KATEGORİLER

18 Ocak 2021 Pazartesi

AĞAÇ EV SOHBETLERİ # 74

Ağaç Ev Sohbetlerinin 74. Haftasındayız. Sevgili DeepTone tarafından organize edilen etkinliğimizde bu haftanın konusu çocukluk anılarımıza uzanıyor. Daha önceki haftaların sohbet konularını ve konuları öneren arkadaşlarımızın isim listesini burada bulabilirsiniz. Sevgili Kavanozdaki Beyin / Sessiz Gemi bu haftanın konusunu belirledi. Bizden cevaplandırmamızı istediği sorular ise şöyle: 

Çocukluğunuzda yetişkinlerin veya sizden büyüklerin sizi korkutmak amacıyla veya gerçekten inanarak anlattığı öcü, cadı, hayalet vs hikayeleri var mıydı? Bununla ilgili anılarınızı anlatır mısınız?

Çocukken cadılarla, peri ve hayaletlerle bir ilişkim olduğunu hatırlamıyorum doğrusu. "Çocukluğumun Komşuları" yazı dizimde bahsettiğim Şaver Hanım Teyze'den korkardık sadece. Gerçekten de dış görünüşü korkunçtu. Boyu kısacıktı, derin göz çukurları içine gömülmüş çakır gözleri, sarkık yanaklarıyla şeytan gibi gelirdi gözümüze. Zavallı kadıncağız bakkala gitmek için sokağın başında göründüğünde, mahallenin bütün çocuklarıyla beraber evlerimizin en ücra köşelerine saklanırdık. Bazen boş bulunur, geldiğini fark edemezdik. Kaçmaya fırsat bulamadığımız o talihsiz zamanlarda, annelerimizin arkasına saklanırdık. Annelerimiz kolumuzdan çekiştirerek yüzümüzü açmaya çalışır, yaşlı kadının gönlünü alsınlar diye bizleri sakinleştirmeye çalışır, "Bak, Şaver Teyzen seni çok seviyor, niye korkuyorsun?" derlerdi ama bizler yine bildiğimizi okur, devekuşunun başını kuma gömdüğü gibi annemizin eteklerine sarılır kadının şeytani bakışlarından sakınırdık. Şaver Teyzenin bu durum pek hoşuna gitmezdi tabii. Korkunç ve çirkin yüzünden  emin olduğu halde gafil avlanıp yakalanan biz çocuklara sitemle karışık, ufak yollu çıkışır, "Neden korkuyorsunuz benden, ben annenizden daha güzelim." derdi. Diğer taraftan yeri gelir, annelerin kurtarıcısı olurdu Şaver Hanım Teyze. Yaramazlık yaptığımızda, "Bir daha yap bak, Şaver Teyzeye vereceğim, seni şalvarına sokacak." derler, biz çocukların gözlerini korkuturlardı.

Şaver Teyzeyi bir tarafa koyarsak, bizim ailenin asıl öcüsü, hayaleti, cini, kendi, öz babamdı. Annem ne kadar sessiz, sakin, çocuklarına kol kanat geren, kıllarına zarar gelmesinden ödü kopan biriyse, babam onun tam aksine disiplinli, sert, hatta gaddardı. Akşam saatlerinde diğer çocuklar işten dönen babalarına koşar onları karşılarken biz ters yöne, evimize doğru kaçar saklanırdık dayak yememek için babamızdan. Çocukken top oynadığımda aşırı derecede terlerdim. Babam için affedilmeyen bir durumdu bu! Akşam evdeyken kardeşlerimle birlikte ders kitaplarımızı açar çalışır ya da çalışır görünürdük gözüne. Bu da büyük kabahatti, neden akşama kadar dersimizi bitirmemiştik! Ertesi gün eve geldiğinde elimizde kitap olmazdı. Nasıl olsa bu vakte kadar dersimizi niye yapmadın sorusuna muhatap olmayacaktık. Öyle zannediyorduk. Yanıldığımızı anlamamız fazla sürmemiş, yine cezadan kurtulamamıştık. Bu seferki kabahatimiz boş boş oturup elimize niye bir kitap almadığımızdı. Yani, ne yapacağımızı şaşırmış haldeydik, babamızın ne zaman neye kızacağı bilinmezdi. Yaşamı sona ermiş bir kişi hakkında konuşmak şimdi bana ağır gelse de, durum buydu. En iyisi ben burada keseyim...      

20 yorum:

  1. Biliyorum teselli değil, hatta teselliye de ihtiyaç yok artık ama yine de yazacağım bay Kaplan. Sizdekinin dişi versiyonu da bizde var. O yazdığınız son satırların farklı durumlardaki çeşitlemelerini biz üç kardeş annemiz sayesinde yaşardık, hala da yaşarız. Bir noktadan sonra kabulleniş başlıyor ama acı hep aynı, üstelik bu acı ‘sweet pain’ de değil, bayağı bayağı scharf 🤗. Selamlar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çocukluğumda olan şeyler bunlar tabii. Üniversite için İzmir'den ayrılıp Ankara'ya gidince durum değişti, daha sonraki yıllar daha saygılıydı. Yaşlılık yıllarında sanki bir pişmanlık sezdim onda. Ben dedim, o çocukluk yıllarımda, babam gibi olmayacağım. Olmadım da, hep arkadaş gibiydik çocuklarımla. Bazen tepeme
      çıkarlardı ama olsun, pişman değilim:)

      Sil
  2. Babalar ve çocukları özellikleri oğulları apayrı , anlaşılamaz bir konu.Benim babamda gençliğimi,uzun yıllarımı benimle konuşmayarak, sevgisini esirgeyerek geçirtti. Ölmekle yaşamak arasında geçirdiğim doğum sürecimde yanıma bile ısrar kıyamet geldi. Bu da yaşayan için dayak yemek kadar ağır geliyor. Şimdi iyice yaşlandı, sanki bambaşka bir adam, bir pamuk dede,konuşkan, güleryüzlü. Çoktan unuttum eski günlerini. Konu babalardan açılınca yazmadan duramadım, kapanmış eski bir yara bendeki de.
    Pek korkutularak büyümedim ,ama vardı tabii ki böyle ürkütücü hikayeler büyüklerde. İlginç bir konu olmuş, yazmaya çalışıcam.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sizin yaşadıklarınız da ağırmış. Bazı şeyleri içimize gömüyoruz. Evet, yaş ilerledikçe durum değişiyor biraz ama bazı yaralar kapanmıyor. Hatta iyi taraflarını bile unutturuyor bazen. Yazınızı okumak için sabırsızlanıyorum:)

      Sil
  3. Şaver hanım ne çok üzülmüştür şimdi onun tarafından düşününce üzüldüm haline ama çocukluk işte, korkunun asıl sebebi de ailelerin çocuklara yaramazlık yaparsan seni ona veririz diye koşulu bir korku yaratması olmalı sonra da niye korkuyorsun diyorlarmış hahah :) benim de anneannemin mahallesinde sütçü teyze vardı ondan korkardım beni ineklere yedirecek diye :D

    babanızla anınız hakkında ne diyeceğimi bilemedim herhalde çocuklar okusun diye düşünüp iyi yerlere gelmesini isterken nasıl davranacağını bilemiyordu. belki o da öyle görmüştü kendi büyüklerinden. ben beş yaşımda kaybettim babamı yanında gürültü etmeye korktuğumu hatırlıyorum fakat beni sevdiğini de bilirdim yine de asla yaramaz bir çocuk olamazdım asker disiplini vardı evin içinde :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kadın üzülürdü tabii ama ne yapsın garibim. O da istemez miydi güzel olmayı. Çocukları korkutmak gibi bir niyeti asla yoktu zaten. Ama çocuk olup korkmamazlık edemezdiniz. O zaman yetişkin biri gibi düşünemiyorsunuz zaten. Neyse, Allah rahmet eylesin diyelim, bu cihanı terk edeli epey zaman olmuştur sanırım.

      Evet, okumayacağım bizde ölüm fermanımızı imzalamak demekti. Ama yine de ister baba ister anne tarafından olsun, yapılan yanlış uygulamalar, tutarsızlıklar, haddini aşan her türlü şiddet iyi değil. Bazen akşam olmasını istemezdim, babam eve gelecek diye. Bazen gününde olur, kesekâğıdının içinde iki kg portakalla gelirdi. O portakallaŕı annem soyar ailecek neşe içinde yerdik. İşte şiddet bu güzel anlara bile leke düşürüyor. Çok nadiren kardeşlerimle birlikte yatağında yanına sokulur masal anlatmasını isterdik. O anda bir şeyler uydurur ve hep birlikte büyük keyif alırdık. Ama oranlarsak % 90-95 'i kötü anılar bırakmış aklımda. Neden bize böyle davranıyordu, hep iyi baba olmuyordu, gerçekten bilmiyorum.

      Sil
    2. çevremden söylediklerinize benzer anılar duyduğum bildiğim için demek istediklerinizi anlıyorum. çocuk şaşırıyor nasıl davranacağını neye nasıl tepki alacağını zor tabi böyle olması. o zamanlarda tabi çoğu zaman ebeveynler çocuk psikolojisi bilemiyorlar böyle şeyler konuşulmuyor öğretilmiyordu ki. mesela benim de dedem çok zor bir insandı. annemlerin kuzenlerine onların çocuklarına pamuk gibi davranır ama annemlere sert davranırmış. torunlara biraz daha yumuşak tabi. bahsettiğiniz durumları ondan biliyorum yani. ama şimdi yaşlanınca pamuk bir dede oldu bir de alıngan ve hassas sürekli aranmayı halinin hatrının sorulmasını şımartılmayı istiyor ama çocukları biraz kırgın hala ona. küçükken stresli durumlar beni de çok etkilemişti onun tarafından ama şimdi onu en çok şımartan arayıp soran benim. eski dönemin şartları onun kendi ailesinden gördükleri çocuk denecek yaşta evliliğin yükü saçma davrandırmış olsa da geride kaldı tabi ki

      Sil
    3. Muhtemelen pek çok evde benzer durumlar vardır ama dışarı pek sızdırılmıyor. Kol kırılır yen içinde kalır misali türlü trajediler yaşanıyor. Müge Anlı'nın programında sonu çok daha tatsız biten ve hepimizi hayrete düşüren nice hayat öyküsüne şahit oluyoruz. Elbette yaşanan bu durumlarda sosyolojik ve psikolojik altyapı, eğitim faktörü etkili oluyor. Dışarıdan görünen yanıltıcı olabilir tabii ama bazı babaları kıskandığımı hatırliyorum:)

      Sil
  4. Düşündüm de bana hiç böyle şeyler anlatmadılar. :) Babamla korkutmaya çalışırlardı genelde kendisi berbat bir insan olduğu için. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hepimizin çocukluk dönemi farklı. Sanırım yaşanılan çevre, eğitim, ekonomik durum ve tabii ki de zaman bunu farklı kılan nedenler:)

      Sil
  5. Babalar biraz sert oluyor sanırım. Belki de yetiştiriliş tarzları yüzünden. Onların sert, gülmeyen, çocuklarını okşamayan, onlarla konuşmayan kişiler olmaları gerektiği öğretilmiş. Babam da sertti, annem kabahatlerimizi saklardı. Babama hiç yansıtmadı yaptıklarımızı. Ama yine de illa onun yanındada yaramazlık yapardık, tokatını yerdik. Annemin dediğine göre geceleri biz uyuduktan sonra üstümüz açılmış mı diye kontrol edermiş. Gençliğindeki höthötlükleri yaşlandıkça azaldı tabi ki (malesef 52 yaşında beyin kanaması nedeniyle aniden bıraktı bizi) Ama ben onun yaşadığı çevre, büyüten anne babası yüzünden böyle olduğunu düşündüm.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bazen de anneler babalardan daha sert olabiliyor ama kadınların annelik içgüdüsü, fiziksel bakımdan erkeklere oranla daha zayıf olması, ataerkil toplum gelenek, örf ve adetleri genel olarak babaları daha sert yapıyor sanırım. Haklısınız, yaş ilerledikçe, pek çoğu daha mülayim bir hâl alıyor ama ne fayda. Yine de babadır, annedir deyip kötü bir söz söylemek canımızı acıtıyor.

      Sil
  6. Yer yüzündeki tüm öcü, cadı ve hayalet hikayelerine razıyım keşke tekrar çocuk olabilsem. Her şey sil baştan başlasa...

    YanıtlaSil
  7. bir şeyler yazmaya başlayınca durduramıyor insan kendini değil mi Sevgili Kaptan ? Şaver Teyze'yi gülümseyerek yazarken birden babanı hınçla yazdığını hissedebiliyorum. Ne diyeyim .. Kesmekle iyi yaptın.. Ne olursa olsun kabul veren bir baba olursun umarım.. ya da belki de babasındır bilemediğim için dileğimi kabul ey..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim:) Evet iki pırlanta gibi çocuğun babasıyım:)

      Sil
  8. şaverin şalvarı mı anneee amaniiiin :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şaverin Şalvarı, evet. Güzel bir öykünün adı gibi oldu:)))

      Sil