KATEGORİLER

12 Ocak 2016 Salı

11/01/2016 Pazartesi, İzmir

Bu ara havalar o kadar güzel ki kış ayında olduğunu unutuyor insan. Hava sıcaklığı öğlen saatlerinde 22 dereceyi gösteriyordu. Gün boyu zaman zaman yüzünü gösteren güneş  bazen bulutların arkasına gizleniyor.

Bir an önce şu avukat işini halletmek en iyisi deyip bir kez daha düştük İzmir yollarına...

İzmir-Aydın Otoyolu
İlk olarak emlakçıya uğrayıp belgelerimizi aldık. Dosyanın bir kopyası elimizde olsun diye bir kırtasiyeden fotokopilerini aldık. Avukata telefon edip yazıhanesine doğru yola çıktığımızı haber verdim. Ancak yarım saate kadar dışarı çıkacağını söyleyince bu sefer ben de evrakları Mustafa'nın şarküteri dükkanına bırakmayı teklif ettim. Kabul etti ayrıca evraklarla beraber masraf ve avukatlık ücretinin yarısını da bırakmamı rica etti. Tamam dedim.

Kiracın mı var derdin var. Ne yazık ki, bu işler dışarıdan göründüğü gibi değil. Biz de kiracı olduk ama efendiliğimizle kira paramızı zamanında  ödedik, eve zarar vermeyelim diye duvarlarına çivi çakmadık. Biz örnek kiracı durumunu bu şekilde muhafaza ederken bir de ev sahibiyle uğraşıyorduk. Belki de olayı kiracı mal sahibi ilişkisinden ziyade iyi insan kötü insan ilişkisi olarak ortaya koymalı.

Yıllar önce Ankara Alaçam Sokakta bir Yargıtay üyesinin evini kiralamıştık. Adam sağlam bir sözleşme hazırlamıştı. Sözleşmeye göre üç aylık kira tutarı kadar kaparo, peşinat vs. isteniyordu. Ne de olsa hukukçu. Çaresiz imzaladık. Kiramızı zamanında ödeyip eve iyi baktıktan sonra ne olabilirdi ki dedik. Bir seneyi doldurduktan kısa bir süre sonra iş icabı başka şehre taşınmamız gerekti. Ödediğimiz kaparoyu göğsümüzü gere gere alabilelim diye bir dosya içine bütün elektrik, su, telefon, apartman aidatı vs ödemelerini yaptığımızı gösteren makbuzları koyup evin anahtarı ile birlikte ev sahibimize takdim ettik. Artık kendisinden kaparoyu iade etmesini isteyince bize onu yapmayacağını söyledi. Sebebini sorduğumuzda ise, süresinden önce evden çıktığımız için her yıl otomatik olarak tekrarlanan kira sözleşmesine göre oturmadığımız sekiz ayın kira bedelini bizden talep etme hakkının olduğunu söyledi. Biz aman dedik verilmiş sadakamız varmış, neyse ki üç aylık kira bedeli ile kurtulduk.

Yaptığım iş planlı yaşamamıza pek imkan vermiyordu. Bu yüzden yine hiç hesapta yokken bir anda İzmir'e taşınmıştık.  Hatay semtindeki evimizi ise henüz kiraya vermiştik. Kiracımız haklı olarak bize geleceğinizi söylemediniz, bilseydik evinizi kiralamazdık deyince kendi evimiz varken mecburen kiralık eve çıkmak zorunda kaldık. Kiracısına bu kadar anlayışlı yaklaşan bizi bile çileden çıkaran kötü kiracılarımızla mücadeleyi yasal yoldan sürdürmekten başka çaremiz yok.

Bugün yeni bir haber duydum emlakçımızdan. Meclisten yeni geçen bir yasaya göre mal sahibi, sözleşme tarihinden itibaren on yıl geçtikten sonra herhangi bir mazeret belirtmeksizin kiracısını çıkartabiliyormuş. Satılığa çıkardığımız halde emlakçıya evi göstermeyen Ankara'daki  kiracımızdan da kurtulmamız mümkün olacak artık.

Metin dayı Çeşme'ye ne zaman gideceğiz diye soruyormuş. Sabah elektrikçinin söylediğine göre güya  yarın Gediz Elektrik'ten keşif için gelecekler. Bu nedenle Tire'ye dönmek zorunda kaldık. Ama bu hafta içinde bir günü Çeşme için ayırmayı düşünüyorum.

Neden bazı insanları tanımakta geç kalmışım diye kendime kızıyorum. Handan Demiralp bunlardan biri. Akşam döndüğümde birkaç yıl önce yapılmış uzun bir röportajını izleme imkanım oldu. Hayatı roman olurmuş bu hanımefendinin. Zaten olmuş da. İzmirli hem de Giritli. Hayvanlara aşırı düşkün bir vejetaryen. Kanseri yenmiş olması bir tarafa "Bu hastalığa müteşekkirim, çünkü onun sayesinde kendimi tanıdım" diyen bir kişi. Yoga, meditasyon, danışmanlık yapıyor. Hayatını konu alan "Tırmık İzi" adındaki kitabı aynı adı taşıyan blog sitesinde yazdıklarından bir derleme. Çevre ve Orman Bakanlıklarında danışmanlık yapmış aynı zamanda TRT Radyosu ve TV spikeri. Daha ne anlatayım. Hayranlıkla izlediğim "Narcos" dizisini de bloğunda okurlarına o tavsiye etmişti. Ha bir de Hint kültürüne hayran. PK isimli Hint filmini de çok sevmiş ama ben bu filmi kızımla birlikte daha önce seyretmiştim zaten. Bugün Giritlilerin bir bloğunda çok güzel bir makalesini alıntılamışlar. O kadar güzel o kadar duygu yüklü yazmış ki, bayıldım. Belki de beni en fazla etkileyen üslubu oldu bu müstesna kişinin. Onu takip etmeye devam edeceğim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder