Menemeni
nasıl seversiniz? Domatesleri iyice pişmiş ya da diri? Yumurtanın beyazı pişmiş
ama sarısı katılaşmadan? Eşim her zaman iki konuda beni eleştirirdi. Birincisi
yemek pişerken tuz koymayı unutmam. İkincisi sebzeleri çok fazla pişirmemem. Bu
kez tam onun istediği gibi bir menemen pişirmek istediğimi söyledim.
Soğan
ve biberleri yeni öldürmüştüm ki telefonum çaldı. Arayan mobilyacıydı. Dün
aldığımız dolabı getirmek istiyorlarmış. “Peki, gelin bakalım.” dedim. Ocağın
altını söndürdükten sonra gidip demir kapının kilidini açtım.
Domatesler
ağır ateşte pişerken dolapçılar geldi. Dolabı içerideki odaya taşıyıp gittiler.
Onlar gittikten sonra unutmadan tuz ilave ettim yemeğe. Domatesler iyice
eridikten sonra yumurtaları kırdım. Kahvaltıya başladığımızda eşime menemen
konusunda fikrini sordum. “Tam istediğim gibi, bu sefer çok güzel olmuş, eline
sağlık.” dedi.
Kahvaltıdan
sonra yukarı yaylaya çıkıp kızılcık toplamayı düşündüm. Havuza hala az su
geliyor ve bu durum canımı sıkıyordu. Orta yaylanın demir kapısını açtım.
Boruların içi su dolsun diye buradaki vanayı kapattım. On beş dakika kadar
bekledikten sonra boru ek yerini ve vanayı açtım. Biriken su tazyikle
fışkırmaya başladı. Ne var ki su boşaldıktan sonra yine eskisi gibi iyice
azaldı. Salih Ustayı aradım, mutlaka yarın sabah gelmesini ve sorunu çözmesini
istedim.
Yukarı
yaylada kızılcık toplamakla bitmiyor gibi. Küçücük şeyler zaten. Saat
nasıl dört oldu anlamadım. Eşim aradı, aşağı ne zaman ineceğimi sordu. Dündarlı
köyüne gidecek, hem oradaki mandıra ile konuşacak hem de geçen sene kestane
toplarken bize yardımcı olan aileyi ziyaret edecektik. Tam çıkacakken, misafire
yakalandık. Bir saat kadar geç çıkmak zorunda kaldık.
Sabahtan
Burak Beyi aradım. Telefona cevap vermediği gibi geri dönüş de yapmadı. Eskisi
gibi bu tür hareketler kızdırmıyor artık beni. Yola çıktık. Dündarlı köyü
Güme ’nin ötesinde uzak bir köy. Yolları dar ve virajlı. Yükseklik derseniz
Kaplan’dan çok daha yüksek. Güme ’yi geçtikten sonra Dündarlı sapağının az
ötesinde mandıraya girdik. Sahibi yokmuş orada. Muhasebecisi ile konuştuk.
Ayrıca patronun annesi bizi misafir etti karadut şerbeti ikram etti. Çok tatlı
bir teyze. Eşi Hacı Dayıyı anlattı. Çok titiz biriymiş. Çalışanları
titizliğinden bıkmış Hacı Dayının. Patronun telefonunu aldık. Biraz daha oturup
yola çıktık. Dündarlı köyüne girerken eşim telefon etti tanıdıklara. İki aile
de büyük bir misafirperverlikle karşıladılar bizi.
Gerçek
bir dağ köyü hayatı yaşanıyor bu köyde. Buradaki süt bölgenin en iyi sütü.
Zaten biz hazırlıklı gitmiş, süt bidonumuzu yanımıza almıştık. Köy kahvesine
vardığımızda Yaşar karşıladı bizi. Sütün parasını bile almadılar. Köy yumurtası
hazırlamışlar bizim için. Böyle dostlukları Kaplan köyünde göremiyoruz
maalesef. İnsan garibanlaştıkça daha bir sevgi dolu oluyor demek ki…
Dündarlı’da
benim telefon çekmiyor. Eşimin telefonundan Burak Beyi aradım. İzmir’de olduğunu
söyleyerek, sabahki telefonuma dönmediği için özür diledi. Pazartesi sabahı
makineyi ve filler için kamyonları yönlendireceğini söyledi. “İnşallah” dedim
içimden.
Yaşar’ın evinin önündeki bahçede oturduk. Bize ikramlarda bulundu. Üç tane yavru köpek önümüzde maskaralık yapıyor. Eşim
birine talip oldu hemen. Bizi kırmadılar sağ olsunlar. Yolda adını da koyduk.
“ZEYTİN” . Bizim aileye bir kişi daha katıldı.
Sanırım daha önce yazmıştım. Ben, benim yaptığım farklı bir menemen tarifine henüz rastlamadım. Bildiğimiz, alışılmış menemenden daha lezzetli; ama içeriği daha gelişmiş.
YanıtlaSilSizin menemen tarifinizi hatırlayamadım. Sitenizde arama motoruyla aradım. Zeytin ve Su başlıklı güzel yazınız çıktı. Paylaşırsanız sevinirim :)
YanıtlaSilHoşgeldin Zeytin :)
YanıtlaSilÇok yaramaz bir bebek :)
Sil