"Okullarımızda eğitim ne durumda?"
Tek kelimeyle berbat! Bu soruyu eğitimciler daha iyi cevaplandırabilir fakat eşimin öğretmen olması sebebiyle az çok konunun içindeyim. Eskiden de mükemmel değildi fakat son yıllardaki durum, ülkenin karanlığa gömülüşünün resmini anımsatıyor. Oysa cumhuriyetimizin ilk yıllarında eğitim enstitüleri ile ne güzel bir başlangıç yapılmış, sadece şehirdekiler değil kırsal alanda yaşayan çocuklar dahi, bilimin ışığında aydınlanma imkânı bulmuş, sanatı ve sporu asla ihmal etmemiş ve her biri vatanına, milletine büyük hizmetlerde bulunmuştu.
Bugün ana sınıfından üniversiteye kadar tüm okullarda okuyan çocuklarımız, gençlerimiz ezbercilik temeline dayanan ve bağnaz ideolojilerin pompalandığı birer kurum olarak hizmet vermekte. Bunlara eğitim kurumu demek ne kadar doğru? Diğer taraftan eskiden dar gelirli aileler çocuklarını en iyi okullarda okutabilecek durumdayken bugün ekonomik durumu görece iyi olan aileler bile eğitim masraflarını karşılamakta zorlanıyorlar. Fen kitapları bilimsellikten uzak, dünyanın kabul ettiği Evrim Teorisi bile ders kitaplarından çıkartılmış! Tarih deseniz, gerçeklerden uzak, sözde bir kahramanlık destanı!
Esas üzerinde düşünmemiz gereken husus, özellikle son yirmi yılda çocuklara ve gençlere kaliteli bir eğitim verilmek isteniyor mu, istenmiyor mu sorusudur. Bence istenmiyor. Çünkü kafası çalışan, sorgulamasını bilen bir gençliğin başlarına belâ olacağını biliyorlar. Yoksul kesimin çocukları cemaat ve tarikat medreselerinde, yurtlarında ileriki yaşamlarında kendilerini sürüden farklı kılmayacak uydurma öğretilere maruz bırakılıyorlar. Hasbelkader bu kurumların eline düşmeden, kendini yetiştirerek meslek sahibi olanlar marketlerde kasiyerlik yaparken ülkenin en önemli kurumlarının yöneticiliklerine liyakatten ve ahlâktan yoksun kişiler getiriliyor. Gençler haklı olarak yıllarca okullarda eğitim gördükten sonra çabalarının karşılığını alamayacaklarını biliyor ve ilk fırsatta ülkeyi terk etmenin yollarını arıyor.
Eski dönemin de eksiklikleri vardı elbette. Gençler puanlama esasına göre tercihlerini belirliyor ve çoğu zaman istedikleri mesleğin dışında, istemedikleri bir alanda eğitim görmek zorunda bırakılıyor, eğitim aldığı alanın dışında çalışmak zorunda kalan bu insanlara harcanan devlet kaynakları boşa gitmiş oluyordu. Bugün iyi bir üniversite eğitimi almanın vatandaşa hiçbir yararı yok. Diploma değersiz bir kâğıt parçası. Hatta bu kâğıt parçasına sahip olmamanız cumhurbaşkanı olmanıza bile engel değil. Ülkemizde eğitimin geldiği son nokta bu olmalı!
Bu topraklarda niçin bir bilim adamı, bir mucit, bir filozof ya da mesleğinde zirveye ulaşmış bir kişi çıkmıyor. Bunun temel sebebi eğitim sistemimizdeki bozukluk. Düşünen insandan korkuyor iktidarlar. Sorgulamayan, her söze kolayca inanan insanlar isteniyor. Siyasal İslam'ın gençliğe lâyık gördüğü eğitim sistemi bu. Kula kulluk eden, nereye istersen oraya güdülebilecek bir sürü... İkinci tehlike ise milliyetçilik. Milli tarih, milli eğitim, yerli ve milli... Eğitimin milliyeti olmaz. Bilim, milliyeti olmayan evrensel bir değerdir. Milli tarih de olmaz. Tarih derslerinde, Kurtuluş Savaşımızı anlatırken bile gerçeklerden şaşmamalı, sadece bir kahramanlık destanından ibaret olmamalı yazılanlar. Geçmişteki hatalarımızı görmeli ve onlardan dersler çıkartmalıyız.
Okullarımızda eğitim ne durumda? Kabul etmemiz gerekir ki, iki bin küsur yıl önce antik Yunan okullarındaki eğitimin fersah fersah gerisindeyiz. Bugün bile insanlar o dönemin felsefesinden bahsederken cumhuriyetin ilânından bu yana onlarca kez değiştirdiğimiz ve hâlâ dikiş tutturamadığımız bir eğitim sistemine sahibiz. Batılı ülkelerin gerisinde kalmamızın esas nedeni bu, doğru bir eğitim sistemi benimsememiş olmamız.
Son olarak özellikle üniversiteler özerk olmalı. Özgürlük, üniversite öğrencilerinin hakkıdır. Adalet ve eğitim kurumları başta olmak üzere laik bir ülkede hiçbir devlet kurumuna din ve siyaset girmemeli. Maşallah ülkemizde bu kurumlar dinle ve siyasetle boğazına kadar kirlenmiş, öğrenciler özgürlüklerinden yoksun bırakılarak yargı ve güvenlik güçleri tarafından cendere altına alınmış. Böyle bir ortamda eğitimin durumu doğal olarak içler acısı...