KATEGORİLER

9 Aralık 2019 Pazartesi

YENİ BİR HAYAT BÖLÜM 23


YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM  23 ***

Sudan çıkmış balık gibi hissedeceksin kendini. Baba olmak nasıl bir duygu? Senin beklemekten başka yapacağın hiç bir şey yok. Bir şeyler yapman gerekir mi acaba? Bütün yük eşinin üstünde. Tek yapacağın onun kendine dikkat etmesi. Ağır kaldırmayacak, yediklerine dikkat edecek. Sigara, kesinlikle içilmeyecek. Bu arada merak edeceksiniz yeni misafiri. Nasıl bir bebek olacak? Erkek mi, yoksa kız mı? Dedikleri gibi aş erme diye bir şey olmadığını göreceksin. Eşin, bu şımarıklıktan başka bir şey değil diyecek. Yoksa nereden bulacaksın kışın ortasında, üstelik dağın başında, yeşil eriği! En kısa zamanda İzmir'e gidip düzgün bir doktorun kontrolüne gireceksiniz. Karnı büyüdükçe ufaklığın tekmeleri iyiden iyiye hissedilecek ve bu size büyük keyif verecek. Bir süre sonra ultrason neticesinde cinsiyeti de belirlenecek, gelen erkek bir bebek.

Baraj inşaatında beton gövde blokları hızla yükselirken kaza haberleri canınızı sıkacak. Havai hat, çelik kablolarla betonu, dozer ve değişik iş makineleri gövde bloklarına taşıyan bir araç. Zaman zaman kancaya takılan sepetle işçilerin transferi de yapılıyor. İşte o sepetin çelik halatları karışıp sepet dengesini kaybedince içindeki on iki işçi hep birlikte yaklaşık yüz metre aşağı uçacak. Bir keresinde de çalışan sondaj makinesine montunu kaptıran bir işçi şaftın etrafında döne döne parçalanacak. Tehlikeli işler bunlar evlat, madem bu mesleği seçtin bu haberlere alışacaksın. Günün birinde sen de barajın sağ sahil bankının demirlerini arkadaşlarınla birlikte kontrol ederken ayağın kafes şeklinde döşenmiş demirler arasına girip dengeni kaybedecek, düşerken sol elinle demirleri tutmaya çalışacaksın. Arkadaşlarını yanına çağırıp gözlerinin karardığını ve her an bayılabileceğini söyleyeceksin güçlükle. Parmaklarında bir uyuşma hissedip eline baktığında yüzük parmağının yerinden çıktığını ve elinden bağımsız, garip bir şekilde sarktığını göreceksin. Bu manzara karşısında daha fazla dayanamayacak, bayılacaksın. O sırada yanındaki Anamurlu makine mühendisi arkadaşın, tecrübesiyle parmağını çıt diye yerine oturtacak. Ayılmaya başladığında bütün geçmişin  birer film karesi şeklinde ışık hızında geçecek gözünün önünden. Son karede baraj gövdesinin üzerinde oluşan bir gök kuşağı ve elindeki sızı karşılayacak seni. Uzun bir iyileşme sürecin olacak.

Aileler bebek haberini coşkuyla karşılayacaklar. Tatlı bir isim arayışı başlayacak. O mu olsun bu mu olsun derken üzerine barajın yapıldığı nehrin adını vereceksiniz müstakbel oğlunuza, henüz doğmadan. Doğum günü yaklaşınca bir ay izin alıp uçakla İzmir'e gideceksiniz. Senin ufaklık da ilk uçuşunu anasının karnında gerçekleştirmiş olacak böylece. Onun gelmesini beklerken Orhan Pamuk'un "Cevdet Bey ve Oğulları" kitabına başlayıp bitireceksin. Rahatı iyi belli ki, kendi isteği ile gelmek gibi bir niyeti yok adamın, ekmek elden su gölden nasıl olsa. Nihayet, zamanı geçmeye başlayınca doğum için hastaneye ayağınızla gidecek, ufaklığı suni sancıyla rahatsız edip gece yarısına doğru müjdeli haberi alacaksınız. El kadar çocuğu herkes birilerine benzetmeye çalışacak. Kahverengi gözlere sahip anne ve babaya benzemeyen bir bebek. Bir gözleri var ki Fırat nehrinin mavisi. İsmi de çok yakışacak.

Aşırı derece titiz ve temizlik düşkünü olan eşin bebeği adeta cam fanusun içinde büyütecek. Cam biberonlar suyun içinde kaynatacak, sağlıklı bir şekilde büyümesi için büyük gayret sarf edecek. Dünya o kadar hijyenik değil evlat, bu yöntemin zararlarını ilerde göreceksiniz. Baraj inşaatı hızla devam ederken yeni neşe kaynağınız Fırat olacak. Onunla yatıp onunla kalkacaksınız. Kısa zamanda siyah dalgalı saçları, pembe beyaz teni, maviş gözleriyle hafif tombiş bir hale bürünen bebeğiniz güzelliği ile yoldan geçenlerin bile ilgisini çekecek. Bir yaz günü baraj yerine gidip Fırat'ın serin sularında ayaklarını yıkayacaksınız.

Santral Binasında dev türbinler birer birer devreye alınmaya hazırlanırken işletmeyi devralacak TEK'çilerin gelmesiyle demografik yapı değişmeye başlayacak. Yaş ortalaması artacak, daha tutucu aileler boy göstermeye başlayacak. Eski özgürlük ortamı kısıtlanmaya başlayacak. Bu yeni gelen güruhun ilk icraati, İtalyan kampından gün boyunca bir gün öncesinin RAI programlarını paket olarak yayınlayıp gece yarısından sonra İngilizce alt yazılı soft pornografik filmlerin gösteren kanalın, ahlaka aykırı olduğu gerekçesiyle kapatılmasını sağlayacaklar. Oysa bu kanalın izleyebilmek için özel bir anten almak gerekli, diğer TRT kanalları için kullanılan antenlerle İtalyan kanalını izlemek zaten mümkün değil. Bu ahlak bekçileri yüzünden yaşadığın yerin huzuru kaçacak. 

Şirket benzer bir sözleşmeyle Atatürk Barajının da müşavirlik hizmetlerini üstlenecek. Jaccard ve diğer yabancı bir mühendis olan Peter ile birlikte inşaat için yapılan ön hazırlıklar hakkında bilgi sahibi olmak, kalınacak lojmanları görmek amacıyla yeni kurulan DSİ Bölge Müdürlüğü'nün davetlisi olarak Atatürk Barajını ziyaret edeceksiniz. Fakat daha önce Diyarbakır'a gidip Selim Amcanın Sofra Salonu adında bir lokantaya götürecek sizi Jaccard. Kaburgası pek meşhurmuş burasının. Alelade bir salonda masalardan birine oturacaksınız. Garson kocaman bir tepsi içinde kaburga dolmasını getirip şovuna başlayacak. Önce kuzu gömleğine sarılmış kaburga ve iç pilavın iplikle dikilmiş dikişlerini sökecek. Masanıza enfes kokular yayılırken üzerinden dumanı tüten yumuşacık etleri çatal ve kaşık yardımıyla kaburga kemiklerinden ustaca ayırıp tiftikleyecek, çıkan etlerle pilavı harmanlayacak. Bu törenin bir an önce bitmesini beklerken ağzınızın suları akacak. Ayrı servis tabağı beklerken birer çatal ve kaşık koyacaklar önünüze. Üçünüz birlikte tepsiye dalacaksınız. Güzel birer ayran yemeğinize eşlik edecek. Yabancıların ortak kaptan yemek yemesi garibine gitse de bunu pek umursamadıklarını göreceksin. Yemekten sonra getirdikleri efsane irmik helvası kaburga dolmasını aratmayacak. Hayatın boyunca unutamadığın bir yemek olarak aklında kalacak bu. Daha sonra ailecek her şehre indiğinizde yolunuz Selim Amcanın Sofra Salonundan geçecek mutlaka.

Adıyaman, Urfa arasında toprak damlı evlerin arasından geçerken kapılarda dikilip güneşlenen köylü kadınların önünden geçerken arabanızı görür görmez yüzlerini duvara dönüp size sırt çevirmesine anlam veremeyeceksiniz. DSİ Bölge Müdür Yardımcısı Raif Bey karşılayacak sizi. Onun yıllar sonra DSİ Genel Müdürü olduğunda başka bir barajda şantiye şefiyken sana iade-i ziyaret yapacağını bilmeyeceksin elbette. Raif Bey, beklentinin çok üzerinde ilgilenecek sizinle. Akşam yemeğinde ağırlayacak sizi. Elazığ'ın Öküzgözü üzümlerinden yapılmış özel bir şarap açacak. DSİ gibi bir devlet kurumundan böylesine şaraplı bir ağırlama şaşırtacak seni. Yabancılar şaraba bayılacak, İspanyolların tatlı şarabına benzediğini söyleyecekler. Geceyi misafirhanede geçirdikten sonra ertesi sabah barajın yapılacağı yeri gösterecek Raif Bey. Daha sonra inşaatı devam eden lojmanları göreceksiniz. Peter ve sen lojmanlara bayılacaksınız. Ah bir de Buket'i ikna edebilirsen, en az 6-7 yılınız da burada geçecek.

Santral binasının üzerine konumlanan dolusavak yapısı tamamlandıktan sonra kapakların montajı başlayacak. Bu arada barajın memba tarafında kocaman bir göl oluşacak. Su yükseldikçe Haskento köyü başta olmak üzere bazı bölgelerdeki toprak kaymaları heyecan yaratacak. Köy arazilerinde kritik yerlere sondajlar vurulup inklinometreler  yerleştirilecek. Baraj gölüne giren çıkan su miktarları ile inklinometre okumalarına ait kayıtlar senin sorumluğuna verilecek. Köyün bir anda göle kayması durumunda oluşacak dalga yüksekliğinin baraj gövdesine zarar verme ihtimali üzerine hesaplar yapılacak. Baraj dolusavak eşik kotuna kadar yükselince radyal kapaklar kapatılacak. Su seviyesi artmaya devam edecek. 

O sırada ülkede askeri rejim yönetimi sivillere bırakmaya hazırlanıyor olacak. Askerin desteklediği Turgut Sunalp Paşa, her hangi bir varlık göstermeyen solcuların adayı Necdet Calp'ın yanında sempatik tavırlarıyla Özal geniş bir kitlenin desteğini alarak tek başına iktidara en yakın aday. Onu ilk kez Diyarbakır Hava Alanında göreceksin. Uzun bir kuyruk, tespih taneleri gibi bekleme salonunda sıralanmış, kuyruğun bir ucu terminalin dışına taşacak. Başında puşuları, ayağında şalvarlarıyla sıralanmış genç, yaşlı adamlar bir kurtarıcıyı karşılarcasına teker teker Özal'ın elini öpecekler. İlk kez yakından gördüğün kısacık boya sahip bu tonton amca diğer adaylara göre sana da sempatik gelecek. Seçim zamanı geldiğinde ona oy vereceksin. Kısa bir süre sonra başbakan olan Özal'ı ikinci görüşün barajın açılış töreni sırasında olacak. O gün ona verdiğin oya pişman olacak, siyasetin kirli yüzünü göreceksin. 

Tören günü onlarca gazeteci baraja dolacak. Bu gazetecilerin arasında en fazla tanınanı Uğur Dündar, sabahın erken saatlerinde DSİ lokaline gelip hazırlıklarına başlayacak. O gün tanışacaksın onunla. Karizmatik bir adam. Barajın açılış töreninde dolusavak kapakları açılıp tonlarca su savaklanacak, müthiş bir şov! Sorun şu evlat; Dolusavak derzleri tamamlanmamış henüz, dinlendirme havuzunun sol sahilinde koruma beton duvarları da öyle. Eğer kapaklar açılır da yüksek debi deşarj edilirse tahribat büyük olacak. Özellikle santrale ulaşım sağlayan tünelin girişi de dinlendirme havuzu duvarının hemen üzerinde askıda kalacak. Emir demiri kesecek evlat. Tören yapılacak, o savaktan saniyede tam 6.500 m3 su bırakılacak. O suyun akışıyla beton baraj gövdesinin titrediğini hissedeceksin. Dolusavak kanalından aşağı boşalan suyun sesi ürkütürken, kontrol binası çevresinde çisil çisil yağmur yağacak. Akşam televizyon haberlerinde ve ertesi günün gazete manşetlerinde ülkenin en büyük enerji kaynağının başbakan Özal tarafından devreye alındığı ilk haber olarak yer alacak. O haberlerin hiçbirinde yer almayacak ayrıntı ise, yarım saatlik şovun elli milyon dolara mal olduğu.

 (Devam edecek)

YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 1 ***                 

30 yorum:

  1. Epey birikmişti, hepsini bir çırpıda okuyuverdim.. Eğer detaylandırılırsa bu bir roman olur kesin. Merak ettiğim şeyler var.. onları yazılarda takip ediyorum bakalım, eğer yanıtları gelmezse sorarım :)

    YanıtlaSil
  2. Hadi bakalım:) Henüz yarısına gelmedik. Serbest kürsü, sorulara açığım:))

    YanıtlaSil
  3. 50 milyon dolarlık şov. Herşeyimiz göstermelik.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ülke kaynakları daha nasıl heba ediliyor yeri geldiğinde anlatacağım. Umarım başıma bir hadise gelmez:)

      Sil
  4. Kaza geliyorum demiyor, üzücü... Sondaki israf ise düşündürücü... Fırat ismini severim ben de :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kazaları bir yere kadar önlemek mümkün olsa da tamamen ortadan kaldıramıyorsunuz bazı iş sınıflarında. İsraf değil oy için yapılan bir şovdan ibaret. Bazen bürokratlar siyasetçilerden daha acımasız oluyorlar. Sırf onlara yaransınlar diye ya da yanlışlarını kapatmak için büyük bedelli hataların müsebbibi oluyorlar. Ancak ne yazık ki fatura hep halka kesiliyor.

      Sil
  5. Kaçırdığım, uzun bir seri, vakit ayırıp okumak isterim baştan sona, emeğine sağlık :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şimdilik geç kalmış değilsin. Şimdilik diyorum, seri tamamlanınca yayından kaldırıp kitaba geçecek bu satırlar çünkü. Bu konuda geniş halk kitlelerinden büyük talep var:)))
      Teşekkürler:)

      Sil
  6. oleey her şey yolundaaa :) fırat ne güzel isim yaaa :) raif özenci de mi, ankaradan dedemin arkadaşı yaaa, anlatır hep, yakışıklı adam iyi adam diyeee :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yesss:)) Deep senin bilmediğin ne var Allah aşkına! Evet, Raif Özenci. Ecevit Başbakan olduğu zaman onu solcu olduğu için DSİ Genel Müdürü yaptılar. Allah bilir senin deden ile de tanışıyoruz belki:)

      Sil
    2. yok ya dedem şimdi emekli pilot :)

      Sil
    3. Evet alâkasızmış:) Mühendis emeklisi falan sandımdı:)

      Sil
  7. aa, biyografi kitabı mı yapcan yaa. ben başka bir kurgu roman yazcam sandımdııı :) hadi kolay gelsiin :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne yapacağım kararsızım aslında. Sen kitap konusunda tecrübelisin, ne yapmamı salık verirsin?

      Sil
    2. ne istersen onu yap yaa :) hayatım roman diyosuuun, tamam işte hayatının romanını çıkart hıhım. neden olmasıııın :) varlığın türk varlığına armağan olsuuun hihihi :)

      Sil
    3. Hedefim Nobel, eşime inat. O hâlâ dalga geçiyor benimle:)))

      Sil
  8. hayata dair arkadaşımız öykünün yeni bölümünü yazdııı :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim hemen bakayım. Bu ara ben de yeni bir hayata kaptırmıştım kendimi:)

      Sil
  9. Epeyce bölüm okudum ama nasıl olduysa sondan başa doğru gitti ilk başladığımda:)
    Olaylara, karakterlere hakim bir konuma geldim sayılır. Birkaç bölüm daha var okunacak. Gayet sürükleyici, ilginç detaylarıyla merak uyandıran, aynı zamanda bir dönemi aktarmakta olan bir yaşam öyküsü. Yaşanmış öyküler her daim daha ağır basmıstır bende, daha değerlidir. Kaleminize kuvvet...

    YanıtlaSil
  10. En çok ilgimi çeken detayları ekleyecektim, unutmuşum. Müdürlerin, mühendislerin, eşlerinin vb kutuplaşmalarına çok fazla şaşırdım. Babaannenizin kız isteme ritüelinde en başa geçip sizi dini bütün, namazında niyazında biri ilan ettiği kısımlarda da, gülmekten öldüm:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kampus hayatında, lojmanlarda veya askeriyede eşler arasında bu tür kutuplaşmalar oluyor maalesef. Bir kısım zayıf karakterli eşler müdürlerin ya da üst rütbeli subayların eşlerine yalakalık yapıp yanaşıyorlar. O üst gruba girmek ayrı bir tatmin oluyor bazıları için. O yüzden az kalsın kızı kaçırıyorduk ama:))

      Sil
  11. önceki bölümü aden ferde yazmıştı. bende de var sessiz gemide de :)

    https://siyahsuzambaklari.blogspot.com/2019/12/anlat-bakalm-mim-12-bolum.html

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. OK, teşekkür, son bölümü okumuştum da Akela'nın Masal'ı oğlan çocuğuna çevirdiğini unutmuşum, hata bende:)

      Sil
  12. Hamilelik dışında da gün içinde hepimizin canı bir şeyler istiyor aslında. Sadece bu istek o dönemde olunca abartıyoruz gibi geliyor bana da :D Ama o heyecanlar doğrultusunda bu isteklere karşı koyulamıyor sanırım :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şimdi yine aradığın her şey bulunabiliyor. Bizim gençliğimizde kışın canı salatalık çekse yandık:))

      Sil
  13. Üzüntü,öfke, mutluluk..hepsini hissettim tek yazıda. Teşekkürler..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tek yazıya yılları sığdırıyoruz ama:)) Ben teşekkür ederim:)

      Sil