Sabah rutin işlerle başladım güne. Türlü reçeller, peynirler, zeytinler özenle hazırlanıp küçük porselen kaplara konuldu. Hemen aşağı inip taze ekmek aldım. Hüseyin geldiğinden hazırlıklar tamamdı ama henüz kahvaltıya oturmamıştık.
Avludaki masada kahvaltımızı ederken Zeytin bizi izliyor. Bazen yediklerimizi onunla paylaşıyoruz. Bu aralar gurme kesildi o da başımıza. Bazı peynir cinslerini daha iştahla yiyor
Ekmekleri alıp yaylaya döner dönmez ceviz kırmak var kafamda. Hüseyin'le. Hüseyin bu işi de temizlik işi gibi kadınlara özgü sanıyor. Çok hoşnut kalmasa da başlıyoruz kırmaya.
Hava bozmaya başlıyor. Uzaklarda şimşekler çakıp gök gürlüyor. Fazla zaman geçmeden birkaç damla iniyor yerlere, yağmurun habercisi. İlk aklımıza gelen terasta kurutulmak için ızgaralara serilen kırmızı biberler. Hüseyin çoğunu kaldırmış, içeri almış.
Güzel bir yağmur yağıyor. Bu yağış zeytin fidanlarına iyi gelecek. Yine yağmur topu topu yarım saatten daha az sürdü
Gelen misafirlerden bazıları Taş Ev Restaurant'ı bulmakta zorlanıyorlarmış. İki eksik saptadık bugün. Bunlardan biri Kaplan Köy meydanına koymamız gereken bir yönlendirme levhası, diğeri bahçe girişindeki büyük levhaya kapıyı gösteren bir ok eklememiz. Ufak çocuklu aileler bebek sandalyesi soruyorlar bir de.
Öğleden sonra biracılar geldi. Bölge sorumlusu Taş Ev'i ilk kez gördü. Önümüzdeki hafta bira soğutucu dolaplarını getireceklerini ümit ediyorum.
Yarının yoğun geçmesini bekliyoruz. Eksilen malzemeleri akşamdan tedarik etmek üzere geç vakit şehre iniyorum. Sıcakçı olarak çalışmak isteyen Aşkın arıyor, görüşmek için. Bir saat sonra gelmesini istiyorum. Akşam alışverişlerini yaparken bir iş seyahati için Bursa'da bulunan Kardeşim Ahmet arıyor, yarın yeğenim Ece ile birlikte geleceklerini söylüyor.
Aşkın içeri girsin diye demir kapıyı kilitlemiyorum. İyice geç bir vakit geliyor. Genel çerçevede anlaşıyoruz anlaşmasına ama bizim hedef büyüyor. Dört beş masa neyimize yetmezdi ki. Sıcakçının yanında bir bulaşıkçı, bir garson daha, bir de eşime yardımcı bayan bakacağız en azından. Hafta sonu bu da yetmeyecek ilave servis elemanları ayarlayacağız. Bu bölgede eleman bulmak büyük sıkıntı zaten. Diğer taraftan etleri muhafaza etmek için yeni bir dolap alacağız. Kahvaltı sadece hafta sonları çıkacak.
Anlaşılan o ki düzen kurulana kadar çok bocalayacağız. Ne zaman ki Taş Ev'in sorunlarını bir başkası düşünüyor, o zaman rahatlamaya başlayacağız. Uykusuzluktan gözlerim kapanıyor. Diğer blogları bu halde okumam mümkün değil.
Taş Ev'in küçük kalmayacağını tahmin ediyordum. Böylesi şirin, taştan, yaylada, ağaçlar arasında, yenecekler bahçeden, yukarı yayladan ya da pazardan alınıp kurutuldu diye duyan temiz havaya ille gelecektir zaman içinde. Hayırlı olsun tekrar işletmeniz diyeyim çünkü hak ediyor artık ve çalışanlar.
YanıtlaSilEşinizin pozu ve mutfağın pırıltısı gerçekten çok hoş. Çok selamlar Taş Ev ailesine.
Keşke küçük kalabilse...Bundan sonraki aşamaları en az sizler kadar ben de merak ediyorum. Önceleri içeride on masa dışarıda on masa az gibi gelmişti. Ne kadar çokmuş meğer:) Selamınız başımız üstüne. Bizden de selam olsun ömrümün yarısını bıraktığım güzel Ankara'ya ...
SilVerandanın manzarasına bayıldım. Hele o aradan çıkan ağaç...
YanıtlaSilVeranda manzaramız ressamlara, şairlere ve yazarlara ilham verecek kadar güzel gerçekten. Aradan çıkan ağaç kiraz ağacı. Bu sene bütün kirazları Acemi Demirci'nin kuşları yedi:))
SilEn çokta verandada ceviz kırmanıza güldüm çok samimi bir ortam olmalı o masada bir çay içmek vardı! Hayırlı akşamlar.
YanıtlaSilOrtamımız aşırı samimi:) Verandamızda çay da içilir kahve de... Bu güzel manzarada neler yenir neler içilir. Teşekkürler
YanıtlaSil