"Ortalama insan sağlığı gelecekte günümüzden daha kötü mü olacak?"
Geleceğin nasıl olacağı hakkında fikre sahip olsam bu soruya daha sağlıklı bir cevap verme imkânım olabilirdi. Mevcut küresel rejimlerde devrim niteliğinde köklü bir değişim olmadığı sürece bu günlerimizi arayacağımız yadsınamaz bir gerçek.
Vahşi kapitalizmin kolları insan yaşamında hayati öneme haiz her konuya uzanmış, bir ahtapot gibi insanları içine hapsetmiş. Para kazanma hırsı her türlü insanlık onurunun üzerinde. Mevcut siyaset kurumları çürümüş, her biri rüşvet, yolsuzluk, adaletsiz uygulamaları ve hak gasplarıyla kapitalizmin aracı haiine gelmiş. Gıda sektörü, sağlığa zararlı, katkılı ve GDO'lu ürünlerle at koşturuyor. Hava ve çevre kirliliği almış başını gidiyor. İşin tuhaf yanı bütün bunlar teknolojik gelişmeye bağlı ve onca zararlı etkilerine rağmen insanın ortalama yaşam süresi uzuyor! Bu durum gerçekten son derece çarpıcı. Çocukluğumda yaşlılar elli, elli beş yaşlarında dünyayı terk ederlerken hiçkimse arkalarından "yazık daha çok gençti" demiyordu.
Aslında şaşıracak bir durum yok. Dünyanın savunma sanayinden sonra ikinci büyük sektörü, küresel sermayenin azraili sağlık ve ilaç şirketleri yaşlıları çok seviyor. Eğer sağlık kurumu küresel sermayenin elindeyse, ileri teknolojinin insan sağlığına fayda sağlayacağını düşünmek en hafif deyişle safdillik olur. Evet, insanın ortalama ömrü uzamıştır ve bunu teknoloji ve bilimin ilerlemesine borçluyuz. Peki bu teknolojiyi geliştiren, bilimsel araştırmalara onca para yatıranlar, senin benim kara kaşımız, kara gözümüz için mi yapmışlar bu faydalı işleri? Elbette hayır. Daha uzun yaşasınlar, özellikle yaşlılık döneminde daha çok hastalansınlar, tetkiki, teşhisi, tedavisi, ilâcı, yatağı derken inek gibi sağsınlar diye insanları. Katma değer olarak verdikleri ilâçların yan etkileri yüzünden yeni yeni hastalıklara yakalansın hastalar ve sürünüp dursunlar diye...
İyi ki dünya sağlık sektöründe ne dolaplar döndüğünü biliyorum. Bu konuda pek çok kitap, makale ve dergi okudum. Çok mecbur kalmadıkça doktora gitmiyor, asla ilâç kullanmıyorum. Bu bir cehalet değil. Soner Yalçın'ın "Kara Kutu" kitabını okuduktan sonra kararlığımdan daha da perçinlendi. Kitapta yazılanların yarısını komplo teorisi olduğunu düşünseniz dahi, kalan yarısında belgelendirilmiş iddiaların vehameti karşısında ağzınız açık kalır. İlaç şirketlerinin DSÖ'ne ve sağlık bakanlıklarına yaptığı baskılar, verilen rüşvetler, yeterince araştırma yapılmaksızın piyasaya sürülen ve insan hayatını tehlikeye sokan ilaçlar, bu sebeple mahkemece çarptırıldıkları astronomik tazminat cezaları...
İnsanın uzun yaşatılmasının önemli olmadığını düşünüyorum. Önemli olan akıl sağlığıyla birlikte konforlu bir yaşam sürebilmek. Yaşam süresi ne yazık ki her insanda farklı. Bu Tanrının kullarına karşı en büyük adaletsizliklerinden biri olmalı. Teknoloji ve bilim el ele vererek, insanlara, organ nakli ve doku yenilemeleri, erken teşhis, tedavi yöntemleriyle daha çok uzun süreler yaşama imkânı verecek. Öyle ki o yaşlı insanlar, çevrelerini tanıyamayacak, altlarını tutamayacak hale gelecekler, adeta bitkisel hayat sürmeye başlayacaklar. Bir sürü ilâç kullanacaklar, tekik, tedavi, hastane masrafları, alt bezi masrafları alabildiğince yükselecek. Bu iyi bir şey mi? Yaşam süresini uzatmak en çok sağlık ve ilaç endüstrisine yaramakta. Bu külfet sadece kendilerini bakmakla yükümlü olan aile bireylerine değil, yaşadığı ülkenin bütün vatandaşlarının sırtına da büyük bir yük getirmekte. Elbette anne, babamız ve yaşı kemale ermiş sevdiklerimiz için böyle bir düşünceyi dile getirmek hiç kolay değil. Bu hususta bir yaş tahdidi de koyamayız. Bazen insan yüz yaşına da gelse akıl sağlığı yerinde, bedensel olarak da son derece dinç olabiliyor. Bazen de otuz beş yaşında iflah olmaz hastalıkların pençesinde boğuşuyor. Hiçkimsenin yaşama hakkına engel koyamam fakat benim dile getiirmek istediğim küresel ilaç şirketleri ve sağlık sektörünün (ve elbette onların taşeronu konumundaki DSÖ ve bütün sağlık kurumlarının) bu insanları birer kazanç kapısı, birer sömürü aracı olarak görmesi... Bir sürü ilaç verip insanların bir tarafını iyileştirirken yan etkileriyle diğer tarafını bozuyorlar. Bu lanet sektör o kadar zalim ki, yaşlıların ölmesini asla istemez, çünkü yaşasınlar (ne kadar yaşamak denirse artık) ki, ilaç satmaya devam etsinler, tetkik, teşhis, ameliyat masrafları eksik kalmasın.
Yazımdan soruya cevabım anlaşılmış olmalı. Evet, ben bu kapitalist sistem devam ettiği sürece ortalama yaşam süresi artsa bile insan sağlığının gelecekte günümüzden daha kötü olacağı inancındayım. Bununla birlikte hayalini kurduğum devrim gerçekleşir, eğitim ve sağlık hizmetleri tüm insanlara ücretsiz olarak verilir, sağlık alanındaki tüm yenilik ve buluşlar için patent hakkı ortadan kaldırılır, bütün sağlık personeli, uzmanlar ve bilim adamları hipokrat yeminine özünde sadık kalır da hayat bayram olursa o zaman geleceğe bir başka gözle bakabilirim. Herkese küresel sağlık terörünün tuzağından uzak, aklen ve bedenen sağlıklı bir gelecek diliyorum.