Algernon'a Çiçekler - Daniel KEYES
Çeviren: Handan Ünlü HAKTANIR
Yayınevi: Koridor Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 325
Blogger Kitap Kulübünün saygıdeğer üyeleri, değerli okurlar: "she is the man" arkadaşımızın kurduğu Blogger Kitap Kulübünde bu ay sevgili "Dövüşürken Hanımefendi Değilim" arkadaşımız tarafından önerilen Daniel Keyes'in "Algernon'a Çiçekler" romanını değerlendirip tartışacağız. Ocak ayının BKK ev sahibi, "Sevimli Kitaplar" arkadaşımızın seçtiği kitap, yazar Honore de Balzac'ın "Goriot Baba" adlı romanı. Kulüp üyelerine ve bütün kitapseverlere keyifli okumalar dilerim.
Daniel Keyes (1927-1986) New York doğumlu Yahudi bir yazar. Önce kısa öykü olarak yazdığı Algernon'a Çiçekler adlı romanıyla tanınıyor. Kitap bilim kurgu türünde olup zekâ geriliğinden mustarip Charlie Gordon'un günlüklerinden ibarettir. Bazı bölümlerde geçen tıbbi terimlerden yazarın doktor olduğunu tahmin ediyordum. Daniel Keyes, psikoloji eğitimi aldığı halde yazarlığı tercih tercih etmiş. 1966 yılında yayımlanan Algernon'a Çiçekler, sonraki yıllarda pek çok dizi filme, filme ve tiyatro oyununa ilham kaynağı olmuş.
Mantık dışı fantezi öğeler içeren kitapları pek tercih etmem. Ancak bu kitap insan ve toplumun davranışı ve etik değerleri masaya yatırırken uzak gelecekte gerçekleşmesi mümkün bir olayı gündeme taşımakta. 1999 yılında Princeton Üniversitesinde fareler üzerinde yapılan bir deney tam da kitapta yazılanları kurgu olmaktan çıkaracak gibi. Araştırmanın sonuçlarına göre tek genin eklenmesi öğrenmeyi ve hafızayı geliştirebiliyor. Princeton Üniversitesi araştırmacıları, gelecekte bilim adamlarının, insan zekâsını arttırma yeteneği kazandırmada, demans ve Alzheimer hastalıkları tedavisinin yolunu açabilecek önemli gelişmeler kaydettiklerini, bu çalışmaların bir aşaması olarak genetiği değiştirilen farelerin hafızalarında gelişim tespit ettiklerini belirtiyorlar.
Kitap Eflatun'un Devlet adlı kitabından bir alıntıyla başlıyor. "Aklı başında olan herkes, insan gözünün iki nedenden dolayı şaşkınlık geçirdiğini ve iyi göremediğini bilir. Birinci neden, insanın aydınlıktan karanlığa geçmesi, ikinci neden ise karanlıktan aydınlığa çıkmasıdır." Bu sözler romanın baş kahramanı Charlie Gordon'un yaşamış olduğu değişimi çağrıştırmakta.
Algernon'a Çiçekler romanının beklentimin üzerinde ilgimi çektiğini söyleyebilirim. Hikâyenin konusu şöyle:
Charlie Gordon, otuzlu yaşların başında normalin altında zekâya sahip 32 yaşında bir gençtir. Ailesi tarafından dışlanan ve Warren Devlet Bakımevine gönderilmek istenen Charlie, amcasının yardımıyla bir arkadaşının fırınında işe koyulur. Aynı zamanda da okuma yazma öğrenmesi için yetişkin engellilere eğitimi veren Beekman kolejine gider. O sırada zekâyı arttırmayı amaçlayan yeni bir cerrahi tekniği fareler üzerinde başarıyla deneyen Profesör Nemur ve Dr. Strauss için tam aradıkları kişidir Charlie. Motivasyonuyla dikkatleri üzerine çeken Charlie, öğretmeni Alice Kinnian'ın da önerisiyle denek olmayı kabul eder.
Bu noktada dikkati çeken etik bir sorun söz konusu. Düşük seviyede zekâya sahip bir kişi, sonucu belli olmayan bir deneyde denek olma kararını verebilir mi? Ya da ebeveynleri, yakınları böyle bir kararda nasıl söz sahibi olabilirler? Doktorlar bu deneyde Charlie'nin denek olarak kullanılması ve onlardan onay almak için annesini ve kız kardeşini bulur. Her ikisi de yıllar önce Charlie'yi başlarından atmışlardır, hatta onun Warren Devlet Bakımevinde öldüğüne inanmaktadırlar. Charlie'nin annesi Rose ilginç bir karakterdir. Çocukken Charlie'nin üzerine çok düşer ve aklını kullanması için evlâdına büyük baskı yapar. Charlie kendisi için bir utanç vesilesidir. Çocuğun hastalığını kabul etmez ve şiddet uygular. Birkaç yıl sonra kızı, Norma doğar. Norma, normal bir çocuktur. Rose bunun üzerine hatanın kendisinden kaynaklanmadığını düşünerek kızına zarar vermesinden korktuğu Charlie'yi dışlar. Babası berber malzemeleri satan bir adamdır. Charlie'nin diğer çocuklardan farklı olduğunu görmektedir ve karısının durumu kabullenip anlayışlı olmasını istese de başarılı olamaz. Bu nedenle karısından ayrılıp ayrı yaşamaya karar verir. Norma da okul çağına gelince arkadaşlarının ağabeyi ile eğlenmesinden dolayı aynı annesi Rose gibi rahatsız olmaktadır ve her ikisi de Charlie'yi kendilerini utandıran bir kişi olarak görmektedirler. Charlie'nin denek olması için onayı kardeşi Norma verir, çünkü annesi Rose demans hastası olmuş ve ayrı bir yerde yaşayan kızı tarafından gözetim altında tutulmaktadır.
Gelelim Charlie'ye. Operasyon öncesinde ailesinin kötü tavrını, fırında çalışırken yaptığı sakarlıklar ve beceriksizlikler yüzünden arkadaşlarının alaya almasını, kendisiyle gülüp eğlenmelerini algılamaktan yoksun bir zekâya sahip olduğu için onlar hakkında hiçbir zaman kötü düşünmez. Öyle ki, arkadaşları onunla dalga geçerken düştüğü komik durumlar karşısında onlarla beraber güler. Sonuçta çevresi ve bütün arkadaşları tarafından sevilen mutlu bir insandır. Operasyondan sonra zekâsı ve hafızası süratle gelişir ve kibirli, başkalarını ezmekten, çevresindekilerin kalbini kırmaktan hoşlanan bir karaktere dönüşür. Zekâsı nedeniyle ondan çekinen arkadaşları yanından uzaklaşır, hatta çalışmakta olduğu fırının sahibine şikâyet edip işten atılmasını sağlarlar. Bu durum Charlie'yi iyice yalnızlığa iter. Araştırmaya destek veren vakıf Charlie'ye bir maaş bağlar ve onun kendini geliştirmesinde her türlü desteği verir.
Doktorların tutmasını istediği günlüklerde Charlie'nin önceden yaptığı yazım hataları ortadan kalkmış ve kısa zamanda bir sürü kaynaktan her türlü bilgiyi sünger gibi hafızasına çekmeye başlamıştır. Birçok dil öğrenir kısa zamanda. Bu durum öylesine bir hal alır ki, onu ameliyat eden doktorlardan daha fazla bilgiye sahip hale gelir ve zekâsıyla onları yeneceğini iddia eder. Kendisini ameliyat eden Profesör Norman'ı verdiği bir konferans sırasında rezil eder. Çünkü operasyondan belli bir süre sonra zekâdaki ilerlemenin duracağına ve tersine dönüp belki ilk seviyesinin de altına düşeceğini anlamıştır. Charlie, doktorların bilim dünyasında yer etmek için kendisini bir insan olarak değil, bir kobay olarak kullandıklarını inanmaktadır. Elde ettiği sonuçları kanıtlarıyla birlikte toplayarak "Algernon-Gordon Etkisi" adında bir rapor hazırlayıp yayımlar.
Zaman ilerledikçe üstün zekâya erişen Charlie, geçmişi, çocukluk günlerini hatırlamaya başlar. Yalnızlığının bir diğer sebebi de duygusal zekâsının aynı oranda gelişmemesidir. Bu nedenle sevgi alışverişinde zorlanmaktadır. Sık sık rüyalarında ve kurduğu hayallerde çocuk Charlie çıkar karşısına. Onu gözlerken adeta kendisine bir şeyler anlattığını düşünür. Bu arada öğretmeni Alice'e aşık olur ve onunla bir ilişkisi olur, ancak zekâsının Charlie'nin kişiliğini değiştirdiğini iddia eden Alice ondan ayrılır. Charlie, kiralamış olduğu evde dansçı komşusuyla yaşadığı ilişkiyi de sürdüremez. Yazar, romanında, bu ilişkilere nahif bir şekilde yer vermesine rağmen ahlâk bekçilerinin hücumuna uğramıştır. Ayrıca yayıncılar hikâyenin mutlu bir sonla bitirilmesi için baskı yaparlar ama yazar bunu kabul etmez. Bu gibi nedenlerle roman bir süre bazı eyaletlerde yasaklı kitaplar listesine alınır.
Günlüklerde Charlie'nin kobay fare Algernon ile duygusal bir iletişim kurduğunu görüyoruz. Algernon ilerleyen zaman içinde beklendiği gibi zekâ üstünlüğünü kaybeder ve sonra ölür. Charlie onu alıp oturduğu evin bahçesine gömer. Kendisinde meydana gelen gerilemenin de farkındadır. Hafızası zayıflamış ve günlüklerini yazarken yeniden yazım hataları yapmaya başlamıştır. Hiç hatırlayamadığı babasını, annesi Rose'u ve kız kardeşi Norma'yı ziyaret eder. Babası onu tanımaz bile. Diğerlerinin hatalarını yüzlerine vurmaz ikisini de sevgiyle kucaklar. Daha önce çalıştığı fırına gider iş yeri sahibi ile görüşüp kendisine bir şans daha vermesini ister. Zekâ düzeyinin eski haline gelmesiyle birlikte arkadaşları onu kucaklar ve yeniden aralarına alır, böylelikle eski düzenine kavuşmuştur. Charlie günlüğünün son sayfalarında kader arkadaşı gördüğü Algernon'u unutmaz ve günlüğüne evinin arka bahçesindeki Algernon'un mezarına çiçekler bırakılmasını ister.
Dramatik bir finale sahip romanın psikolojik yönü etkileyiciydi. Zeki insanlar daha yalnız, daha mutsuz olurken zekâsı normal seviyenin altındaki kişilerin daha geniş arkadaş çevresine sahip ve daha mutlu olduklarına şahit oluyoruz. Bunun doğruluğunu çevremizden gözlemlemek mümkün aslında. Ben ileri zekalıyım diyerek kibirle dolaşan insanların aslında yalnızlık acısı çektiğini düşünebiliriz. Zekâsı normalin altında olan kişiler ise kendileriyle dalga geçilmesi halinde bile durumu kavrayamadıkları zaman daha mutlu olabiliyorlar. Şantiyelerimden birinde yaşadığım bir olay geldi aklıma. Aynı Charlie gibi, Yaşar adında zekâ özürlü, bir genç vardı. Kontrol şefinin önerisi üzerine sigortalı işe almıştım. Tuvaletler dahil her türlü temizliğin hakkını vererek yapıyordu. Maaş günü gelince iyice keyiflenirdi. Sanırım o zamanlar yeni banknotlar çıkmış, muhasebe ona bütün para verince gidip kontrol amirine beni şikayet etmişti. Olayı öğrendikten sonra muhasebeyi aradım. Muhasebe bu kez Yaşar'a aynı parayı daha küçük parçalara bölerek verince dünyalar onun olmuştu. Çevresindeki arkadaşları çok uğraşırdı Yaşar'la. Fakat onlara Charlie gibi gülmez, eğlenmelerine, kendisiyle uğraşmalarına bozulur bana ya da kontrol amirine şikayet ederdi. Şantiye süresince hep koruduk onu, şimdi ne alemde kim bilir?