"Boş zamanları dışarıda, açık havada, doğada geçirmeyi mi yoksa evde veya kapalı ortamlarda geçirmeyi mi yeğlersiniz?"
Boş zaman fikrine kavramsal olarak mesafeliyim. Hiçbir fiziki aktivite yapmaksızın oturup düşünmek ya da yorgun düştüğümde koltuğa yaslanarak şekerleme yapmak dahi zamanı dolduran eylemlerdir benim nazarımda. Bırakın boş zamanı, zamanın yetersizliğine karşı büyük öfke duyuyorum. Zaman kazanmak için uykumdan bile fedakârlık etmişliğim çoktur.
Açık havada spor ya da yürüyüş yapmak da bir iş bence. Eskiden boş vakitlerinizi nasıl değerlendiriyorsunuz sorusuna sinir olurdum. Boş vakitlerimi kitap okuyarak, müzik dinleyerek değerlendiriyorum şeklinde verilen cevap da bir o kadar saçma gelirdi bana. Peki zamanı açık havada mı yoksa kapalı ortamlarda mı geçirmeyi tercih edersin diye soracak olursanız, ben evimi her türlü mekândan üstün tutarım. Tatil dönüşlerinde ya da yorucu bir günün ardından eve girdiğimde "evim, evim güzel evim" diyerek sevgilisine kavuşan bir aşık misali mutlu olurum. Evim dışında diğer kapalı mekânlarda bulunmak istemem. Sinema, tiyatro, konser gibi etkinliklerin süresi kısa olduğu için sorun değil fakat saatlerce AVM lerde vakit tüketmekten nefret ederim. Bence AVM lerde geçirilen zaman boşa harcanmıştır.
Eşimle taban tabana ters düşüyoruz bu konuda. O hep kendini evin dışına atmak ister. Doğal olarak ona eşlik etmek durumunda kalıyorum. Elbette zorunlu bir eşlik değil bu. Fakat dışarı çıktığımızda odaklandığımız noktalar tamamen farklı; eşimin gözü mağazalardayken ben çoğu zaman karnımızı nerede doyurup ne yiyeceğiz telâşına kapılırım.
Arada bir doğa yürüyüşleri yapmak isterdim ama eşimin uzun yürüyüşlerde zorluk çekmesi buna imkân vermiyor. Sahil boyunca birkaç km yi aşmayan kısa yürüyüşler yapmakla yetiniyoruz ve bu, her ikimizin de zevk aldığı bir şey.
Emekli olduktan sonra yayladaki Taş Ev'de açık havayı, kırsal yaşamı deneyimledik. Kestane, ceviz ve türlü meyvelerin bulunduğu geniş bir bahçede yaşadık bir süre. Çiftçiliğin sefasını da cefasını da gördük. Yaklaşık bir buçuk sene sonra yok, bu hayat bize göre değil diyerek şehir hayatına geri döndük.
Velhasıl, benim gibi ev kuşu sayısının fazla olduğunu beklemiyorum. Sanırım blog arkadaşlarının çoğu açık havaya ve doğaya olan düşkünlüklerini anlatacaklar. Bu konuda yazılacakları şimdiden merak ediyorum.