KATEGORİLER

10 Aralık 2019 Salı

AĞAÇ EV SOHBETLERİ # 15

Ağaç Ev Sohbetlerinin 15. Haftasında sevgili Sade ve Derin (Deeptone)'un konuğuyuz. Bizleri düşünmeye sevk eden harika bir konu seçmiş. Bu konuda kendi fikirlerini de kendi sayfasında açıkça ortaya koymuş. Kişinin hayata bakış açısına göre farklılık gösterebilecek bu konuya ilişkin hazırladığı sorular şöyle:

"Yolda olmayı mı seversiniz, varmayı mı? Süreç mi seversiniz sonuç mu?" 

Soruyu somut anlamda ele alacak olursak derinliğini kaybedeceğini düşünüyorum. Ama yine ona da cevap vereyim. Evet yolu ve yolculuğu çok severim, uzun yolculuklar hiç sıkmaz beni. İster sürücü olarak ister yolcu olarak zevktir bu süreç, hiç sıkmaz beni. Uçak, otobüs ve tren yolculuklarında hareket saatini beklemek, yolculuk zamanı kitap okumak için birer fırsattır bana göre. Gideceğim yere ne zaman varacağımı pek takmam kafaya. Eğer başıma bir kaza bela gelmezse er ya da geç gideceğim yere varacağım nasıl olsa. Kaza ve belayı da aklımın ucundan geçirmem zaten, rahatımdır. 

Gelelim esas konuya; Bu konu felsefeyi de içine alan hayata bakış açısıdır. Süreci sevmek denince "Carpe Diem" sözündeki mesajı hatırladım. Yani, bırak geçmişi düşünmeyi, geleceğin kaygılarını, sadece anın tadını çıkar. Yarına sağ çıkacağımız ne malum, yaptıkların yanına kar kalsın. Bütün yaptıklarımızın bir nedeni ve sonucu var. Sonucu baştan tahmin etmek bazen kolay değil. Hedeflerimiz beklediğimiz olumlu sonuçlar. Olumsuz olanlar ise bizi hayal kırıklığına sevk eder. Bütün bu olaylar yaşamın gerçekleridir. Hedefi olmayanın yaşama sevinci olamaz. Hedefe ulaşmak için yaşanılan sürecin tadını çıkarmak önemli ancak bunu yaparken hedefi göz ardı etmek eksikliktir bana göre. Kanaatimce bizi kolay mutlu edecek minimal hedefler koymamız gerekir kendimize. Sonuç olumsuz olsa bile sarsmamalı, fazla zarar vermemeli. Örneğin bir ressam düşünün ki elindeki tabloya her fırça vuruşunda büyük zevk alıyor. Günlerce titiz bir çalışma sürecine giriyor. Sonuçta muhteşem bir eser çıkarıyor ortaya, eserine dönüp baktığında yaşadığı mutluluk ölçülemez. O süreçten hem zevk almış, hem de sonucu onu gururlandırmış, emeğinin semeresini görmüştür. 

Sonuç bizi esir almamalı. Sürecin tadına varmadan elde edilecek sonuç hayal kırıklığı yaratır çoğu zaman. Mutlu olabilmek için hedeflerin gerçekleşmesi, yani sürecin olumlu sonuçlanması gerekli. Süreç önemli elbette. Hedefimiz kısa süre içinde zengin olmak diyelim mesela. Çıktığımız yolda kirli işlere bulaşmak, vicdanı rahatsız edecek konulara girmek, hayatı zindan edecek şekilde kendimizi yormak bu süreçte bizi mutsuz edecek şeylerdir. Fakat sevdiğimiz ve bizi mutlu edecek bir işte herhangi bir emek veriyorsak, bunun karşılığında beklentilerimiz olacaktır ki bu son derece doğal. Yani ne yaparsak yapalım, hedefe ulaşmak, istediğimiz sonucu elde etmek için.

Netice itibarıyla süreci severim, sabırla ve zevk alarak sonuca giderim. Sonuç derken maddiyat anlaşılmamalı her zaman. Mutlu olmak, ya da mutsuz olmak da bir sonuç. Mutluluğu kim sevmez. Doğrusu, sürecin her türlüsünü, sonucun olumlu olanını severim. Diğer taraftan bana göre süreç ve sonuç birbirine tercih edilemeyeceğini düşündüğüm iki kavram.    

16 yorum:

  1. Ben bazen yolda olmayı bazen varmayı severim. Ruh haline göre değişiyor sanırım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her ikisi de bir bütünün parçaları olsa gerek. Varmak için yol lâzım, yola çıktığında sonunun nereye varacağını önceden bilmen, en azından tahmin etmen lâzım. Yine de bazen çıktığımız yol bizi bilmediğimiz, tahmin edemediğimiz ya da istemediğimiz sonlara vardırabilir. O zaman en iyisi yolumuzu değiştirmek bir çözümdür belki:)

      Sil
  2. Yolun tadını çıkarmadan ya da zorluklarını yaşamadan varılan yerin tadı olmaz bence...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Katılıyorum. Sonuca varmak için tehlikeli kestirme yolları tercih etmek akıllı bir seçim değildir. Fakat kâh tadını çıkararak kâh zorluklarını yaşayarak ilerlediğimiz her yolun bir sonu olduğunu düşünüyorum. Belirttiğim üzere bu son bizi mutluluk da getirebilir, mutsuzluk da. Mutlu olmak istiyorsak ara sıra gidişata göre varacağımız yeri göz ardı etmemek gerektiğini düşünüyorum. Gittiğimiz yolun bizi kötü bir sonuca götüreceğini hissettiğimiz an, yolculuk ne kadar tatlı gelirse gelsin rotamızı değiştirmek hayati öneme haizdir bencileyin:)

      Sil
  3. sonuca çok odaklanmazsak süreçten keyif alırız

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tamamen sonuç odaklı çalışmak hayatı boşa geçirmek, ondan haz almamak sonucunu getirir. Bu açıdan bakıldığında aksini savunmuyorum. Ancak özellikle gençlerin ilerki günleri düşünmeksizin sonuç getirmeyen, amacı hedefi olmayan işlerde keyif içinde gününü gün ederek yaşamaları da doğru bir yol olmasa gerek:)

      Sil
  4. Oldukça mantık çerçevesinde açıklamışsın ve sana da katılıyorum Kaystros :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eyvallah Lady:) Salt yolculuk olayı olsa ben de bayılırım yolda geçen zamana. Fakat sonsuza yolculuk değil ki yaptığımız. Kaç durakta mola verip kaç güzergâh değiştireceğiz kim bilir?

      Sil
  5. Bu haftanın konusunu çok güzelmiş gerçekten. En güzeli keyifli yolculuklar, sonuç bir şekilde geliyor zaten. Ne güzel açıklamışsınız sizde :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekten de güzel konu seçmiş deep:) Böyle bir konu hem insanların yaşama dair düşüncelerini ortaya çıkarıyor, hem de insanın kendini daha iyi tanımasını sağlıyor:)

      Sil
  6. Bence de sonuç süreç ikisi de önemli. Boşa kürek çekmeyi kim ister ki?

    YanıtlaSil
  7. yinee ciddi ciddi ele almışsın. hepsi iyi diyosun, yol da varmak da sonuç da süreç de ne şiş yansın ne kebab :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında orta yolcu hiç değilim. Fakat bu konuda geldiğim nokta böyle çıktı:) Doğrusunu söylemek gerekirse gençlerin benim fikrimi benimsemesini, biz morukların ise senin gibi düşünmesini beklerdim. Neden işler karıştı böyle anlamadım:))

      Sil