"Geçmişe SMS atsan ne yazardın?"
Şimdi bu mesajları ikiye ayıralım. Eğer mesaj attığım kişi hali hazırda yaşamına devam ediyorsa başka, dünyadan terk-i diyar ettiyse başka türlü olurdu yazacaklarım. Söz gelimi pek kıymetli büyüğümüz saygı değer cumhurbaşkanımıza yazmayı düşündüğüm mesajlar büyük olasılıkla başıma büyük dert açabilir. Takdir edersiniz ki, zat-ı şahanelerine yazmak istediğim mesajları öğrenmeniz için bir süre daha beklemeniz can ve mal güvenliğim bakımından hayati öneme haiz.
Sevgili Deep şakacı üslûbuyla epey gerilere gitmiş ve Büyük İskender'e attığı mesajda ileride insanların onu, üzerine kızgın tereyağı döküp yiyeceklerinden bahsetmiş. Cep telefonunun bundan elli yıl önce icat edildiği, SMS'nin ise en fazla otuz yıllık bir geçmişi olduğu düşünüldüğünde sevgili Deep ile M.Ö 3. YY da yaşayan ve yaşamı boyunca yenilgi yüzü görmeyen Büyük İskender arasında böyle bir mesajlaşma bana pek olası gelmiyor. Bununla birlikte gelecek neler getirir bilinmez. Varsayalım, zaman yolculuğu başladı ve işgüzar bir vatandaş elindeki cep telefonuyla birlikte geçmişe, Büyük İskender'in yanına ışınladı kendini. Bugün yaşamımızın bir parçası haline gelen cihazı ona hediye etti. İskender, bir anda karşısında beliren garip giysili adama ve onun kendisine doğru uzattığı nesneye şaşkın gözlerle bakıp yabancıya şöyle seslenecektir muhtemelen. "Ey yabancı, söyle bana ne işe yarar bu meret?" Adamın İskender'e dönüp "Saygıdeğer III. Aleksandros Hazretleri, cep telefonu derler bunun adına, aslında haberleşmek için icat edildi ama artık pek çok amaca hizmet ediyor. Hatta bir tuşuna basarak huzurunuza gelmemi sağlayan da bu alet. Bundan tam 2340 yıl önce Deep size bir SMS atmış, okumamı ister misiniz?" demesi olasılık dahilindedir. "Oku bakalım, öyleyse" diye cevap verecektir İskender, merak içinde. Mesajı duyunca omuzları çökecek, benzi sararacak, kalbinin atışları hızlanacak ve adamla aralarında şöyle bir diyalog geçecektir.
- Niye kızgın tereyağı döküyorlar, biz, kalenin tepesinden kızgın zeytinyağı boca ederdik düşmanlarımızın üzerine.
- Efendim, üstüne biraz yoğurt ve hemen arkasından coss diye kızgın tereyağı dökülürse daha lezzetli oluyor.
- Üzerime yoğurt dökecekler bir de ha! Yoğurtlu İskender??? Rezalete bak sen...
- Sadece İskender demeniz yeterli efendim, yoğurt standart.
- Herkes mi yiyecek beni?
- Deep'in zamanında parası olan yiyebiliyordu ama artık ucuzladı, hapını kullanıyoruz.
- Neden ben?
- Şanınız, şöhretinizden dolayı efendim.
- Şanı, şöhreti batsın, kendimi yedirmemek için ne yapmam lâzım onu söyle bana sen.
- Efendim, Makedonya neyinize yetmiyor, bir sürü toprak fethedeceksiniz, sınırlarınızı Balkanlardan ta Hindistan'a genişleterek koca imparatorluk kuracaksınız, her şeyin bir bedeli var.
- Tamam yabancı, mesele anlaşıldı. Cümle doğu seferleri iptal. Yedirmeyeceğim kendimi. Ben aslında yeneceğime inanıyordum, meğer yıllarca yenilecekmişim! Sen şu telefonu bana ver de Deep'i arayıp bir teşekkür edeyim. Yıllarca yenilmekten kurtardı beni.
- İşte o imkânsız. Ama ben onun yanına ışınlanıp teşekkürünüzü iletirim. Haydi şimdi bana müsaade.
Böylece kartlar yeniden dağılır ve yeni bir tarih yazılır. Gördüğünüz gibi olmaz diye bir şey yok. Peki geçmişe ait SMS atabilseydim ben kimleri seçerdim ve onlara ne söylemek isterdim?
Elbette ilk aklıma gelen isim Mustafa Kemal Atatürk olurdu. Önce iki kelimelik kısacık bir mesaj. "ACELE GEL" Eline geçtiğinden emin olsam, mesajlarımın ardı arkası kesilmezdi.
Çocukluğuma bir mesaj gönderme imkânım olsaydı, bugün itibarıyla ona pek akıl vermezdim sanırım. "Her şeye rağmen, şanslı bir yaşamın olacak!" diye yazardım.
Hitler'e mesajım gayet net. "Akıllı ol!"
15 Temmuz kurbanlarına atacağım SMS şöyle olurdu. "Vebalinizi taşıyanlar hâlâ iktidardalar!"
Muhterem Fethullah Gülen Hoca Efendi'nin gençliğine "Gittiğin yol, yol değil, ileride ülkemiz üzerinde oynanacak oyunun iki numaralı aktörü olacaksın. Saf insanlar senin kaybettiğini zannedecekler."
Amelie'ye "O mercimek çuvalına senin yaptığın gibi parmaklarımı daldırmak isterdim."
Fazla söze gerek yok! Göndermeler, mizah ve tümüyle yazı nefisti.
YanıtlaSilİyi bayramlar:)
Çok teşekkür ederim:) İyi bayramlar:)
Sil"Back to the future" serisine bayılırım :) Marty geçmişe her gidişte bir şeyleri değiştirir ve yok olmanın eşiğine gelir, her şeyi eski haline getirip kendi varlığını garantiye alınca kendi yaşadığı yıla geri döner güya ama döndüğü dünya bıraktığı ile aynı değildir artık :) Bu mesajlar adreslerine ulaşsaydı dünya bugün nasıl değişirdi acaba :D
YanıtlaSilEvrenin çalışma prensibi kaosa mı yoksa dengeye mi dayanıyor çözemedim Mrs. Kedi. Gerçekten de geçmişe dönüp bir takım olumsuzlukları değiştirme imkânımız olsaydı her şey düzene girer miydi acaba? Sanmıyorum. Bildiğiniz gibi milli duygularım fazla gelişmemiş, belli bir inancım da yok. Hümanist, rasyonel biri olarak görürüm kendimi. Zira şans eseri doğmuşuz bu topraklarda. Eğer İtalyan bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelseydik, İtalyan ideallerini savunur, iyi bir Katolik olarak kiliselere koşardık. Bu yüzden milliyetçilik ve dindarlık kapsamındaki kutsal değerlerin bir anlamı yok benim açımdan. Bununla birlikte toplumu istibdattan kurtaran kişi olarak, yaptığı devrimlerle halka sayısız hizmetlerde bulunan, lâiklik prensibiyle dini sömürü aracı olmaktan kurtaran, milliyetçilik anlayışıyla ırkçılığı ayıran Atatürk'ü sayıyor ve seviyorum. Aynı derecede emperyalizme karşı mücadelesinde hayatını hiçe sayan Che Guevara'yı, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını da takdir ediyor ve seviyorum.
SilVe sonra düşünüyorum. İşler yolunda gitmeseydi ve Atatürk memleketi düşmandan kurtarmış olmasaydı bugün nasıl bir ortam içinde bulunurduk? Bırakalım "şehitler ölmez, vatan bölünmez" sloganlarını. Bölünürdük bal gibi. Bir kısmımız Avrupalı olur AB'ye girerdi, bir kısım topraklarımızı Ruslar işgal ederdi, kalanımız da ABD'nin BOP plânı dahilinde Ortadoğu'nun bir parçası olurduk. Şimdiki durumumuz daha mı iyi peki? Tartışılır!
Mesajlar adreslerine ulaşsaydı, iyi şeyler olurdu belki ama onlardan boşalan yerleri yeni kötü şeyler alırdı gibi geliyor bana:)) Dediğim gibi yaşam, kaosun doğurduğu bir denge, ya da dengelerin yarattığı kaos hali...
Aslında hem ciddi hem eğlenceli şeyler yazılabilecek bir konu olmuş. Hatta pek çok arkadaşımız buna öyküleştirebilir bile.
YanıtlaSilGeçmişe bir mesaj bırakmak güzel bir fikir ve daha önce buna yakın bir konuyu tartışmıştık. Buradan yola çıkıp biyografik bir yaşam öyküsü serisi de yazmıştım. Fakat SMS ve geçmiş söz konusu olunca işin içine fantastik öğeler de katmak zorunda kalıyorsunuz ister istemez ve böyle olunca biraz daha eğlenceli bir hâl alıyor:)
Silyenmek yenilmek iyi bulmuşsun bunu :)
YanıtlaSilİlham kaynağım sensin ki:)
Sil