KATEGORİLER

15 Mart 2021 Pazartesi

AĞAÇ EV SOHBETLERİ # 82


Sevgili DeepTone tarafından organize edilen Ağaç Ev Sohbetleri etkinliğimizin 82. Haftasına girmiş bulunuyoruz. Daha önceki haftaların sohbet konularını ve konuları öneren arkadaşlarımızın isim listesini burada bulabilirsiniz. Bu haftanın konusunu ben belirledim. Kadın-Erkek eşitliğine amasız, fakatsız tüm benliğimle inanıyorum. Bu bağlamda merak ettiğim bir konuyu tartışmaya açacağım bu kez. Cevap arayacağımız sorularım şöyle:

Karşı cinste sizi en çok şaşırtan şeyler nelerdir? Sosyal yaşamda cinsiyet ayrımcılığını ortadan kaldırmak için neler önerirsiniz?  

Kadınların makyaj yapıp süslenmelerini, saçları başlarıyla oynamalarını, son modaya uygun giyinip kuşanmalarını ve vücutlarına yaptırdıkları türlü estetik müdahaleleri yadırgar, kendi aralarında girdikleri bu kıyasıya mücadeleyi, sırf erkeklere daha güzel görünmek ve onların ilgilerini çekebilmek için sürdürdüklerini sanırdım. Yakın bir zaman önce blog yorumunda bir arkadaşımdan aldığım cevap oldukça ilginç gelmişti bana. İlk anda, nasıl yani? diye şaşırdığımı hatırlıyorum. Sonra biraz düşününce ve yaptığım gözlemler sonucunda arkadaşıma tamamen hak vermiştim. Meğer kadınlar, bütün bunları erkekler için değil de, hemcinsleri için yapıyorlarmış! Bir anda bütün dünyam yıkılmıştı. Biz, erkekler, kendimizi matah bir şey sanıyormuşuz demek... 

Yapılan bilimsel bir araştırmanın (*) sonucuna göre kadınların % 31,9'u, eğer tercih etme hakları olsaydı, erkek olmak istediklerini belirtmişler. Bunun sebebini erkeklerin daha özgür olmasına bağlamışlar. Yine de bu oranın bu denli yüksek olmasına şaşırdım. Zira aynı soru erkeklere sorulsaydı onların çoğu bunu bir namus meselesi yapar, netice itibarıyla aynı oran % 1'i bulmazdı. 

Şahsen kadın cinsinin erkeklerden daha zeki olduğunu düşünürüm ama bu konuda beni şaşırtan bazı durumlar var. Örneğin temsilde eşitliği ele alalım. Türkiye Büyük Millet Meclisinde kadın milletvekili oranı % 17,4 ile dünyadaki 192 ülke içinde 117. sırada yer alıyor. Beğenmediğimiz Tanzanya'da bile bu oran % 37! Şimdi düşünüyorum: Bütün ideolojik ayrımları bir kenara bıraksalar, kadınların millet meclisini belirleme kudreti % 50. Kaldı ki en az % 10 da erkeklerden destek alırlar, etti mi % 60. Peki neden bir Tanzanya kadar olamıyoruz, kadınlar niye bu konuda güçlerini birleştirecekleri yerde durumdan şikayet ediyorlar. Bu da bana oldukça şaşırtıcı gelen bir husus. 

Sosyal yaşamda cinsiyet ayrımcılığının ortadan kalkması için öncelikle kültür, inanç, örf, adet ve ananelerimizde köklü değişikliklere gitmemiz ve bunu yasalarla teminat altına almamız gerektiğini düşünüyorum. Cinsiyet ayrımcılığı ilk olarak ailede, daha sonra eğitimde ve iş hayatında kendini göstermektedir. Başta kadınlar olmak üzere toplumu oluşturan bütün bireylerin kafalarında yer etmiş önyargılardan kurtulması gerekir. Örneğin TDK sözlüğünde kadının şu tanımını değiştirmekle başlanabilir işe. TDK'da kadın şöyle tanımlanmakta; analık veya ev yönetimi bakımından gereken erdemleri, becerileri olan. Analık kısmını geçtim, fakat ev yönetiminde erdem ve becerileri olan ne demek oluyor? Yani evi temizleyecek, süpürecek, bulaşıkları, çamaşırları yıkayacak, çocuk bakacak, yemek pişirecek... İşte size cinsiyet ayrımcılığı. Erkeklerin de pekala yapabileceği bütün bu işleri kadının erdemi kabul edip kadınları eve hapseden zihniyet aşılmadığı takdirde cinsiyet ayrımcılığı, kadına şiddet aynen devam edecektir. 

50 yorum:

  1. Öncelikle çok güzel bir konu seçtiğiniz için size teşekkür etmek istiyorum.Kadınların erkekler için süslendiği bölümü beni gülümsetti:)Aklıma hemen "kadin ne der, erkek ne anlar" sözü geldi.Malesef biz kadınlar erkekler tarafından anlaşılmıyoruz veyahut kendimizi ifade edemiyoruz.Yazinin diğer bölümlerini de çok beğenerek okudum,hepsi çok doğru tespitler.Bakalım ben bu konuda birşeyler yazabilecek miyim? Kaleminize sağlık:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben teşekkür ederim:) Bu sohbetleri seviyorum, düşüncelerimizi özgürce, art niyetsiz ve samimi bir şekilde dile getiriyor, başkaları aynı konuda ne düşünüyor öğreniyoruz. Belki kadınlarla erkekler arasındaki bir diğer fark, genelleme yapmaksızın, kadınlar kalbiyle erkekler beyniyle hareket ediyor diyebiliriz. Bu yüzden kadınların dile getirmedikleri duygusal yönlerine akıl erdiremiyor erkekler:) Elbette siz de yazarsınız, sağ olunuz:)

      Sil
  2. Kadınlar her ne yapıyorlarsa öncelikle kendilerine duydukları saygıdan dolayı yapmalı. Giyinmek, süslemek, okumak, çalışmak vb...

    Cinsiyet ayrımcılığını önlemenin en birinci yolu da kadını eğitmek bence. Kadın öğrenirse çocuğuna da öğretir. Çünkü ne yazık ki hala çocuk bakımı vb işler hala genellikle ve öncelikle kadının sorumluluğunda, onun iş tanımı alanında. Böylece birkaç nesil sonra medeni bir topluluk olmak hiç de zor olmaz bence.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Elbette:) Bu söylediğiniz, olması gereken sanırım. Fakat gerçekte durum böyle mi, tartışılır:) Zira gözlediğim kadarıyla kıskançlık ve başka negatif duygular da giriyor işine. Moda sektörü mesela, erkeklerin kadınlar kadar modayı takip ettiğini düşünmüyorum:)

      Hemfikiriz:) Bu konuda büyük bir eksikliğimiz var, toplum olarak. Hala pek çok kadın erkeğin üstünlüğünü kabul ediyor. Medeniyet konusunda o kadar iyimser değilim ne yazık ki bu yüzden.

      Sil
  3. Ben de kendim için süslenirim. Kendimi güzel gördüğümde daha iyi,pozitif hissediyorum. Tabi moralim bozuksa da hiçbir şeyle ilgilenmeyebiliyorum.

    Eşitsizlik için çabalamalıyız. Malesef bir anda zihniyet değişmeyecek. Çocuğu yetiştirirken daha karşı cinse saygı duyması, sorumlulukları öğretilmeli.
    Bana sorulsa ben de erkek olmak isterdim galiba. En azından şimdikinden iyi kariyerim olurdu. Çünkü fiziksel güç odaklı işler, askeriye falan ilgimi çekiyor. Tabi kadınlar da yapabilir ama sayıları çok çok az.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eşitsizliği çözmek için demek istedim. Biraz garip olmuş cümle. :)

      Sil
    2. Ben de senin gibi Sadece iyi hissetmek için giyinirim Duygu:) Ama bunu moralim bozukken bile yapıyorum, inanılmaz motive ediyor beni:)

      Sil
    3. duygu emanet;
      Süslenmeyi salt kendiniz için yapıyorsanız sözüm yok. Ancak genel olarak tüketim çılgınlığına kapılıyor kadınlar. Birinin yaptığını diğeri yapmak zorunda hissediyor. Yapmadığında diğerleri tarafından eleştirilebiliyor. Gerçekten kendisi için mi süslenip giyiniyor, takıp takıştırıyor, yoksa başka hemcinsleri ile neredeyse yarışırcasına tüketim endüstrisine malzeme mi oluyor kadınlar, emin değilim.

      Kadın erkek eşitsizliği ve toplumun değer yargıları mevcut durumu korunduğu sürece kadınların erkek olmak istemesi son derece doğal. Ancak asla normal kabul edilebilecek bir durum değil bence:)

      Sil
    4. Aslında süslenme bile denemez. Sürmeye takıntılıyım, başka şey kullanmayı pek sevmiyorum. Bazen evde tek başıma otururken de süslenirim. Dışarıda ilgi çekmeyi pek sevmem zaten kapalı biriyim. Kıyafetim de düzgün, temiz olsun yeter bana. :)
      Sorduğunuz soruya gelirsem kadından kadına değişir, neden süslendiği. Ama bunlara bir sürü para dökülmesini israf olarak görüyorum.

      Sil
    5. Elbette konu bireysellikten öte. İsteyen süslenir, isteyen süslenmez hiçbirimizi ilgilendirmez bu elbette. Açıkçası kapalı insanların çoğu makyaj yapıyor, yapsınlar elbette, karışmaya hakkım yok. Muhtemelen güzel görünmek istiyorlardır. Ama dışarı çıktıklarında kime güzel görünmek istediklerini merak ediyorum. İşte ister açık olsun, ister kapalı ama her ikisinin de ortak yönü birbirlerine yani hemcinslerine güzel görünmek değil mi? Eminim ki, kocalarına süslendiklerinden daha fazlasını dışarı çıkarken, ya da toplantılara katıldığında birbirlerine karşı yapıyorlardır. Benim dile getirdiğim genel anlamda yani. Erkek olarak, ben de israf görüyorum fazlasını ama kadınlar için bir ihtiyaç olduğunu biliyorum, bu nedenle boynumuz kıldan ince:)))

      Sil
    6. Burda Duygu Hanıma katılmak durumundayim:) Hayatımda hiçbir zaman hemcinslerimi kıskandırmak amaclı giyinmedim ve süslenmedim.Yinede genel olarak haklısınız. Kadınlar üretmekten çok tüketici durumundalar.Isteyen istediği gibi makyaj da yapsın ama bazıları gerçekten çok abartıyor:)

      Sil
    7. İstisnalar kaideyi bozmaz:) Kimseye karışamayız elbette. O "kadınlar üretmekten çok tüketici durumundalar" cümlenize de katılmıyorum. Bu da bir algısal sorun bence:)

      Sil
  4. Selam..ben yorum yerine bir yazıda paylaşmak isterim..Yazdıklarım buraya sığmayacak gibi geldi:):)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Elbette, zevkle okumak isterim sizin yazınızı:) Uzun yazıları daha çok severim:)

      Sil
  5. Konu harika gerçekten. Bende bu konuda bir araştırma yazısı yazmıştım. Sadece bizim ülkemizde değil tüm dünyada durum içler acısı.. Her alanda tam eşitlik için öngörülen süre 100 yıl..

    Yazınızda zaten belirtmişsiniz ve benim de ilk fikrim, eşitsizliğin ortadan kalkması için eğitimin başlayacağı ilk yer AİLE. Oğlum göster amcalara derken, kızım çok ayıp zihniyetini aşarsak bir çok problemi de ortadan kaldırmış oluruz diye düşünüyorum.

    Çok anlamlı bir yazı ve konu olmuş, kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim:) Haklısınız bizden daha kötü durumda ülkeler var ama bazılarının durumu bizden çok iyi. Aslında cumhuriyetin ilk yıllarından bu yana durumu daha iyileştirmek bir yana geriye gittik. 100 yıl değil 1000 yıl deseniz bana yine de ütopik geliyor. Zira benim düşünceme göre sorunu kadınların birlik olup kendilerinin çözmesi gerekli. Birlik olmak zor bir hadise kadınlar için. Çünkü onların arasındaki yarış bitmez görünüyor:)

      Örnek muhteşem ve bütün sorunun özeti gibi. Teşekkürler:)

      Sil
  6. İlk paragrafa epey güldüm. Evet kadınlar kadınlar için süslenir, takıp takıştırır. Belki süs paüs seven erkekler vardır ama ben fazla makyajdan hoşlandıklarını sanmıyorum.
    Cinsiyet ayrımcılığı ortadan nasıl kalkar? zihniyetler o kadar geriledi ki son yıllarda hiç bilemiyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız, özellikle genç hanımlar doğal görünümleriyle ya da az makyajla daha çekici oluyorlar bence. Bir de yüzünü gözünü badana gibi boyayanlar var, güzelleştiklerini sanıyorlar, sansınlar bakalım:)

      Cinsiyet ayrımcılığı sorununu çözecek olan kadınlar bence. Ama birlikte hareket etmeleri bana göre imkansız, bu yüzden çözüm de imkansız hale geliyor bu yüzden:)

      Sil
  7. Yıllar önce bir Kız Lisesinde okumuştum. Okulun paydos saatlerinde bazı arkadaşlarımız tuvalette ayna karşısında dakikalarca saçlarını tararlar. formalar belden kısaltılırdı. Yadırgardım, bu kadar değişmek neden, kimin için? Piyeslerde rol alırken kızlar erkek rolüne çıkardık. O da bana garip gelirdi.
    Ailede çok demokratik bir ortamda yetiştik. Babam sahanda sucuk köfte pişirirdi, bayılırdık. Erkek kardeşim yerleri paspaslardı-hiç gocunmazdı. ama çocuktuk, ailede tek erkek çocuk oluşundan biz kızlar onu biraz kıskanırdık.
    Abartılı makyaj hep garip gelmiştir bana. Hep doğaldan yana oldum. Toplumda yakışan ya da yakışmayan herkes sarışın. Bir makineden çıkmış gibi tek tip kadınlar dolaşıyor etrafımızda.
    Kadın-erkek eşitliğine İNSAN olarak inanıyorum.
    Belki her erkekte değil ama pek çok erkekte bir GÜÇ gösterisi var. Vücut geliştirici sporlar, silah merakı, farklı görünme arzusu, araba tutkusu. "Güç bende" der gibi.
    Değişim önce ailede başlar. "BENİM OĞLUM" hikayeleri azaltılmalı. Kız-erkek ayrımı yapılmamalı. Erkek çocuk da ev işlerine katkıda bulunmalı. Evlilik en güzeli aramak değil, iyi huylu, merhametli, tutumlu olanla yapılmalı.(Bulmak çok zor değil.) En yakışıklı erkek değil, anlayışlı, güvenilir, dürüst, değer bilir insanda karar kılmalı.
    Kadın erkek eşitliğinden çok hayata bakışta ortak noktalar olmalı. Uzun bir yolu el ele, birbirinden destek alarak yürüyebilmek önemli.
    Güzel, ilginç bir konu seçmişsiniz. Teşekkürler.
    Esenlikler diliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanırım problem aileden de öte toplumun değer yargılarıyla ilgili. Aileler de ister istemez bu baskı altında. Örneğin erkek kardeşinizi neden kıskanırdınız? Sadece tek olduğu için mi, yoksa bilinç altında yatan başka nedenler var mıydı?

      Haklısınız ya, memlekette varsan baksan gerçek sarışın yüzde beşi geçmez ama toplumun yüzde doksan beşi çakma sarışın. Anlamak zor. Evet, her şeyden önce her iki cinse insan olarak bakmak lazım şüphesiz.

      Evet, erkeklere gelelim. Haklısınız, belli ki güç göstermek için çaba sarf edenlerin sorunları var. Zira toplumun değer yargıları erkeğe istediğinden çok daha fazla güç vermiş zaten. Bu yetmezmiş gibi yeni arayışlar peşine giriyor bazıları.

      Tamamen katılıyorum. Aile ayrım yapmamalı ama maalesef farkında olmadan en eğitimli anneler bir bu ayrımı yapıyor.

      Ben önce bütün kadınların erkeklerle eşit olduğunu kavraması gerekli. Böyle bir başlangıç harika olur:)
      Ben teşekkür ederim size, sağ olun.

      Sil
  8. Muhtemeldir ki kadınlar da erkeklerin , benzer sebeplerle süslenip kas işine girdiğini düşünüyor:)

    Bu çağda her şey vitrin odaklı ve bunun kadını erkeği diye bir ayrımı kalmadı.Kadın da erkek de metalaştı artık. Öncelik sırasında insan kendini birinci sıraya koyduğunda denge sağlanıyor , diğer durum pek sağlıklı değil.


    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Onları anlamak şahsen benim için mümkün değil. En basitinden eğer maksatları oysa, onları sorunlu addederim.

      Haklısınız ama bütün kadınlar ne zaman erkeklerle eşit olduğunu kavrayacak? Ben bugün bir anket yapılsa kendisini erkeklerle eşit gören kadınların oranının yüzde elliyi geçeceğini hiç sanmıyorum.

      Sil
  9. Kadın olmak nedir acaba? Sadece XX ile de bitmiyor, kadın hissetmek de var işin içinde. Kadın olmak sadece biyolojik değil öğrenilen bir “tutum” da aynı zamanda. Bir arkadaşıma sevgilisi ayrılırken “sen de kadın mısın be” demişti, hiç unutmuyorum nasıl üzülmüş ağlıyor.. Yahu dedim neye ağlıyorsun, beni yeterince kadın görmedi falan diyor. Yani başkasının gözünden etiketlenmek kendi içinde hissettiği ya da biyolojik yapısından bile ötede ki, gocunmuş bundan... Çok üzülmüştüm, o zaman anladım bu ülkede kadın olmak zor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle. Bu etiketlenme olayı işin düğüm noktası. Bir ilişkiye başlamadan önce çiftler birbirine sormalı bence. Sence kadın nedir? Bir erkek olarak benden ne bekliyorsun? diye. Sonra kadına dönüp, sence erkek nedir? Bir kadın olarak benden ne bekliyorsun. Taraflar aradıklarını karşı cinsten kabul edecekleri ölçüde buluyorsa devam etsinler, aksi halde başlamadan ayırsınlar yollarını mesela. Bunu yapmadan toplumun değer yargılarına göre etiketlenmiş bireylerde kadın ya da erkek olsun her zaman sorun çıkar, o zaman sen de kadın mısın, ya da sen de erkek misin (bu soru daha çok soruluyor belki de) diye sorulur. Emin olun erkek olmak da zor, kendi açımdan söylemiyorum elbette. Erkekten beklenen az değil bu toplumda çünkü.

      Sil
  10. Kaleminize sağlık alkışladım yazıyı okuyunca :) Keşke herkes bu bilinçte olsa gerçekten. Kadınlar günündeki yazımda dediğim gibi sizin de şu cümlenize çok katılıyorum. Ayrımcılık ailede başlıyor. Gelenek göreneklere saygımız var ancak şu an ki toplum düzenin de kesinlikle kadın erkek eşitsizliği ve daha beter durumlara sebebiyet veriyor, bilinçsizlik oluşturuyor... Kadınların kadınlar veya erkekler için makyaj yapıp oralarını buralarını estetik yaptırmalarını mantıken ben de anlamıyorum. Nasıl bir kıskançlıktır bu... Bu haftaki konu tartışmaya çok açık bence çok güzel bir konu olmuş... Kadının sosyal hayattaki yerini bırakın maalesef TDK'daki tanımını okuyunca bile yıkıldım. Önce buralardaki tanımları düzeltmeliyiz ki kadını yeren değil öven, yücelten eşitliği sağlayan bir toplum olabilelim...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah, teşekkürler:) Ailede başlıyor ama aile her şeyi yapmaya muktedir değil. Hatta daha ileri gideyim, ben çocukken evimizde şiddet vardı ama beni kadına şiddet kelimesi bile utandırır. Makyaj, giyim kuşama kadınlar erkeklere nazaran çok daha önemsiyorlar. Sözgelimi, erkekler arasında saçını şöyle kesmiş, şu ayakkabıyı giymiş, ceketi şöyle diye muhabbet olmaz pek. Kadınlar arasındaki sohbetlerin önemli bir kısmı bu sanırım:)

      Kesinlikle, kadın erkek rol paylaşımını kendi aralarında yapabilirler, toplumun kadın ya da erkeklere şu ya da bu rolü vermesi iğrenç bir şey.

      Sil
  11. konu çok ince ve güzel bir konu, tebrik ediyorum öncelikle.. değindiğiniz noktalar da çok ince noktalar. ama bizim ülkemizde cinsiyet eşitliği bence yok. kadınlar hep geri planda ve korku duyarak yaşıyor çoğu kadın da..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim, toplumun kanayan bir yarası. Sanırım önümüzdeki haftanın konusunu da siz belirleyeceksiniz. Cinsiyet eşitsizliği hemen her konuda var ülkemizde, bu açık. Daha da korkuncu kadınların kendilerine biçilen rolleri benimsemiş olmaları:(

      Sil
  12. Konu seçimi çok iyi 👍 Kadınların süslenmeye ve güzelliğe olması gerekenden daha fazla önem vermesini güzel olunca kabul görürüm mantığıyla yaptıklarını düşünüyorum. Ayrıca dediğiniz gibi bu kişiler kadınlara daha güzel görünmek istiyor. Çünkü erkeklerle dolu bir ortamda kadın olmakla bir farklılık ortaya koyuyor ama kadınlarla dolu bir ortamda üstünlüğünü daha güzel olarak gösterecek. Erkeklerde de daha eril görünme şeklinde ortaya çıkıyor bu saik fikrimce.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. Evet, güzel bir tespit. Nedenlerden biri bu olabilir. Fakat çoğu zaman süslenip güzelleşmenin kabul görmenin tek aracı olduğunu düşünüyor bazıları. Erkeklerde cazibenin merkezi eril görünmekten ziyade karizmatik bir kişiliğe sahip olmak ve varlıklı olmak.

      Sil
  13. Eşitsizlik çok ayrı ve çok uzun bir yazı konusu ama çok kısaca şunu söyleyeyim Ingiltere Viktorya cağının sonunda bırakmış eşitsizliği mesela biz hala o cağdayız ve hala ınsanları kadın ve erkek diye ayırma ısrarındayız. Fiziksel güç dışında cinsler arasında hiç bir fark yok ama bütün insanlar birbirinden farklı. Bazen bir kadının yaptığı bir davranış bana kabul edilemez geliyor bazen bir erkeğin. Hepimiz olayları kendi iç dünyamız ve yasadigimiz çevreye göre değerlendirdiğimiz için kolay da değil anlamak ve anlasilmak

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İngiltere'de kadın erkek eşit mi şimdi? Ben buna inanmak isterim ama yine de tam eşitlik olduğunu sanmıyorum. Zira İngiltere'nin yüzde en az ellisi Hristiyan. Diğer dinlerde olduğu gibi Hristiyanlıkta da hakim cins erkek. Fiziksel güç bir avantaj değil. Eskiden vahşi hayvan avında belki işe yarayabilirdi:) Şimdi Karadeniz'de kadınlar sabahtan akşama bahçelerde çalışırken erkekler kahve köşelerinde vakit geçiriyorlar. Size herhangi bir davranış ters geliyorsa bunun cinsiyeti olmaz ki. İster erkek, ister kadın olumsuz ise bir davranış, her ikisi için geçerli olmalı. Dışarıda çiklet çiğnemek mesela, kadın için ayıp bir davranışsa erkek için de aynen geçerlidir. Erkek dışarıda gülebiliyorsa, kadın güldüğünde karşı çıkılmamalıdır. Kadın erkek eşitsizliği ve buna bağlı gelişen şiddet olaylarının ana kaynağı bana göre toplumun yanlış değer yargıları...

      Sil
  14. Bu konu üzerinde durulması gereken bir konu öncelikle konu seçiminiz için teşekkürler.
    Kadın bir başkası için değilde (erkek veya kadın) kendi için yapmalı ne yapıyorsa. Bir kadın kendi ayakları üstünde durabilmeli.

    Toplumda çok affedersiniz fakat geri bir zihniyet var. "Kadın dediğin..." ile başlayan her cümlenin başlamadan sonlanmasi ve bu düşüncenin bir an önce son bulması gerekiyor. Eğer illa ki bu cümle kullanılacak ise bence "Kadın dediğin kimseye boyun eğmemeli,kimseye minnet etmemeli." gibi olmalı.
    Toplumun bilinçsizliği kadının toplumdaki yerini kesinlikle sarsıyor.
    TDK'da böyle bir tanım olduğunu bilmiyordum. Şaşkınım doğrusu.
    Sizin yazınızda ise dediklerinize katılıyorum :) Güzel bir yazı ve konu olmuş. Teşekkürler tekrardan 🙏🏻😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler:) Evet, aynen dediğiniz gibi olmalı, ama olmuyor, sorunumuz bu.
      Kadın ve erkek, sonuçta ikisi de eşit haklara sahip olmalı. "Kadın dediğin..." ya da "Erkek dediğin..." ile başlayan cümleleri asla kabul etmiyorum. Ne diyelim derseniz, "İnsan dediğin..." bunların yerini pekala tutar:)
      Toplumun bilinçsizliğin yanı sıra değer yargıları kadına büyük zarar veriyor.
      Maalesef cinsiyetçi tanımlar sadece o sözcükle sınırlı değil.
      Ben teşekkür ederim, ne demek:)

      Sil
  15. Güzel bir konu seçimi olmuş öncelikle bunu söyleyeyim :) Ben her türlü genellemenin hatalı yanları olduğunu düşünürüm. Mesela kadın neden makyaj yapar, güzel giyinir, süslenir, cilt bakımı vücut bakımı yapar.. Bir kısım karşı cinse hoş görünmek isterken bir kısım aslında kendi hemcinsi ile yarış halinde olabilir fakat her ikisi de olabilir aynı zamanda. Bu tarz araştırmaların bir yanı eksik kalıyor bence. Üstelik başka sebepleri de olabilir yani belki kendini daha sağlıklı hissetmekle bile bir ilgisi olabilir :) Mesela şimdi düşündüm de kuşlar alemini düşünürsek sağlıksız, çirkin görülen yavruları anne beslemez ve yaşamasına mani olur, psikolojik olarak bakarsak sağlıksız görünmesi onun genetiğinde vs bir çeşit sorun olduğunu gösterir ve bu sağlıksız yavrudan başka sağlıksız türler oluşması engellenir. Bunu insana uyarlarsak genlerimizde benzer kodlarla sağlıklı olmayı en mükemmele ulaşmayı ister istemez hedefliyor olabiliriz böylece sorunlu bedenlere sahip olmayacağız ve uzun yaşayacağız düşüncesi hakim olabilir yani. Ama bu hem beden sağlığı hem de işte süs püs olarak ortaya çıkıyor olabilir çünkü kuşlardan daha karmaşık canlılarız. Mesela kendimizi kötü hissettiğimizde psikolojimiz kötü olduğunda kendimize bakmayız hiçbir bakımı uygulamak istemeyiz ama moralimiz yerine geldiğinde hemen toparlanır ve bakımlarımızı yapar yine diyete girer yine spor yaparız vs. Yani yaşama karşı ilgimiz yükseldiğinde kendimize de ilgimiz yükselir. Üstelik kadın makyajı süsü püsü giyimi bu konuda çok tartışılıyor fakat aynı şey erkeklerin parfümü güzel giyinme çabası saçına verdiği önemle ve cilt bakımı yaptırmalarıyla da tartışılabilir :)

    Kadınların mecliste yer almasının veya almamasının kadın zekası ile ilgisi olduğunu sanmıyorum kaldı ki oradaki erkeklerin birçoğunun zekasından da şüphe edilebilir mesela :D Vee kendi hemcinsini yeren, sadece ezberlediklerini konuşan meclisteki bazı kadınların ne çeşit bir zekaya sahip olduğunu da bilemiyorum. Bence her alanda olduğu gibi o alanda da kadın sayısının az olmasının nedeni kadının toplum içinde eşit olması gerektiğinin yeterince öğrenilememiş olmasıdır toplum tarafından. Çocukluktan itibaren bir kadın pek çok engelle mücadele eder, sonunda da çoğunlukla baskılanmak zorunda kalabilir. Kendini çok özgür sanan kadınların bile herhangi bir zamanda herhangi bir şey için bu bana uygun değil, bunu ben yapamam kız başıma, kadın başıma diye düşünmek zorunda kaldığını görebiliriz. Bu toplum olarak bilinçli veya bilinçsiz uygulanan bir baskı. Kadınsın asker olamazsın, kadınsın şöför olamazsın gibi düşünceleri bile yeni aştık. Kadınsın şunu veya bunu yapamazsın hadi yaptın diyelim orada olmanı kabul edemeyen birçok insanla uğraşman gerekecek, her türlü hakaret ve iftiralarla da mücadele etmek gerekecek, bunlara karşı hep tetikte olman gerekecek belki vs. Fakat erkeklerin böyle bir engelleri yok, toplum onları bu tarz engellere maruz bırakmıyor ve bu sayede her yerde çoğunluğu oluşturabiliyorlar. Bu yüzden her alanda ilerlemeyi başaran kadın sayısı olması gerekenden çok az ne yazık ki.

    Ve evet her şey bebeklikten itibaren işleniyor insanların kafalarına. Erkek de olsa kız da olsa bir çocuğa eşit haklar ve cezalar vererek büyütmek gerekli. Sen kızsın onu yapma, dur, gitme, etme dedikçe kızlarımızı bastırıyoruz. Erkek çocuklarına da aman o erkek, aman erkek işte kendini kontrolü yok, aman erkek olduğu için içgüdüleri şöyle böyle vs dersek öyle olur zaten. Bunlar yanlış düşünceler. Erkeksen daha hassas olacaksın demeliyiz. Erkeksen daha kontrollü olmalısın demeliyiz. O zaman daha normal insanlar yetişir. Tdk da o ifadeyi değiştirmeli tabi o ne öyle :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Elbette kadınların süslenmelerine, makyajlarına ve giyimlerine düşkün olmalarının tek bir nedeni yoktur. Ancak bunları erkeklerden çok hemcinslerini düşünerek yaptıklarına inanıyorum. Kadın saçını farklı bir tonda boyatır, akşam kocası geldiğinde bekler ki kocası görüp ona iltifat etsin. Fakat çoğu kez erkekler bunu fark etmez ve kadın da haliyle kızar, köpürür başta sonra alışır, sesini çıkartmaz. Ancak, kadının bir başka kadın arkadaşı gördüğünde durum aynen şöyle cereyan eder:) "Ay şekerim, saçlarını boyatmışsın, ne kadar güzel olmuş, kime gittin, kaç para verdin, çok bekletti mi..." uzar gider.

      Erkekleri ele alalım, sadece berberden çıkarken berber ve çırağı "saatler olsun abi" derler çıkıp gidersin. Saatlerin ne anlama geldiğine bile kafa yormazsın. Kişisel bakım ayrı, kadın erkek için de hijyen vs. önemli. Bunu aşırıya kaçırıp metro seksüel tabir edilen erkekler vardır bir de. Bu işi kadınlar için yaptıklarını sanıyorum, tabii gay değillerse eğer:))

      Kadın erkek eşitliği öğrenilecek bir şey diyorsunuz, evet toplumun önemli bir kısmı bunun farkında bile değil. Toplum baskısı, toplumun değer yargıları kadın erkek eşitsizliğini körükleyen nedenler bence de. Erkeklerin bir meslek grubunda sıkıntısı var sadece, şimdi erkek hemşireler var ve başarılı bir şekilde görev yapıyorlar. Ancak halkımızın dili bir türlü hemşire bey demeye dili dönmüyor:)))

      Kesinlikle, hemfikirim ama bu iş daha çok kadınlara düşüyor, takdir ederseniz.

      Sil
  16. Çok güzel bir konu ben de blogda birkaç şey yazmak isterim doğrusu. TDK'nın yenilenmeye o kadar ihtiyacı var ki... Bir sözlük deyip geçmemek lazım. Söz edimi oldukça önemli. Mecliste temsilin az olmasının da birçok sebebi var aslında ve bu durum sadece kadınların ilgisizliğinden değil başta ekonomik eşitsizlikten kaynaklanıyor. Ben şimdi bir şeyler yazmaya gideyim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim, yazın elbette. Kesinlikle sözlüklerdeki tanımların cinsiyetçi öğeleri çıkartılmalı. Kadının yeri evidir mantığını fırlatıp bir kenara atmak gerekir ilk önce. Ekonomik özgürlüğünü kazanan kadınlar büyük bir devrim yarattı eşitsizliğin ortadan kaldırılmasında ama toplumun değer yargılarının değişmesi lazım kesin çözüm için:) Hadi, yaz bakalım, bizler de okumaya gelelim:)

      Sil
  17. Evet, şüphesiz kadın ve erkek arasında insan olarak hiçbir fark yok. Eğer durumdan mutlu olursa bir kadın meselenin kapanması gerektiğini düşünmüyorum. Yani kocamdır döver, diyen bir kadın gerçekten de mutlu olabilir ama bu onun durumunu doğal gördüğü içindir. Yani eğer erkekse kadını dövme hakkı vardır diye beynine işlenmiştir. Bazen çaresizlik içinde kabullenmek zorunda kalabilir. Bazen de böyle bir davranışı kabul etmez, kocasına diklenir. Ondan sonra, kadına şiddetin nedenlerini oturur, tartışmaya başlarız. Yani erkeğin kadına olan en ufak bir güç gösterisi, psikolojik baskısı, hiçbir koşulda mazur görülemez.

    Elbette başka insanlar umurumuzda. Konumuzla alakalı olarak, şiddet olayını, cinsiyet ayrımcılığını doğal kabul edenlere karşı mücadele etmeli, gücümüz, dilimiz yettiğince insanları bilinçlendirmeliyiz.

    Anaerkil düzeni Orta Asya'da Türkler tarafından benimseniyordu. İslamiyet'in kabulüyle birlikte ataerkil düzene geçildi. Daha eskiye gidersek, eskiden doğurma özelliğinden dolayı kadına neredeyse Tanrı gibi saygı gösteriliyordu. Ne zaman ki, insan erkek olmadan kadının doğuramadığını öğrendi, bütün tılsım bozuldu. Ondan sonra erkek, artık güç bende! dedi.

    Aslında cinsiyet ayrımcılığı çözülecek bir problem mi diye düşünürüm hep. Hem kolay hem zor. Eğer birlik olurlarsa bütün dünyaya kadınlar hükmedebilir. Birlik olmaları mümkün mü? Sanmam, neden acaba?:)))

    Bu gün haberlerde ayrılma arifesindeki bir kadın, bunu hazmedemeyen kocası tarafından boğazı kesilerek öldürülmüş. Sonra adam, kendi boğazını da kesip intihar etmiş. Kadına acıyorsun, ben erkeğe de acıdım. Neden mi, acaba hangi kültür, hangi inanç, hangi örf, anane, gelenek, sosyoekonomik durum adamı cinnet noktasına getirmiş? Sebepleri ortadan kaldırmadan sorunun çözümü yok.

    Ben gençlikten biraz ümitliyim ama özellikle kırsal alanda yapılacak çok şeyler var. Ayrıca birçok yasal düzenlemeye ve yasaların mutlak surette uygulanması lazım. Bugün bile baksan mecliste birden fazla karısı olan milletvekilleri vardır. Bu yasaksa neden göz yumuluyor. Bir de kadınların pek çoğunda parası olan erkek makbul görüşü hakim. Erkeğin parasına tamah eden kadın baştan ezilmeye mahkumdur zaten.
    Uzun yorum için teşekkürler:)

    YanıtlaSil
  18. Haklısınız, kadın ya da erkek ayırmaksızın insan temelinde şiddete karşı durmalıyız. Şiddet ilkelliktir, fikren aciz kalınan durumlarda güç gösterisidir ki, buna başvuranlar insan olma vasfını yitirmiş kişilerdir. Sadece fiziki şiddet, savaşlar değil, özgürlüğün kısıtlanması, psikolojik şiddet, mobbing ve muhtelif şekillerde tezahür eden her türlü şiddete ve ayrımcılığa karşı durmak insan olmanın gereğidir.

    Toplum maalesef bilinen nedenlerle kadın ve erkeğe özel bazı sorumluluklar yüklemiş. Siz ve sizin gibi aydın kişilerin bir kısmı benim ileriye biraz daha umutla bakmamı sağlıyor ama kadın olsun erkek olsun toplumu oluşturan bireylerin çoğu da bu durumu özümlemişler ve cinsiyet ayrımcılığını az ya da çok doğal karşılamakta. Bunun bir sonucu olarak kadın, genellikle evleneceği erkeği seçerken, kendi durumuna bakmadan ve nasıl anlaşabileceklerine düşünmeden önce, ister istemez, kendisini rahat bir şekilde geçindirebileceğine, kendi ihtiyaçlarını ve olacak çocuklarının isteklerini ne ölçüde karşılayabileceğine bakıyor. Kabul etmek gerekir ki erkeklerde bu duruma ihmal edilebilecek kadar az rastlanır. Çünkü toplumun genel değer yargısı erkek çalışmalı ve ailesine bakmalıdır. Bunun karşılığında kadının üzerine ev işleri ve çocuk bakımı yüklenmiştir. Kadın çalıştığında belli ölçüde ekonomik bağımsızlığa kavuşsa da ona biçilen sorumluk ve görevlerden kendini kurtaramıyor çoğu zaman.

    Evli bir kadın eve biraz geç geldiğinde en çok eleştiren ve hatta bunu bir basamak üste taşıyan yine başka kadınlar. Ne biçim adam karısına sahip çıkmıyor, kadın gecenin bir yarısında eve geliyor diye dedikodu çıkartıyorlar. Yani onlara göre erkek, kadını disipline etmesi gereken, kadının özgürlük sınırlarını belirleyen bir birey. Doğru mu, hayır tamamen yanlış. Ama gerçek durum bu mu? Evet bu!

    Bana biraz kızabilirsiniz belki ama cinsiyet ayrımcılığının baş sorumlusu olarak erkekleri değil, kadınları görüyorum. Nedeni ister kültürel ister dinsel olsun kadınlar istedikleri anda bu durumu kendileri düzeltebilirler. Bunun çözümüne Tanrıların cinsiyetinden başlanabilir mesela. Toprak ana diyoruz ama bütün dinlerde babamız Tanrı. Allah Baba diyoruz, siz hiç Allah Ana diyeni duydunuz mu?:) Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  19. piki hodjam sen de haklısııın :)

    YanıtlaSil
  20. En güzel yorumu deep yapmış, sen de haklısın, herkes haklı bu konuda:)

    YanıtlaSil
  21. Valla hayret ettim, baktım sözlüğe, gerçekten 2. Maddesi tamı tamına bu. Müsaadenizle yuh diyorum. Daha çok konuşuruz biz, siz haklısınız, tek yumruk olmadıkça bizim durumumuz çözülmez:(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne demek, istediğiniz kadar yuhlayabilirsiniz:) Kadın olsaydım DKP Demokrat Kadınlar Partisini kurardım. Ülkenin idaresinde kadın erkek eşitliğini sağlamak, şiddeti ve sömürüyü önlemek parti tüzüğünün ilk maddeleri olurdu:)))

      Sil
    2. Param olsa ilk iş siyasete atılıp partiyi kurarım.
      :)

      Sil
    3. Parayı toplamaya başla o zaman, bir oy benden:))

      Sil
  22. Mr.Kaplan seçtiğiniz soruya bayıldım. Arkadaşlar arasında her zaman konuştuğumuz bir konu bu. Aynı durumlara kadın ve erkeğin çok farklı tepkiler vermesine şaşırıyorum ben genelde. Biz bu konu açılınca örnek bir durum atıyoruz ortaya ve kadın ne yapar, erkek ne yapar diye konuşuyoruz. Ya da bir cümle söylüyoruz, o cümleden kadın ne anlıyor, erkek ne anlıyor diye konuşuyoruz. O kadar farklıyız ki kadın ve erkek olarak birbirimizden!

    Toplumdaki cinsiyetçiliği azaltmamız çok zor. Bugün bekar bir erkek her istediğini yapabilirken bekar bir kadın her adımına dikkat etmeli, bugün boşanmış bir erkekle boşanmış bir kadına bakış açısı o kadar farklı ki... Bugün kız çocukları ile erkek çocuklarından beklentiler o kadar başka ki... En gelişmiş, en modern olanımızın bile cinsiyetçi yargıları var içten içe. Giyim kuşam, hal hareket, tercihler... Bir kadına yakışan ve yakışmayan şeyler... Oysa durumları kadına ya da erkeğe göre değerlendirmemeli, "İnsanlığa" göre değerlendirmeliyiz.

    Toplumdaki cinsiyetçi yaklaşımları azaltmak için okullarda insanlık ve eşitlik konularının anlatıldığı dersler olmalı. Okul çağını çoktan geçmiş yetişkinler için de zorunlu kurslar olmalı kadın ve erkeğin eşit olduğunu anlatan. Gece dışarı çıkan kadının aranmadığını(?!), mini etek giyen kadının aranmadığını(?!), içki içen kadının aranmadığını(?!), sevgilisi olan kadının kötü kadın olmadığını, bir kadının namusunun(?!) evine girip çıkan erkek sayısıyla ilgisi olmadığını anlatmak gerekli hem kadınlara hem de erkeklere. Çok zor zihinlerdeki yanlış yargıları silmek ama bir yerden başlamak gerek.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim:) Üstelik İstanbul Sözleşmesinin fesih kararı ile birlikte tesadüfen ülke gündemini de belirlemiş oldum:)
      Belirttiğiniz gibi kadın erkek arasında biyolojik ve psikolojik bakımdan büyük farklar olsa da konu toplumsal açıdan ele alındığında hiçbir farkı kabul etmiyorum. Aslında sorduğum ilk soru biyolojik ve psikolojik farklılığa bağlıyken, ikinci soru toplumsal cinsiyet ayrımcılığa yönelikti ki bunun ortadan kaldırılmasında en büyük engeli yine kadınların oluşturduğuna dikkat çekmiştim.

      İstanbul Sözleşmesine karşı çıkan kadınların olduğu bir ülkede ne yazık ki ayrımcılık sorunu çözülemez. Bu konuda yazdıklarınızın tamamına katılıyorum.

      Sil