KATEGORİLER

22 Nisan 2016 Cuma

POLLO IN FORNO IN STILE VILLAGGIO

22/04/2016 Cuma, Tire

Sabahları eşimle birlikte yaptığımız köy yumurtalı kahvaltıları özlemişim. Kahvaltı esnasında yapılacak işleri konuştuk. Bugün bir de cuma pazarına çıkarsak iyi olacak.

Yakup Ustanın  önceden sipariş ettiğimiz 8 köy tavuğunu salı pazarından alıp yeni kümesimize getirdiğini biliyorum. Tavuklarımızı ilk kez göreceğimiz için eşim ve ben çok heyecanlıyız. Özellikle de eşim. Sırf tavukların hatırına yaylaya benimle geleceğini söyledi.

Yola çıkmadan önce Yakup Ustayı aradım. Su deposunu yapacak ustayı getirecekti yanında. Eğer usta gelmişse işim uzayacağından bir an önce eve dönmek isteyecek eşimi yanımda götüremezdim. Yakup Usta köyünde cenazesi olduğundan bugün gelemeyeceğini, diğer ustalara kapıyı Kadir'in açacağını söyledi. Depo ustasını ancak yarın sabah getirebilirmiş!



Bu durumda benim de bahçede uzun süre kalmama gerek olmadığından eşimle birlikte çıktık yaylaya. Bahçeden içeri girdiğimizde Kadir karşıladı bizi. Ondan başka Sezai Usta'nın dört adamı yoğun bir şekilde girişmişler işe. Neredeyse tuvaletin sıvaları tamamlanmak üzere. Kadir taş fırının başında cızırdayan bir tepsi içinde fırında tavuk pişiriyor. "Ağabey, fırın çok güzel oldu" diyor gevrek gülümsemesi eşliğinde. Bizim Ankara'dan getirdiğimiz fırın tepsilerinden birini almış, üç tavuğu parçalayıp koymuş içine. Halis sızma zeytinyağı bol nasılsa, tepsiye boca etmiş önce. Arkasından tavuk parçaları ile iri kesilmiş soğanları yerleştirmiş. Yarım saat sonra tavuk nar gibi kızarmaya başlamış. Son aşamada üzerini bol domates ve biberle süslediği tepsiyi bir müddet daha tutmuş taş fırında. E, yani yeme de yanında yat. Bu menümüzün ilk yemeği neden olmasın? Ama kendisine yakışır bir ad bulmak lazım bu yemeğe. Madem yabancı dil ilgi çekiyor. "Köy Usulü Fırında Tavuk" desem kimse bakmayacak yüzüne. Bunun yerine  "Pollo in Forno in Stile Villaggio" desem, eşim beni döver mi acaba?



Arabadaki elektrik malzemelerini binaya taşımasını söyledim Kadir'e. Diğer ustaların yanına gittim. Baki Usta işini bilen biri. Temiz çalışır. Bütün şap, seramik işlerimi ona yaptırdım. Birlikte ne kadar seramik ihtiyacımız olduğunu hesapladık. Bu arada Yakup Usta süs havuzunun duvar taş örme işçiliğini çok güzel yapmış. Biraz daha işi var. Elektrikçi Ali'yi aradım. Yarın eleman gönderip tuvaletlerin eksik tesisat işlerini tamamlayacak. Hazır gelmişken mutfağın tesisatlarının montajına da başlayacak. Ben ustalarla ilgilenirken eşimden ses çıkmıyor.


"Nüket, neredesin?" diye seslenince çıktı ortaya. Keyfi yerinde, elinde folluktan topladığı yumurtalarla yüzünde güller açıyor. Dışarıdan kümesin içine nasıl uzattıysa elini, yumurtalardan iki tanesini yetişip almış avucuna. Çocuk sever gibi okşuyor yumurtaları. Kümesin kapısını bulamadığından diğerlerini alamamış. Ben yanına gidince, elinde telefon olduğu halde "Hayır, onları da ben alacağım" deyip kesti önümü. Arkadaşlarıyla sevincini paylaşıyor olmalı... Topu topu beş yumurta zaten. Birisinin follukta bırakılması adettenmiş. Yarın sabah o yumurtaya bakıp yumurtlamak gelecekmiş tavukların akıllarına. Kümesin kapısını açıp eşimin içeri girmesini sağladım. Nasıl mutlu nasıl mutlu anlatamam. Şimdi güzel bir de köpeğimiz olmalı bize bekçilik edecek...

Pazar günü misafirimiz var Aydın'dan. Adettendir, misafir Kaplan'a çıkarılır burada. Yöresel yemeklerle ağırlanır. Fatih Beyin Çam Restoran'ına rezervasyon yaptırmak için uğradım. Hem eşi hem kendisi çok ilgilendi. Biraz sohbet ettik. Çalışanlardan ikisinin güya yine işi çıkmış gelmemiş. İşte beni de en çok korkutan tablo bu.

Üç tane Tuncelili tanıdım. İkisinin adı Haydar, diğerinin ise Abdullah'tı. Çalıştığım büyük şirketlerin şantiye muhasebelerinde çalışmış kişilerdi ikisi. Diğerine ise çocukluk arkadaşım şarküteri dükkanını emanet etmişti. Üçünün de ortak özellikleri Alevi olmaları, az konuşmaları, sakin tavırları, dedikodudan uzak olmaları, işlerini dört dörtlük yapmaları, en önemlisi dürüstlük ve liyakatleriydi. Kafam rahat olsun diyorsan, ev yapacaksan tuğladan, kız alacaksan Muğla'dan, ama adam çalıştıracaksan Tunceli'den olacak. Bana göre en geçerli olanı da üçüncüsü.

Sabah yaylaya çıkarken gittiğim IZSU'ya dönüşte tekrar uğradım. Her seferinde müdür yok diyorlar. Galiba su deposundan gayri çözüm yolları kapalı bize. Oradan pazara gidip alışveriş yaptık. Tuvalet kapıları için birkaç yerden teklif aldım. Eve yakın yeni bir yer açılmış bu işleri yapan. "Amman" dediler, "İşyerimizi yeni açık, bizden daha uygun fiyata yaptıramazsınız başkasına." Tahmin ettiğim üzere aldığım tekliflerin içinde en pahalısıydı bu. Bir insan eğer kendini herhangi bir konuda aşırı derecede övüyorsa bilin ki tam tersidir.

İzmir'de bulunduğum üç günlük sürede sabahları tartılmadım. Bu süre zarfında tam bir kg erimiş görünüyorum. Hedeflediğim on beş günlük süre iki gün sonra bitiyor. Hakemden birkaç gün uzatma isteyeceğim galiba!

13. gün (EK)'im:
BAŞLANGIÇ 75,2 KG




HEDEF
70,0 KG 

GÜN SAYISI
BUGÜNKÜ   
  KİLOM        


DEĞİŞİM (+/-) KG
HEDEFİME KAÇ KG VAR
        13
    72,5
    - 2,7
     2,5

6 yorum:

  1. Eşinizin sevinci bana bile yansıdı, heyecanlanması çok normal. Kara kızların bereketi bol olsun.

    YanıtlaSil
  2. Önemli olan küçük şeylerden mutlu olmak... Biz de bunu yapmaya çalışıyoruz. Teşekkürler :)

    YanıtlaSil
  3. Özgür dolaşan köy tavuğu yumurtaları :)

    YanıtlaSil
  4. Eveeet :) Hem de organik. İnat ettim, hani otlar bitmesin de, hasat zamanı yere düşen kestane, ceviz aralarında gizlenmesin diye kullandıkları kimyasal ilaçtan attırmadım. Ne de iyi yapmışım.

    YanıtlaSil
  5. Mutluluğun tek bir formülü var: sevgi, herşeye sevgi, tıpkı ifade ettiğiniz her detayda olduğu gibi:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok doğru, insanın içinden gelen bir sevgi...

      Sil