Radikal bir kararla Ankara'yı bırakıp Tire'ye yerleştiğimizden bu yana tam bir yıl geçti... İş hayatım, çalışma arkadaşlarım, genel müdürle kapışmalarım, patronla didişmelerim, şantiye ziyaretleri, iş görüşmeleri, toplantılar hepsi geride bir anı olarak kaldı. Yepyeni bir hayata merhaba dedim. Önemli sebepleri olsa da kesin kararı eşimle birlikte verdik. Böyle olmasaydı Ankara'daki hayatımız halen devam edecekti. Acaba?
Belki de kader bambaşka yollar çıkarırdı karşıma kim bilir? Bir iki yılımızı yurt dışında geçirebilirdik mesela. Ya da şehir merkezindeki patlamanın kurbanları arasında sayılabilirdi adım. Biliyor musunuz işi bırakmamda büyük rol oynayan kişilerden bir tanesi artık yok. Yani, ben şirketten ayrıldıktan beş ay sonra duran bir kamyona arkadan hızla çarparak feci şekilde yaşamını yitirdi. Hiç kimsenin aklına gelmeyen bir ölümdü bu. Yaşamımda ilk kez yakından tanıdığım birinin ani ölümüne tepki veremedim. Çünkü o benim kaderimi değiştiren kişiydi. Hayır sevinmedim. Ama üzüldüğümü de söyleyemem. Belki birkaç yıl sonra "İyi ki gelmişim buralara" diyeceğim. O zaman minnetle anacağım onu. Ya da mutlu etmedi beni buraları, "Keşke işimden ayrılmasaydım" diyerek Ankara'yı terk etmeme sebep olan o kişiye rahmet okuyacağım.
Tire'de ilk yılım alışma ve öğrenmeyle geçti. Tarıma toprağa hayli uzak olan ben, bu işlerin nasıl yapıldığını ilk kez yakından gördüm. Daha gelir gelmez havasına alışamadığımdan dolayı iki aydan fazla süren soğuk algınlığı ve öksürük nöbetleriyle mücadele ettim. Ankara'nın sağlam havasını çok aramıştım o zaman.
Doktorun işgüzarlığı sonucunda fazladan istenen bir test sonucunda şeker hastalığına yatkın bir durumum çıktı su yüzüne. Daha detaylı tetkikler için İzmir'e gittik. "İlaç tedavisine henüz gerek yok ama yediklerine dikkat edeceksin" dedi doktorlar. Hain bir diyetisyen, yenecek ne kadar güzel şey varsa, hepsini kara listeye aldı. Sınırsız yiyebileceğim sadece salça ve turşu imiş! İnsan istediği şeyi yemeli bu dünyada. Bir şeye yasak koyunca insanın canı daha çok istiyor. Ailemde şeker hastası olmaması, genlerimin ta Girit topraklarından gelmesi, bende şeker olasılığını iyice düşürmüş olmalıydı. Bu yüzden bu sonuca hiç de inanmak gelmedi içimden.
Doktorun işgüzarlığı sonucunda fazladan istenen bir test sonucunda şeker hastalığına yatkın bir durumum çıktı su yüzüne. Daha detaylı tetkikler için İzmir'e gittik. "İlaç tedavisine henüz gerek yok ama yediklerine dikkat edeceksin" dedi doktorlar. Hain bir diyetisyen, yenecek ne kadar güzel şey varsa, hepsini kara listeye aldı. Sınırsız yiyebileceğim sadece salça ve turşu imiş! İnsan istediği şeyi yemeli bu dünyada. Bir şeye yasak koyunca insanın canı daha çok istiyor. Ailemde şeker hastası olmaması, genlerimin ta Girit topraklarından gelmesi, bende şeker olasılığını iyice düşürmüş olmalıydı. Bu yüzden bu sonuca hiç de inanmak gelmedi içimden.
Evet sevgili dostlar, kötü durumlardan iyi sonuçlar çıkarmak değil midir önemli olan? Her ne kadar şeker hastası olduğumu kabul etmesem de dikkat ettim kendime. İlk iş olarak sigarayı kestim. İçen bilir bu işin bıçakla kesilemediğini. Hastalık nedeniyle de bırakacağımı hiç zannetmiyordum. Bunu özellikle söylüyorum ki sigarayı şeker korkusundan bıraktığımı düşünmeyesiniz. İlginçtir, tam dokuz ay önce annesinin ısrarı üzerine sigarayı bırakmak zorunda kalan oğlumun kullandığı ilacı denemekle başladı bu serüvenim. Şunu bilin ki ilaca başladığımda, sigarayı bırakmak gibi bir niyetim yoktu. Gel gelelim öyle bir ilaçmış ki, bir haftaya kalmadan sigarayı ağzıma süremez oldum. Oysa, daha önce denediğim bir sürü ilaç, nikotin bandı vs. beni zerre kadar etkilememişti. Bakın, b"u ilacı da denedim ama bana tesir etmiyor" diyebilmekti amacım eşime ve kızıma.
Bu sefer gafil avlanmıştım. İyi de oldu aslında. Oğlumu sorarsanız o yeniden başladı içmeye. Ama benim şimdi ona "Sigarayı bırak" deme hakkım var. Önceden "Baba sen neden içiyorsun bana içme derken" in cevabı yoktu. Diğer bir güzellik kızımın bana karşı yıllardır sürdürdüğü sigara karşıtı mücadele kendiliğinden sonlanmış oldu. Sağlığınız için de iyi oldu der gibisiniz. Ondan emin değilim. Eğer öyle bir durum varsa o da bonus olarak yazılsın diyelim. Kanaatim odur ki, sigaranın sağlığa verdiği zararların kat be kat fazlasını diğer yollardan alıyoruz. Daha önce belli sürelerde sigarayı bırakmış ama yeniden başlamıştım. Tam bırakmışken neden yeniden başladığımı soracak olursanız, sağlık üzerinde majör etkisi bulunmadığına inanıyorum da ondan derim size. Söylendiği kadar zararı olsa doktorların % 70'i içer mi bu mereti. Sırf bu yüzden onu kafamdan atamıyordum zaten. yedi ay süren sonuncu sigara bırakma teşebbüsüm bana bir şey öğretmişti: Ne yaparsan yap, bıraktıktan sonra bir tane de olsa içmeye kalkma. O kadar zaman geçmesine rağmen, bir kez içsem yeniden başlarım korkusu var hala içimde.
Bu sefer gafil avlanmıştım. İyi de oldu aslında. Oğlumu sorarsanız o yeniden başladı içmeye. Ama benim şimdi ona "Sigarayı bırak" deme hakkım var. Önceden "Baba sen neden içiyorsun bana içme derken" in cevabı yoktu. Diğer bir güzellik kızımın bana karşı yıllardır sürdürdüğü sigara karşıtı mücadele kendiliğinden sonlanmış oldu. Sağlığınız için de iyi oldu der gibisiniz. Ondan emin değilim. Eğer öyle bir durum varsa o da bonus olarak yazılsın diyelim. Kanaatim odur ki, sigaranın sağlığa verdiği zararların kat be kat fazlasını diğer yollardan alıyoruz. Daha önce belli sürelerde sigarayı bırakmış ama yeniden başlamıştım. Tam bırakmışken neden yeniden başladığımı soracak olursanız, sağlık üzerinde majör etkisi bulunmadığına inanıyorum da ondan derim size. Söylendiği kadar zararı olsa doktorların % 70'i içer mi bu mereti. Sırf bu yüzden onu kafamdan atamıyordum zaten. yedi ay süren sonuncu sigara bırakma teşebbüsüm bana bir şey öğretmişti: Ne yaparsan yap, bıraktıktan sonra bir tane de olsa içmeye kalkma. O kadar zaman geçmesine rağmen, bir kez içsem yeniden başlarım korkusu var hala içimde.
Sigarayı bırakanlar genel olarak kilo almaktan şikayet eder. Nitekim önceki sefer sigara içmediğim yedi aylık dönemde tam yedi kilo almıştım. Ancak bu sefer hiç öyle olmadı. Yayla çalışmaları tam olarak başlamadığı için her gün en az altı kilometre yürüyüş yaptım. Günlük öğün sayısını ikiye indirdim. Sevgili Canan Hocamızın dediklerini yapmaya çalıştım. Her sabah tereyağında pişirilmiş iki yumurta, peynir, salatalık, domates, zeytinden ve bir kase evde tutulmuş yoğurttan oluşan kahvaltı menüsüyle güne başladım. Akşam saatlerine kadar tok tuttu beni bu yediklerim. Sigaraya ilaç sayesinde duyduğum tiksinti uzun süre devam etse de el alışkanlığı ile aranmaya devam ediyordum. Buna çare olarak gündüz saatlerinde çok yararlı bir çerez olan kabak çekirdeği yedim. Akşam saat beş-altı arasında her zaman bir kase ev yoğurduyla birlikte bir tabak ot veya sebze yemeği, ya da et veya balık çeşidiyle günümü tamamladım. Bu dönemde aşırıya kaçmadan ve pek nadir olarak, eşimin misafirlere hazırladığı nefis ikramlıklardan birini götürmem dışında, asla ekmek ve unlu mamuller, şeker ve şekerli gıdalar yemedim, meyve yediğim ve alkol aldığım gün sayısı çok az oldu. Aynı anda sigarayı bırakmama rağmen altı ayda tam on iki kilo verdim. Bütün giydiklerim, kemerlerim bol gelmeye başladı. Her sabah rutin olarak aç karnına tartılıyor ve sonucu not ediyordum. Artık kilo vermenin sihirli formülünü keşfettiğimi düşünüyorum.
Sabahları uyandığınızda, gözleriniz kapalı sırt üstü yatarken, üzerinde elinizi gezdirdiğiniz göbeğiniz yerinde bir boşluk olduğunu fark etmek ne güzel bir duygu anlatamam size. Çoğumuz uyanır uyanmaz tuvalete gideriz. Eğer idrar miktarınız çok fazlaysa biliniz ki o sabah iyi kilo verdiniz. Protein ağırlıklı beslendiğinizde sanki vücut yağları eriyip idrarla vücuttan atılıyor. Karbonhidrat ağırlıklı gıdaları tükettiğinizde ise, o zaman vücudunuz yağı toplamış gibi oluyor. Sabah tuvalete bıraktığınız idrar miktarı iyice azalıyor bu durumda. Sonuç olarak o gün kilo aldığınızı görüyorsunuz. Kilo almak her zaman en kolayı elbette. Şeker, unlu mamuller, meyve, tatlıydı pastaydı derken ipin ucunu kaçırdığınız oluyor bazen. Bir de sabah baktığınızda bir günde bir kilodan fazla almışsınız. Bu tecrübem bana bir de şunu not düşmemi söylüyor: Sabah kahvaltısı şeker ve karbonhidrat dışında sınırsız olsa da akşam öğününde karbonhidratlı ve proteinli gıdaları birlikte tüketebilirsiniz. Canınız çok çekerse bu bir dilim pasta ya da meyve dahi olabilir. Burada işin sihri yediğiniz miktarla ilgili. Eğer yediklerinizi abartıya kaçmadan bir porsiyonla sınırlı tutarsanız, kilo veriyorsunuz. Yok, ben hızımı alamadım deyip ikinci porsiyona yeltenirseniz, yerinizde sayıyorsunuz. Üçüncü porsiyona geçmeniz ya da imamın yaptığını yapıp arada fazladan yarım kokoreç kaptırmanız halinde, kilo almanız kaçınılmaz oluyor doğal olarak.
Sigarayı bırakmak güzel bir şey, insan en azından kendisini suçlu hissetmekten kurtuluyor. Sigara yüzünen hastalanmak,hastalandıktan sonra mecburen sigarayı bırakmak bence eğitimli, bilinçli bir insanın yapmaması gereken bir şey. Böyle motive olarak bıraktım ben, iki sene bitti bile, çok rahatladım, ağır bir sorumluluktan kurtuldum sanki.
YanıtlaSilAynen katılıyorum. Dumansız günlerimiz olsun.
Sil