Ohh nihayet. Kestanenin son hasadını yaptık. Rusya ile ilişkilerimizin bozulmasından biz de payımıza düşeni aldık. Fiyatlar geçen senenin yarısı diyorlar. Son gömüyü de açtıktan sonra artık azına çoğuna bakmadan yerinde alıcıya verdik. Yoksa indir bindir, hale götür, satıldı satılmadı, geri getir tasalarına girecektik. Hiç tecrübemiz olmadığı halde yine de bu işi kıvırdık diye sevindim.
Bu sezonun son kestanesini çuvallara doldurup durun |
Sözleşmiş olduğumuz gibi saat tam dokuzda yaylaya vardım. Tam bahçe kapısına varmıştım ki, Ali telefon ederek evinden çıktığını söyledi ama onun Güme Köyünden gelmesi yarım saatten fazla sürdü. Oysa onu on dakika bekletmeyeyim diye eşimin bakkala gitmem konusundaki arzusunu yerine getiremedim. Alışacağız bunlara zamanla.
Dün hava durumuna baktığımda İzmir'in sağanak yağışlı, bize daha yakın olan Aydın'ın ise parçalı bulutlu olduğunu gösteriyordu. Bize daha yakının Aydın olması, yağış konusunda biraz iyimser kılmıştı beni. Sabahleyin çok hafif çiseler gibiydi ancak kestane kozalaklarını ayıklayan motor çalışmaya başladıktan sonra işin henüz yarısı tamamlanmıştı ki yağmur serpintilerinin yoğunluğu arttı. Tam tepemize bastıracak derken gökyüzüne baktım ve bu fazla uzun sürmez dedim. Haklıymışım, beş on dakika sonra kesildi zaten. Böylelikle yağmurdan fazla etkilenmeden işi tamamlamış olduk.
Kestaneler çuvallara doldurulup ağızları dikildi. Malı almak üzere Ödemiş'ten tüccarlar gelecekti. Sağ olsun bizim Kadir ile dedesi Ali dayı destek için benimle birlikte oldular. İlk gelen Ödemişli tüccarla anlaşıp malı sattık.
Binanın içine mutfak servis kapısından yine yağmur suları girmiş ancak bu sefer fazla zarar vermemiş. Bu kapılara mutlaka bir sundurma yapmamız şart. Yukarı katta fırtına ahşap pencere kanatlarının çengellerini yamultmuş, hatta birini kırmış. Fırtına mı çok sert burada yoksa malzeme mi zayıf karar veremedim. Ama sanırım her ikisinin de gerçeklik payı var. Yukarıdaki her üç pencerenin de ahşap kanatlarını kapattım. Şimdiye kadar neden yapmadım ki bunu?
Saat 14.00 olmadan bütün işim bitmişti. Hava kapalı. Yayladan Kaplan Köyüne inerken bir yandan Tire manzarasını seyrediyorum . Hava puslu olmasına rağmen Tire'den bizim taş binayı görmek mümkün. Aşağıdan bakarsanız bizim taş ev kartal yuvası gibi görünüyor. Önümüzdeki seneye Polonya sobamızın üzerinde pişireceğimiz kestaneleri ikram edeceğiz konuklarımıza diye hayal kuruyordum. Yolun geniş bir yerinde bir resim daha çektim. Ağaçların yapraklarını döküp en çıplak kaldığı bugünlerde bile tablo yemyeşil.
KAYSTROS KAPLAN |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder