YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 33 ***
Okulunu yeni bitirmiş bir inşaat mühendisi yanında çalışmaya başlayacak. Zeki bir çocuk Hüseyin. Arazi çalışmalarında önemli bir yükü alacak üzerinden. Sabahları erken gelip vardiya bitiminde kaçmanın yollarını arayacak. Onun bütün derdi kız peşinde koşmak, ertesi günü gelip sana maceralarını anlatacak. Kim av, kim avcı bu işlerde belli olmaz evlât. Birini bulacak yine. Kızın annesi uyanık. Kaçırır mı böyle birini. Hüseyin gelip sana havasını atacak. Efendim, öyle ağırlıyorlar, şöyle ağırlıyorlar evlerinde diye. Hatta kirli çamaşırlarını bile götürmeye başlamış kızın evine yıkasınlar diye. Bak Hüseyin, bu gittiğin yol değil, ciddi olarak düşünüyorsan amenna. Yok abi, diyecek sana. "Nasıl düşünebiliyorsun onunla evleneceğimi, sadece gönül eğlendiriyor, dalgamı geçiyorum." diyecek. Oğlum, kaçarı yok, evleneceksin onunla biliyorum diyeceksin. Hüseyin'in ağabeyi kısa bir süre önce trafik kazasında yaşamını yitirmiş. Bu yüzden üzerinde titriyor ailesi kalan tek çocuklarının. Birkaç ay sonra dediğin çıkacak. Aile sırf o üzülmesin diye bu evliliğe razı olacak. "Ava giden avlanır" sözü çınlayacak kulaklarında.
Baraj inşaatının en önemli safhalarından biri, suyun derivasyon tüneline çevrilmesi. Genç yaşına rağmen daha önce çalıştığın iki büyük barajda benzer tecrübeleri yaşamışsın ama bu kez başka! Yalnız başınasın. 10 metre çapındaki tünelin beton kaplaması tamamlanmış, oldukça zor bir yapı olan vana odası için ketum şube müdüründen bile teşekkür almışsın. Bu iş beklediğinden de kolay olacak evlât, suyu çevirdikten sonra işlerin önü açılacak.
Maruf Beyin senden istediği tek şey, baraj gövdesinin suyun arkasında kalan mansap yüzeyi jilet gibi olsun. Ovaköy muhtarını bu işte taşeron yapacaksın. Köyün işsiz gençlerini toplayacak, iri kaya parçalarının düzgün yüzlerini denk getirip, murçlarla pürüzsüz bir yüzey oluşturmaya çalışacak. Oldukça zaman alıcı ve emek isteyen bir iş bu. İş oldukça ağır ilerleyecek ilk zamanlar. Beğenmeyip yaptıklarını söktürecek, yeni baştan yapmalarını isteyeceksin. Bu esnada maliyetini hesaplayıp Muhtara cüzi bir kâr bırakacak şekilde sözleşme imzalayacaksın. İki ay sonra ekip işe alışacak, aynı sürede çok daha fazla iş çıkartmaya başlayacak. Düzenlediğin hakedişte çıkan rakamı gördüğünde ne kadar yanıldığını anlayacaksın. Hemen muhtarı çağıracak, "Eğer bu şekliyle hakediş yapıp imzalarsam sen de ben de işimizden oluruz." diyeceksin. O da anlayış gösterecek, yeni bir sözleşme hazırlayıp birim fiyatı makul seviyeye çekeceksin.
Hayatının bu döneminde acı, tatlı anıların olacak evlât. Genel müdürlükten sık sık şantiyeni görmeye gelecekler. Konuklarına dillere destan yemekler hazırlayıp ağırlayacaksın. Bu ziyaretlerin birinde yeni tanıştığın uzun boylu, Deniz Gezmiş'e benzeyen mühendisin bir hafta sonra trafik kazasında öldüğü haberiyle sarsılacaksın. Yine bir gün Rauf Bey arayıp DSİ Genel Müdürü ve beraberindeki kalabalık bir heyetin, eşleriyle birlikte Kastamonu'ya uğrayıp oradan senin baraja geçeceklerini söyleyecek. Konuklara güzel bir kuzu dolması hazırlamanı isteyecek, Rauf Bey. Sen işi garantiye alıp kasaba iki kuzu birden sipariş edeceksin. Ertesi sabah aşçı hazırlıklarını tamamlayıp kuzuları isteyecek. Kuzular şantiyeye getirilir getirilmez aşçı koşacak yanına. İşgüzar kasap kendisine bir şey söylenmemesine rağmen parçalamış kuzuları. Eliniz ayağınıza dolaşacak. Heyet Kastamonu'dan çıkmış yola. Dakika başı Rauf Bey arıyor, aman bir aksaklık olmasın diye. Şimdi nasıl söyleyeceksin bunu. Ama söylemek zorundasın bir yandan. Çünkü o da mihmandarlık ettiği ağır misafirlere ballandıra ballandıra ikram edeceğiniz kuzu dolmasını anlatmıştır kesin. Haberi duyunca köpürecek. "Bir şeyi (kibarcası) beceremezsiniz zaten, ne yaparsan yap geldiğimizde her şey hazır olsun." diyecek. Hiç olmazsa biraz oyala yolda misafirleri, bak Kastamonu'da gezilecek, görülecek bir sürü yer var, daha olmadı Safranbolu'nun tarihi evlerini gezdir demeye kalmadan telefon kapanacak yüzüne. Durum vahim evlat. Kasap şimdi hayvan keseyim ama bir gün dinlenmesi lâzım diyecek. Ben anlamam o iki kuzu bir bütün olarak gelecek buraya diye bağıracak, aynı Rauf Beyin sana yaptığı gibi telefonu kapatacaksın adamın suratına. Nasıl becerdiyse yarım saat sonra kuzular gelecek, içleri doldurulup fırına verilecek. Artık konuklarınız biraz daha geciksin diye dua etmekten başka çareniz yok. Masada çiçeğine kadar her şey hazır. Tek eksik kuzu dolması!
Arazideki işleri Hüseyin'e bırakmış deli gibi oradan oraya koştuğun bir sırada nizamiyeden aldığın haberle yıkılacaksın. "Geldiler..." Hemen eşinle birlikte karşılayacaksınız misafirleri. Rauf Bey'in suratı asık. Misafirler durumdan habersiz. Biraz olsun vakit kazanabilmek için, önce şantiyeyi gezdirmeyi teklif edeceksin. Yok, çok açız, önce karnımızı bir doyuralım diyecekler. Çorbalar içilirken aşçıyla görünmez bir köprü kuracaksın aranızda. Her "oldu mu?" soruşun "biraz daha" karşılığını alacak.
Çorbalar içilip kâseler toplanınca maytapların kıvılcımları eşliğinde nar gibi kızarmış, çiçeklerle bezenmiş kuzu dolması büyük bir tepsi içinde getirilecek salona. Millet hayranlıkla seyredecek manzarayı, birbiri ardına kuzuyla hatıra fotoğrafları çektirecekler. Senin içinde hâlâ bir korku var. Acaba yeterince pişmiş mi, lezzeti de görüntüsü kadar iyi mi? Evet evlât, merak etme, lezzeti de gayet güzel olacak. Genel Müdür Raif Bey'e yıllar önce Karakaya Barajında çalışırken İsviçrelilerle yaptığın ziyareti hatırlatacaksın. Rauf Bey eşiyle birlikte Genel Müdürün ve eşinin etrafında mübalağalı bir şekilde pervane olacak, onlar ellerini yıkadıktan sonra havlularını bile tutacak. Biliyorum bunlar senin yapabileceğin şeyler değil. Fakat o bu konuda çok farklı. Devlet memuru pohpohlanmaktan hoşlanır. Böyle davranırsa kesenin ağzını açacaklarını düşünüyor. Sen yapacağını yaptın evlât, bırak o işleri de o yapsın.
Dolusavak yapısının düşü havuzu yan duvarları yükselecek günden güne. Seni çok seven ve çalışkanlığı ile gözüne girmiş Hüseyin adında genç bir kalfan var. Ailesi, bırak bu işleri, dön çocuklarının yanına diye ısrar etmesine rağmen o seninle çalışmaktan mutlu, seni bırakıp gitmek istemiyor. Oysa Çaycuma'da geniş arazileri var, oradan geçimini rahatlıkla sağlayabilir. Bir akşam üzeri acı haberi verecekler sana. Son bloklardan birinin betonu bitmiş, ama Hüseyin'in işi henüz bitmemiş. Betonun kalıpla birleştiği kenara ince bir çıta koyacak ki, kalıp söküldüğünde duvarın ucu kırılmasın. Son saniyede kalıbın patlaması ile birlikte elli metre aşağı düşüp betona çakılacak. Fırlayıp koşacaksın yanına. Artık çok geç. Ertesi gün ailesi cenazeyi almaya geldiğinde babası gözü yaşlı, sen oldun buna sebep diyecek, tutamayacak kendini. Eğer seni bu kadar sevmeseydi oğlum, yanımıza dönecekti. Sessizce derinlere kaymış gözleriyle bir köşeye sinmiş oturan, genç köylü kızı, eşine, kucağında olanlardan habersiz çocuğuna bakıp yanacak için. Elden ne gelir. Şirketin aileye yaptığı yardım onu geriye getirmeyecek elbet.
Baraj inşaatının en önemli safhalarından biri, suyun derivasyon tüneline çevrilmesi. Genç yaşına rağmen daha önce çalıştığın iki büyük barajda benzer tecrübeleri yaşamışsın ama bu kez başka! Yalnız başınasın. 10 metre çapındaki tünelin beton kaplaması tamamlanmış, oldukça zor bir yapı olan vana odası için ketum şube müdüründen bile teşekkür almışsın. Bu iş beklediğinden de kolay olacak evlât, suyu çevirdikten sonra işlerin önü açılacak.
Maruf Beyin senden istediği tek şey, baraj gövdesinin suyun arkasında kalan mansap yüzeyi jilet gibi olsun. Ovaköy muhtarını bu işte taşeron yapacaksın. Köyün işsiz gençlerini toplayacak, iri kaya parçalarının düzgün yüzlerini denk getirip, murçlarla pürüzsüz bir yüzey oluşturmaya çalışacak. Oldukça zaman alıcı ve emek isteyen bir iş bu. İş oldukça ağır ilerleyecek ilk zamanlar. Beğenmeyip yaptıklarını söktürecek, yeni baştan yapmalarını isteyeceksin. Bu esnada maliyetini hesaplayıp Muhtara cüzi bir kâr bırakacak şekilde sözleşme imzalayacaksın. İki ay sonra ekip işe alışacak, aynı sürede çok daha fazla iş çıkartmaya başlayacak. Düzenlediğin hakedişte çıkan rakamı gördüğünde ne kadar yanıldığını anlayacaksın. Hemen muhtarı çağıracak, "Eğer bu şekliyle hakediş yapıp imzalarsam sen de ben de işimizden oluruz." diyeceksin. O da anlayış gösterecek, yeni bir sözleşme hazırlayıp birim fiyatı makul seviyeye çekeceksin.
Hayatının bu döneminde acı, tatlı anıların olacak evlât. Genel müdürlükten sık sık şantiyeni görmeye gelecekler. Konuklarına dillere destan yemekler hazırlayıp ağırlayacaksın. Bu ziyaretlerin birinde yeni tanıştığın uzun boylu, Deniz Gezmiş'e benzeyen mühendisin bir hafta sonra trafik kazasında öldüğü haberiyle sarsılacaksın. Yine bir gün Rauf Bey arayıp DSİ Genel Müdürü ve beraberindeki kalabalık bir heyetin, eşleriyle birlikte Kastamonu'ya uğrayıp oradan senin baraja geçeceklerini söyleyecek. Konuklara güzel bir kuzu dolması hazırlamanı isteyecek, Rauf Bey. Sen işi garantiye alıp kasaba iki kuzu birden sipariş edeceksin. Ertesi sabah aşçı hazırlıklarını tamamlayıp kuzuları isteyecek. Kuzular şantiyeye getirilir getirilmez aşçı koşacak yanına. İşgüzar kasap kendisine bir şey söylenmemesine rağmen parçalamış kuzuları. Eliniz ayağınıza dolaşacak. Heyet Kastamonu'dan çıkmış yola. Dakika başı Rauf Bey arıyor, aman bir aksaklık olmasın diye. Şimdi nasıl söyleyeceksin bunu. Ama söylemek zorundasın bir yandan. Çünkü o da mihmandarlık ettiği ağır misafirlere ballandıra ballandıra ikram edeceğiniz kuzu dolmasını anlatmıştır kesin. Haberi duyunca köpürecek. "Bir şeyi (kibarcası) beceremezsiniz zaten, ne yaparsan yap geldiğimizde her şey hazır olsun." diyecek. Hiç olmazsa biraz oyala yolda misafirleri, bak Kastamonu'da gezilecek, görülecek bir sürü yer var, daha olmadı Safranbolu'nun tarihi evlerini gezdir demeye kalmadan telefon kapanacak yüzüne. Durum vahim evlat. Kasap şimdi hayvan keseyim ama bir gün dinlenmesi lâzım diyecek. Ben anlamam o iki kuzu bir bütün olarak gelecek buraya diye bağıracak, aynı Rauf Beyin sana yaptığı gibi telefonu kapatacaksın adamın suratına. Nasıl becerdiyse yarım saat sonra kuzular gelecek, içleri doldurulup fırına verilecek. Artık konuklarınız biraz daha geciksin diye dua etmekten başka çareniz yok. Masada çiçeğine kadar her şey hazır. Tek eksik kuzu dolması!
Arazideki işleri Hüseyin'e bırakmış deli gibi oradan oraya koştuğun bir sırada nizamiyeden aldığın haberle yıkılacaksın. "Geldiler..." Hemen eşinle birlikte karşılayacaksınız misafirleri. Rauf Bey'in suratı asık. Misafirler durumdan habersiz. Biraz olsun vakit kazanabilmek için, önce şantiyeyi gezdirmeyi teklif edeceksin. Yok, çok açız, önce karnımızı bir doyuralım diyecekler. Çorbalar içilirken aşçıyla görünmez bir köprü kuracaksın aranızda. Her "oldu mu?" soruşun "biraz daha" karşılığını alacak.
Çorbalar içilip kâseler toplanınca maytapların kıvılcımları eşliğinde nar gibi kızarmış, çiçeklerle bezenmiş kuzu dolması büyük bir tepsi içinde getirilecek salona. Millet hayranlıkla seyredecek manzarayı, birbiri ardına kuzuyla hatıra fotoğrafları çektirecekler. Senin içinde hâlâ bir korku var. Acaba yeterince pişmiş mi, lezzeti de görüntüsü kadar iyi mi? Evet evlât, merak etme, lezzeti de gayet güzel olacak. Genel Müdür Raif Bey'e yıllar önce Karakaya Barajında çalışırken İsviçrelilerle yaptığın ziyareti hatırlatacaksın. Rauf Bey eşiyle birlikte Genel Müdürün ve eşinin etrafında mübalağalı bir şekilde pervane olacak, onlar ellerini yıkadıktan sonra havlularını bile tutacak. Biliyorum bunlar senin yapabileceğin şeyler değil. Fakat o bu konuda çok farklı. Devlet memuru pohpohlanmaktan hoşlanır. Böyle davranırsa kesenin ağzını açacaklarını düşünüyor. Sen yapacağını yaptın evlât, bırak o işleri de o yapsın.
Dolusavak yapısının düşü havuzu yan duvarları yükselecek günden güne. Seni çok seven ve çalışkanlığı ile gözüne girmiş Hüseyin adında genç bir kalfan var. Ailesi, bırak bu işleri, dön çocuklarının yanına diye ısrar etmesine rağmen o seninle çalışmaktan mutlu, seni bırakıp gitmek istemiyor. Oysa Çaycuma'da geniş arazileri var, oradan geçimini rahatlıkla sağlayabilir. Bir akşam üzeri acı haberi verecekler sana. Son bloklardan birinin betonu bitmiş, ama Hüseyin'in işi henüz bitmemiş. Betonun kalıpla birleştiği kenara ince bir çıta koyacak ki, kalıp söküldüğünde duvarın ucu kırılmasın. Son saniyede kalıbın patlaması ile birlikte elli metre aşağı düşüp betona çakılacak. Fırlayıp koşacaksın yanına. Artık çok geç. Ertesi gün ailesi cenazeyi almaya geldiğinde babası gözü yaşlı, sen oldun buna sebep diyecek, tutamayacak kendini. Eğer seni bu kadar sevmeseydi oğlum, yanımıza dönecekti. Sessizce derinlere kaymış gözleriyle bir köşeye sinmiş oturan, genç köylü kızı, eşine, kucağında olanlardan habersiz çocuğuna bakıp yanacak için. Elden ne gelir. Şirketin aileye yaptığı yardım onu geriye getirmeyecek elbet.
(Devam edecek)
YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 8 ***
YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 9 ***
YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 10 ***
YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 11 ***
YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 12 ***
YENİ BİR HATAY *** BÖLÜM 13 ***
YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 14 ***
YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 9 ***
YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 10 ***
YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 11 ***
YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 12 ***
YENİ BİR HATAY *** BÖLÜM 13 ***
YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 14 ***