KATEGORİLER

11 Aralık 2019 Çarşamba

YENİ BİR HAYAT BÖLÜM 25

YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 25 ***

Kayın pederinin İstanbul'da yaşayan yakın arkadaşı, tanınmış bir mali müşavir. Bir hafta sonu sizi fevkalâde güzel ağırlayacak. Bu ziyaret esnasında eğer istersen çalıştığı şirket sahipleri ile bağlantı kurmak hususunda sana yardımcı olabileceğini söyleyecek. Eşin ısrarla onun danışmanlık işlerini yaptığı Ankara merkezli tanınmış bir inşaatı şirketi ile görüşmeni isteyecek. Aklın Atatürk Barajında kalmakla beraber eşinin hatırı için yapacaksın bu görüşmeyi. Genel Müdür, hemen başlayabilirsin diyecek. 

Yıllarca çalışıp en güzel yıllarını geçirdiğin Karakaya Barajında, sizin için düzenlenen veda partisinin ardından arkadaşlarınla helâlleşip buruk bir şekilde ayrılırken hüzün çökecek üzerine. Ne var ki her şeyin bir sonu olacak elbet.

Ankara... Yaşamının yarısını vereceğin yazları yalnız, kışları puslu şehir.  Eşinin kafasında olan bir yer değil orası aslında. Onun istediği, yurt dışına çıkıp biraz para biriktirmek. Ankara'da işe başlamadan önce İstanbul'a gidip Enka şirketinde şansını denemek isteyeceksin bu yüzden. Koordinatör Ayhan Bey kabul edecek seni. Şirket yurt dışındaki bütün işlerini kapatmış durumda, hatta yurt içindeki şantiyelerini de. Sadece Irak'taki Bekhme Barajına odaklanmış. Öyle bir iş ki bu, on işe bedel. E, senin de artık epey baraj tecrüben var nasıl olsa! Sorun şu: İran-Irak savaşı bütün şiddetiyle devam ediyor. Her gün biri diğerine rastgele birer ikişer füze sallıyor, bu füze saldırılarında onlarca kişi yaralanıp hayatını kaybediyor. Ayhan Bey, "Bizim şantiyeye hiç füze isabet etmedi, ben rahatlıkla her hafta gidiyorum oraya." deyip göndermek için ikna etmeye çalışacak seni. Yok evlât, o kadar ucuz değil canın, işini şansa bırakma. Zaten sen de öyle yapacak, sevgili Ayhan Ağabeyini füzeleriyle başbaşa bırakıp döneceksin.

Her ne kadar üniversite sırasında yıllarını verdiğin şehir de olsa, şimdiki durumun farklı. Kiralık ev bakmanız lâzım gelecek, ama hangi semtten? Daha önce okul yurtlarında kaldığın ve sınırlı yerleri tanıdığın için zorlanacaksın. Buket ise Ankarayı hiç bilmiyor. Fırat iki yaşında hareketli bir çocuk. Aklına üniversiteden bir arkadaşın gelecek, birlikte ders çalışmak için Etlik'teki evlerine gittiğin. Fena çocuk değil, oturdukları semt de düzgün olmalı. Çankaya, Gaziosmanpaşa'da kiralar yüksek. Etlik tam size göre. Ne var ki şeytan dürtecek. Buket'in ailesinde ticaretle uğraşan kişiler var, "Hazır büyük şehre gelmişken bir butik mi açsak?" fikri aklınıza takılacak. Acaba yakınları yardımcı olurlar mı? Yok be evlât, kimseden fayda yok. Herkes kendi işinin peşinde. Kalkışmayın böyle işlere, zor işler bunlar deyip vazgeçirmeye çalışsalar da sizin daha çok hırs yapmanızla sonuçlanacak bu durum. Ev aramayı bırakıp Tunalı Hilmi Caddesinde dükkân aramaya başlayacaksınız.

Delilik bu yaptığınız evlât. Ne kadar paranız var ki bu işlere kalkışacak. Dükkânların hepsi hava parası ister. Karakaya'da dayalı döşeli ev vermişler, şimdi sıfırdan ev eşyası düzeceksin, bir de ufak çocuğunuz var, çılgınlık bu. Yok o kadar hava parası vermeye gerek yok. Havaya gidecek para ne de olsa. Zaten o kadar paranız da yok ki. Şöyle işlek bir yerde kafeterya tarzında bir yer mi açsanız? Öğrencilerin olduğu bir yer meselâ! Birader boşta, onu çağırsak? Çocuk için bir süreliğine evin büyükleri, anneanneler, babaanneler gelse... Hayâller, hayâller.

Senin için hayat yeni başlıyor evlât. En zor günlere hazırlan. Henüz evi bulmadan Hacettepe yurtlarının önündeki sokakta bir dükkân bulacak, hava parası olarak elinizdeki paranın önemli kısmını yatıracaksınız. Hemen arkasından Etlik'te Erzurumlu yaşlı bir teyzenin evini tutacaksınız. İhtiyar garip şivesiyle evini öyle bir methedecek ki sanki kız istemeye gittiniz. "Gömme banyoli, koloriferli, geniş salonli..." Ev aslında dökülüyor. Fırat'ı İzmir'e bırakıp kolları sıvayacak, bütün badana ve boya işlerini kendiniz yapacak, evi birlikte temizleyeceksiniz. Hemen arkasından aynı işleri dükkân için bir kez daha tekrarlayacaksınız. Ev eşyalarını tamamladıktan sonra dükkânın vergi kaydı işlerini halledip işletme ruhsatını alacak, tabelâsını asıp hizmete açacaksınız. "Fırat Piknik"

Bu arada Ankara'da görüştüğün firmanın Kavaklıdere'deki binasında yurt dışı ihale şefi olarak göreve başlayacaksın sen de. Şirketin merkezi Denizciler Caddesinde. Orada küçük bir kadroyla Rusya'daki otel projelerine teklif vermeye başlayacaksın. Hiç de tecrüben yok bu konuda. Lâkin başındaki müdürün Nejat Beyle iyi anlaşacaksın. Ekipte bir de senden daha genç bir inşaat mühendisi Gülay Hanım olacak. Bir gün Nejat Beyle sohbet esnasında şirketin aşçılarından part time yararlanmanı önerecek dükkân için. Hemen konuşup anlaşacaksın ikisiyle. Akşamları iş çıkışında dükkânın mutfağına girip, köfteleri, Arnavut ciğerlerini, sıcak soğuk mezeleri iki saatte hazırlayıp çıkacaklar. Dükkânda eşin duracak, sen de mesai bitiminde işten çıkıp yanına gideceksin. Fırat evde anneannesiyle beraber kalacak. Gece geç vakitlerde yorgun argın eve dönüp hesap kitap işlerine bakacaksınız. Bu ağır tempo bir süre devam edecek.

Komşu esnaflardan işten anlayan biri soracak bir gün. Kıymayı nereden alıyorsun? Ulus'ta bildiğimiz bir kasaptan diyeceksin. Peki ne kıyması, bu kullandığınız? Şaşıracak, koyun dana karışık işte diyeceksin. Olmaaaz diyecek. Köftenin hası baş etinden olur, hem başka türlü başa çıkamazsın bu fiyatlarla. Öyle mi? Neymiş bu baş eti dedikleri? Hayvanın başındaki kemiklerin üzerinde kalan etleri sıyırarak çıkarılan et diyecek. Yok, diyeceksin, bize gelmez o işler.

Öğrenci aileleri temiz ve güvenilir buldukları mekânınızdan karınlarını doyurmak için çocuklarına sizi tek adres olarak gösterecekler. Akşam saatlerinde rakip dükkânlar boş beklerken sizin kapınızda kuyruklar oluşacak. Her gün Ulus pazarından malzeme taşımak bitkin düşürecek eşini. Bu iş böyle gitmeyecek evlât, zor iş bunlar.

İlk fireyi biraderin çok yorulduğunu söyleyip sizi bırakmasıyla vereceksin. Eşine yük daha fazla binecek. Kısa bir süre sonra anneanne sıkıldım artık deyip İzmir'e dönmeye hazırlanacak. Mecburen eşin çocuğa bakarken oturduğunuz evin altındaki pideci çocukları koyacaksınız işin başına. Kalite düşerken kuyruklar erimeye, müşteri elini ayağını çekmeye başlayacak.

Dükkânı devretmeye çalışırken işe gitmeye devam edeceksin. Şirketin merkez binasına alınman, dükkâna daha yakın olması sebebiyle işini kolaylaştıracak. Fakat iyice tatsızlaşan bu dükkân işinden bir an önce kurtulmaya çalışacaksın. Her şey zamanında evlât, sakın unutma bunu. İlk zamanlar kapında kuyruklar oluşurken biri gelip talip olmuştu dükkâna. Verdiğin hava parasının iki katını teklif etmişti de sen bu işin tadına varmadım daha deyip geri göndermiştin. Şimdi verdiğin parayı kurtarmaya çalış bakalım.

O telâş içinde eşin yanına gelip ikinci kez "Sanırım hamileyim" deyince soluğu doktorda alacaksınız. Muayenehane oldukça kalabalık. Bir şeyler söyleyecek doktor eşine. Evet, bir bebek geliyor ama eşinin çok dikkat etmesi gerekiyormuş. Olduğun yerde için çekilecek, gözlerin kararacak, bayılıp yığılacaksın koltuğa. Gözlerini açtığında doktor ve yardımcılarının hastaları bırakıp seninle ilgilendiklerini, çevrendeki kalabalığın meraklı gözlerini üzerine diktiğini fark edeceksin. Doktor, yemin billâh bebekle ilgili şu an kötü bir durumun olmadığını, sadece tedbirli olmak bakımından ikaz ettiğini söyleyecek. Bir sürü kadının arasında doğrulup biraz mahcup, biraz tedirgin ama fevkalâde mutlu olarak çıkacaksınız muayenehaneden.

Sonunda dükkânı kapatıp devredene kadar kirasını ödeyeceksiniz. Şirkette işler yoğunlaşacak. Merkezde oldukça kalabalık bir kadroyla çalışacaksın. Önüne Fransız bir firmanın hazırladığı proje, şartname ve teklif dosyası gelecek. Yine bir otel projesi ama kullanılan dil Fransızca olacak bu kez. Karakaya'da Fono'nun mektupla öğretim kursunda öğrendiklerin çok işine yarayacak. Kısa sürede şartname, birim fiyat tarifleri ve diğer dokümanlarda geçen Fransızca teknik terimleri öğreneceksin. Arkasından Suudi Arabistan Krallığı için büyük bir saray projesine hazırlanacaksınız. Arada yurt içindeki bazı ihale hazırlıklarınız da olacak. Senden yaşça büyük mimar ve mühendislerin tecrübesinden yararlanacak bu fırsatları değerlendirip kendini geliştireceksin. İş ortamı epey eğlenceli. Mimar bir kız arkadaşınızı Lâzca konuşturacak, onun kendine has şivesi hoşunuza gidecek. Her fırsatta yakalayıp "Aklım hıyar değil ki yarısını bölüp sana vereyim" sözünü söyletirken gırtlağından çıkardığı seslere kahkahalarla güleceksiniz. Fakat en büyük komikliği sen yapacaksın. Birlikte çalıştığın hayli tecrübeli iki mimar var. Birinin adı Alev, diğerinin adı ise İlhan. İşin tuhafı, erkek mimarın isminin Alev diğerinin İlhan olması. Sık sık karıştırıp erkek mimara Alev Hanım, kadın mimara ise İlhan Bey deyip utanacaksın sonra. Aslında senin de suçun yok bunda evlât. Alev isminde erkek mi olurmuş.

Seninle aynı ismi taşıyan tecrübeli bir mühendis dışarıdan destek verecek size. Biri isminizle seslenince ikiniz birden harekete geçiyorsunuz. Komik bir adam bu da. Gelip yanına bir gün; sende sakal yok, bende var. Sende gözlük yok ben takıyorum. Senin başında saç var, bende ise neredeyse kalmamış. Niye karıştırılıyoruz anlamadım. Madem öyle, bundan böyle benim adım sakallı, kel, kör Orhan olsun diyecek. Çalışanlar hep birlikte güleceksiniz.

Birkaç ay sonra ultrason sonucu açıklanacak. Evet Fırat'a bir kız kardeş geliyor. Kız mı? Bu karmaşa içinde her şeyi unutup havalara uçacaksın. Yaşasın bir kızın olacak. Kızlar babaya düşkün olur derler, dedikleri de çıkacak.

Bu arada İran-Irak arasında füze savaşı sona erip ateşkes imzalanacak. Aklın 222 metre yüksekliğiyle dünyanın en yüksek kaya dolgu barajı unvanını alacak Bekhme Barajında. Dükkâna verdiğiniz hava parasını geri alacak biri de hazır çıkmışken şimdilik Ankara'ya veda etme zamanı. Doğum nerede olacak? Musul'daki hastaneler iyi diyorlar. Yok, iyisi mi kendi memleketin. Eşin bir süreliğine İzmir'de baba evinde kalabilir. Eşyalar? Onları da koyacak bir yer bulunacak elbet.

(Devam edecek)

YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 1 ***                 

14 yorum:

  1. Ne kadar maceracı ve cesaretlisin valla dur durak bilmemişsiniz :)
    Özlem ve Nida diye erkek isimleri duyduktan sonra Alev şasırtmadı :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir şantiyemizde çalışan erkek mühendisin adı daha da vahimdi. "Okşan" Çok dalga geçtikleri için mahkeme kararıyla adını değiştirmek zorunda kalmıştı. Alev, Okşan pavyonda çalışan kadınların takma isimleri. Bir erkek için pes yani:)

      Sil
  2. Vay canına macera macera :) blogunuzu yeni keşfettim ve çok beğendim emeğinize sağlık :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, bu yıl hayli maceralı geçti. Hoş geldiniz. Teşekkür ederim:)

      Sil
  3. Dün gece, iki yakın arkadaşım birden evimize yakın çocuk hastanesindeydi. Biri 4. katta ilk çocuğunu doğuruyordu, diğeri 3. katta soğuk algınlığı zatürreye çeviren küçük oğlunu yataklı revirde tedavi ettiriyordu. İkisini de ziyater ettiğim sıralarda eşleri aynen sizin gibi gözümün önünde bayıldılar :) Doktorlar babaları (ve adaylarını) hastaneye almak istemiyor, çocukları - özellikle de kızları ;) - konusunda çok duygusal oluyorlar diye..
    Bu arada arkadaşımın kızı oldu, adını "Yara" koydular... Birşey diyemedim. Ama öyle güzel bir sürü isim varken, daha minicik yavruya en baştan olumsuz çağrışımlar yapan isimlerin verilmesi.. Bilemiyorum ki.
    Bu arada Orhan Bey'i tanımadan sevdim, bence daha geniş anlatılacak karaktermiş :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız, erkekler fiziksel açıdan daha güçlü olmakla beraber duygusal açıdan daha güçsüzler. Ama yine de kabul etmez çoğu bu durumu, erkekliğine halel getirmemek için:)
      Yara diye isim mi olurmuş yaa. Kafayı yemiş onlar.
      Orhan Bey gibi insanlar iş ortamına neşe saçıyorlar. Her çalışma mahalline en az bir tane lâzım:))

      Sil
  4. Dolu dolu hayat. Hakkını vermişsiniz:)

    YanıtlaSil
  5. en sonunu anlamadım ama öbür bölümde gelecek galiba. ankara mı yurtdışı mı en son dur bakalım :) bu bölüm heycanlıydı yaaa. dükkan işi hiç beklemiyordum valla. yiyeceklerle ilgi öyle başlamış demekkisi :) hacettepe yurtlarının önü. neresi hangi cadde çözemedim. etlik fena yer değil ama uzak tabii merkeze. arabayla gidiyodun herhalde işyerine :) ikinci hamilelik veriiii goood :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Anlaşılmayacak bir durum yok deep,"şimdilik Ankara'ya veda etme zamanı" Gelecek bölüm yurt dışı.
      Adrenalin zirve yapmış gerçekten:) Yemek olmasaymış bu dünya yaşanılır olmaktan çıkarmış zaten:)
      Şimdi yurtlar Beytepe'de sanıyorum. Hacettepe Tıp Fakültesi Hastanesinin önünden geç, binaların arasından aşağı doğru yürü. Tam karşına Hacettepe Yurdu çıkacak. Çok büyük bir yurttu. Aynı kapıdan kızlar sağa erkekler sola giderdi odalara çıkmak için. Bu yurdun önündeki sokak üzerinde öğrencilere yönelik çok sayıda gıda ürünü satan küçük dükkanlar vardı. Şimdi restorasyon geçirdi oraları galiba. Yurt hala yurt mu onu da bilmiyorum.
      Etlik kötü yaa:) Sınıf atladık biliyorsun:)))
      Nerede o zaman araba, her halde otobüsle gidiyordum.
      Baby girl coming:)))

      Sil
    2. ha haa evet yaaa nerde o eski fakir ama gururlu genç ha ha haaaaa :)

      Sil