27/07/2016
Çarşamba, Tire
Sabah
kahvaltısını yine tostla yapacağız ama bu sefer peynirleri eritip tost
makinesini batırmadan. Cihaz istenen sıcaklık derecesine gelene kadar sucuk,
kaşar ve domatesi itinayla dilimliyorum. Nohut ekmeklerini makineye yerleştirdikten
sonra bastırıyorum. Hemen kızarmaya başlıyor. Ekmeklerin üzerine tereyağı
sürüyorum. Sucuklar piştikten sonra kaşar ve domates dilimlerini
yerleştiriyorum. Ekmeğin sıcaklığıyla içine koyduğum kaşar dilimleri erise de
servis tabağına aldığımdan artık tost makinesine akmıyor.
Kahvaltıdan
kalkmak üzereydik Kadir aradığında. Askere gidene kadar yayla işlerinde hemen
her gün yevmiyeli çalıştırmıştım Yakup Ustanın yanında. Yakup Ustayla birlikte
dedesi Cambaz Ali’nin bahçelerindeymiş. Çağırdım her ikisini de. Acemi
birliğini Tokat’ta tamamladıktan sonra şansına bu sefer Mardin çıkmış. Bayağı
kilo verdirmiş askerlik. Verandada oturduk, kahve içtik. Yakup Usta benden
haber bekliyordu yol ve depo binalarına başlamak için. Her ikisini de
hallettiğimi söyledim. Yukarı yayladan gelen su azalmıştı. Birlikte çıkalım
yukarı bir bakalım dedim. Yakup Usta ne yapsak gibisinden yüzüme bakarken Kadir
daha gönüllü davrandı. “Hadi çıkalım bakalım o zaman” deyip çıktık yola.
Önce
orta yaylayı kontrol ettik. Su az geliyordu buraya. Ana boru yer altında gömülü
olduğundan takip etmek çok zor. Orta yaylanın orman ile sınır olduğu noktada
boru görünüyor. Hemen devamında patika bir yola girdik. İlk kez görüyordum bu
patikayı. Boruyu gözden kaybettik. Yolun sonlandığı yer yaylanın giriş
tarafındaki en alt kesim. Geçen sene diktiğim şeftali fidanlarının olduğu
yer. Dün gece boyunca sulamaya verdiğimden havuz boşalmıştı. Ancak havuza gelen su
iyice azalmış. Kaynakları biraz eşeleyip kaçan suları toplamak şart. Havuzun alt kısmındaki boru ek yerine baktık. Bu noktadan gayet
güzel geliyordu su. Büyük bir olasılıkla orman içi patika yolda bir tıkanma
olmalı.
Aşağı
inip Yakup Usta ve asker Kadir’le vedalaşıyoruz. Çocukluk arkadaşım iki gün
aradan sonra cevaben arıyor. Uzun uzun konuşuyoruz. O kadar uzun ki neredeyse
arabamın muayene randevusunu kaçıracağım. Telefonu kapattıktan sonra tesadüfen
saate bakıyorum. Yarım saat zaman kalmış randevuya. Yetişiyorum. Egzoz
muayenesi de eş zamanlı olarak yapılıyormuş. Sağ stop lambasının ampulü yandığı
için ağır kusur yazıyor teknisyen. Bir sonraki randevu en az on gün atar. Yine
bir günümü bağlamak istemiyorum. Teknisyenin tavsiyesi üzerine sanayiye gidip
ampulü beş dakikada değiştirtiyorum. Kısa zamanda TÜV istasyonuna gelip tekrar
randevusu alıyorum. Sondan bir önceki araç olarak olumlu neticeyi alıyorum
sonunda. Eşim iyi ki yukarıda kalmış. Bütün günüm anlamsız bir şekilde beklemekle geçti.
Eve
uğrayıp bazı eşyalarla birlikte ev yapımı yoğurt yapmak için süt alıyorum. Daha
sonra çarşıdan katran satan bir yer buluyorum. Evin etrafına dökersem kokusuna yılan, çıyan
gelmezmiş. Buranın belki en sevdiğim yanlarından birisi de şarküterilerde bile
taze süt bulunabilmesi. Ankara’da bir litre taze süt bulabilmek için köy köy
dolaşırdık.
Yaylaya
dönüp Taş Ev’e geldiğimde demir kapıyı kilitliyorum. Pazarcı Ahmet arıyor.
Eşiyle birlikte çay içmeye geleceklermiş. Buyur ediyoruz. Hemen çıkıp demir
kapıyı yeniden açıyorum. Verandada hoşça vakit geçirirken aniden biri çıkıyor
avludan karşımıza. Tabelayı görmüş önce. Arkasından kapıyı da açık bulunca
dalmış içeri açıldık diye. Çukurköy’de oturuyormuş ama bizim bahçede yevmiye
usulü çok çalışmış. “Bütün kestane ve cevizlerin yerini bilirim ben.” diyor.
Buyur ediyoruz, sohbete o da katılıyor. Elinin başparmağını dudağına değdirerek
“İçki olacak mı?” diye soruyor. Anlıyorum ne demek istediğini. Onun anlayacağı
şekilde cevap veriyorum. “Olacak amma, eşinle birlikte gelirsen.” Burada
garipsediğim bir olaydır bu. Gece vaktine kadar kadınlar ev gezmesi yapar,
erkekler de arkadaşlarıyla kafayı çeker. Ne adamlar ne de eşleri şikâyet etmez
bu durumdan.
Verandaya elektrikli sivrisinek cızbız cihazını
koymayınca daha az kanatlı böcek çıktı bu gece. Hava oldukça sıcak. Şehirde
klimasız yerde durmak çok zor.
Nohut mayalı ekmekle tost. Yayla güzellikleri içinde. Çok selamlar size ve ailenize :)
YanıtlaSilNohut mayalı ekmek buraların meşhur güzelliklerinden sadece birisi. Bizden de size selam ve sevgiler... :)
SilEkşimaya ekmeğin yanısıra Tire'de tatmlımaya tava ekmeği meşhurdur. Ayrıca dolmalık ekmek de Tire'nin meşhur mutfağında önemli yer tutar.
YanıtlaSilNohut mayalı ekmek zaten tatlı maya ekmeği. Ekşi maya ekmek yapımı çok daha uzun süre ve uğraşmak istiyor. Ekmek dolmasını biliyorum. özellikle Ramazan ayında çocukluğumun geçtiği İzmir'deki evimizde yapılırdı.
SilÖzlemişim sizi.. Yine neler neler yapmışsınız. Yapmak istediklerinizi tamamladığınızda kimbilir ne hoş olacak. Zaten bu kadar emek verilen birşey kötü olabilir mi? Tüm yorgunluklara değecek eminim. Sevgiler,
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim. Ben de sizleri çok özledim. Umarım değecektir :) Benden de size kucak dolusu sevgiler...
YanıtlaSilEv yapımı yoğurt gibisi var mı? Alışan market yoğurdu yiyemez.
YanıtlaSilKesinlikle. Market yoğurdu bana yoğurt gibi gelmiyor artık.
YanıtlaSil