KATEGORİLER

7 Temmuz 2016 Perşembe

KEŞKEK

06/07/2016 Çarşamba, Tire



Bazı günler çabuk geçer. Akşam olup sabahına baktığınızda anlatacak çok şey bulamazsınız. Esas ilginç olanı bu sadeliğin tersine yoğun bir tempo vardır ve ardından yorgun düşmüştür vücudunuz. Üstelik işler biraz tersine gitmiş moraliniz bozulmuştur. Ne kadar kapatmak isteseniz de böyle bir günü, gece geç saatlere kadar kurtaramazsınız kendinizi. Ne yazacak ne de okuyacak mecal kalmıştır artık...

Bayramın ilk iki günü yavaş yavaş alışmaya başlamıştık yayla hayatına. Sabah iş kaçırmak için daha erken çıkmamızı istiyordu eşim. Çarşıdan bir iki alınacak şey vardı. Dün cevizin kırdığı ceviz kıracağını yenilememiz gerekiyordu mesela. Değişik mezeler için malzeme ve ekmek. Şehirde ne kadar market, AVM, bakkal, fırın dolaştık ama hiç birisinde ekmek bulamadık. Sadece paket içinde satılanlardan vardı marketin birinde. Demek ki bayramda ekmek bulunmuyormuş bu memlekette.

Kızım siz gidin ben daha sonra geleceğim deyip sattı bizi bugün. Verandada mutat düzenimize geçtik. Bir masa geç kahvaltı için düzenlenirken diğeri ceviz kırma masası oldu... Eşim itiraz etti. "Ne cevizi? Misafir gelecek, ben istemem bugün ceviz pisliği..." Sabah ilk iş olarak verandanın yerleri yıkanıp silinmiş, misafire hazırlanmıştı zaten. Ben de tam tersine gelenlerin yaşadığımız ortamı görmesinden yanayım. Orada her gün ceviz kırıyorsam eğer gelen kim olursa olsun beni ceviz kırarken görsün isterim. Hatta gelenlerle bir yandan sohbet ederken  isterlerse onlar da geçsinler karşıma ayıklasınlar biraz... Doğal olarak ceviz işi yattı bugün... Canım başka bir şey yapmak istemiyor. Ceviz kırmak bir anda dünyada en çok istediğim şey haline geliyor.

Eşim mutfakta. Bir sürü şeyler deniyor. Yoruluyor, önemsemiyor... Hem yaptıklarına hem de gelecek misafire kilitlenmiş. Bu gibi durumları iyi bilirim. Ayağının altında fazla dolaşmayacaksın. Tam aksi gibi ceviz kırma işi olmayınca ortalarda dolanıyorum. Verandada yerler kurudu. Masa ve sandalyeleri çıkarıyorum. Kızım olmayınca kahvaltı hazırlama işi bana kalıyor. Mutfağın bir köşesinde hazırlığa başlıyorum. Tezgah tipi buzdolabını çalıştıramadığımızdan dolayı içine bir şey koyamıyoruz. Elimizde ne var ne yoksa vitrin tipi buzdolabına yığdık. Bu dolabın da ayarını yapamadığımızdan mı yoksa sıkış tepiş malzeme yığdığımızdan mıdır bilinmez bir garip çalışıyor. Sabah söğüş için çıkardığım domateslerin yarısı tam anlamıyla donmuş. Moralim bozuluyor...  

Kahvaltıdan sonra keyif çayları içiliyor. Kızım evden çıkmış, bir şeye ihtiyacımız olup olmadığını soruyor. O gelecek diye masayı toplamadık. Derken mutfakta yeni bir hazırlık başlıyor. Buraların yöresel bir düğün yemeği olan keşkeği deneyecek eşim. Kızım gedikten sonra kahvaltı masasına oturuyor. Hepsi bahçe malı, ev yapımı ve organik elma, kızılcık ve kayısı reçellerinden çıkarıyorum ona.

Telefonum çalıyor. Önder Bey arayan. "Abi ben geldim İstikbal Yatakları'nın önündeki üst geçidin altındayım."
"Tamam oradan ayrılma seni almaya geliyorum." diyorum.

Kızım kahvaltıdan yeni kalkmış. "Senin arabanla gidelim." diyorum. Önder Bey'i söylediği yerde buluyoruz. Onu ailesiyle birlikte beklerken yalnız olduğunu görüyorum. Yıllarca birlikte çalıştığım ve sevdiğim bir iş arkadaşım. Dört beş yıl oldu görüşmeyeli.  Biz önde o arkada yaylaya çıkıyoruz. Yollarda bayram nedeniyle yoğun bir trafik var.

Manzaraya hayran kalıyor. Taş Ev'i ve bahçeyi gezdiriyorum. Verandada oturuyoruz. Birer soğuk bira açıp sohbete dalıyoruz. Masa mezelerle donatılıyor. "Ben ilk müşteri oluyorum galiba?" diyor gülümseyerek. "Yok, sen ilk misafirimizsin." diyoruz. İşten güçten, arkadaşlardan konuşuyoruz... Birkaç saat sonra müsaade istiyor, uğurluyoruz.

Akşam yemeği yiyecek halim yok artık. Devamlı bir şeyler atıştırıyoruz. Kızım yine de ızgarayı yakıyor. Et ve tavuk mamullerini ağzına koymadığından balık almış kendine. Masalardan biri açık büfe gibi. Boşalan tabakların yerine yenisi geliyor. Hepsi birbirinden nefis. Günün yemeği elbette keşkek. Tereyağlı ev yapımı salça sosu ilavesi ile dumanı üzerinde mis gibi kokuyor. Yapımı oldukça zahmetli ama yemesi de bir o kadar keyifli. Keşkek yememiştim ben evlenene kadar. Çok geç kalmışım... 

Keşkek keyfinden sonra toparlanmaya başlıyoruz. Saat epey ilerlemiş. Bir yandan bulaşıklar yıkanırken buzdolabı boşaltılıyor. Servis gelene kadar dolaptakileri eve taşıyacağız. Saatlerin koşturduğu bir zaman dilimi. Verandanın ışıkları ne kadar uçan nesne varsa topluyor üzerine. Buradaki ışıkları kapatıp avludakileri yakıyorum. Böylelikle veranda loş ama rahat bir ortam sunuyor. Gece kuşları ve ağustos böceklerinin sesini dinliyoruz. Ben ağustos böceklerinin hep gündüz saz çaldığını bilirdim.  Hiç kimsenin bu huzurlu ortamı terk etmeye niyeti yok. Bugün hiçbir şey yapmamışım gibi geliyor. Ceviz kırmadığım için mi acaba? Çok yorgunum. Bir an önce kalkıp gitmek istiyorum eşim, kızım keyif çaylarını yudumlarken. Zoraki bozuyorum keyiflerini. Masalar sandalyeler taşınıyor içeri. Defalarca arabaya malzeme taşıyorum. Yine gece yarısı olmuş. Sabah kahvaltıyı evde yapıp çıkacağız. 

6 yorum:

  1. Gündüz susmayanlar cırcır böcekleri. İzmirdeki evimizin bahçesinde hiç susmadan akşamı ederlerdi.Gece ise aynı familyanın başka bir cinsi olan ağustos böceklerinin. Onların harika bir sesi vardır, insana huzur ve mutluluk verir yaz gecelerinde :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Handan hanım cırcır böceği ile ağustos böceğinin farklı tür olduğunu sizden öğrendim. Taş Ev'in önündeki kiraz ağacına yerleşmişti bir ağustos böceği. Belki uzaktan güzel gelir sesi ama çok yakında konuştuğumuz anlaşılmıyordu :) Neyse laftan anlıyor, yanına gidip sus deyince susuyorlar...

      Sil
  2. Bu arada şu siteyi gördüm dolaşırken belki sinekler konusunda işinize yarar.

    http://www.bocekler.org/?m=1

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler. İhtiyacımız olacak sanırım.:))

      Sil
  3. Dopdolu bir günün güzel öyküsü... Misafirli, ceviz kırmalı, keşkekli... Bir de o güzel manzara tabii. Bol keyifler bu güzel aileye :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederiz. Bayram ertesi sanırım ustalarla biraz daha uğraşacağız :))

      Sil