Kızımla beraberdik bugün yine. O da benim gibi gece kuşu, gece çalışmayı sevenlerden yani. Dün, sunum hazırlığına ayırdığı için geceyi, kafama koyduğum filmi yalnız başıma, kulaklıkla izlemek zorunda kaldım. Dünkü yazıma konuk ettiğim "Ölüm Melekleri"nden, yani "Valkyries" den adını alan film, 1944 yılında, Adolf Hitler'i hedef alan başarısız suikast girişimini anlatıyor.
"Valkyrie Operasyonu" (Tom Cruise) |
Başrolde Tom Cruise' un oynadığı bir Hollywood filmi olan "Valkyrie Operasyonu", 2008 yapımı. Albay Claus von Stauffenberg (Tom Cruise) liderliğindeki operasyon, gerçek kişi ve olaylardan sinemaya aktarılmış.
Beni en fazla etkileyen sahnesinde, Albay Stauffenberg, eşi ve çocukları ile evde vakit geçirirken birden sirenler çalmaya başlar ve çoluk çocuk panik içinde sığınaklara koşarlar. Onların tepelerine bomba yağarken, gramofondaki tanıdık bir müziğin yükseldiği plak ısrarla dönmeye devam eder. Babalarının subay şapkalarını giyen çocukların selam durup daima gururla dinledikleri bu müzik, Richard Wagner'in "Ride of the Valkyries" inden başkası değildir.
Baştan sona gerilim ve macera eksenli film, tarihsel olayları ve insan ilişkilerini başarılı şekilde izleyicilere sunuyor. Olumlu yorumlar çoğunlukta. Bence de izlenmeye değer. Film sona erdiğinde saat ikiyi geçiyordu ve kızım hala uyumamıştı.
Sabah Pazar gününün verdiği rahatlıkla biraz geç kalkıp keyifli bir kahvaltı yaptık. Bugün film seyretme günüm. Kızımın ısrarları üzerine yine değişik bir film izlemeye karar veriyoruz. Başrol oyuncusu Hintli Suraj Sharma, Piscine Molitor Patel yani "Pi" yi canlandırıyor müştereken izlemeye karar verdiğimiz 2012 yapımı bu filmde. Pasifik okyanusunda, bir teknenin içinde, Bengal kaplanıyla yalnız kalan, Pi'nin verdiği yaşam mücadelesi anlatılmakta. İyi yorum ve yüksek puan aldığını görünce, geçen yıl izlediğim bir Hint filmi olan "PK" benzeri filmle karşılaşmayı bekliyordum ama beklediğimi bulamadım. Daha ziyade çocuk ve gençlerin sevebileceği türden. Sadece görsel efektlerini başarılı buldum diyebilirim.
Akşama doğru dışarı çıkıp bir hava alalım dedik. Biz bunu eskiden beri yaparız. Çoğunlukla gideceğimiz yer belli olmaz. Hareket ettikten sonra rotamızı belirleriz. İçimizden biri ortaya bir fikir atar. Diğerleri de hemen kabul eder zaten. Bu sefer hiçbirimiz ortaya bir fikir atmadı. Bazen arabayla şöyle bir dolaşsak yetiyor zaten.
Bir süre sonra arabamızı Carrefour sokağına park edip çarşıda yürüyüş yaptık. Normalde buralarda park yeri bulmak imkansız iken Pazar günleri daha tenha oluyor. Dönmemize yakın Carrefour'da epey bir zaman oyalanıp alışveriş yaptıktan sonra evimize döndük.
Sezonluklar pazara düşmeden dondurduklarımız bitsin diye, deep freeze'den son parti Enginarlar çıkartmıştı eşim, kızımız çok seviyor diye. Böylelikle balığın pabucu dama atıldı tabi. Enginara doyduk, mevsimi olmadığı halde. Dondurulmuş olmasına rağmen tazeliklerinden hiçbir şey kaybetmemişler. Ankara'dayken satın aldıklarımızla alakası yok. Enginarı çok sevip Ankara'da yaşayanlara acıyorum şimdi.
Yeni satın aldığımız meyvelerden bir meyve tabağı hazırladı kızım enginarın üzerine. En sonunda sıcak bir saleple finali yaptı. Yarın sabah kızımla yollara düşeceğiz erkenden hastaneye doğru. O mesaiye, ben kontrole.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder