KATEGORİLER

9 Mayıs 2020 Cumartesi

MASUM BİR ADAMIN İTİRAFLARI - BÖLÜM 9/1


Allah aşkına siz ikiniz bana ne yapmak istiyorsunuz, neden getirdiniz beni buraya?

Cole, "Karını öldürdüğünü biliyoruz." dedi.

O an gözlerim karardı, bayılmışım. Aslında bilincimi kaybettiğim o anı tam hatırlayamıyorum, ancak sorgulamanın video kasetini defalarca izledim. Şiddetli rüzgâr nedeniyle kazıkları sökülen bir çadır gibi aniden olduğum yere çökmüşüm. Kendime gelirken Pisarro dışarı çıkıyordu, yanımda sadece Cole kalmıştı. Pisarro yeniden içeri girip bana bir bardak su uzattı. Onlara nerede ve nasıl öldürüldüğünü, onu kimin bulduğunu ve bu işin ne zaman olduğuna dair birbiri arkasına sorular sormaya başladım. Karımı görmek istediğimi söyledim. Onun hiçbir düşmanının olmadığını, herkesin ona hayran olduğunu anlattım.

Cole, "Demek ki herkes ona hayran değilmiş." dedi. Kalkıp ona vurmak istedim. Bana hayatı ve ne tür işlerle uğraştığı, arkadaşları ve yaptığı çalışmalar hakkında sorular sordular. Sonra, Cole cinayet anında benim nerede olduğumu öğrenmek istedi.

Bacaklarım zangır zangır titriyordu, oturduğum sandalye yerinde zıplarken sesler çıkartıyordu. Bir ara Cole, önüme kâğıt ve kalem uzatıp telefon numaramı yazmamı istedi fakat ellerimin titremesinden dolayı bunu başaramadım.

"Avukat tutacağım." dedim.

Cole, "Senin avukata ihtiyacın yok," dedi, "Bize sadece ne olduğunu anlat."

"Neler olduğuna dair hiçbir fikrim yok. Evime gitmek istiyorum." dedim.

Beni durdurmaya çalışmadılar. Cole, evin bir suç mahalli olduğunu söyleyip eve giremeyeceğimi söyledi ve ekledi. "Delilleri ortadan kaldırman için artık çok geç."

"O, benim karım, orası bizim evimiz." dedim.

Cole, "Bize neler olduğunu anlatırsan kendini daha iyi hissedersin." dedi.

"Cehenneme kadar yolun var." dedim.

Saat gecenin biri. Arabamı amaçsız ve hedef gözetmeden öylesine sürdüm. Sonra yolun kenarına çekip navigasyonu ayarladım. Direksiyonu batı yönüne kırarak La Ventana önünden geçmek istedim. Her yerin derlenip toparlanmış ve kapısının kilitlenmiş olduğunu görünce şaşırdım. Saatime baktım ve geçen zamanı hatırladım. Bütün gece araba sürdüm, şehri 610 No’lu çevre yolu boyunca turladım.

Doğudan gökyüzü aydınlanmaya başlamıştı. Tieresse'nin evine gittim. Cole yalan söylememişti. Avluyu ve kapıyı kapatan sarı bantlar çekilmişti. Bir ekip arabası ön tarafa park etmişti. Reinhardt'ı aradım.

"Bu saatte aradığım için kusuruma bakma." dedim. "Üzgünüm, annen öldü. Tieresse öldü. Birisi öldürdü onu."

Nasıl olduğunu sordu ve ona olanları anlattım, aslında bildiğim fazla bir şey yoktu. Uzun bir süre hat sessiz kaldı. "Yarın ilk uçakla geliyorum." dedi.

Ertesi sabah, Reinhardt'ı havaalanında karşıladım ve cinayetin olduğu gün gazeteden okuduklarımı aktardım.

Temizlikçi her zamanki saatinde 9.15’te gelmiş. Tieresse'nin meyve suyunu sıkmadığını ve kahve cezvesinin hala dolu olduğunu görmüş ki bunlar alışılmışın dışında olan şeyler. Arabamın garajda olmadığını fark etmiş, bu gayet normal bir durum. Tieresse'ye seslenmiş, fakat cevap alamamış. Salon ve yatak odasına bakan koridorun duvarına asılı Modigliani tablosunun yan yattığını görmüş. Onu düzeltmeye çalışmış. Sonra masanın yanında, üzerinde bornozu olduğu halde yerde yatan Tieresse’i görmüş, yerde, hemen yanı başında ıslak bir havlu varmış. Çığlık atmış, arkasından hemen 911'i aramış ve Tieresse'in öldüğünü anladığı ana kadar kalp masajı yapmaya başlamış.

Reinhardt, "Onu kimse öldürmek istemez ki!" dedi.

"Biliyorum." dedim. "Polise ben de aynısını söyledim. Bu işi benim yaptığımı düşünüyorlar."

Reinhardt, "Sen mi yaptın?" diye sordu.

Acıyarak baktım ona.

"Affedersin." dedi.

Daha sonra Reinhardt’ın, şehirde, Detektif Pisarro ve Cole ile birlikte soruşturmayla ilgili görüştüğünü öğrenecektim. Oysa bildiğim kadarıyla, onlarla tek işi, tören düzenleyebilmek için, annesini adli tıptan ne zaman teslim alabileceğimizi sormaktı. Hatta ona, bunu ben de öğrenebilirim demiştim.


Reinhardt, annesinin dini törenlerden pek hoşlanmadığını söylemişti, bu yüzden onun resmi veda yolculuğuna eşlik etmek isteyecek oldukça az sayıda insan olacağını tahmin edebiliyordum. İkimiz el birliği ile bu işlerin üstesinden gelebilirdik.


Reinhardt’la vedalaşırken bazı şeylerin yolunda gitmediğini fark etmiştim, sanki ilişkimizi yeniden gözden geçiriyormuş gibi soğuk bir davranış içindeydi. Beni yeterince tanıdığını düşünüyordum ama belki de yanılmıştım. Söylediği her şey umutsuzluğa kapılmama neden oluyordu. Dehşete kapılmış ve tükenmiştim. Oysa umutsuz olmamı gerektirecek hiçbir şey yoktu. Ona hakkımda yanlış düşünebileceği herhangi bir şey söylememiştim.

Sonra beklediğim soruyu sordu: "Neredeydim, neden orada değildim?" Reinhardt'ın bilmek istediği şeyler bunlardı.


Ona bunları nasıl söyleyebilirdim?

Haftanın ilk günlerinde sadece özel davetleri kabul ediyorduk. Cinayet işlendiği pazartesi gecesi, çalışanlarımızdan birine veda partisi veriyorduk. Britanny, açılış günümüzden beri yanımda çalışan garson kız, CIA'ye transfer olmuştu.

Hukuk bürosunda, Houston'ın en büyük kanser hastanesine ek olarak yapılacak ileri teknolojiye sahip laboratuvara ait yapım sözleşmesini imzalayan Tieresse, öğleden sonra yanımıza uğradı. Doğrudan mutfağa girdi ve hardal kaplı kuzu butu tepsisini fırından  dışarı çıkardı. 

"Julia Child’ın tarifi mi bu?" dedi.

"Ondan daha iyisini kimse yapamaz, neden kalıp bize katılmıyorsun? dedim.

Tieresse, ağzına bir parça et atarken, "Nefis koktuğuna göre lezzeti de yerindedir kuşkusuz," dedi. Bana dönüp,

"Yarın sabah saat yedide San Antonio'da olmalıyım, ben bu güzelliklerin tatlı hayaliyle yaşarken siz gecenin tadını çıkarın." dedi. 

(Devam edecek)

12 yorum:

  1. Cinayet romanı okudum sanki..Yazar da zaten bir hukuk ve tarih profesörümüş sanmıyorsam,uzmanlık alanları arasında anayasa hukuku ve teorisi, sözleşme hukuku ve ölüm cezası hukuku bulunuyormuş..Deneyimli bir yazarmış..Kitap tanıtımı iyiy di,emeğinize sağlık..😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, bu kurgusal bir cinayet romanı. ABD'nin Teksas eyaletindeki yaşam, hukuk sistemi ve hapishaneler hakkında detaylı bilgiler içeriyor. Teşekkür ederim:)

      Sil
  2. Mr.Kaplan bazen sabrınıza şaşırıyor, sakinliğinize ise hayran kalıyorum :) Yine pek güzel çevirmişsiniz, bir solukta okudum. Emeğinize sağlık :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız sabır denilen olay var ben de sanırım:) Eşimin tam tersi bir durum yine. Bana en çözülemeyen düğümleri ver, günlerce sürse bile çözmeye çalışırım. Eşim fırlatır atar bir kenara:) Çok teşekkür ederim. Ara sıra eşimin de düzeltmeleri oluyor, hakkını yemeyeyim şimdi:)

      Sil
    2. İnce zincir kolyeleri bilirsiniz, hep karışırlar, düğüm olurlar. Ne zaman takmak istesem düğümlenmiş olarak bulduğum öyle bir kolyem var. Önce biraz inat edip açmaya çalışırım ama sonra sinirden fırlatıp atarım. Eşim gelir o kocaman elleri ve devasa parmakları ile minicik mikro düğümleri açar ve kolyemi takıverir :) Ben de onun sayfalarca yazdığı öykülerin imlasını düzeltir, öznelerini yüklemleri ile eşleştiririm. Velhasıl kelam yuvarlanıp gideriz düğümler ve düzeltmeler arasında :)

      Sil
    3. Evet, ben de ince zincir açma uzmanıyım:))

      Sil
  3. julia child heey efsane oooo :) hımmm, burda gözüken şimdilik katil bizim adam değil gibi duruyor, anlatırken bizi yanıltmıyorsa, kayınbiraderin de şüphelenmesi normal, polisin de. katiller hep en yakınlardandır. du bakalım yanii. son paragraflarda geçmişe döndük herhaldesi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Reinhardt adamın üvey oğlu, kayınbiraderi değil:)

      Evet, adam durup durup maziye gidiyor:)

      Sil
    2. ay evet doğru, aile akrabalık şeysilerini hep karıştırırım zaten :)

      Sil
    3. Ben de:) Annem, babam tek çocuk olunca öğrenemedim. Yine de hata yapmayayım diye eşime sordum zaten:))

      Sil
  4. Bana oğlu pek üzülmedi gibi geldi. Tabii olaylar bizim adamın ağzından anlatıldığıdan olabilir. Bence şimdilik katil oğlu:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Oğlu olabilir mi? Hiç düşünmedim onun olabileceğini. Neden öldürsün ki annesini. Ama belki de bir nedeni olabilir bilmediğimiz. Şu an en uzak ihtimal, kadını, oğlunun öldürmesi. Fakat eğer bu doğru çıkarsa gerçekten müthiş bir son olurdu. Bakalım ne çıkacak:)

      Sil