KATEGORİLER

15 Ocak 2021 Cuma

BAŞARININ FORMÜLÜ

"Ne için yaşıyoruz?" sorusuna cevap arayan sevgili C., Proje365 adlı blogunun son yazısında "başarı" olgusunu masaya yatırmış ve başarının yaşamımızdaki yerini sorgulamış. Konu fazlasıyla ilgimi çekti. Aslında "Sizce başarı nedir? Kendinizi başarılı buluyor musunuz?" sorularına cevap aramak ve başarıyı tartışmak "Ağaç Ev Sohbetleri" için güzel bir konu başlığı olabilirdi. Fakat C. yazısında insanı derinden düşünmeye sevk eden öyle sorular sormuş, öyle konulara değinmiş ki sonunda sabrıma yenik düşüp sıcağı sıcağına birşeyler karalamak istedim. 

Başarı, yani bir şeyin üstesinden gelme... Biz insanları mutlu eden yollardan biri olsa gerek. Nazım'a mutluluğun resmini yapamayan Abidin, başarının resmini yapabilir miydi acaba? Nedir başarmanın sihirli yolu? Doğuştan gelen yetenek mi, çok çalışmak mı, yoksa her ikisi birden mi?

C. yazısının sonunda başarının oransal dökümünü vermiş: Konuştuğum sanatçı arkadaşlar % 10 yetenek, % 60 çalışma ve % 30 felsefe diyorlar. Felsefe şu anlamda: kendine özgü bir kültür yaratabilmek, kişisellik, sanatçının "imzası"    

Peki, bunların hepsine sahip olan bir insan her zaman başarıyı yakalayabilir mi? Diğer bir deyişle her işin üstesinden gelir mi? Ya da bir işin üstesinden gelebilmek, yani başarmak için yetenek, çalışmak ve felsefe gerekli mi her zaman? 

Başarı deyince aklımıza hep güzel şeyler geliyor değil mi? Başarılı iş adamı, başarılı bilim adamı, başarılı öğrenci... Peki ardında hiç bir ipucu bırakmayan seri katile, azılı bir hırsıza yaptığı işin üstesinden geldiği için "başarılı" dememiz gerekmez mi? Hitler savaşı kaybetmeseydi başarılı bir devlet adamı olarak yer almaz mıydı tarih sayfalarında? 

Gelişmiş ülkelerde, iyi gelir getiren bir işin sahibi olmak, mesleğinde yükselmek, yeni bir buluşa imza atmak başarmanın ölçütü iken geri kalmış bir ülkede nefes alabilmek  dahi başarı değil midir?

Yeteneklerinden habersiz, en ağır koşullarda ölümüne çalışan, nice yaratıcı fikrini ortaya çıkarmak için imkân bulamayan milyonlarca kişi var bu dünyada. Birkaç istisna dışında başarılı addettiğimiz kişiler, neden sadece seçkinlerin arasından çıkıyor? O istisnaların başarısı da büyük bir şansın eseri değil mi?  

Bana göre başarının oransal dökümü: % 1 yetenek, % 6 çalışma, % 3 felsefe ve % 90 şans olabilir ancak. İnsan kendi şansını kendisi mi yaratır? Ben bu görüşe fazla katılmıyorum. Şans ya doğuştan ya da sonradan, tesadüf eseri bulur insanı, sonradan kazanılacak bir beceri değildir.

Hadi buyurun tartışmaya...



39 yorum:

  1. Videoyu yarın izleyebileceğim; ama yazıyı okudum ve üstüne birçok şey konuşulabilecek güzel bir konu gerçekten. Belki ben de yarın yazarım bir şeyler :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu arada insan kendi şansını kendi yaratır sözü beni inanılmaz depresyona sürüklüyor. Bazı seçimler tabii bize yeni bir kapı açıp şans sunabilir bize; ama ben de tamamen kendi elimizde olan bir şey olduğuna inanmıyorum. Sosyal olarak dünyaya eşit şartlarda gelemedikten sonra insan kendi şansını kendi yaratır lafı çok havada kalıyor bence.

      Sil
    2. Biz insanları algılar yönlendiriyor. Her olaya farklı bir gözle bakmak hoşuma gidiyor ve gerçekten de farklı pencereler açılıyor önüme. Yazınızı merakla bekleyeceğim:) Tamamen bir zırvadan ibaret. Adam büyük bir holdingin patronunun oğlu, hasbelkader bir şirkete CEO yapılmış (yapılmaması mümkün değil zaten, geri zekâlı değilse, çıkmış TEDx'e nasıl başarılı bir işadamı olduğunu anlatıyor. Ya bu senin başarın değil babanın oğlu olma şansın.

      Şans vardır, şanssızlık da. Bunlar hayatımız boyunca küçüklü büyüklü çıkar karşımıza değişik zamanlarda. Bazen gelen şansımızı iyi değerlendiririz, bazen şanssız durumları kolay atlatırız. Fakat en önemlisi doğuştan gelen şanstır. Hangi ülkede doğduğun, ananın babanın kim olduğu, yaşadığın çevre. Ben de Beethoven'ın sahip olduğu atmosferi solusaydım onun kadar olmasa bile ona yakın bir müzisyen olabilirdim. Ailemde müzikle ilgilenen hiç kimse yok. Bu benim yeteneksizliğim mi? Çocuk yaşta keman alacak param yoktu. Bu benim çalışmadan kaçtığımı mı gösterir. Şans, şans, şans...

      Sil
  2. Yazıya şansı katmıştım, sildim. Çünkü hayattaki her şeyin şans olması ya da hayatta hiç bir şeyin şans olmaması konusuna takıldım. Ucu kadere falan gidiyor bu şans işlerinin ve ben oraya çekilirsem çıkamam diye düşünüyorum. Okuduğum bir kitap var, bitirebilirsem şans / kader konularına öyle gireceğim.
    Çok teşekkür ederim konuyu buraya taşıyıp fikirler ve yorumlarla zenginleştirdiğiniz için..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlk cümlenizde vardı, gözümden kaçmış değil ama sonra nedense şans faktörüne değinmemişsiniz. Aslında gerçekten müthiş bir konu. Böyle bir konuyu ele alarak ilham perilerini başıma üşüştürdüğünüz için ben size teşekkür ederim:) Meselâ bir konuyu atladığımı şimdi fark ettim. "karakter" in başarıdaki rolü de başarıda önemli bir etken! Elbette başarının anlamı üzerinde yaratılan algı da öne çıkıyor bu hususta. Size başımdan geçen bir olayı anlatayım:

      Ankara'nın tanınmış inşaat firmalarının birinden teklif almıştım. Üst düzey yönetici olarak göreve başladığım gün yönetim kurulu başkanı bana şirketin CEO'su A.'yı tanıştırdı. O zamanlar benden en az on beş yaş daha küçük otuzlu yaşların başında fırlamanın tekiydi. Onun başıma CEO olacağını önceden bilseydim muhtemelen benzer pozisyonda bulunduğum mevcut işimi bırakıp şirket değiştirmezdim. İşimi değiştirmemin tek nedeni daha iyi ekonomik koşullara sahip olmamdı. Kazanılan bir ihalenin yerini görmek için şirkette ilk yurt dışı ziyaretimi Libya'ya yaptım ve kanal kazılacak sahanın kırıcıyla kazılması gereken sert kayadan oluştuğunu gördüm. Dönüşümde bu işi yapacak taşeron firmalarla görüşmeye başladık. Kaya hendek kazısı maliyetli bir iştir. Ben teklif vermek isteyen bütün taşeronlara zemin durumunu açıkça anlattım. CEO bozuntusu da tanıdığı bazı taşeron firma yetkilileriyle konuşmuş ve düşük fiyat teklifi vermeleri için arazide zeminin gerçeğin tam aksine yumuşak olduğunu söylemiş. CEO bozuntusu, aynı taşeron firma sahiplerine benim arazinin kayalık olduğundan bahsettiğimi öğrenince soluğu yönetim kurulu başkanının yanında almış ve beni şirketin sırlarını dışarıya sızdırdığımı iddia etmiş. Benim zemin durumunu taşeronlarla paylaşmamdaki tek amaç onların kandırıldığını anlayıp işi yarım bırakmaması içindi oysa. İşin yarım kalması ne taşeronun ne de şirketin işine yarayacaktı. Kaldı ki bile bile teklif verecek kişiyi yanıltmak ahlâki bir sorundu.

      Şimdi bu adam hem benden daha genç hem de pozisyon olarak üstte, dışarıdan bakıldığında yaşına göre hayli başarılı sayılan bir adam. Her tanıştığını not edip çevresini olabildiğince genişleten, menfaatçi, yükselmek için bilgisinden, tecrübesinden değil türlü entrikalarından medet uman bir karakter özelliğine sahip. Benimle taban tabana zıt bir karakter yani. Daha fazla dayanamadım, üç ay sonra ayrılıp eski şirketime döndüm. Görünürde o başarılı, ben başarısız olmuştum! Bir çok politikacının, yöneticinin ve iş adamının başarı öyküsünde karakterlerinin (daha doğrusu karaktersizliklerinin) de rolü olduğunu düşünüyorum. İstedikleri kadar başarı hikayelerini anlatsınlar, millete gerine gerine ahkâm kessinler. Başarı söylemlerinde iki şeye yer vermek istemezler; şans faktörüne ve karaktersizliklerine... Yazının sonuna eklediğim video ne demek istediğimi gayet güzel anlatıyor.

      Ben başarılı olmanın asıl nedenini şansa bağlıyorum, dileyen adına kader desin. Sonuçta yaşama gelişimiz bile tamamen bir şans, tesadüf değil mi? Milyonca çalışkan, yetenekli sperm arasından bir ya da ikisinin hedefe varması... Teşekkürler:)

      Sil
    2. Ne kadar düşünce açıcı yorumlar..
      Fakat benim yazdığım üçlü oran, biraz daha sanat alanı için geçerli sanırım. Sanatta şansa pek inanmıyorum. Aileden gelenler var ama onları da genetik (yetenek) ve çalışma (ailenin nüfuzunu kendi yararına kullanabilmek de bir (sosyal) yetenek ve çalışmadır bence) olarak sınıflandırabilirim. Geriye kalan "özgünlük", "bir felsefenin olması" ise belki şans kavramına daha yakın ama yine de değil.. Hayır sanatta şansa inanmıyorum pek. Satış ve Pazarlama anlamında düşünsem... Yok yine oturmuyor.
      Ama genel tanımıyla başarı.. Onu kediciğimin yorumu altında ele alabilir miyim?

      Sil
    3. Fikri ateşleyen sizsiniz:) Gerçekten ufkumuz açılıyor farklı görüş ve düşüncelerle. Toplumun bireyler üzerindeki etkisini görmüş oluyoruz. Demek ki ben kapitalist sistemin içine iyice kaptırmışım kendimi:)) Toplumun genel başarı algısı üzerinden ele aldım bu yüzden başarı konusunu.

      Evet, sanat üzerine fikir jimnastiği yapacak olursam, biraz düşünmem lâzım. Önce kendimi yatırayım masaya. Doğuştan gelen bir yeteneğim olup olmadığını bilmiyorum. Yok herhalde. Daha önemlisi ailemde bir ressam, bir müzisyen, yazar ve diğer sanat dallarıyla iştigal eden kimse yok. Eğer yetenek genetik yoldan da geçen bir özellikse doğuştan şanssızım. Müziğe karşı biraz ilgim vardı ama ailem bana istediğim bir müzik aletini alamazdı. Bu da aileden gelen bir şanssızlık. Biz bu konuda çocuklarımıza bu imkanı verdik ama onlardan da sanatçı çıkmamıştı. Bu da bizim ailenin genetik bakımdan sanata yakın olmadığını gösteriyor. Yani imkanım olsa da olmasa da başarılı bir sanatkar olma olasılığım zayıftı sanırım.

      Şimdi başarılı bulduğum ve Ankara'da eşimin öğretmenlik yaptığı Reşit Galip Ortaokulundan mezun olan Fazıl Say'ı yatıralım aynı masaya. Babası Ahmet Say, yazar, edebiyatçı ve müzikolog, annesi eczacı Gürgün Say. Aynı ismi taşıyan dedesi, direnişlere katılmış hızlı bir komünist Şansa bakar mısın? Dudak damak yarığı ile dünyaya geliyor. Bu şanssızlık onun için büyük şans. Bebekken bir ameliyat geçiriyor, doktoru tedavi için üflemeli bir çalgı çalmasını öneriyor. Bunun üzerine melodika çalmaya başlıyor. Dört yaşındayken babasıyla annesinin ayrılıyor ve aynı yıl piyano çalmaya başlıyor. Evet bu noktadan sonra yetenek devreye giriyor ve sekiz yaşında bir 23 Nisan günü televizyonda kendi bestesini seslendiriyor. Ben lise yıllarında bir flüt alamazken muhtemelen altı yaşlarında evde piyanosu ve onu yönlendirecek babası ve annesi vardı. Ve muhtemelen çok çalışmıştır. Doğuştan gelen çevre şartları (anne-baba-ekonomik durum) + yetenek + çalışma = BAŞARI
      Bunlardan birinin eksik olması Fazıl Say'ı başarılı bir müzisyen yapar mıydı? Sanmam. Peki saydığım faktörlerden hangileri sanatçının elindeydi? Yeteneğin de irsi olduğunu kabul edersek sadece çalışma! Diğerleri tamamen şans değil mi?

      Peki, sevgili kediciğinin yorumunun altından devam edelim:)

      Sil
  3. Bence de şans çok büyük faktör. Anne babamdan doğmasam şu anki Handan olur muydum bilemiyorum. Kişiliğimi oluşturan çoğu güzel şey onların sayesinde. Böyle baktığım zaman başarılarımla pek gururlanasım da gelmiyor doğrusu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle! Ama daha iyi ama daha kötü, hiçbirimiz aynı pozisyonda olamazdık, farklı anne babalardan doğsaydık eğer. Sadece o da değil, milyonlarca tesadüf bizi biz yapan, başarılı ya da başarısız olmamızı belirleyen. Hayatımıza dönüp bir bakalım; şanslı olduğumuzu düşündüğümüz anları çıkardığımızda geriye ne kalıyor. İşte o geriye kalanlar yeteneğimiz, çabalarımızdan başka bir şey değil. Kendimizi kandırmaya meyilli değilsek geriye çok fazla bir şeyin kalmadığını göreceğiz. Teşekkürler:)

      Sil
  4. Başarı ,yaptığın bir şeyi/işi en doğru ,en olması gerektiği gibi yapmak değil mi? Yeteneklerini geliştirip çok daha iyiye götürmek , en tepelere çıkmak, herkesçe onaylanmak başarı ise bunda çok çalışmak kadar ,şansın yani uzanan bir takım ellerin, yol gösterenlerin yardımı olduğuna inanırım. Hiç kimse tek başına hiçbir şey yapamaz, başarılı da olamaz. Bence tabi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Başarının tanımlamak ayrı bir sorun değerli dostum. Bazen zengin olmak, bazen iyi bir yazar, iyi bir besteci ya da sanatkar olmak, bazen de iktidara gelmek. Başarıya ulaşmanın yolları muhtelif. Bazen çalışarak, bazen entrikalar çevirerek, hak yiyerek başarılı olabiliriz. Başarı yaratılan algı sonucunda olması gerektiğini yapmak şeklinde anlaşılabiliyor. Örneğin başarısız (yani yapması gerektiğini yapamayan) bir hükümet medyayı tehdit ve şantajla arkasına alması sayesinde en yüksek oy oranını yıllarca koruyabiliyor. Görünürde evet, bu durumu başarı olarak sunabiliyor. Başarıya ulaşma konusunda söylediklerinize katılıyorum ben de. Teşekkürler:)

      Sil
    2. Bahsettiğiniz örnekleri sadece ,yaptığı işte ileri gitmek, olarak görüyorum. Başarı böyle bir şey olmamalı, zengin olmak gibi bir şey değildir. Eskiden şöyle cümleler duyardık''Ay adam çok ilerlemiş işinde, almış yürümüş'' Her türlü almış yürümüşlük başarı sayılır mı? Bu konu da çok su kaldıran konulardan .Selamlar.

      Sil
    3. Demek istediğim de bu zaten. Toplumun başarı algısıyla kişisel başarı tanımımız bir paradoks. Tamam, işini hakkıyla yapan bir sanatçıya, bir bilim adamına da başarılı diyoruz ama aynı sıfat varlıklı, sizin ifadenizle işinde ilerlemiş, almış, yürümüş kişiler için de kullanılıyor. Bunu ne kadar eleştirirsek eleştirelim, sonuçta bir realite. Teşekkür ederim:)

      Sil
  5. Selamlar..
    Başarı için çok çalışma,disiplin,istikrar ve gerçekten çok istemek yeterlidir..Şans elbet büyük faktör olabilir ama yeterli değildir..
    Yaptığın işe saygı duyman gerekir..Onu her yönü ile geliştirmek ve bir adım ötesine gitmek için algılarımız çok açık olmalı.
    Başarılı insanlar başkaları ile değil,kendi ile bir yarış halindedirler ve öylede olmalılardır..Elbette aile faktörü çok önemli ama hiç kimsesi olmayan şans faktörü olmayan nice başarılı insanlar var ve defalarca deneyen..
    İşte ben bu enerjiye inananlardanım..Yürekten ve saygı ile..
    Hayatta çok başarılı olmak istersen ama gerçekten kendin için istersen.
    Olursun!
    Şansını kendin yaratırsın çünki..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aleykümüsselâm:) Yazınızı sevdim, karşı görüşlere bayılırım:) Lakin kısmen katıldığım noktalar da var, şöyle ki;
      "Şans elbet büyük faktör olabilir ama yeterli değildir.." diyorsunuz. Evet yeterli değildir. Yaşamı boyunca insanın önüne birçok şans çıkabilir. Bu şansları değerlendirmek ya da tepmek elimizde tabii. Şans ikiye ayrılır: Doğuştan gelen şanslar, yaşam boyu karşılaştığımız şanslar. Doğuştan gelen şanslarda karar vermemiz söz konusu değil. Doğduğumuz coğrafya ve çevre elimizde değil ama başarımızı önemli ölçüde belirleyici. Adam şanslıdır, iyi bir coğrafyada, mükemmel bir ailede doğmuş olabilir ama gider kumarda her şeyini yitirir. Bu olanı bile muhafaza etmeme durumu başarısızlıktır. Şansını kullanamamıştır.

      Şansın ikinci bölümü, önümüze çıkan fırsatlar silsilesi. Kimi çok şanslıdır, kimi daha az bazısına ise şans hiç uğramaz. İşte şans kapıya geldiğinde, yetenek, zeka, çalışkanlık devreye girer. Kimisi vakit geçirmeden değerlendirir ayağına gelen fırsatı (zeka). Kimisi fırsatları kolluyordur zaten (yetenek). Bazen de aman kim uğraşacak şimdi bununla deyip sırtını döner (tembellik).
      Bilmem anlatabildim mi?:))

      Sil
    2. Anlattınız elbette..Kim uğraşacak diyen kişi tembel değil yetinendir..Hep o yetinmelerle girişilen işler başarısız ve yarım olur..
      Karşit görüşümüzü pek anlayamadım..Lakin yazdıklarım ve sizin cevabınız aynı anlam taşıyor..
      Zengin ve nüfuslu olarak dünyaya gelmenin şans olduğunu düşünebiliriz elbet herşey hazır mücadele etmene gerek yok gibi değil mi? Ama öyle olmamalı..Yeni şanslar yaratmak için mücadele etmelidin..Tabii gönülden başarılı olmak istiyorsan

      Sil
  6. Duruma göre değişir başarı bence de. Bazen sadece hayatta kalabilmek, kargaşadan sağ çıkmak ve yoluna devam edebilmektir başarı. Bazı başarılarda şansın yeri yok, bazıları şans olmadan asla olmaz.

    Ben de mevcut anne-babamdan olmasam ben olmazdım. Ama tüm o berbat günlerin içinden çıkmam şans değil, kan-ter-gözyaşı, her şeye inat çabalamaktan, çalışmaktan vazgeçmeyişim. Şimdi şans hiç kusura bakmasın da beni önce b.k çukurunun içine düşürüp sonra çıkınca da "Bak, ben olmasam, yani şansın yaver gitmese ordan çıkamazdın." diyemez.

    Başarı için çalışmak, çabalamak ve belirli düzeyde bir yetenek mutlaka gerekli ama şans olmazsa olmaz değil her zaman. Tabi mevzu yine dönüp dolaşıp "başarı"nın tanımına geliyor :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanırım dönüp dolaşıp başa geleceğiz yine. Yani varoluşa:)) Dini görüşle bilimsel görüşün düğüm noktasına. Dindar bir insansanız, kaderimi böyle çizmiş Tanrım, böyle yazılmış alın yazım dersiniz, olay biter. Bilimsel açıdan varlığımız sadece tesadüf yani şanstan öte bir şey değildir. Kötü kader şanssızlık, kaderin iyi olması şanslı olma halidir.

      Şans kusuruna bakmaz kimsenin:) Ne kadar çalışırsan çalış bazen beyhude. Bazen de çalışmana çabalamana gerek bile kalmaz. Yine aynı şekilde düşünüyorum. Elbette kan, ter, gözyaşı dökmüş olabilirsiniz fakat eğer önünüze çıkan fırsatları değerlendiremeseydiniz, karşınıza size destek olan insanlar çıkmasaydı, tam aksine çevrenizdeki kişiler de size tekmeyi vursaydı hiç de geldiğiniz noktada olamayabilirdiniz. Elbette bu benim düşüncelerim. Sizin mücadelenizi küçümsemek değil niyetim. Belki mücadele ederek yeni fırsatlar yarattınız kendinize. Ve karşınıza çıkan fırsatları değerlendirmeyi bildiniz. Şans olmazsa olmaz! Şöyle anlatmaya çalışayım; sizinle aynı şartları yaşayan başka biri her zaman şu an bulunduğunuz durumda olabilir miydi? Ya da siz bugün aynı şeyleri bir kez daha yaşasaydınız karşınıza aynı fırsatlar çıkar mıydı? Belki daha iyi, belki daha kötü sonuçlar karşılaşabilirdiniz. Çalışmak, çabalamak, yetenek sahibi olmak, ancak iyi fırsatlar karşımıza çıktığında anlam kazanır ki, işte buna ben şans diyorum. İki komşunun birer dönüm arazisi var diyelim. İkisinden birinde bir define saklı. İkisi de gece gündüz toprağı kazıyorlar kan ter içinde. Ama aradıkları define sadece birinin toprağında. Şanslı olan çalışmasının karşılığını alıyor, belki diğeri çok daha fazla çalıştı, çabaladı, yeteneğini kullandı yeni arama metotları geliştirdi ama sonuçta eli boş kaldı, şans yüzüne gülmedi.

      En iyisi kendimden örnek vereyim. Ben kendimi diğer insanlardan üstün görmüyorum. Ne daha çalışkan, ne daha zeki, ne de daha yetenekliyim. Bulunduğum yer tamamen şansımın eseri:)

      Başarının anlamı çok ayrı bir mesele. Çünkü herkes başarıdan farklı şeyler anlıyor. Başarıya giden her yolu mubah görenler olduğu gibi ahlaklı olmayı başarıya önceleyen görüşler de var. Teşekkürler Mrs. Kedi:)

      Sil
    2. Mr. Kaplan örneğinizi hemen çürüteceğim :D Tarlasında define bulan adam sırf birden zengin olduğu için "başarılı" mı sizce? Hiç sanmıyorum. O sadece şanslı bir adam :) Tarlasında define olmayan ama gece gündüz çalışıp ailesini geçindiren ayaklarının üzerinde dimdik duran adamsa kesinlikle başarılı.

      Başarının tanımına bağlı her şey. Çok çabalayıp çok yükselmek ya da zengin olmak, makam mevki sahibi olmak değil başarı sadece. Başarı, uğruna çabaladığımız şeyi elde edemesek bile, düşsek bile tekrar ayağa kalkmak. Yani başarı uğraşımızımin sonunda elimize geçen maddi bir şey değil. Başarı elimizden geleni yapmak ve bunu yaparken "insan" kalabilmek. Her yol mübah diyerek, onurumuzu hiçe sayarak ulaşacağımız en üst nokta başarı değil benim için ve eminim sizin için de öyle. En başa dönüp "başarı" tanımlarımıza bakmalıyız. Şansın yardımı ile elde edilen başarılar vardır elbet, hiç yok diyemem ama şansımız yaver gitmese de başımız dik çıktığımız her mücadelede başarılı olmuş saymalıyız kendimizi :)

      Sil
    3. Daha geçerli bir örnek bekliyorum sizden :) Uzlaşmaya açığım :D

      Sil
    4. OK. Şanslı olan herkes başarılı değildir elbette. Ama başarılı olan her zaman şanslıdır diyebilirim:) Ben define örneğinde çalışmanın her zaman şans getirmediğini vurgulamaya çalışmıştım. Hani kendi şansınızı yaratın diyorlar ya, çok çalışarak kendi şansınızı yaratın, kendinizden şüphe duymayın, şansınızı arayın diye ortalarda gezen bazı akıl hocaları var ya ben bütün bu söylenenlerin kişisel gelişim zırvaları olduğunu düşünüyorum. Herkes bir yol tutturmuş gidiyor. Bunların tamamı başarıda en önemli unsur olan şansa hiç yer vermiyorlar.

      Daha önce ifade etmiştim. Başarı nedir? sorunsalı ayrı bir tartışma konusu. Bu konuyu bir anlığına şans unsurunu bir tarafa bırakıp tartışabiliriz. Dediğiniz gibi başarı siz, ben ve bizim gibi düşünen insanlar için zenginlik, mal mülk, ya da bunlar sayesinde edinilen itibar değildir. Başarı, sonuç ne olursa olsun çalışıp didinmek, bir şeyler yaratmak, toplumun huzuru ve refahı için kendi çıkarlarımızı bir yana bırakarak elimizden geleni yapmak, kısaca güzel, saygın bir insan olmaktır. Ben başarıyı bu yönüyle değil, toplumda oluşturulan başarı algısı çerçevesinde ele alıyorum. Toplumun genel algısında başarılı insan, varlıklıdır, makam sahibidir, iktidardadır, medyatiktir vs.

      Başarıyı toplumun anladığı şekliyle değil de bizim anladığımız gibi düşündüğümüzde her şeyi şansa bağlamak elbette mümkün değil. Bizim anladığımız anlamdaki başarıya ulaşmak için, yapacağımız çalışmalarda önümüze engellerin çıkmaması şanstır, diyebilirim. İdeallerimize ulaşabilmek için yolların açık olması, bu uğurda iftiraya uğramamak, bize inanıp destek olabilecek iyi ve yetenekli insanlarla karşılaşmak, yeterince maddi imkânlara, araç ve gerece sahip olabilmek gibi şeylerin hepsi birer şanstır.

      O zaman önce başarının ne olduğunda uzlaşmak gerekir. Bu konuda sizinle farklı düşündüğümüzü hiç sanmıyorum:) Sevgiler:)

      Sil
    5. Başarı bence insanın yarattığı kültüre / esere / işe baktığı zaman hissettiği içsel doyumdur. Buna mutlaka "hayır, zamana ve toplumun değer yargılarına, etik anlayışı ve "güzel"in tanımına göre değişen içsel değil dışsal bir şeydir başarı" diyen çıkacaktır - ki bu da doğrudur. Özellikle sanat alanında düşünüldüğünde daha da doğrudur.. Kişisel beğeniden çok toplumsal beğeni ve "dönemin tarzı" odaklıdır sanat. Ama bir yandan da zamandan ve toplumsal görüşten bağımsız bir yanı da vardır. Bu nedenle sanat başarısı sanırım diğer başarı türlerinden daha farklı algılanan bir kavram. Ben yazıda daha çok o daldan düşündüğüm için, şansı ya da kaderi işin içine katmamışım.
      O zaman uyum becerisi mesela, hiç bir şey yapmaksızın hayatta kalma becerisi bile bir başarı olabilir. Başarı ile itibar, statü, prestij, makam, mevkii, hırs ve azim gibi kavramları da karıştırmamak lazım..

      Sil
    6. An itibari ile kendimi tam bir "failure" örneği gibi hissederken "başarı" üzerine daha fazla fikir beyan edemeyeceğim. Sessizce çekiliyorum.

      Sil
    7. Sevgili Sadece C.;
      Konu gittikçe derinleşiyor:) Sizin kadar iyi bir yüzücü değilim sevgili C. ama yine de birkaç kulaç atmaya çalışayım:) Çıktı bile:)) Başarı, toplumun değer yargılarına ve etik kurallara göre şekillenir bence. Yani b şıkkı:)) Sanattaki başarı konusunu diğer toplumun genel başarı algısından farklı bir yere koyabiliriz. Unutmayalım ki sanatın içine tüküren insana benzer mahlukların bulunduğu bir ülkede yaşıyoruz. Evet hareket noktalarımız farklı olmuş. Son cümlenizde kişisel bakış açınızı doğru buluyorum ama toplumun başarıya bakış açısının tamamen farklı olduğunu düşünüyorum. Teşekkürler:)

      Sevgili Mrs. Kedi,
      Reset'leyip devam edebilirsiniz:))) Biraz olsun anlaşamadık mı yani?:))

      Sil
    8. Mr. Kaplan şöyle bir dönüp bakıyorum kendi hayatımda başarı olarak saydığım şeylere. Çoğunda şans faktörü yok. Başarısızlıklarıma bakıyorum yine suçun büyük kısmı bende. Yani ne iyisi ne kötüsü için şansı sorumlu tutamıyorum. Bilmiyorum belki de ben çok içinde olduğum için objektif bakamıyorum. Şu sıralar hiçbir şeyden emin değilim. Kendimi de doğru dürüst değerlendiremiyorum. Belki de siz haklısınızdır, şans föktörü olmazsa olmazdır. Bilemiyorum.

      Sil
    9. Kendinizi nasıl rahat hissediyorsanız ona inanın. Ne siz ne de ben haklıyı haksızı aramanın peşinde değiliz. Sanırım biraz bakış açısı, biraz sözcüğe farklı anlamlar yüklememiz bu güzel tartışmaya yol verdi. Teşekkür ederim:)

      Sil
  7. Başarı için yetenek ve çalışma şart ama başarının garantisi değil. Ama olmazsa olmazı. Başarı ölçütü için bulunulan çevre kıstas alınıyor genelde. Şans da lazım tabi ki ama genelde şans çabalayanları buluyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yetenek ve çalışma başarıya ulaşmada olması gereken hususlar ama bana göre olmazsa olmaz olan şans. Şans olmadıktan sonra ne yetenek ne de çalışma para eder. Önüne çıkan şansları yeteneğiyle ve çalışmasıyla değerlendirenler başarılı olur düşüncesindeyim. Bir de sizin isminize basınca blogunuza ulaşamıyorum. Teşekkürler:)

      Sil
  8. Bir de başarının kıstası nedir ki? Kişiye göre değişir bence. Ben ufak şeyleri başarı sayarım, başkası daha büyük adımlar atmak ister. Nedir ki bu başarı be ya? İnsanlara umut vaadediyor diye bu kadar körü körüne neden başarmak istiyoruz sürekli bir şeyleri. Biz at değiliz, sürekli koşamayız

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Başarı kıstası hem kişisel hem toplumsaldır bana göre. Toplum nazarında kimler başarılı, kimler değil, bellidir. Kişisel açıdan bakıldığında farklı başarı algıları olabilir. Ya da başarının sözlük anlamına göre iyi ya da kötü amacına ulaşan bir kişi başarılı olarak nitelendirilebilir. Girdiği bir yarışta ipi ilk göğüsleyen at başarılı mıdır, yoksa başarılı olan jokey mi? Yoksa atın sahibi mi başarılı olan? At gibi koşan mı başarılı, at gibi koşmaya zorlayan mı? Sorular, sorular, derin konular... Teşekkürler:)

      Sil
  9. başarı bence huzurlu olmak, kendinle barışık olmak, geçmişi değil bugünü yaşamak :)

    YanıtlaSil
  10. son paragraftaki her bir kelimene sonuna kadar katılıyorum, ben de tesadüfi olduğuna inanıyorum ve şu cümlenle de kalbimi vurdun yine : Peki ardında hiç bir ipucu bırakmayan seri katile, azılı bir hırsıza yaptığı işin üstesinden geldiği için "başarılı" dememiz gerekmez mi?
    bu şekilde bakmak gerekmez mi zaten , " başarılı" çok ortada bir sıfat, bugünkü iktidarda olan adam da başarılı bir siyasetçi mesela gram sevmem hiçbir şeyini de onaylamam ama adam bir inanç uğruna bir yola girdi ve şu anda lider... onun başarılı olması bu ülkenin yarısını mest ediyor diğer yarısını kahrediyor ama sonuç değişmiyor :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kelimelerin çoğu anlamını yitirdi. Aslında bunu bilerek yapıyorlar. Örneğin TDK'da "çapulcu" sözcüğünün anlamı 2011 yılına kadar "yağmacı, yağma, talan eden kimse" iken malum kişinin İzmirlilere "çapulcu" demesinden sonra aynı sözcüğün anlamı "düzene aykırı davranışlarda bulunan, düzeni bozan kişi" olarak değiştirilmiştir.
      Bu yüzden her kelime kişiye özgü farklı anlamlar taşıyor ve toplumda karşılık buluyor. Sonra anlamaya çalışıyoruz en basit kelimeyi. Başarı mı? Neye, kime göre? Teşekkürler:)

      Sil
  11. Bence başarı eşittir azim.
    Azimli bir insan ancak çalışmalarının sonucunu alabilir. Tabi ki şans faktörü de önemli bir etken. Şans sadece hedefe giden yolu biraz daha kısaltabilir. Azim yoksa bir iki olumsuzluk karşısında pes edip bütün çalışmalar çöp olur.
    Edison kaç deneme sonunda ampülü yakmayı başardı, işte azim budur

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bakış açısı elbette:) Azimli bir insan çalışmalarının sonucunu alabilir. Almayabilir de...
      Ama şansın varsa istediğin sonucu alabilirsin. Şansın yoksa ne yapsan nafile:))

      Ampulün mucidi Thomas Edison değildir. Ampulü pratik kılan, Thomas Edison'dır. Bu zorlu yolda sırf Edison'ı anıp, diğer kıymetli mucitlere yer vermemek haksızlık olacaktır. Yani şans Edison'dan yanadır. Ampulün keşif serüveni için aşağıdaki adrese bakabilirsiniz:)

      https://evrimagaci.org/voltadan-edisona-ampulun-icadi-ilk-ampulu-kim-icat-etti-4078

      Sil
    2. "Thomas Edison ortalama 6000’in üzerinde deneme yaparak elektriğe gereksinim duyulan elektrikli ampulü icat etmeyi başarmıştır."
      Her kaşif başarısız olsa bile saygıyı hakeder, yaptıkları çalışmalar illaki yeni gelişmelere yol açmıştır.
      Saygılar...

      Sil
    3. Bilimi kendisine rehber eden herkese saygımız sonsuz:) Teşekkürler.

      Sil
  12. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil