"Dijital yaşamın artısı neler? Sizce dijital gerekli mi?"
Dijitalleşme hayatımızı pek çok yönden etkileyen, değiştiren bir olgu. İlk bakışta dijital yaşamın hayatı kolaylaştırdığını söylemek mümkün. İletişimde zaman kavramı ortadan kalktı neredeyse. Dijitalleşme sanayide üretim hızını arttırırken bilgilerin saklanması ve bilgiye ulaşım konusunda büyük kolaylıklar getirmiş, sağlık alanındaki gelişmelerle yaşam süresini uzatmıştır.
21. Yüzyıla adını veren dijital dönüşüm çağının öncesi ve sonrasındaki dönemi bizzat yaşayarak tanıklık eden bir kuşağın mensubu olarak, dijitalleşmenin yaşam düzeyini bu boyutta arttırıp onca icat ve yeniliğe imkân vereceğini hayal dahi edemezdim. Ne yazık ki ülke olarak böyle bir çağın gerisinde kaldığımızı söylemeden geçemeyeceğim. Dijital çağın mimarlarından biri olmak varken kötü eğitim sistemimizden dolayı ve araştırmalara yeterli destek vermediğimiz için gelişmiş ülkeler tarafından sömürülmeye devam ediyoruz.
Dijital yaşamın artı ve eksilerini anlatmadan önce dijital gerekli mi sorusundan başlayayım. Bu soruya verilecek cevabım son derece net, elbette gerekli. Artık onsuz bir yaşam düşünülebilir mi? Bugün hayatımıza yön veren pek çok uygulama, her türlü araç gereç, cihaz dijitalleşmenin ürünü. Dijitalleşmenin gereksizliğini savunan bir insan, kendini çağın getirdiği her türlü imkân ve kolaylıklardan soyutlayarak doğal yaşam sürmenin keyifli bir şey olduğu yanılgısına düşebilir. Bence binlerce yıl önce yerleşik hayata geçmiş günümüz toplumunda böyle bir yaşam sürmek olanaksız. Giydiğimiz don bile dijital makinalarda imal ediliyor. Ha ben koyun yetiştirip yününü kırkar, fengerede eğirdiğim ipliğinden tezgahımda kumaşını dokur ve o kumaştan kendime don yaparım, yahut dona da ne gerek var, incir yaprağı ne güne duruyor diyecek biri çıkarsa ona karşı boynum kıldan ince...
Bugün elektrikli ev aletlerinin tamamı dijital teknolojinin ürünü. Çocukluğumda annelerimiz çamaşırı leğende yıkar, ocakta su kaynatıp sırayla çocukları banyoya sokardı. Çalı süpürgelerle ev temizlenir, lambalı radyomuzu açınca dakikalarca ısınmasını beklerdik. Tel dolaplarda en fazla ertesi güne kalırdı yemeklerimiz. Tepsi tepsi börekler, yemekler, fırına pişmeye gönderilirdi. Bulaşıklar teker teker elde yıkanırdı saatlerce. Şimdi çamaşır makinası, elektrikli termosifon, robot süpürgeler, tv, internet, fırın ve buzdolabı hepsi dijital, evlerimizde bunların hepsi var. Hepsi dijital artılar. Her biri rahat etmemizi ve zaman kazanmamızı sağlıyor. Bu sayede kadınlarımız rahat rahat tv'den yemekteyiz, Müge Anlı, Zuhal Topal'ın programlarını izleyebiliyor artık!
Gelelim en önemli mevzuya, dijitalleşmenin akıllı telefon ve sosyal medya boyutuna! Artı ve eksileriyle sonucu neredeyse sıfıra yaklaştıran sanal ortam... Dünyanın öncü teknoloji şirketlerinden birinin danışmanı, dijitalleşmenin sosyal medya ayağı için "Özgürleştirici ve köleleştirici. Görmezden gelmek çaba ister. İnsanlığımızın en iyi yanlarını unutup bütün gücümüzü ona verdik." diyor. Yine gelişme yıllarında internet topluluğunun yönetici direktörlüğünü yapmış bir isim, Anthony Michael Rutkowski, "Günlük hayatı ciddi oranda değiştirmiş olsa da, kuşkusuz, bu değişiklik iyi yönde değil" diyerek sosyal medyanın eksilerine dikkat çekmiş. Peki bırak bunları sen ne düşünüyorsun bakalım, diyecek olursanız, önce artılarını peşinden de olumsuz yanlarını anlatayım.
Akıllı telefon; faydalı bir alet. Dünyanın bir ucuna gitsen eşin dostunla berabersin, yeter ki kapsama alanında kal. Kalp krizi mi geçirdin, başına bir belâ mı geldi, hemen bas bir tuşa sevenlerin, ya da görevliler yanında bitsin. Artık saat taşımıyorum, sen de benim gibi bileğinde ağırlık yapmasını istemiyorsan, akıllı telefonun var ya, o yeter. Haritadan yer bulmaya, bakkala çakkala adres sormaya paydos, aç google navigasyonu amcan seni istediğin yere götürsün. Ya da diyelim kayboldun, at konumunu anında bulsunlar seni. Sabah erken mi kalkacaksın, saate ne hacet, kur alarmı akıllı telefonundan. Karnın mı acıktı, birine para mı göndereceksin, ödemelerin mi var, canın sıkıldı da, birkaç el oyun mu oynamak istiyorsun, tuşlar elinin altında. Daha sayamadığım birçok şey. Var mıydı eskiden bunlar? Eskiden gaz lambası vardı, aşklar kırk yıl sürerdi, şimdi öyle mi ya, hızlı yaşam; aşk dediğin artık elektrik alınca başlıyor, şartel atınca bitiyor!
Sanırım şu sıralar tweeter sosyal medyanın parlayan yıldızı. Dünya liderleri bile birbirlerini bu mecradan kalaylıyor. Bakın bu iyi bir şey değil. Hep söylüyorum onlara, yarın yüz yüze bakacaksınız. Yapmayın karpuz gibi ortadan ikiye böldünüz milleti. Troller size de iki lâfım var, algı yaratmayın, dijital yaşamdan soğutmayın bizi. Şöyle bir düşünüyorum; Tweeter, Instagram, Facebook, Tiktok ve benzerleri olmasa neyimiz eksik kalır? Belki ticaret yapanlar tanıtım amacıyla faydasını görüyorlar ama sıradan bir vatandaşa ne faydası var bütün bunların. Falanca yere gittim, filan yerde yemek yedim, ay kızımın yaş günü, yeğenimin sünneti... Hayırlı cumalar, bayram tebrikleri... Bence faydadan çok zararı var bütün bunların. Bir de yaş günümde mesaj gönderenlere sinir olurum. Çok istiyorsan çıkar telefonunu ara. Gençler beni affetsin, Tiktok gibi mecralarda insanların ilgisini çekmek için akla gelmeyen bin bir türlü soytarılıklar, telefonun otomatik arkadaş önerileri, bize güya zaman kazandırıp işimizi kolaylaştıran, yazmayı külfet gören emojiler, kalpler, "like"lar bana göre, hepsi çağımızın dijital hastalıkları. Sonrası psikolojik bunalımlar. Dijital ona da çare bulmuş. Online psikolog ruhsal sorunlarınız için emrinizde. Artıları, eksileriyle bu işin sonu nereye varacak bilinmez.
Bak Youtube için düşüncelerim farklı. Bloglar harika, zihin açıcı. Youtube yandaş medyanın karşısında partilerden daha iyi muhalefet yaparken iktidar tarafından dizginlenmeye çalışılıyor. Bu konuda tek eleştirim google amcanın yönlendirmeleri. Muhalefetten yanaysan muhalifleri çıkarıyor karşına, yok ampul yanmaya devam etsin diyorsan yandaşlar arz-ı endam ediyor ekrana. Yani şu algı yok mu şu algı, çağımızın en büyük sorunu.
Şimdi toparlayacak olursak, dijital yaşam iyi ama kötü tarafları da var. Sosyal ilişkileri zayıflatıyormuş, çocuğun gelişimini etkiliyormuş, elbette bu tür etkileri önümüzdeki yıllarda göreceğiz. Bununla birlikte yalnızlık, sosyal ilişkilerin bozulması, çocukların ve gençlerin gelişiminin olumsuz yönde etkilenmesi gibi negatif özellikleri sadece sosyal medyaya bağlamak doğru değil. Dijital çağın getirdiği en büyük olumsuzluk, gelirde artan adaletsizlik ve insanın düşünme kapasitesini azaltması bence. Dijital teknolojinin kazananı kapitalizm. Dijital teknolojide donanım ve yazılıma uzak kalan milletler her zaman sömürülmeye devam edecek.