KATEGORİLER

1 Mart 2021 Pazartesi

AĞAÇ EV SOHBETLERİ # 80

Sevgili DeepTone tarafından organize edilen Ağaç Ev Sohbetleri etkinliğimizin 80. Haftasına girmiş bulunuyoruz. Daha önceki haftaların sohbet konularını ve konuları öneren arkadaşlarımızın isim listesini burada bulabilirsiniz. Bu haftanın konusunu Aynadaki Yansıman belirlemiş. Bizi yine hayaller alemine gönderen arkadaşımızın sorusu şöyle: 

"Eğer bir masal karakteri olsanız nasıl biri olurdunuz? Görünüşünüz, kıyafetiniz, özel yeteneğiniz, yaşadığınız yer nasıl olurdu?"

Bu haftanın konusunun bir benzeri, Ağaç Ev Sohbetlerinin 13. Haftasında işlenmiş. İrem Can arkadaşımız "En beğendiğiniz ya da size en yakın gelen süper kahraman var mı? Peki süper kahramanınızın en sevdiğiniz özelliği nedir?" sorularıyla konuyu belirlemiş, ben de düşüncelerimi şöyle aktarmıştım. 

Bu kez çıtayı zirveye taşımak istiyorum ki, bunun üzerinde bir karakteri şüphesiz, hiç kimse hayal edemez. Bilindiği üzere gerçeklerin sınırı varken hayaller sınırsızdır.  Şimdi size hayalimdeki kahramanı söylemeye kalksam bana deli gömleği giydireceğiniz kesin. Bu yüzden yerine göz diktiğim kişiyi yazdıklarımdan çıkartmanız gerekecek. Bir kere sonsuz kudrete sahip bir karakter olurdum, üstesinden gelemeyeceğim hiçbir şey düşünülemezdi. Beni görmenizi istemezdim ama varlığım içinize korku salardı. Doğal olarak ölüm nedir bilmezdim. Size mesaj göndermek istediğimde aranızdan birilerini seçerdim. Kıyafete falan ihtiyacım olmazdı. Hayalinizde beni farklı canlandırır, tuhaf bir şekilde şahsımı hoşnut etmeye, gazabımdan korunmaya çalışırdınız. Aslında bütün bu yaptıklarınıza kıs kıs gülerdim içimden. Çünkü beni hoşnut etme çabalarınızı, sanki kaçacak bir yeriniz varmış gibi benden korunmaya çalışmanızı komik bulurdum. 

Göğün yedinci katında yaşadığımı sanırdı çoğunuz. Oysa ben size şah damarınız kadar yakın olurdum. Hepinizin aklından geçeni görür, ne haltlar karıştırdığınızı adım gibi bilirdim. Size güvenerek şeytanla pazarlığa zinhar, girmezdim. Baktım ki şeytan size kibirlenip bana karşı geldi, onu alıp hemen dünyaya ışınlardım. Buna gücümün yetmeyeceğini kim iddia edebilir? E, yanınızda şeytan olmayacağına göre kötülükten de söz edilmezdi artık. Hepiniz güzel güzel cennetimde yaşardınız. Cenneti size bilmem anlatmama gerek var mı? Yok, umduğunuz gibi olmazdı sanırım. Erkekler darılmasın ama huriye falan gerek görmezdim orada, cinsiyet ayrımcılığı yapmayı yakıştıramazdım kendime. Birbirinizle idare ederdiniz artık. Cehennemin kapısına kilit vururdum. Yazık değil mi, onca ateşe, külli enerji israfı. İsrafı sevmediğimi söylemiş miydim?  

Dedim ya, yine de güvenemezdim size, tecrübeyle sabit. Şeytan yanınızda olmasa bile, birbirinizi yerdiniz yine. Bu yüzden eşeğimi sağlama bağlar, ahireti falan beklemeyip gösterirdim hemen adaletimi. Ne demişler, geciken adalet zulümdür. Biriniz diğerinizin hakkını mı yedi, yallah dünyaya, ışınlardım şeytanın yanına.   

45 yorum:

  1. yine içinde dünya ile ilişkisi olan karakter, yine çok iyimser :)

    YanıtlaSil
  2. 10 dk dır bu karaktere isim bulmaya çalışıyorum desem:):)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnanmıyorum, bulsan bile sakın söyleme kimseye, başının belaya girmesini istemem:))

      Sil
  3. Nasıl reklam aldığınız hakkında birkaç soru sorabilir miyim? Ama nereden?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Google AdSense dışında reklam almıyorum. Onun da fazla bir getirisi yok zaten.

      Sil
  4. Karakteri oyy oyy diye okudum :)) Ucu çok açık bir betimleme olmuş karakter açısından...

    YanıtlaSil
  5. Olmak istediğiniz karakter neden bize korku salsın ki:-)) Bir kahraman değil mi zaten?:)) Bana mesela böyle bir güce sahip kahraman huzur ve güven verirdi:-))

    Çıta gerçekten en üst seviyede ve sanırım bu haftaki ağaç ev sohbetlerinin devamı biraz hafif kalacak:-)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnsanı korkutan var olduğundan emin olup görmeyip bilmedikleri:)) Kahraman ama o benim kahramanım:) O zaman siz benim olmak istediğim karakteri çözdünüz ve onun koyduğu kurallara göre hareket ediyorsunuz, ne güzel işte:))

      Buna hiç şüphem yok:)))

      Sil
  6. deli gömleğine gerek yok geciken adalet zulümdür . kahramanınızın adı saklı kalsın)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence de:))) Ama şu var ki, insanlar kendileri gibi düşünmeyen diğer insanlara deli damgası vuruyorlar. Evet, aman duyulmasın, yoksa bu işin sonu kötü:)))

      Sil
  7. Yanıtlar
    1. Ağaç Ev Sohbetlerine yetişemediğim için okumaları kaçırmadan takip etmeye çalışıyorum. 😅😃

      Sil
    2. Sizin yoğun olduğunuzu biliyorum, başarılar:)

      Sil
  8. Güzel bir yazı olmuş, ben beğendim :) kaleminize sağlık..

    YanıtlaSil
  9. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  10. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok özür dilerim, yanlış anladım o zaman. Allah şifa versin, umarım en kısa zamanda sağlığına kavuşur.

      Sil
    2. Cok tesekkür ederim:)

      Sil
  11. Yazılarınızı takip eden biri olarak nedense sizi masal karakteri olarak düşünemiyorum. Daha ayakları yere basan biri izlenimi verdiniz hep bana.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız, ben de kendimi bir masal karakteri olarak düşünemiyorum. Başından beri hiçbir Ağaç Ev Sohbetlerini kaçırmadım. Bu tür sorularda bocalıyorum doğal olarak:) İster istemez mizaha vuruyorum ama mizahın da verdiği bazı mesajlar oluyor elbette:) Teşekkürler.

      Sil
    2. Bu sohbetlere sonradan dahil olan biriyim ama bu hafta zor yazmam. Hoş çok keyifli yazıların çıkacağı bir konu aslında.

      Sil
    3. Tartışılmasını istediğiniz konu olursa Deep'e yazabilirsiniz. Sizin güzel sohbet konuları belirleyeceğinizden eminim:)

      Sil
  12. Her geçen gün yaşanılmaz hale geliyor dünya. Eğer elimde olsaydı ilk olarak adaletten başlardım işe:)

    YanıtlaSil
  13. Bu bana biraz şeyi anımsattı... Tanrı'yı :D Korkutucu olmuş :)

    YanıtlaSil
  14. bu kudretli kahramandan kaçış yok muuu:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Nereye kaçacaksınız ki? Cennetten kim kaçmak ister?:)))

      Sil
  15. Sağı solu altı üstü kapatmışsın resmen... Ürkütücü :))

    YanıtlaSil
  16. Dünya öylesine karardı ve değişti ki... Ben her yaşımda çocuklar gibi gerçekçi hayaller kurmayı hep sevdim. Aydınlık bir dünya hayal ederdim: İçinde kötülerin, kötülüklerin en aza indiği, çiçeklerin bol olduğu, ağaçların kesilmediği, kimsenin kimseye eziyet etmediği, sakin, temiz, nefes alınabilir bir dünya... Çok mu zor, periler. cüceler, sihirli elmalar olmasa da yaşanır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dünya mı değişti biz mi değiştik? Çocukken kurduğumuz hayaller güzeldi, yaşımız ilerledikçe gerçeklerle yüzleştik. İnsanın doğasında var olan egoizm ve sınırsız hırsın yol açtığı önüne geçilemez dünya gerçeği karşısında çocuksu, saf hayallerimiz birer birer yok oldu.

      Sil
    2. Hayal kurma ile umudu birlikte düşündüğümüzde olabiliyor. Hayal kurmak da umut da bedava. Sonsuz ve sınırsız güzellikler yaratılabilir.
      Sağlıkla, mutlulukla.

      Sil
    3. Çok mu karamsarım, bilmiyorum. Yaşadığım gerçekler umudumu kırıyor. Düşen helikopterde yitirilen canlar mesela. Neymiş ani hava değişimi! Milyonlarca insanla alay ediyorlar. Halkımızın çoğu da yiyor bunu. Pilotaj hatası de, meteorolojinin yanılması de, tamir bakım hatası de, bilerek risk alındı de, de oğlu de. Hatayı örtbas etmek için neredeyse Allah'ın takdiri böyleymiş diyecekler. İşte bu ve bunun gibi olaylar geleceğe ilişkin umudumu kırıyor. Siyaset yapmıyorum, bu bir realite, bütün dünyada üç aşağı beş yukarı aynı şekilde yürüyor işler. Bazılarında fazla, bazılarında eksik. Bulunduğumuz coğrafya bizim talihsizliğimiz, bu yüzden pek olumlu düşünemiyorum. Sağ olun, umutlu kalmaya çalışalım, elimizden geldiğince...

      Sil
  17. Artık bir birimizi az-çok tanıdığımızı zannediyorum. Görüşlerimiz belli, belki kuzey-güney gibi zıdız. Bazı konularda ise aynı doğrultuda çok samimi ve güçlü şekilde aynı halatı tutuyor ve çekiyoruz. Ancak her ne konu olursa olsun, aynı görüşte veya zıt fark etmeksizin, münakaşaya açık bir insan olarak, sizinle münakaşa etmek güzel, bu sebeple üzerine çok tartışma yapılabilecek masalınızın birilerinin gerçekleri olduğunu bildiğinizi biliyor ve bunu alaya almak niyetinde olmadığınızı düşünüyorum. En azından böyle olmasını umuyorum. İnsanların kendi beyinlerinde tasarladıkları yapıları görmek ve değerlendirmeyi iyi yapmak için, yani bu konulara objektif yaklaşabilmek için dünyanın bir çok yerinde yaşanan masallara bakmak gereklidir. Daha öncede bir çok yerde değinmişimdir, masalları pek sevmem, öyle ki masallarda bir elma dahi olmak istemem. Ancak sizin masalınızın bizim kutsi delillerle izah ettiğimiz gerçeğimizdir. Bu sebeple kişilerin fikir hürriyetleri ihlaline düşmemek için çok dikkatli olmak gereklidir. Masalınızda bahsettiğiniz "Huri" ile ilgili cinsiyet ayrımcılığı terimlerinden anlaşılıyor ki konu ile ilgili eksik bilgilere sahipsiniz. (Bunun ile ilgili bir tartışma yapmak niyetinde değilim eğer konu ile ilgili merakınız var ise cinsiyet eşitçiliği ile ilgili bizim gerçeğimizde bulunan şekillerini araştırabilir veya konu ile alakalı bilgiler aktardığım yayınlanacak yazmış olduğum yazılar olacak.) Bu tip cinsiyet ayrımcılıklarının bizim gerçeğimizde yeri yoktur. Yanılgıya düşmemek ve yanlış değerlendirmemek gerektir. Kadınlar günü kavramı Türkiye'de doğmadı. Kadınlar günü kavramı "Dünya Kadınlar Günü" 'dür. Yani bu dünyanın gerçeğidir. Bir dinin veya başka bir olgunun gerçeği değil. Birilerinin bu gerçeği dünyanın farklı yerlerinde farklı sebeplere bağlayarak kullanmaları dinleri veya başka inanış biçimlerini suçlu yapmaz. Bunlar insanlık zihniyetinin ürettiği hastalıklar bütünüdür. Adalet kavramı çok geniş ve üzerinde uzun saatler tartışılması gerekebilir. Adalet kavramının olduğu yerde insan bir çok paradoks üretir. İnsanın içinden çıkamadığı bir çok durum vardır ve bunu paradoks diyerek, kısır döngü diyerek, kendini kenara atmıştır. Adaleti temin edememiştir. Pekala sizin masalınıza istinaden bahsi geçen kahramanı insan tasarladı ise kötülükleri üretende pekala insandır. Burada insan kendim tasarladım böyle bir şey yok deyip kötülüklerin sebebini yokluğunu savunduğun kavrama mal etmesi hatadır.

    Burada açmak istediğim başlığı anladığınızı umuyorum. Özetle; Adalet zorlaştıran ve cinsiyet ayrımcılığı gibi olumsuz birçok kavramları insan üretir, tasarlar ve faaliyete geçirir. Adalet gördüğünü temin etmek değildir. Görmediğine hükmetmektir. İnsan görmediğine hükmedemediği için adaleti temin edemez, adalet kavramını idrak edemez, paradoksa girer ve buna beyninde bir suçlu tasarlar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öncelikle dediğiniz gibi düşünsel bakımdan zıt kutuplarda olduğumuz halde saygılı ve nahif yorumunuzdan dolayı teşekkür ederim. Haklısınız, masalımda yer alan öğelerin birilerinin gerçekleri olduğunu biliyorum ve alaya almam söz konusu değil. Saygı çerçevesinde ve bağnazlıktan uzak bir şekilde her konu hakkında yapılacak tartışmaların kendimizi geliştirmek konusunda faydalı olacağını düşünüyorum. Masallara inanan aklı başında bir insan var mıdır, bilmiyorum. Burada yazıp çizdiklerim benim bireysel duygu ve düşüncelerimi yansıtmaktan ibaret. Kutsi delil olarak bahsettikleriniz sizin ve sizin gibi düşünenlerin gerçeği olabilir ama başkaları için masal yanı daha ağır basıyor olabilir. Fikir hürriyeti dediğiniz de tam olarak budur bence. Benim düşüncem size aykırı, sizinki de bana aykırı gelebilir. Önemli olan bu karşıt fikirleri tam bir özgürlük ortamında sunabilmektir. Bu bakımdan hiç kimsenin düşünce ve yazdıklarından dolayı (eğer hakaret, muhatap aldığı kişilere karşı hakaret edip ve onları rencide etmiyorsa) özgürlüğü kısıtlanamaz. Burada belli bir inancın kutsal ve sembollerini kastetmiyorum. Zira yüzlerce inanç var dünyamızda. Hindistan'da ineğin arkasına geçip yüzlerini yıkamak o toplumun kutsalı iken biz o ineği kesip etini yiyoruz. Size çok aykırı gelse de kutsi değerlerin benim gözümde değeri yok. Çünkü o değerler yüzünden çok insan sömürülüyor, yaralanıyor ve canlarını veriyor. Mesela şehadet kutsal bir değer ama benim için gariban çocukların birilerinin iktidarını, parasını korumak için verdiği candan başka bir şey değil. Bunun kutsal bir değer olduğuna inanmam için sözde değil gerçekten en kıdemli mevkide oturanların çocuklarını cephenin en önünde görmem gerekiyor. Zira bayrak, toprak ve diğer her şeyi aynı kategori altında değerlendiriyorum. Ben diline, ırkına, inanışına, yaşadığı coğrafyaya bakmaksızın tüm insanları eşit olarak gören hümanist yapıda bir insanım.

      Huri ve dini konulara girersek bu iş çok uzar ve sonuçta birbirimizi ikna edeceğimiz sanmıyorum, zaten böyle bir emelimizin de olmadığını düşünüyorum. Bilginin sonsuz olduğuna inanan biri olarak ne kadar biliyorum desem bilgisizliğimi peşinen kabul etmiş duruma düşeceğimin bilincindeyim. Adaletin paradoksu bana göre insanın genetiğinde aranmalıdır. Kötülük ve iyiliği tasarlayan insandır fakat yokluğunu savunduğum kavram eğer insanı var edense onu bu sorumluluktan azat etmek ne kadar adil olur?

      Teşekkürler:)

      Sil
  18. yaa çok güldüm amaa :D çok kudretli bir kahraman tasarımı olmuş hahahah :D hiç kaçış da yok demek bundan :D

    YanıtlaSil