Bugün ustalardan uzak bir gün. Her zamankinden daha geç kalkıyorum bu sabah. Yaylaya çıkışımız öğleden sonrayı buluyor.
Kızım maydanoz, roka, ıspanak tohumları almış. Eline ameliyat eldivenlerini geçirdikten sonra çapayı, küreği alıp işe koyuluyor. Ben de veranda kapısını açıp masa ve sandalyeleri dışarı çıkarıyorum.
Bahçeyi baştan başa dolaştım. Damlama borularını kontrol ettim. Vanaları açtığım halde bazı hatlara su gitmiyordu. Belli ki bir yerlerde tıkanıklık var. Yukarıda, havuzun yakınlarındaki iki ceviz fidanına daha hat çekilmemiş. Salih Usta işi teslim ederken bu eksiklikleri düzeltmesini isteyeceğim. Bahçe turundan sonra toprağı çapalayan kızıma yardım ettim.
Şehir merkezleri sıcaktan kavrulurken yaylanın tatlı esintisi ferahlatıyor insanı. Ağaçların arasına kuracağım bir hamakta uyumayı hayal ediyorum. Kızım dönünce masaların donatılması başlıyor. Ben ceviz kırmaya devam ediyorum. Yeni sezon ceviz hasadına kadar her gün iki kilo ceviz kırmalıyım. Yazılarımı okuyanların böyle bir yaşamı hayal ettiklerini biliyorum. Düne kadar bir hayaldi bu benim için de.
Eşim mutfakta durmadan hazırlık yapıyor. Çok sevdiğim tahinli ve susamlı kurabiyelerden tepsiler dolusu hazırladı Bu arada fırını da test etmiş oldu. Ben bir yandan ceviz kırarken o fırına tepsileri sürüyor. Bana söylediği saate göre saatimi kuruyor, alarm çalınca tepsileri fırından çıkarıyordu.
Barbekünün hazırlanması görevini kızım üstlendi. Cevizler kırılmış ve kurabiyeler fırından çıkarılmıştı. Manzaraya nazır masamıza kurulduk. Keyifli bir akşam yemeğinden sonra çay eşliğinde kurabiyelerin tadına baktık. Sohbet eşliğinde zaman o kadar hızlı aktı ki saatin gece yarısını buluşu çok çabuk oldu. Tadımızı biraz kaçıran husus ışığa gelen türlü cins uçan böceklerdi. Belki zamanla onlara da alışacağız. Rüzgarın hızını yitirdiği zamanlar sahneye çıkan sivrisinekler bana fazla dokunmasa da bana gösterdiği toleransı diğerlerine göstermiyor. Haşere konusunu acilen çözmek gerekecek...
Dün, hayli uzaktım çok seye. Dolayısıyla bilgisayarıma. Malum cep telefonuna internet yüklememekte kararlıyım.
YanıtlaSilArtık manzaraya bizim için de bakın istekleri başlayacaktır bu resimlerden sonra. Hatta başı ben çekeyim :))))
Resimdeki herkese çok selamlar....
Bu aralar ben de uzağım bilgisayarıma. Gece vakti dönünce takat kalmıyor:) Sadece sabah evden çıkmadan günlüğüme birşeyler karalayaliyorum. Haklısınız belki de en güzel tarafı manzarası burasının. Resimdekilerin de size selamları var:)) Sizin ve ailenizin şeker bayramını kutlarım bu arada.
YanıtlaSilBen de Tire'liyim. Fakat 1968'den bu yana İstanbul'da yaşıyorum. Tire'ye ve köyüme gittiğimde sanki masal aleminde yaşıyor gibiyim. Sizi takip edeceğim.
YanıtlaSilBenim eşim Tireli. Ben de İzmirliyim. Emekli olunca yerleştik buraya. Ne de iyi etmişiz:) Teşekkürler...
YanıtlaSilo veranda da ne yemekler yenir, çaylar, kahveler içilir, güzel sohbetler edilir...
YanıtlaSilyayla havasını da çok severim. Tabi bizim yayalalar sizinkinden farklı biraz. karın hiç erimediği yerleri bile oluyor. Sizin yaylalarınız bizim köyler ayarında sanırım.
her yazı köyde geçirirdik de bu yaz yağmur çok yağıyor, henüz tadına varamadık. sevgiler...
Sizin yaylaları da iyi bilirim. Oralarda yağmur eksik olmaz. Biz burada üç ay yağmura hasret kalırız. Şehrin sıcaklığı yanında biraz yükselti havayı değiştiriyor birden. Yaylamızın rakımı yaklaşık 600 civarında. Yazları kurak geçen bir iklimde serin esen rüzgar buz gibi kaynak suyu gerçekten de cazibe merkezi oluyor. Yemekleri hiç sormayın. Sezonu açalı beri devamlı kilo alıyorum:) Sevgiyle kalın...
YanıtlaSil