Bu bölümde "Kişiseldiskom" arkadaşımızın önerisi üzerine "Yalnız" ve "Şey" sözcüklerinin üzerinde durmak istiyorum.
Yalnız: Yanında başkaları olmayan. Ayrıca bağlaç olarak "ama" yerine kullanılabilir. Türkçe "yalın: karmaşık olmayan, süssüz, sade" sözcüğünden türetilmiştir.
Yanlış: Bir gerçeğe, bir ilkeye veya bir kurala uymama durumu. Türkçe "yanılmak: bir şeyin niteliğini, özelliğini, iyi anlayıp değerlendirememek, tanımakta, anlamakta, bilmekte aldanmak" sözcüğünden türetilmiştir.
Konuşma ve yazı dilinde bu iki sözcüğün içinde geçen "l" ve "n" harflerinin doğru yerlerinde kullanılmaması nedeniyle sık sık hataya düşülmektedir. Türkçede yapılan büyük hatalardan biridir. Oysa sözcüğün köküne bakarak doğru yazılışını kolayca bulabiliriz. Tereddüte düşüldüğünde "l" ve "n" harflerinin yanına "ı" harfini eklemek işe yarayabilir.
Yal-ı-nız: ya(l)ın - ya(l)nız
Yan-ı-lmak: ya(n)ılgı - ya(n)lış
Birkaç örnek cümle verelim:
Sinemaya gidecektik (yalnız) babam izin vermedi. (Ama manasında)
(Yalnız) başıma (yanlış) yerlerde dolaşıyordum.
Beni (yanlış) anlama, biraz (yalnız) kalmak istiyorum.
Bu iki sözcük üzerinde bazen "Yanlış olan doğrudur, o halde yalnız, doğrudur." diyerek bazı geyikler de yapılır ama siz bunlara aldırmayın.
***
Şey: Nesne, madde, eşya. Anımsanamayan ad ya da sözcük yerine kullanılan sözcük.
"Şey" sözcüğü oldukça ilginçtir. Tek başına bir anlamı olmasa da cümle içinde her anlama gelen bir sözcük. Bu sözcüğü iki satırda anlatmak mümkün değil aslında. Kitap bile yazılır üstüne. Her kılığa giren, şahsiyetsiz ve gri bir sözcüktür, "şey". Kelime dağarcığı yeterli olmayanların imdadına yetişir ama muhatabını çözümsüz ve çaresiz bırakır. Bu yüzden pek sevmem bu sözcüğü kullanmayı. Hiç kullanmadan olmaz elbette ama mecbur kalıp kullandığımda her seferinde yetersiz hissederim kendimi. Bir de sever başka sözcüklerin peşine yapışmasını. Aslında hiçbir sözcük kabul etmez, uzak tutarlar kendilerini, bu yapışkan "şey" den.
Bütün "şey" ler ayrı yazılır.
Bu yüzden, "şey" in bitişik yazıldığı "Yolda birşeyler atıştırırız." ya da "Ne alırsanız alın, herşey bedava." cümleleri hatalıdır. Doğrusu; "Yolda bir şeyler atıştırırız." ve "Ne alırsanız alın, her şey bedava." olmalıdır.
Özellikle "her şey" in hatalı kullanımı o kadar yaygındır ki, İkea bile otobüslerde, duvarlarda ve kocaman ilan panolarında "Evinizin herşeyi" sloganını kullanırken "her şey" i bitişik yazmış ve kendini cümle aleme rezil etmiştir. Kısa bir süre sonra aldığı tepkilerden sonra gerekli düzeltmeyi yapmak zorunda kalmıştır.
teşekkürler , umarım bilmeyen herkese derman olur ,sevgiler
YanıtlaSilNe demek, ben size teşekkür ederim, katkınız için:) Sağlıkla kalın:)
SilYalnız adaaamm, tek başınaaa..... diye giden bir şarkı var ya, ben ondan kopya çekerdim hep eskiden 😁😂. Şarkıyla öğrenmesi çok kolay, karıştıranlar varsa akıllarında bulunsun 🤗. Öte yandan, ‘şey ‘ dünya yansa umursamaz, hep tek başına takılır, bu açıdan biraz şeydir yani 😁😂. Azıcık şey bir yorum oldu ama çok şey etmeyin bana bay Kaplan, saygılar, selamlar.
YanıtlaSilHepimizin kendine has bazı öğrenme şekilleri var. İlk tanıştığım kişinin ismini tanıdığım birinin ismiyle eşleştirmeksizin aklımda tutmakta çok zorlanırım mesela. Sizinki de işe yaramış anlaşılan. Ben bazen dalgınlıkla yanlış yazar ama anında farkına varıp düzeltirim. Çünkü bilirim ki, kolaylıkla hata yapılabilir, neticede bir harfin öne ya da arkaya gelmesi. Bu yüzden bu kelimeyi kullanmak gerektiğinde teyakkuz haline geçerim. Gerçekten de büyük hatalardan bir tanesi.
SilNe demek, şey ettiğinizi biliyorum tabii. Ama dediğim gibi şeye dikkat etmek lazım, insanı şey zannedebilirler yani. Bu bakımdan ben bu tür şeylerden mümkün mertebe uzak tutuyorum kendimi. İyisi mi biraz şey yapalım, yani şey. Umarım siz şey ettiniz beni. Meine Güte!
bu kurallar, bilimsel yazılarda, resmi yazışmalarda önemli tabii, ama edebiyatta çok önemli değil, edebiyat serbest alan, belki 100 yıl önce daha önemliydi ama artık pek önemi yok, günümüzde birçok yazar noktalama işareti hiç kullanmıyo örneğin, güzel yazmak için, hoş yazmak için yapıyor bunu, cümle içinde virgülden sonra büyük harf kullananlar var ki çok hoş bunu yapmak, veya noktadan sonra büyük harf kullanmayan da çok. edebiyat bu kurallarla sınırlı değil yani. yani tabii bunu bilerek yapan yazarları söylüyorum :)
YanıtlaSilDeep bir sonraki bölümde aynı konuya değinecektim. İkisi aynı şey değil, bunu biliyorsun. Ben resmi yazışmadan bahsetmiyorum. Resmi yazışmalar konusunda epey tecrübem var ama konumuz bu değil:) En basit yazı olsun, bazı yazıları okurken kulaklarım isyan ediyor. Aşırı kuralcı biri değilim ve asla mükemmel yazdığımı iddia etmiyorum. Ama yukarıda ele aldığım konuda, kalkıp yalnızla yanlışı karıştırıyorsan, hadi gözünden kaçtı bir kez yaptın anlarım ama sürekli olarak aynı hatayı yapıyorsan bu beni rahatsız ettiği gibi senin hakkında notumu da veririm. Eğer sevdiğim bir insan isen, bak doğrusu bu, insanlar seni farklı değerlendirmesin diyerek kırıcı olmayan bir üslupla ikaz ederim. Aynı şekilde benim gözümden kaçan ve sürekli yanlış kullandığım bir sözcük, bir ifade gördüğünde beni ikaz etmezsen dostum değilsin.
SilÖrneğin "neden" ve "sebep" sözcükleri benim nazarımda sanki iki farklı sözcükmüş gibi bir his uyandırsa da TDK'ya göre eş anlamlı sözcüklerdir. Bu durumda "asıl neden ve sebep bence budur." cümlesi beynimi darmaduman eder.
Birçok yazar noktalama işareti hiç kullanmıyor demek doğru değil. Evet, büyük harf ve noktalama işaretlerinin pek çoğunu kullanmıyorlar ama nokta ve virgülü yerli yerinde kullanıyorlar en azından. Söz konusu yazma şeklini tercih edenler zaten kendini aşmış kişiler. Doğru sözcüklerle, yazma sanatının türlü özelliklerini kullanarak kendilerini gayet güzel bir şekilde ifade ediyorlar. Bunu bir tarz olarak benimsemişler kendilerine. Fakat doğru dürüst cümle kurmayı dahi beceremeyen, sözcüklerin anlamını bilmeyen kelime hazinesi yetersiz biri sakın ola böyle bir işe kalkışmasın. Rezil eder kendini. Sen de yazım kurallarını önemsiyorsun, genel olarak yazılarında beni rahatsız eden bir husus yok, olsa da söylemekten çekinmem, biliyorsun:) Ne var ki, sırf hevesleri kaçmasın diye yazmayı seven arkadaşları yanlış yönlendirmenin doğru olmadığını düşünüyorum. Onlara yapılacak en iyi şey saygılı bir şekilde hatalarını düzeltmelerini istemektir. Ki sen bunu benden çok daha iyi bir lisan-ı latifle başarabilirsin. Eleştiriye tahammül etmek ve bunun insanı geliştiren bir araç olduğunu bilmek kültürümüze kazandırılması gereken en önemli meziyetlerden biridir. Thank you:))
sen var ya iyi ki savunma avukatı filan olmadın yani, ha ha haaa duruşmada düşünsene kendiniii, bütün suçlamaları, savları, tezleri çürütmek için her biri için onlarca sayfa kanıt hazırlarsın ve geçmişten örneklerle uzun uzun anlatırsun, jüri sana der kiiii tamam tamam sen kazandın ha ha haaa allam yaa hayal et kendini baak duruşmada, karşında savcı felan hihihi :)
SilAy sakın haa çocuğum, olmaz öyle şey. Belirli bir şey yazarken hoşluk olsun diye yapılabilir ama sürekli o şekilde yazılmaz. Kurallar da yerinde durmuyor, TDK sürekli bir takım yenilikler getiriyor ama tüm dünyada var olan genel geçer yazım kurallarını da es geçmek olmaz yani. Bu kadar ‘özgürlük’ kaos yaratır çocuğum. Her işin bir akış şeması var, kuralı kaideyi bilmemeye bahane uydurmak için; “bu benim tarzım, ben böyle yazıyorum” diyemez kimse. Seni anlıyorum, herkes yazmakta özgür olsun, çekinmeden yazsınlar istiyorsun ama kuralları öğrenmek de o kadar zor değil. Aksi durumda bizim ülkede sıkça görüldüğü üzere; herkes her işin uzmanı oluyor. Kendim üzerinden örnek vereyim, bir reçete yazıyorum, hastanın komşusu o ilacı içmemesini öneriyor. Hasta bana geri geliyor, iyileşmediğini söylüyor. İlacı içip içmediğini soruyorum, içmediğini ve nedenini öğreniyorum ve bu ülkede herkesin her şeyi bildiğini sanmasından nefret ediyorum. Anlatabildim mi, herkes bir şeyler yazmak zorunda değil, yazmak isteyen de, en azından sorup öğrenerek yazsın. Ödüllü yazarların bile yazdıkları editlenip yayınlanıyor çocuğum 🤷♀️😘
Silpiki annecüğüm :)
SilBana kelime oyunu yapma Deep, iyi bir savunma avukatı olan sensin:))) Ben olsam olsam yılmaz bir Cumhuriyet Savcısı olabilirim:))) Ama merak etme halk jürisi senden yana:)))
Sil"Düz değil yan" - - - > "yanlış" :)
YanıtlaSilBen kelimelerin çağrışımlarını çok seviyorum Mr. Kaplan. Eskiler "Yemeğin hiç tadı tuzu yok, "yal" gibi." derler. "Yalnız" kelimesini duyunca hep bu cümle geliyor aklıma. Bazen yalnızken de hayatın tadı tuzu olmuyor, "yal" gibi :D
"şey"e gelince, "her şey" yazarken kolay da "hiçbir şey" yazarken hep bir şeyler yanlışmış hissi sarıyor beni :))))
Sevda Hanımın yorumuna verdiğim cevapta belirttiğim gibi hepimizin kendimize has öğrenme şekilleri var tabii:) Yal kelimesini duymamıştım daha önce. Bilmediğimiz o kadar çok kelime var ki. Köpek maması diyeceğimize neden "köpek yalı" demiyoruz mesela? O kadar zengin kelime hazinesine sahip olmamıza rağmen aynı kelimenin üzerine birçok anlam yükleyip karmaşa yaratmakta üstümüze yok Mrs. Kedi. Bu sözcüğün kökenini araştırmacı gazetecilik ruhumla mercek altına aldım:) Divanü Lügati't-Türk'te "at yelesi" manasına geliyormuş. Güncel sözlükte ve Türkiye Türkçesi ağızları sözlüğünde ise "köpek, inek vb. hayvanlara verilen kepek, un ve su ile yapılan bulamaç" diye geçiyor. Yani "yalın" ve "yalnız" sözcükleriyle ilk üç harf benzerliği dışında kökeni bakımından bir ilişki yok sanırım.
SilHaklısınız, "her şey" neden ayrı "hiçbir" neden bitişik bir anda anlam veremiyor insan. "Şey", tek başına bir anlamı olmasa da kitap, kalem gibi bir nesne. "Her", "hiçbir", "herhangi", "bir", "biraz", "birçok", "birkaç", "birtakım" ise belgisiz sıfat olarak tanımlanıyor yanılmıyorsam. Bu yüzden "şey" sözcüğünün önünde ayrı olarak yerlerini alıyorlar. Bana göre güzel bir yazıyı diğerlerinden ayırt edebilmek için müzik kulağı gibi iyi bir okuma kulağına ihtiyaç var. İyi bir müzisyeni yanlış notalarla çalınan bir parça nasıl rahatsız ediyorsa, iyi bir okuyucu da kötü yazılmış bir yazıdan rahatsız olur, yanlış kurallar, sözler, anlam karışıklığı kulağını tırmalar. Gözleri hatayı anında yakalar. Güzel duygularla süslenmiş kusursuz bir yazıyı okurken klasik bir senfoninin nağmelerini duyar gibi olurum. Evet, blog yazarları arasında bana bu duyguyu hissettiren arkadaşlar var:) Hepsini saygıyla selamlıyorum:)
Haklısınız, biliyorum aynı kökten gelmiyor "yal" ve "yalnız" ama çağrışımları seviyorum derken bunu demek istemiştim. Herkes kafasında başka şeylerle eşleştiriyor, birleştiriyor kelimeleri. Bazı kelimeleri bazı kelimeler ile yan yana koyuyoruz kendimizce. "Yalnız"ın "yalın"dan geldiğini biliyorum ama istenmeyen yalnızlık da tatsız tutsuz bir yemek olan "yal" kelimesini çağrıştırıyor bana :) Yalnızlık ancak kendi isteğimizle oluyorsa yalın, sade ve güzel; istemediğimiz halde yalnızsak, tatsız tutsuz :)
SilAnlıyorum:) Elbette, yalnızlık tatsız tuzsuz bir şey, doğru.
Silİyi bir müzisyeni yanlış notalarla çalınan bir parça nasıl rahatsız ediyorsa, iyi bir okuyucu da kötü yazılmış bir yazıdan rahatsız olur, yanlış kurallar, sözler, anlam karışıklığı kulağını tırmalar. Gözleri hatayı anında yakalar.
SilKesinlikle böyle! Bazen böyle bir ses kulağımı tırmalıyor denilir ya, okurken de gözümüzü tırmalar hatalar, uyumsuzluklar :)
Güzel bir yazıyı okumak, güzel bir müziği dinlemek gibi geliyor bana. Buradan hareketle, müzik zevki ile okuma zevki arasında bir paralellik kuruyorum. Edebi bir eseri okumak Mozart, Beethoven dinlemek gibi geliyor bana. Arada arabesk dinlemek hoşuma gitse de notaları düzgün vurulmalı, yoksa tadı kaçar, kakofoni oluşur. Aynı hatalarla dolu bir yazıyı okurmuş gibi:)
SilYine bilgilendik :)
YanıtlaSilHep birlikte bilgileniyoruz:) Teşekkürler:)
SilBay Kaplan, aklıma geldi; TDK’nın son düzenlemesine göre, özel isimlerde kesme işaretinin kullanımı da çok kafa karıştırıcı. O konuda da bir yayın yapsanız ne güzel olur. Selamlar tekrar.
YanıtlaSileski tdk artık dil derneği olarak değişti adı, dil derneği kararları doğru :)
SilSevda Hanım, Atatürk'ün talimatıyla 1932 yılında bir dernek olarak kurulan, 1983 yılına kadar bağımsız bir hüviyete sahip Türk Dil Kurumu değerinden çok şey kaybetti. 1983 yılında darbeciler tarafından dernek olma özelliği kaldırılarak devletleştirilmiş ve siyasi iktidarların elinde oyuncak haline getirilmiştir. Kurumun başına getirilen yöneticiler, kelimelerin sözlük anlamlarını keyfi olarak istedikleri yöne çekmişler, dilbilgisi kurallarını, imla kılavuzunu kafalarına göre değiştirip durmuşlardır. Eşimin de bu konuda çok yakındığını ve yapılan değişikleri takip etmekte zorlandığını bilirim. Bugünkü bir kural, seneye bambaşka bir hâl alıyor. Kesme işareti, harflerin şapkaları ha bire değiştiriliyor.
Sil1982 Anayasası ile özerkliğini kaybedip bir devlet kurumu haline dönen TDK'dan sonra bazı dil sevdalıları 1987 yılında Dil Derneğini kurmuşlar. Yeni kurulan Dil Derneği özerk bir yapıya sahip, mevcut TDK'nın yerini alan bir kurum olmayıp eski TDK ilkelerini benimseyen özerk bir kurum. Hatta Dil Derneği'nin kendi web sitesinde "Resmi TDK’nın Yazım Kılavuzu ve Türkçe Sözlük’ünün Türkçenin eğitim ve öğretimi için başvuru kaynağı sayılması sakıncalıdır!" notu yer almakta. Kesme işaretine de önümüzdeki bölümlerde değinelim, sevgiyle:)
tdk eskiden değerli, güçlü, bilimsel, özgür bir kurummuş yanii yine o zamanki tubitak gibiymiş, sonra değişiyor, içine politika girmiş, niteliği denişmiş, o zamanın tdk cıları dil derneği ni kurmuşlar :)
SilYesss, That's exactly what I mean:)
SilAslında önemli bir bilgilendirme. Yaygın yanlış doğruya yeğdir diye bir tabir var. Yanlış doğrunun önüne geçmiş durumda.
YanıtlaSilYaygın olarak kullanılan bazı sözcükleri zaman içinde halk belirler, şekle sokar, bazen değiştirir ve dilimize kazandırır. Bunun için çok uzun bir zaman geçmesi gerekir. Yoksa moda olan bazı kullanımlara ne kadar yaygın olsalar da doğruymuş gibi tolerans göstermek doğru değil. Teşekkür ederim:)
SilÇok güzel bir bilgilendirme olmuş gerçekten de bu iki kelime çoğu insan tarafından yanlış yazılmaktadır
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim:)
Sil"Şey" konusunda ciddi hatalar yapan biri olarak, çok teşekkür ederim :)
YanıtlaSilBen de yapabilirim, yazdıklarımın inanın ki bana da çok faydası oluyor:) Rica ederim:)
SilYanına "ı" koyma olayını bilmiyordum ben. İyi oldu. Bazen tereddüte düşerim yazı yazarken hemen google amcaya başvururum.
YanıtlaSilGoogle Amca her zaman imdadımıza yetişiyor. Nasıl olsa internet her an yanımızda:)
YanıtlaSilSayenizde Dil Derneği'nin sayfasını inceledim. Ben bu yazım kuralları konusunda sizinle aynı fikirdeyim. Kural olmazsa kaos olur.
YanıtlaSilŞu Fi, Çi, Pi kitaplarından örnek vereyim. Bir tanesini karıştırayım dedim kitapçıda, açtığım sayfada onlarca hata ve küfür görünce anında attım kitabı elimden.
Edebiyat incelikli olmalıdır, sanat özenli olmalıdır.
Yeraltı Edebiyatı dedikleri çok popüler Türk yazarlarının kitaplarını değil okumak; elime bile alamıyorum. O kadar küfür, o kadar bayağılık... İşte böyle böyle yozlaşma başlıyor.
Bu arada ben de bazı kelimelerin yazılışına takıldığımda hep sözlüklere bakarım. Bu alışkanlığımı seviyorum :)
Bildiğiniz gibi blog dünyasına adımımı attığımda karşıma ilk çıkan yazarlardan biri sizdiniz ve benim bu platformu sevmemde etkiniz büyük, sevgili Evde Yazar:) Sizin yazım kurallarına ne denli önem verdiğinizi biliyorum. Edebiyat, sanatın en güzel dallarından biri olduğu için hakkını vermemiz gerekir. Ne yazık ki popüler olmak sanat ve sanatçının niteliğiyle doğru orantılı değil. Geçenlerde Habertürk kanalında bir alt yazı, uzun süre haberin eşliğinde ekranda kaldı. Kadınlar bir yerde yünden bebekler yapıp yurtdışına ihraç ediyorlarmış. Yazı büyük puntolarla "56 KADIN OYUNCAK BEBEK ÜRETİP İTHAL EDİYOR" şeklindeydi. Gözlerime inanamadım. Ben de takıldığımda sözlüğe ya da imlâ kılavuzuna bakar hata yapmamaya çalışırım. Yaptığım hatalar konusunda eleştirilmek beni ayrıca mutlu eder, çünkü bu sayede aynı hatayı yapmamaya çalışırım. Teşekkürler:)
Sil