Bugün ilk kez Hüseyin kapıyı kapalı buldu. Telefon ettiğinde tahmin ettim kapıya geldiğini. Hemen gidip açtım kapıyı. Dün hasta gittiği için durumunu sordum."İyiyim" dedi. Çay ocağında su kalmadığından ısıtıcı devre dışı kalmış. Musluktan kapatmıştım. Ya kazan delik ya da şamandırada bir problem var. Musluğu açıp şamandırayı kontrol ettim. Bütün problemin şamandıradan kaynaklandığını görünce bu duruma sevindim. Su sıcaklığı düştü birden doğal olarak.
Eşim çayını biraz geç içecek. Kahvaltıyı hazırlayıp tepsiyle avludaki masamıza götürdüm. Bir an önce salı pazarına gitmek niyetim. Ama kahvaltıya oturmadan Soner geldi, cevizleri konuşmak için. İki kadın bulmak lazım ki o toplarken toplayıcılar çuvallara doldursun. Pazarda bir yere telefon edip iki sırık ayırttırdılar. Soner "Kadınları ayarlamaya çalışırım." dedi. Yevmiye konusunu da konuştuk. Perşembe günü çocuğunun alçısı alınacakmış, "Cuma sabahı başlarız." dedi. Geçen sene kestane zamanı aynı şeyleri söyleyip gelmemişti. Bu sene yine aynı haltı yemez umarım. Hüseyin ile birlikte yukarı yaylaya çıkıp oradaki cevizlere baktılar.
Hüseyin'in dönmesini beklerken Zeytin'in bağını çözdüm. Öyle seviniyor ki size anlatamam. Bir ara kayboldu gözden. Çağırıyorum, gelen giden yok. Hiç böyle yapmazdı. Havuza mı düştü acaba diye ciddi ciddi tedirgin olmaya başladım. Uzunca bir aradan sonra çıktı ortaya. Nereden bulduysa kocaman bir salyangozu ağzına almış oynuyor. Kabuk sert, onun çenesi ise henüz gelişmemiş. Tam kendine göre oyuncak bulmuş. Tam o sırada veterineri aradı. Hanımefendinin aşı zamanı gelmiş. Bu hafta bir gün getirmemizi istedi. Zaten bekliyordum bu telefonu. Arabada beklemeyi öğrenemediği için onu özel olarak götürmem gerekiyor.
Nihayet iniyorlar Soner'le Hüseyin aşağı. Ben de şehre iniyorum hemen. Kapya biber alıyorum bir çuval. Biraz pahalı ama pazarın en iyisi. Arabayı uzakta bıraktığım için taşımakta zorlanıyorum. Dönüp tarif ettikleri yerden ceviz sırıklarını alıyorum. Sırıkları aldığım bakkal dükkanının sahibi bizim Hüseyin'in babasıymış. O da karadut reçellerini aldığımız kişiymiş meğer. Taşımak için biri yardımcı olmalı diyorlar. Geçen seneden tecrübeliyim nasıl olsa. Uzun iki sırığı arabanın açılır arka camından dışarı çıkarıp kolayca getiriyorum yaylaya.
Çok arayan oluyor bugün. Özellikle internet üzerinden Haber Tire gazetesinin facebook sayfasında Ergün Beyin ilanı iş görüyor. Arayanları işyerine görüşmeye davet ediyorum. Uzun zaman aradığım halde bulamadığım mutfağa bayan elemanlar, garsonlar hatta karı koca çalışmak isteyenler, işyerinde yeni aldığımız konteynırda kalabilirim diyenler müracaat ediyorlar. Hepsinin kayıtlarını tutuyorum.
İnternet olmadığından yayımlamadığım günce sayısı beşe düştü. Bir an önce günümüzü yakalamak istiyorum. Eski tarihli günlüklerimi okumak benim için de keyifli oluyor. Ne yaşıyor ve hangi detayları unutuyorum eski günlükleri okuyunca daha iyi anlıyorum. Bana öyle geliyor ki yaşananların yüzde doksanı hafızadan tamamen buharlaşıyor. Yakın geçmişte bile olsa günlüklere yazılanlar "Vay canına bunları ben mi yapmışım?" dedirtiyor bazen.
Oğlumdan gelen bir mesaj var. Büyük bir şirketten teklif almış yine. Bu beşinci olacak. Yurt dışında çalıştığı yeter artık. Umarım şansı yaver gider, değerini bilenlere düşürür.
Hüseyin zeytinleri sulamaya gitti bir ara. Ben gelen olursa ilgilenirim dedim. Çok kalabalık olursa da çağırırım seni. Akşam saatlerinde döndü. Yukarı yaylaya birlikte çıktık. Havuz dolmuş. Sulama sırası ceviz fidanlarında. Hepsi ilgi bekliyor. Vanayı açtık. Bazı ek yerlerinden damlama boruları patlamış. Teker teker dolaştık. Arazinin alt ve yan sınırlarını gösterdim ona. Bu sene söylenenler doğru galiba. Fazla ceviz yok ağaçlarda. Sincaplar güzel çalışmış bize fazla bir şey bırakmamış.
Eşim kapyalarla ilgilendi. Akşama kadar közledi, kabuklarını soydu, paketledi ve derin dondurucuya attı. Bugün gelen konuklar da çok beğendiler Taş Ev'i. Özellikle veranda kapsının önündeki ferforje kapıya asılı kırmızı biber ve naneleri...
Oğlumdan gelen bir mesaj var. Büyük bir şirketten teklif almış yine. Bu beşinci olacak. Yurt dışında çalıştığı yeter artık. Umarım şansı yaver gider, değerini bilenlere düşürür.
Hüseyin zeytinleri sulamaya gitti bir ara. Ben gelen olursa ilgilenirim dedim. Çok kalabalık olursa da çağırırım seni. Akşam saatlerinde döndü. Yukarı yaylaya birlikte çıktık. Havuz dolmuş. Sulama sırası ceviz fidanlarında. Hepsi ilgi bekliyor. Vanayı açtık. Bazı ek yerlerinden damlama boruları patlamış. Teker teker dolaştık. Arazinin alt ve yan sınırlarını gösterdim ona. Bu sene söylenenler doğru galiba. Fazla ceviz yok ağaçlarda. Sincaplar güzel çalışmış bize fazla bir şey bırakmamış.
Eşim kapyalarla ilgilendi. Akşama kadar közledi, kabuklarını soydu, paketledi ve derin dondurucuya attı. Bugün gelen konuklar da çok beğendiler Taş Ev'i. Özellikle veranda kapsının önündeki ferforje kapıya asılı kırmızı biber ve naneleri...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder