KATEGORİLER

13 Ocak 2021 Çarşamba

GÜZEL YAZMA SANATI # 4

Güzel Yazma Sanatı yazı dizimin umduğumdan fazla ilgi görmesinden mutluyum. Yorumlarıyla katkı sunan arkadaşlarıma bir kez daha teşekkürü borç bilirim. Bu bölümde öncelikle birkaç hususun altını çizmek istiyorum. Güzel yazma ve dilbilgisi kuralları üzerinde ahkâm kesecek düzeyde bilgi sahibi olduğumu asla iddia etmiyorum. İşlediğim konular sıklıkla karşıma çıkan yazım yanlışlarını hasbelkader gündeme getirirken mevcut bilgilerimin yanı sıra araştırıp emin olduğum sınırlı açıklamalardan ibaret olup yazım kurallarının tamamını içermez. Konuya ilgi duyanlar TDK imlâ kılavuzu ve benzeri kaynaklardan daha detaylı bilgilere ulaşabilirler. Yine de yazdıklarımla ilgili gözümden kaçan hataları ve yanlışlıkları fark eder, yorumlarda beni uyarırsanız sevinirim. Kendimi mühendisliğe ilk başladığım yıllardaki gibi hissediyorum, bizden tecrübeli ağabeylerimize her türlü mesleki soruyu çekinmeden sorma lüksüne sahiptik bir zamanlar. Belli bir tecrübe kazandıktan sonra birden her şeyi bildiğimizi düşünür olduk, artık hata yapma şansımız kalmadığını düşünüyor, her hatamıza karşılık bir bedel ödeyeceğimizi düşünüyorduk. Evet, çok bilmenin bir bedeli vardır, özellikle bilmeniz gerektiği düşünülen şeyleri bilmediğinizde. Satırlarımı okuyan eğitimcilerin bazılarına güzel yazma ve yazım kurallarından bahsetmek belki de sıkıntı yaratır bu yüzden. Bu konularda bilgisine güvendiğim ve Türk Dili konusunda bir uzman olan eşim bile bu diziye başladığımı ilk öğrendiğinde, "sana mı kalmış dil konusunda yazmak, onca dil uzmanı dururken" diye tepki göstermişti bana. Oysa, dile gönül vermiş, güzel yazmayı önemseyen ben ve benim gibi düşünen insanların bildiklerini paylaşması da iyi bir fikir olabilir bazen. İşin uzmanları için bu işlere kalkışmak çok daha riskli gelebilir belki. Hele bir de mükemmeliyetçi karakterleri varsa, en ufak bir hata yapmak ağırlarına gidebilir, kendilerini mahcup hissedebilirler, bütün bunlara hiç gerek olmadığı halde.  

Sevgili Deep, o kadar kasmana gerek yok, resmi yazı yazmıyoruz, demişti bana, bir yorumunda. Bazı yazarlar hiç noktalama işareti kullanmadan yazıyor, büyük harfi bile gereksiz buluyorlarmış. Evet bunu bir tarz ya da kendine has bir üslûp olarak benimseyenler var elbette. Örneğin kendilerini "sürrealizm" (gerçeküstücülük) akımına kaptıranlar... Nedir sürrealizm ya da gerçeküstücülük? Söz konusu akımın babası olarak tanınan Fransız yazar ve şair Andre Breton, sürrealizm akımını şöyle tanımlar: Gerçeküstücülük, ister söz, ister yazı ile ya da başka bir yolla, düşüncenin gerçek işleyişini ortaya çıkarmak için başvurulan, içinden geldiği gibi yazma yöntemidir. Bu, aklın denetimi olmaksızın (rüyada olduğu gibi) her türlü estetik ve ahlâk kaygısı dışında düşüncenin yazılışıdır. Bu akımın öncüleri, Freud'un psikanaliz yönteminden yola çıkarak aklın ve mantığın değersiz olduğunu, insanı yönlendiren şeyin içgüdüleri ve bilinçaltı olduğunu ileri sürerler. Bu yaklaşım, nazım türüne yakışır da bazen. Türk edebiyatında Garip Akımı'nın temsilcileri Orhan Veli Kanık, Melih Cevdet Anday ve Oktay Rıfat bu akımdan etkilenmişlerdir. Adı geçen usta sanatçıların bazı şiirlerinde noktalama işaretlerini kullanmadıklarını görmek mümkün. Atilla İlhan da zaman zaman bu yolu izlemiştir. Fakat düz yazıda noktalama işareti kullanmayan yazar sayısı fazla değildir.  

Kuralcı değilim. Meselâ bazı yazarların büyük harf kullanmayı tercih etmediklerini görüyorum. Diğer yazım kurallarına ve noktalama işaretlerine sadık kalındığı sürece, böyle bir tercihin, yazıların anlaşılır olması üzerinde negatif bir etki yarattığını düşünmüyorum. Benim yazıda aradığım tek şey yazının kolay ve doğru bir şekilde anlaşılır olması. Toplum olarak bizler, sözlü bir kültürün bireyleriyiz. Okuma ve yazma kültürümüz diğer toplumlara göre yeterince gelişmemiş. Konuşurken, bir şeyler anlatmaya çalışırken daha başarılıyız. Bununla birlikte noktalama işaretlerinin konuşma diliyle yapısal bir ilişki içerisinde olduğunu düşünüyorum. Konuşurken, duraksamalarımız, vurgulamalarımız, tonlamalarımız ne kadar önemliyse düşünce ve fikirlerimizi yazıya dökerken noktalama işaretlerini gerektiği yerde ve doğru olarak kullanmamız en az onun kadar önemli bana göre, kendimizi ifade etmemiz bakımından. Müzik yazımında notaların sesini değiştiren bemol, diyez gibi değiştirici işaretler gibi yazı dilinde noktalama işaretleri de okuru, duygusal bir ahenk içinde, yazarın belirlediği yöne sevk etmede büyük rol oynarlar.  

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere, sevgiyle kalın.

16 yorum:

  1. "Oku baban gibi eşek olma adam ol"

    Hiç noktalama yok! Kim nasıl anlamak isterse öyle anlayabilir yani :)))) Kesinlikle noktalama işaretleri çok önemli :)

    Tabi ki isteyen istediği gibi yazabilir. Biz de istediğimiz gibi eleştirebilir ve beğenmeme hakkımızı kullanabiliriz değil mi Mr. Kaplan :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Okumuş olduğunuz yazıda ipin ucunu kaçırmış olduğum için ikiye bölmek zorunda kaldım. Verdiğiniz örnek cümleyi kullanmıştım, ikinci bölüme kaldı:)) Şiir türünün kendine özgü okunma özelliği okuyucuya serbestlik sağlayabilir belki ama düz yazı için noktalama işaretlerinin önemli olduğunu düşünüyorum ben de, Mrs. Kedi.

      Eleştiri, beğenip beğenmemenin yanı sıra birileri çıkıp okurun okumama hakkına sahip olduğundan söz edilebilir ama ben bu görüşe pek katıldığımı söyleyemem. Bildiğiniz üzere, özellikle çevirilerde bu konu daha çok öne çıkıyor. Mesela para verip bir kitap alıyorsunuz, kıymetli zamanınızı ayırıp okumaya başlıyorsunuz fakat yazarın yazdıkları sizi zıvanadan çıkarabiliyor bazen. Yazıların asgari yazım kurallarına uyması ve güzel yazmak için çaba sarf etmek, yazarın kendisine olduğu kadar okura hak ettiği saygıyı göstermesi bakımından da anlamlıdır.

      Sil
    2. Tabi ki yazan kişi beğenmeyen okumasın diyebilir :)) Ama ben olsam yapıcı eleştirilere açık olup gelişmeye çalışırım. Kuralları hiçe saymak bilinçli tercihim ise de bunu tatlı dille izah ederim :) Tatlı dille çözülmeyecek bir sorun olduğunu sanmıyorum :)

      Sil
    3. Bu tercih meselesi tabii:))) Ben çürük çarık malını tezgâhına dizip "beğenmeyen almasın" diye bağıran bir pazarcı görmedim henüz:) Bu bir özgüven midir? Sanmam. Yaptığımız, emek verdiğimiz bir işi halka sunduğumuz zaman beğenilmesini arzu ederiz. Fakat şu konuda haklı olabilirsiniz; beğeni görece bir kavram olduğu için kesin hüküm vermemiz doğru olmaz. Nitekim, "Yöneticilerimizi beğeniyorum, çalsalar da çalışıyor adamlar." diyen insanların bulunduğu bir toplumda yaşıyoruz. Bu bakımdan benim üzerinde durduğum kesim kaliteyi önemseyen eğitimli yazar ve okurlar. Yapıcı eleştiriye açık olan biri zaten çıtayı aşmıştır.

      Belki kurallardan kastınız genel anlamda. Ben de kuralcı biri olarak görmüyorum kendimi. Diğer taraftan yazı ve konuşma dilinde anlamanın, anlaşılmanın tek yolunun dilimizi doğru ve kurallarına uygun bir şekilde kullanmaktan geçtiğine inanıyorum aynı zamanda. Eğer kuralları önemsemediğimiz halde yine kendimizi doğru ifade edebiliyorsak elbette sorun yok. Fakat mevcut koşullar dahilinde bunun imkânsız olduğunu düşünüyorum:)

      Sil
    4. Mr. Kaplan siz hiç İstanbul'da pazara gitmediniz sanırım. Ön tarafa iyileri dizerler, seçmeye kalkarsın izin vermez, arkadan çürükleri poşetler. "Onları değil de şunları verseniz.." dersiniz kibarca ama alacağınız cevap "Beğenmiyorsan alma abla/abi" olur :))) Ben almayıp yoluma devam ederim ama emin olup "Adamı da uğraşırtırdım, almazsam ayıp olur" diyerek alanlar yeter de artar. Artık esnaflık da pazarcılık da değişti maalesef. Kimse burnundan kıl aldırmıyor. O yüzden pek şaşırmıyorum eleştirilmeden istediği gibi yazmak isteyenlere :)

      Sil
    5. Pazarlarda çoğu esnaf aynısını yapıyor, biliyorum:))) Evet, "beğenmiyorsan alma" diyen esnaflara da yaklaşımım farklı değil. Nereye doğru gidiyoruz bilmiyorum:)

      Sil
  2. Sürrealist yazar geldii:):)ahahaghj sevdim bunu:)

    YanıtlaSil
  3. kuralları bilelim ama özgür olalım, yazarlar dili ve noktalamayı çok farklı kullanıp bizlere bambaşka bakış açıları sağlayabiliyorlar, kuralları yıkabilmek için de kuralları bilmek gerekiyor tabii :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tamamen katılıyorum. Kurallara uymak koşuluyla aynı duygu ve düşünceyi farklı sözcük ve noktalama işaretleriyle okura yansıtabilmek mümkün. Hatta bazen kafamızda beliren düşünce ve duyguları yazıya dökmekte zorlanırız. Cümlemizdeki bir kelimenin, bir virgülün yeri bile okura anlatmak istediğimiz fikri hedefinden saptırabilir. Hayret, nihayet hemfikir olduk bir konuda deep:))) Feriha Hanım'ı yazdığını biliyorum, henüz okumadım, okumadığım başka yazılar da var ama bir bölüm daha Son Dans yazayım daha sonra başlarım ziyaretlere:)

      Sil
  4. Şiir bambaşka bir konu. Orada şair istediği kadar özgür olabilir, şiirin noktalama işaretlerine ihtiyacı yoktur zaten. Ancak düz yazı noktasız, virgülsüz olmaz, olmamalı. Saygılar, selamlar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle. Yazıda yazarı dinlersiniz, şiirde kendinizi bulursunuz:) Teşekkür ederim, esenlikler diliyorum:)

      Sil
  5. "Müzik yazımında notaların sesini değiştiren bemol, diyez gibi değiştirici işaretler gibi yazı dilinde noktalama işaretleri de okuru, duygusal bir ahenk içinde, yazarın belirlediği yöne sevk etmede büyük rol oynarlar."
    Muhteşem bir son cümle..
    Benim .. da yok aslında lügâtta ama ben özellikle kullanıyorum, çünkü 3 nokta kadar uzun soluklu bir iç çekme değil, tek nokta kadar kesin bitiş değil :) bazen bakıyorum başkaları da kullanmış, görünce seviniyorum. Çok sevdiğim biri ?.. ile bitirmiş, uzun uzun düşünüyorum nedenini, anlamaya çalışıyorum. Bu oyunlar metine de metinlerarası ilişkilere de keyif veriyor. Fakat bunları oyun olarak kullanmak ile, hatalı şekilde, bilgi eksikliğiyle kullanmak apayrı . Bunu zaten metindeki diğer cümle düşüklükleri ve yazım hataları ile anlıyor insan.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dediğim gibi kuralcı değilim:) Önemli olan okurken yazının kulağa ahenkli gelmesi ve anlaşılır olması. Yazar, bu iki şartı sağladıktan sonra kendine özgü bir tarz yaratmasında beis görmüyorum:)

      Sil
  6. Tutunamayanlar kitabındaydı tam sayısını hatırlamıyorum ama sayfalarca noktalama işareti yoktu. Beni çok yoran kitaplardan biri olmuştu. Fotoğrafçılık için de söylenir bu durum. Kurallar vardır, uyulmalıdır ama bazen fotoğrafçı kendi yorumu katar olaya ve gayet güzel olur diye.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel bir yazı okura kendini bağlar. Her yazarın kendine has bir üslûbu vardır. Buna bir nevi yorum da denebilir. Dediğiniz gibi bu benim yorumum deyip noktayla virgülün yerini değiştiremezsiniz elbette. Teşekkürler:)

      Sil