kendimi tutamayıp ben de siyasetle ilgili birkaç laf edersem bilin ki yazdıklarım herhangi bir görüşe hizmet etmek amacını taşımayacak. Salgının Çin'in Wuhan kentinde ilk görüldüğü günden bu yana bazı fikirlerim değişti bazı fikirlerim dağ gibi yerinde duruyor. Konumuza ilişkin üzerinde tartışacağımız başlık şöyle:

Salgın belli bir ölçüde kontrol altına alındıktan sonra sence global dünyayı ve bizi nasıl bir düzen bekliyor, ekonomide ve uluslararası düzende nasıl bir yeni düzen olur?

Görünen o ki değişen bir şey olmayacak. Bir ay önce bazı hayallerim vardı fakat havaların ısınmasıyla birlikte hepsi eridi gitti. Salgından sonra yeni bir dünya düzeni geleceğine dair beklentilerimin artık gerçekleşmeyeceğini düşünüyorum. Fakat Covid-19 bize, insanların hem çaresizliğini hem de acımasızlığını öğretti. Bazı ülkelerde suni solunum cihazına hangi hastanın bağlanacağına karar vermek zorunda kalıp diğerini ölüme gönderen doktorların vicdan azabını, çaresizliğini hissettik yüreğimizde. Sonra dönüp okulları açalım, ölüm oranı sadece yüzde iki, ölen ölür, kalan sağlar bizimdir diyen dünya liderlerinin acımasızlığını gördük. 

Ne yazık ki sağlık sektörü küresel kapitalizmin elinde. Bu bakımdan ne Dünya Sağlık Örgütü'nün açıklamalarına, ne de onu kendilerine rehber tutan Sağlık Bakanlığı ve tıp camiasının dediklerine kayıtsız şartsız inanasım var. Covid-19'un araştırma laboratuvarlarından bir hata sonucu insanlara musallat  edildiğine dair ileri sürülen bir takım iddiaları göz ardı etmiyorum. Çok önceden beri dile getirdiğim üzere virüs ve genetik yapı arasında bir ilişkinin olabileceğine bugün daha fazla inanıyorum. Nitekim bu konuda bazı çalışmaların yapıldığını da biliyorum. Çin'de başlayan virüs salgınının ülkenin nüfusu dikkate alındığında neredeyse hiç zarar vermediği gerçeği bu düşünceyi destekleyen en büyük kanıt. 

Salgın halen birçok ülkede kontrol altına alınmış görünüyor. Bütün ülkeler gerek ekonomilerini canlandırmak gerekse halkın üzerindeki baskıyı hafifletmek amacıyla normalleşmeye pek hevesli görünüyor. Bence kademeli olarak ve süratli bir şekilde bunu yapacaklar. Şahsen ikinci ve üçüncü bir salgın olabileceğine inanmıyorum. Virüsün etkisini yitirdiğini ve yavaş yavaş sürecini tamamladığını düşünüyorum. Zira virüs kaynaklı hastalığın tedavisine yarayacak elimizde halen ne bir ilaç ne de aşı var. Bilim dünyası virüsün nasıl bulaştığını vücuda ne hasarlar verdiğini çözmüş olsa da ona karşı mücadelede hala çok geride. Yani insanlar yasakların gevşetilmesiyle birlikte yavaş yavaş kendilerini sokaklara, AVM'lere, eğlence yerlerine atacaklar. Okullar, camiler, sinema ve tiyatrolar dolacak. Ne zaman mı? En fazla üç ay sonra hepsi cayır cayır çalışacaklar. Turizm deseniz o da ağırdan başlayıp Ağustos sonuna doğru doruğa çıkacak. Peki ne olacak? Hiçbir şey, vakalar tamamen ortadan kalkmasa da günde yüzün altında gerçekleşecek. Önceleri maske, dezenfektan kullanımına sıkı sıkı uyulurken onlar da bir kenara atılacak. E durum böyle olunca eski tas eski hamam. Vahşi kapitalizm aynen devam edecek. Siyasiler birbirini suçlamaya devam edecek, yoksul halk sadakalarla ayakta kalmaya çalışacak, zengin daha zengin olacak vs. Savaşlar da aynen devam edecek. Bir farkla,

Virüs'ün insanlar üzerinde nükleer silahlardan daha etkili olduğu görüldü.  Her ne kadar uluslararası anlaşmalar biyolojik silahların kullanımını insanlık suçu sayıyor olsa da, devletler bu ölümcül silahlarla oynamaya devam edecekler.

Çin virüsü yayma suçlamasıyla karşı karşıya kalacak. Devletler arasında suçlu olup olmamasından ziyade güçlü olup olmaması önemli olduğu için bu çabalar sadece batılı ülkelerin halkına şov yapmasından başka bir işe yaramayacak. Çin zaten ekonomik bakımdan gittikçe dünya lideri olmaya yürüyordu. Virüsten bağımsız olarak ekonomik dengeler yerine oturacak. Türkiye'de virüs iktidarın can simidi olacak, hükumetin bütün başarısızlıklarına gerekçe olacak. Çok değil, en geç altı ay sonra Covid-19 gündemden düşecek. Ahanda buraya yazıyorum. Virüs salgınının sürmesinden menfaati olanlar Covid-20 ya da Covid-21'i çıkarmak için aportta bekleyecekler.

 

5 yorum:

  1. Mr. Kaplan, işlerin böyle olacağını en başından beri üç aşağı beş yukarı tahmin ediyordum. İnsan ders alan bir varlık değil, unutmaya meyilli. Hiçbir şey olmamış gibi devam etmeyi istiyor herkes. Capitalism de bunu destekleyecek elbet. Her şeyin farkında olan az sayıdaki insan kendi kendini korumak için daha çok çabalamak zorunda kalacak maalesef.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu kez ben yanıldım. Oysa ne büyük hayallerim vardı. Siz haklısınız, insan ders almasını bilmeyen bir varlık. Bence insan koronavirüsten daha tehlikeli.

      Sil
    2. Kesinlikle yer yüzündeki en tehlikeli şey insan Mr. Kaplan.

      Sil
  2. yaniiii unutcaz her şeyiii, hımmm eskiden bilim adamı gibi düşünüyodun, şimdi futurist sosyolog olduun, karamsar olduuun hihihi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yine bilimden uzaklaşmadım deep. Görünen köy kılavuz istemez. Yarını beklemeye bile gerek yok. Hava alanında kaçak on binlerce maske yakalanıyor, siyaset darbe imasını tartışıyor, haftaya AVM ler açılacak. Bana öyle geliyor ki birilerinin oyununa geldik. Bu işten menfaat umanlar beklediklerini aldılar. Ya da olayın ciddiyetini ciddiye almıyorlar. Az önce tv ye çıkan bir profesör ve aynı zamanda bilim kurulu üyesi, "Mevcut durumumuz sürdürülebilir değil, ekonomi canlanması lazım, virüsü kontrol etmeyi öğrendik" diye konuşuyordu. İlaç ve aşı konusunda sorulan soruya ise umut verici bir gelişme yok diye cevap verdi.
      Bu sigara sağlığa zararlı deyip günde iki paket sigara içen doktora benziyor.
      Dediğim gibi bana göre virüs sürecini tamamladı ve toparlanıp gitme sürecine girdi. Gen yapısına göre az ya da çok can aldı. Bundan sonra tedbirli davranın diyenler ya bunu ne olur ne olmaz şeklinde düşünen insanlar, ya olayın korkunçluğunu sürdürüp ekonomik çöküntüye malzeme yapanlar.
      Bu karamsarlık değil realizm:) Yine AVM ler, plajlar, camiler, eğlence yerleri dolacak. İnsanlık yeni bir virüs icat edene kadar aynı yaşamımızı sürdüreceğiz. Ne yapalım, olan bizim güzel hayallerimize oldu:(

      Sil