KATEGORİLER

28 Ocak 2020 Salı

AĞAÇ EV SOHBETLERİ # 22

Blog dünyasının en güzel, en seviyeli tartışmalarının yapıldığı Ağaç Ev Sohbetlerinin 22. haftasına girmiş bulunuyoruz. Deep Tone'un moderatörlüğünde devam eden etkinliğin bu haftaki konusunu Barış Doğan belirlemiş. En kolayından en zoruna farklı sorularla birbirimizi tanıyıp anlamamıza vesile olan Ağaç Ev Sohbetlerinde bu hafta cevabı fazla yormayan, nispeten basit bir konuda görüşlerimizi yazma fırsatı bulacağız. İşte haftanın sorusu:

Blogger ve Youtube hakkında ne düşünüyorsun? İkisi de ayrı sosyal platformlar olmasına rağmen Youtube'da daha fazla bir büyüme söz konusu.


Konuya girmeden önce "olmasına rağmen" ifadesinin kafamı biraz karıştırdığını söylemek isterim. Yani, rağmen karşıtlık çağrıştıran bir sözcük. Blogger ve Youtube, iki ayrı sosyal platform olmasaydı Youtube'da daha fazla bir büyüme olmayacaktı gibi garip bir durum çıkıyor ortaya. Bunun deep'in gözünden kaçmaması gerektiğini düşünüyordum. Sanırım, iki sosyal platform arasında Youtube'a olan ilginin blogger'dan daha fazla olmasının nedenleri sorulmak istenen.

Gerek blogger, gerekse youtube diğer sosyal medya organlarının aksine değer verdiğim, faydasına inandığım iki güzide sosyal platform. Her ikisinden de olabildiğince yararlanıyorum. Bunlar arasında önceliğim elbette blogger. Çünkü kendimi konuşarak değil, yazarak daha iyi ifade ettiğimi düşünüyorum. Benzer şekilde bir konuşmayı ya da filmi izlemektense okumayı tercih ederim. Yazarken vermek istediğiniz fikri okura tam olarak veremediğinizi düşündüğünüzde, gerekli düzeltmeleri yapmak daha kolay. Bazen bunu başaramadığınız hallerde yazamıyor, hatta yazdığınızı silip bir köşeye atabiliyorsunuz. Düşünceler, hayaller, duygular sözcüklere gizleniyor. Oysa konuşurken, dinleyici fikre tam olarak odaklanamıyor. Karşısındakinin saçı, gözü, kıyafeti, konuşmasının şekli, heyecanı konsantrasyonumuzu bozabiliyor. Aslına bakılırsa her iki iletişim şekli de birer yetenek. Hatipliği olmayan bir kişiyi dinlemek, kötü bir yazıyı okumak gibidir. İyi bir hatip boş bir düşünceyi hoş bir şekilde anlatıp yanlış fikirlere sevk edebilir insanı. Diğer taraftan mahir bir yazar boş bir düşünceyi edebi sanatların en üst seviyesinde süsleyerek yazsa bile iyi bir hatip kadar ikna edici olamaz. 

Yazmayı ve okumayı daha gerçekçi bulurum bu yüzden. Blogger'ı vazgeçilmez kılan, insanların samimi düşünceleri ve hayal dünyasına açılan bir kapı olmasıdır. Elbette bütün bu anlattıklarım ticari amaca yönelik kullanımların dışındadır. Ticaret söz konusu olduğunda, ürünün allanıp pullanarak pazarlanmasıdır esas olan. Bu bakımdan blogger, youtube'a yetişemez. Çünkü görsellik youtube'da daha ön plândadır. 

Youtube, her ne kadar içinde sulu, zevzek şeyler barındırsa da, haber, sosyal deney, sokak röportajları, belgesel, müzik ve muhtelif konularda kolayca erişilebilen önemli bir bilgi kaynağıdır benim için. Özetle, her iki platformu da severek kullanıyorum. Blogger'da hem etken, hem edilgen konumdayken, youtube'ta öyle görünüyor ki, hep edilgen kalacağım. Belki de bu yüzdendir blogger önceliğim.

21 yorum:

  1. sosyal medyaya karşı bir bağışıklık geliştiriyorum sanırım yavaştan, zira her iki platformdan da vaktinde bir hayli yararlanmışken şimdilerde pek beni cezbetmiyor. Belki de doyumla alakalı bilmiyorum, zamanla her şey değişiyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sosyal medya benim de ilgi alanım değil. Blog ve youtube'u aynı kategori içinde düşünmüyorum. Facebook, Instagram, twitter ve varsa buna benzer diğer ortamlar en basit deyişle zaman kaybı. Şahsen ben hiçbir yararını görmedim.

      Sil
  2. :) oleeey kısa yazmışsııın tebriks :) ikisi de iyi ivit, biz blogcu olarak sevcez tabii zaten. yutup da şarkılar için iyi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Konusuna göre:) Bazı konular var ki, hızımı alamıyorum, sayfalar yetmiyor:) Evet, youtube'tan faydalanıyorum, özellikle şarkılar için:)

      Sil
  3. sohbet konusu ile ilgili not. sohbet konusu bulan arkadaşlarımızın yazdıklarına hiç karışmam kiiii :) yani aynen alırım hep. geçende de dbe demişti ya, sevgili yapmak, onu da barış yazmıştı, ona da karışmadıudım yani. sohbet konularını kim yazcak diyee düzenleme yapıyom hıhım amaa hiç karışmam, düzeltmem kiii :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. DBE'nin dediği konuya sohbette ben de değinmiştim. Şunu demek istedim. Belli bir seviyenin üzerinde yazmak hedefimiz. Zaman zaman hepimiz mantık ya da gramer hataları yapabiliriz. Fakat bu konuda uyarıları memnuniyetle, hatta şükran duygularıyla kabul etmemiz gerektiğine inanıyorum. Ben yaptığım hataların okur tarafından görülüp ikaz etmesinden memnun olurum. Bazıları bozulabilir belki, fakat bu benim düşüncem:) Konu ve soruların hazırlanması da öyle. Daha anlaşılır hale getirebilmek için konu başlıklarını gözden geçirebileceğini düşündüm. Hatta bunu yapmışsın da nasıl gözünden kaçtı diye bile merak ettim. Bunu saygısızlık olarak kimsenin nitelendirmesini istemem. Amacım sohbetin kalitesini yükseltmek. Just an idea:)

      Sil
    2. barış daha ondört yaşında kıyamam ben uyaramam, onların dili farklı, okulda, bi dinle bak liselileri okulda hihi hiç bişi anlamazsıın, zamanla öğrenir yaa :)

      Sil
    3. Deep, bak bu önümüzdeki haftanın sohbet konusu olabilir:) Hassasiyetini anlıyorum. Fakat o kardeşimize kırmadan, dökmeden doğruyu göstermenin bir yolu olmalı. İnanıyorum ki, bu onun iyiliğinedir. Dostların eleştirisi her zaman insanı geliştirir.
      Barış'ın sohbetlerimize katılması harika bir şey. Benim o ve onun gibi genç dostlarımdan da öğreneceğim çok şey var. Kimsenin alınmasını, gönül koymasını istemem. İsterim ki, Barış da benim hatamı gördüğünde veya farklı bir düşüncesi olduğunda çekinmeden söyleyebilsin. Burada kimsenin niyeti birbirine ders vermek değil. Fakat ders alınabilecek, bilgimizin, görgümüzün artacağı çok güzel bir ortam var. Diğer bir husus da bu ortamı koruyabilmek. Bilmem anlatabildim mi? Yine de sen en doğrusunu bilirsin:)

      Sil
    4. pekiiii :) hadi o zaman, barışa gidip annatsana o cümledeki durumuuu :)

      Sil
    5. Yatmıştır şimdi çocuk, rahatsız etmeyim:) Bak şimdi madem bu işi bana havale ettin, onun bloguna gidip benim bu yazımın yorumlarını okumasını ve daha sonra bu hususta ne düşündüğünü soracağım ok?

      Sil
    6. ok. şimdi tatilde izmirde o, bakamaz bugünlerdee, kayseriye dönünce görer :) semesterden sonraaa :)

      Sil
    7. İzmir'deyse burada tanışmak isterim Barış'la:)

      Sil
  4. Ya siz ne başkasınız Mr. Kaplan! Bugün kulaklarınızı çınlattım, çok sevdiğim bir dostuma sizden ve blogger etkinliklerimizden, Ağaç Ev Sohbetlerimizden bahsettim :)

    Yazdıklarımızın düzeltilmesi ile ilgili ben de bi'şey yazmak istedim. Mutlaka düzeltilsin, ikaz edilsin ama tatlı dille :) yani pat pat, sanki iyilik yapmak değil de bozmak ister gibi uyaranlar oluyor arada, o zaman çok gıcık oluyorum. Eleştiri ve ikaz konularında uslup çok önemli. Keşke herkes sizin gibi düzeltme amaçlı anlatsa, uyarsa :) Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır diye boşuna dememişler değil mi ama :D

    Şu an yoldayım. Amacım eve varınca hem geçen haftayı hem de bu haftayı yazmak. Bakalım becerebilecek miyim :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu hafta tamam da, geçen haftayı yazmaya kesin karar verdiyseniz mendilimi hazırlayayım hemen:)

      Sil
    2. "Ölüm" konusunu değil de "Eski mi? Yeni mi?" konusunu yazacağım. Ağlatmam sizi de kendimi de :)

      Sil
    3. Ok, tamam. Çok sevindim bu habere:) Kalemine kuvvet, merakla bekliyoruz:)

      Sil
  5. Deep ile mükâlemenize bayıldım :)) Ayrıntılar konusunda ki hassasiyetiniz mühendislik kökeninizden geliyor olmalı.Gerçi burada ki durum, ayrıntı değil,anlamı değiştiren bir hata :)
    Konuya gelirsek;kendi adıma,üretmek için bloggeri, tüketmek için youtube u kullanıyorum diye özetleyebilirim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Deep'i severim, tam bir neşe kaynağı:) Bir konuda yazmak ya da konuşmak için önce soruyu ve konuyu anlamalıyım. Aksi takdirde amacına hizmet etmez yazdıklarımız, konuştuklarımız.
      Evet, üretmek, aktif/etken olmak için blogger diyoruz. Youtube'u ben de tüketici olarak kullanıyorum:)

      Sil
  6. Bu görüşlerinin tamamına katılıyorum:) Hatta değinmediğim bir konuya da parmak basman iyi olmuş. Fenomen olmak youtube'çulara has bir özellik olmalı.
    Blogger pek çok kişiyi yazmaya teşvik etmesi bakımından çok faydalı bir platform.

    YanıtlaSil
  7. Son paragrafla güzel kapanış yapmışsın.
    Tesbit demişken :)
    Işte bu güzel bur tesbit
    "süsleyerek yazsa bile iyi bir hatip kadar ikna edici olamaz."

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler:) İyi hatiplerden çok diktatör çıkmıştır fakat iyi bir yazar ya da şairden diktatör çıktığını pek görmedim:) Hitler'i hatırlatırsanız, o kötü bir şair:)

      Sil