KATEGORİLER

18 Mayıs 2021 Salı

AĞAÇ EV SOHBETLERİ # 91

Sevgili DeepTone tarafından organize edilen Ağaç Ev Sohbetleri etkinliğimizin 91. Haftasına girmiş bulunuyoruz. Daha önceki haftaların sohbet konularını ve konuları öneren arkadaşlarımızın isim listesini burada bulabilirsiniz. Bu haftanın konusunu yine sevgili DeepTone / Sade ve Derin belirledi. Özellikle son pandemi "sözde" kapanma döneminde bir yanım beni hasta eden ülke gündemi hakkında delicesine yazmak tutkusuyla kıvranırken diğer yanım aklını başına topla, yaşadığın özgür bir ülke değil, başını belaya sokma diyordu. Ülke gündemi ruhumu daraltıyor. Umarım kendimi frenler, haddimi aşmam. Haftanın tartışma konusu şöyle: 

"Bizler için, ülke ve dünya gündemi yakından izlemek mi, uzaktan izlemek mi, hiç izlememek mi daha faydalı veya iyi?"

Sizi bilmem ama ben fena halde siyasi gündemi takip ediyorum. Siyasi gündemim içinde ekonomi, eğitim, sağlık, üretim, yargı, yasama, yürütme velhasıl ülkenin geleceği var. Benimki bir tercih değil, adeta bir hastalık. İklim, coğrafya ve doğal zenginliklerimiz bakımından hiç de aşağı kalır bir yanımız olmadığı halde neden İskandinav ülkeleri gibi refah içinde yaşayan bir toplum değiliz? Biliyorum elbette bu sorunun kahredici cevaplarını. Neden Amerika'da polis zencinin boynuna dizini dayayıp nefessiz bırakır ve ölümüne sebep olur? Neden on yedi yaşındaki bir Kürt genci dağa çıkar, can alır, can verir? Bunları yakından izlemek faydalı mı? Uzaktan mı izlesek, ya da aman bırak canım bize ne deyip sırtımızı mı dönsek? Elimiz kolumuz bağlı olduğunu ileri sürüp sadece izlemekle mi yetinsek? Yoksa bir insan olarak neler yapabiliriz diye düşünmek mi en iyisi? Ya da harekete geçmek, mahpushaneleri, işkenceyi, ölümü göze alıp... Hangisi en faydalısı, en iyisi? Kime fayda sağlayacak bu cesaretimiz, kimin iyiliğine koyacağız taşın altına elimizi? Kendi iyiliğimize, kendi faydamıza olmayacağı açık. Ya başkalarına, sömürülenlere, kadınlara, çocuklara, geleceğimize, hiç mi yararı olmayacak bunları düşünmenin, çevremizdeki insanların karınca kararınca gözünü açmalarını sağlamanın, fırsat bulduğumuzda elimizi taşın altına koymanın...

Gündem mi dediniz. Sedat Peker gülüşüyle gülmek istiyorum size. Kardeşlerim diyerek kollarımı iki yana açmak geliyor içimden. En az yirmi beş milyon izlemiş videolarını. Ne diyor? Temiz Süleyman, Süslü Süleyman diyor... Adaletin ortadan kalktığı bir toplumu mafya yönetir. Yemin ediyorum size, şu Sedat Peker denilen suç örgütü liderini devletin başına getirsek daha iyi yönetir bu ülkeyi. İnci Babaları arar olduk. Siyaset pisliğe dibine kadar batmış. Diyeceksiniz ki, sen bilmiyor muydun bunun böyle olduğunu? Bilmez miyim, biliyordum elbet. Buna rağmen hergün yeni şeyler öğrenince tüylerim diken diken oluyor. En az elli kişinin ölümüne sebep olmuş bir katilden, bir mafya reisinden medet umar hale geldik. Ama adam diyor, ben sizin kurtarıcınız değilim. Benim payımı vermediler, hakkımı yediler. Benim tek davam bu, diyor. Yani senin benim vergilerimi, canım ülkemin kaynaklarını peşkeş çekerken paylaşamamış beyler. Anlaşmazlık çıkınca girmişler birbirlerine. İşte sana gündem. Susurluk'un devamı diyorlar. O zaman ışıkları açıp kapatıyorduk, adalet istiyorduk, pislik çıksın ortaya diye. Birşeyler yapıyorduk yani. Biraz da işe yaradı, tam olarak olmasa bile. Aynı aktörler sahnede yine. Hadi görelim bakalım şimdi o cesareti, kimin eli gider ışığı yakıp söndürmeye. Korku... Demokrasi mi dediniz? Faşizmin dik âlâsı. 

15 Temmuz neymiş? Demokrasi ve Birlik Günü öyle mi? Normal vatandaş için ne fark edecekti ki, ha şimdi Fetö dedikleri yol arkadaşları darbeyle gelseydi devletin başına, ha şimdiki iktidar. Demokrasi nedir ki bizim gibi cahil toplumda? Celladımızı seçiyoruz sadece demokratik yolla. Gündem mi dediniz? Düşünmeyelim mi? Nasıl olsa her kim gelirse gelsin beceriyorlar mı bizi? Tadını mı çıkarmaya bakalım, eğlenelim, mutlu olalım. Düşünmeyelim hakkı yenenleri, özgürlükleri ellerinden alınanları, komşunu sana düşman edenleri...

Peki düşünmeyelim pandemiyi. Vatandaşın annesinin cenazesine sadece dört kişi katılabilirsiniz deyip Ayasofya'da on binlerce kişiyi görmeyen zalimleri. Soyup soğana çevirdikleri merkez bankasını, ülke dışına kaçmak için fırsat kollayan gençliği düşünmeyelim mi?

İstihbarat şube müdürleriyle ortak çalışan mafya bozuntularını düşünmeyelim peki. Fetö Borsası diye bir şeyin varlığı bizi hiç alakadar etmez zaten. Varlıklı kişileri Fetöcü diye yaftalayıp varlıklarına çökülmesinden, yarısının mafyaya, diğer yarısının siyasilerle bürokratlar arasında paylaşılmasından bize ne? Öyle mi?

Kardeşlerim! Kusura bakmayın, Sedat Reis'ten ağzıma yapıştı bu hitap tarzı. Söylenecek çok şey var. Beş tane holdinge peşkeş çekilirken bu ülke, biz sırtımızı dönüp yatalım öyle mi? Bakın ben size bir şey söyleyeyim. Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki, aylık geliri on bin liranın üzerinde herkes ya yasa dışı bir iş yapıyordur, ya da yasa dışı yapılan bir işe aracı oluyordur. 

Geçen gün youtube kanalından Hakan Şükür'ü izledim. Futbolla pek ilgilenmem ama o dünya kupasının parlak yıldızıydı. Amerika'da yaşıyor. Fetöcü dediler. Olabilir. Ne suçu var, örgütsel bir suç işlemiş mi, bilmiyorum. Ama bilmek istiyorum, eğer varsa bir suçu, eyvallah. İktidar yandaşı olmayan kim varsa ya terörist oluyor ya da Fetöcü. Fethullah nikah şahidi mi olmuş. Olabilir. Siz de ya Hazret, gel de bu hasret bitsin diye yalvarıyordunuz aynı şahsa. Onca masum Atatürkçü generali, hakimi, öğretim üyesini haksız yere yıllarca süründürdünüz hapislerde. Soruları çaldırdınız, doldurdunuz eski dostlarınızı askeri okullara, üniversitelere. Onca rezaletten sonra sizler sütten çıkan ak kaşık, Hakan Şükür terör örgütü üyesi iyi mi? Gündem mi dediniz? Ben Fetöcü dediğiniz Hakan Şükür gibi nicelerini izliyorum youtube'tan hergün. İbrahim Öztürk mesela, Almanya'da ikamet ediyor zorunlu olarak. Memlekete gelse hapse atacaklar. Moonstar diye Türkiye'de yasaklı bir youtube kanalı var. Ancak nasıl oluyorsa teker teker bütün videoları düşüyor youtube listesine. Adam Boğaziçi ekonomi mezunu bir profesör. Uzakdoğu ekonomileri üzerinde uzman. Kafaya takmış, niye aynı seviyede başladığımız yarışın gerisinde kaldık da Güney Kore, Singapur bizim fersah fersah üzerimize çıktı diye. Son olarak ülkemizin düzlüğe çıkması için on bir madde saydı. Hepsinin altına imza atarım. Yemin ediyorum, gelsin şu Fetö'cü dediğiniz Profesör yönetsin bu ülkeyi. Diyor ki, Batı aydınlanma çağını yaşadı, biz yaşamadık. O da karamsar benim gibi. Bir başka değer de Mustafa Öztürk, sanırım soyadı benzerliği var aralarında. Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde Profesör idi. Cübbeli Ahmet attırmış onu üniversiteden. Şimdi Almanya'da iyi bir üniversitede öğretim üyeliği yapıyor. Birçok ülkenin üniversitelerinde kürsüsü var. Kafası çalışan dindar bir kişi. İnanın dinimizi onun anlattığı gibi anlatsalar bu ülkede ben dahil herkes seve seve Müslüman olur. Ülkemiz yobaz hacıların hocaların elinden kurtulur. Gündem mi dediniz, işte benim gündemim. Geleceği karanlık, beni mutsuz eden güzel ülkem... 

Kardeşlerim! Biliyorum, bazılarınız kızacaksınız bana. Yapma, etme alırlar seni, başına bir iş getirirler diyeceksiniz. Bu güzel konuyu öneren güzel kardeşim, senin zombilerin, vampirlerin hayâl. Benim zombilerim ete kemiğe bürünmüş, vampirlerim milletimin kanını emiyor. Sen kendi gündeminle mutlu ol, ben kendi gündemime yanayım.

28 yorum:

  1. ülkemizin durumunun özetini yazmışsınız tarikat lideri denen sapkınların söz sahibi yapıldığına kulak tıkayıp göz yuman halkımızın ülkemizin dışarda itibarsız içerde kışkırtılan duruma duyarsızlıkları oturdukları dalı kesen ahmakları görüp hiddetlenmemek mümkün değil saygılar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Söylenecek çok şey var ama çaresiziz. İnsanlara akıl fikir sahibi olmalarını dilemekten başka bir şey gelmiyor elimizden. Tarikat konusuna hiç girmedim. Halen tarikat ve mafya tarafından sömürülüp soyuluyoruz. Bunu dile getirmek bile suç bu ülkede ne yazık ki. Teşekkür ederim, sağ olun.

      Sil
  2. sen de hepimiz gibi uzaktan izleyicisin işte. ülkenin bu hale gelmesinde hepimizin payı var :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Uzaktan izleyici olduğum doğru. Ülkenin bu hale gelmesinde hiç payım yok demiyorum ama çok fazla payım olduğunu da düşünmüyorum:)

      Sil
  3. Tahmin edeceğiniz gibi sizinle aynı fikirdeyim. Yok öyle sivri bile değil yazdıklarınız.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biliyorum. Yazılacak, söylenecek o kadar çok şey var ki... Umarım bataklığın içinden kurtarırız kendimizi.

      Sil
  4. Çarpıntı geldi okurken.
    Ben duygusal bir insan olarak haberleri izlemeyi çoktan bıraktım ama gündemi takip ediyorum yoksa olan biten karşısında susmak, görmezden gelmek insanı olan bitenden daha çok yıpratabiliyor zamanla. Bir denge tutturmak ve herşeye üzülmektense değiştirebileceklerimize odaklanmak ve değiştirmek için adım atmak bana daha büyük tatmin veriyor politik / sosyal anlamda....
    En sevdiğim (siz de bahsediyorsunuz bundan) şey olan farklı fikirdeki insanlarla konuşmak tartışmak konusu ise son zamanlarda çok zorlaşmaya başladı, eskiden fikir farkı olsa da saygı olurdu şimdi özellikle medyada mümkün değil, bu nedenle medyadan tamamen uzak durmayı tercih ediyorum...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. şunu izlediniz mi bilmiyorum, siyaset konusu 33.50 civarından başlayarak birkaç dakika güzel ele alınmış ama geneli de çok iyi, ilginizi çeker belki:
      https://www.youtube.com/watch?v=ogdUpjsse3U

      Sil
    2. Bu konu tam üstüne geldi. Farklı bir süreç yaşıyoruz. Blogumu kurduğum günden beri ilk kez yorumlara bu kadar gecikmeli cevap yazıyorum. Ben de çok duygusalım ve bu yüzden ülkede yaşananlar beni derinden etkiliyor. Sanırım artık tartışılacak aşamayı çoktan geçtik. Devlet içinde mafyalar savaşı yapılırken ülkenin bir iç savaşa sürüklenmesinden korkuyorum. Kendimi halen toparlamış değilim.

      Önerdiğiniz youtube linkini izleyeceğim. Daha sonra belki düşüncelerimi burada belki de ayrı bir yazıda ele alırım. Siz önerdiğinize göre kesinlikle ilgimi çekeceğini biliyorum:) Teşekkürler.

      Sil
    3. DW Türkçe'nin filminde sessiz kuşakla Z kuşağı mukayesesini gerçekçi buldum. Olumlu yanı; eskiden liyakat önemliydi, şimdi ise siyasal itaat, olumsuz olan; eskiden hiyerarşik devlet kurumu önemliydi, şimdi daha geniş ufukla düşünebiliyor genç nesil. Ben Z kuşağını filmde gösterilenden biraz daha farklı olduğunu düşünüyorum. Bilgisayarda bir chat programında rastladım: Oğlan on altı yaşında, dünya ülkelerinden farklı insanları alıyor ekrana ve basit, bol küfürlü saçma sapan sohbetler yapıyor. Yabancılar takılıyor bazen, onlarla son derece yetersiz İngilizcesiyle iletişim kurmaya çalışır, hatta google translate ten hem yazılı hem okunuş olarak yardım alır. Sonuçta onu bile yüzüne gözüne bulaştırır. Böyle vasıfsız bir delikanlının on binlerce takipçisi var ve o kadar genci peşinden sürüklüyor. Filmde belirtildiği gibi kuşaklar homojen değil belki bu yüzden Z kuşağını tam anlamış değilim.

      Sil
  5. Bu haftanın konusu da tam sizlik olmuş ve hakkını vermişsiniz sonuna kadar, kaleminize sağlık 🙏 Kardeşlerim :-)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Konu beni de aşmış görünüyor. Çok teşekkür ederim. Kardeşlerim:)))

      Sil
  6. Son paragrafta Peker gözümde canlandı:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sizin gözünde canlandırdığınız benim rüyalarıma giriyor artık:)))

      Sil
  7. En hak verdiğim yazılardan biri oldu. Takip etmek sinir sistemimi alt üst ediyor; ama başka türlüsü de mümkün değil. Bir gece uyurken öyle şeyler oluyor ki özgürlük alanı diye bir şey kalmadı zaten.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne özgürlük ne adalet, hiçbir şey kalmadı memlekette. Çok üzülüyorum, bizler buna layık bir millet değiliz. Teşekkür ederim:)

      Sil
  8. Mr. Kaplan bu yaptığınızın sonu yok. Binlerce böyle video izleyebilir, hatta burada bizlere aktarabilirsiniz. Ama maalesef bir kişiyi bile aydınlatamazsınız. Çünkü anlamak istemiyorlar, görmeyi, duymayı reddediyorlar. Siz izledikçe daha çok üzülecek, daha çok sorgulayacak, daha çok isyan edeceksiniz. Ne yapsanız kendinize ve sevdiklerinize yapacaksınız. İzleyip çevrenizdekilerle konuştukça içiniz kararmaya devam edecek. Anlatıp anlatıp değiştiremedikçe yorulup kızacaksınız. Çok karamsar yaklaştığımı düşünebilirsiniz ama karamsar değil, realistim. "Peki n'apalım, boş mu verelim?" diyeceksiniz... Boş vermek mümkün değil de kendimizi çok kaptırıp içinde boğulmayalım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bilmiyorum Mrs. Kedi. Peker'in videolarını izliyor musunuz bilmem ama bizi mafyanın yönettiğine kesinlikle kani oldum. Elimde değil, sürekli araştırıyor ve yeni şeyler öğreniyorum. Doğan Grubunun Demirören'e geçirilmesi, uyuşturucu, milletin malına mafya kanalıyla çökülmesi, gazeteci müsveddelerinin karıştığı iğrenç şeyler. Ama inanıyorum ki cumhuriyetin yüzüncü yılında önemli şeyler olacak. Ya iç savaş çıkacak batacağız, ya pisliklerimizden arınıp çıkacağız. Osmanen Germania adında Almanya'da faaliyet gösteren yasa dışı bir örgüt var. Kara para, uyuşturucu, kadın ticareti, kaçakçılık gibi her türlü yasa dışı işe karışmış, bizim gurbetçi serserilerin kurduğu uluslararası örgüt varmış. Bu örgüt yöneticileri ile bizim devlet başkanımızın doğrudan ilişkisi olup bazı faaliyetler içinde bulunuyorlarmış. Bu yasa dışı örgüt farklı ülkelerdeki mafya oluşumlarıyla irtibatlı ve Almanya'da Nazi grupları ve İslam karşıtı gruplara karşı yasa dışı yollardan faaliyet yapıyormuş. Şimdi hatırlıyorum bizim son yapılan seçimlerde Tayyip'in Almanya'da yapacağı bir mitinge Almanya hükümeti izin vermemiş ve bu yüzden Tayyip de Alman başbakanına ne biçim demokratsınız deyip demokrasi dersi vermişti. Şimdi olaylar daha anlaşılıyor. Almanya bu yasa dışı örgütün ipliğini pazara çıkarmış ve hala takip etmekte.
      Yıl 2023 Cumhuriyet'in sonu mu olacak, yoksa yeni bir diriliş mi göreceğiz, ömrümüz yeterse... Telkinleriniz için teşekkür ederim ama sanırım bir süre daha kendime gelemeyeceğim:(

      Sil
    2. İzlemiyorum ama kaçamıyorum da Sedat Peker'den çünkü kayınvaldem ve kayınpederim izliyorlar. Hatta sıkı takipçisi oldular desem yeridir. Sizinle aynı şekilde düşünüyorlar. Ne zaman bir araya gelsek tek gündemimiz bu olaylar artık. Ama ne değişiyor? Bizim değil, bunları bilmeyen, anlamayan, körü körüne yaşayanların oturup izlemesi gerek. O da olacak şey değil maalesef. Sedat Peker şu an kendi tekerine çomak sokulduğu için, tüm o anlattıkları mevzularda kendi istediği payı alamadığı için konuşuyor. Payını verseler susup oturur. Çok değerli olan vaktimi öyle değersiz adamlarla harcamak istemiyorum şahsen. Ama küçücük bir umut var şu karmaşanın içinde. Kime, neye inanacağına henüz karar veremeyen kesim corona yasakları yüzünden evde olduğu için ister istemez bu videolara maruz kalacak. Bu sayede yanlış kişilere inanmaktan kurtulur belki onlar. Tarafını çoktan seçenler içinse pek faydası yok bence bu tip videoların.

      Sil
    3. Ben de kayınvalideniz ve kayınpederiniz gibiyim, evet:)) Aynı kuşaktan olmalıyız onlarla. Eğer İtalya'daki gibi bir temiz eller operasyonu olma ümidini kaybedersek iyice karamsar olacağız. Sedat Peker, evet ben pisliğin tekiyim diyor, bunu kabul edince onu değersizleştirmenin anlamı yok. Ancak temiz olduğunu iddia eden siyasetçi, bürokrat ve medya inanın ki ondan çok daha pislik. Bugün meclisteki milletvekillerinin geçmişine baktığınızda en az yüzde altmış ya da yetmişi suça karışmış olduğunu görmek iç karartıcı. Bu tipleri sanki halk seçiyormuş gibi aldatılıyoruz. Adına demokrasi diyorlar. Çok değerli gazeteciler, yazar ve düşünürler, birkaç tv kanalında ve youtube haber kanallarında halka gerçekleri anlatıyorlar. Maalesef halkın çoğu yandaş kanallarda inanılmaz ölçüde yanlış bilgilendiriyor, yanlış algılarla dolduruluyorlar. Umarım Sedat Peker siyasi iktidarla anlaşma yolunu seçmez de mümkün olduğu kadar çok pislikler dökülür ortaya. Ne yazık ki bugün bir suç örgütü liderinin ağzına bakar olduk. Bu da ülkemizin bir gerçeği. Bağımsız yargıya sahip olana kadar o veya bu her kim iktidara gelirse kendi mafyasını kuracaktır. Bir kişiye dahi ulaşır gerçekleri anlatırsak belki vatandaşlık görevimizi biraz olsun yerine getirmiş oluruz. Yani özellikle içinde bulunduğumuz süreç içinde vatandaşlık görevi kime olursa olsun oy vermek değil, çevremizi bilinçlendirmek olmalı bence.

      Sil
  9. Şahsen twitter, facebook, instagram gibi sosyal medya kurumlarını bırakalı epey oldu. O platformlar tam bir pislik. Blogger şimdilik daha iyi. Ben ülkem adına çok endişeleniyorum. Evet, müthiş moral bozucu. İnsanlara kabahat yüklemek istemiyorum. Muazzam bir algı yönetimi ile geleceğimizi karartıyorlar. Son olaylar göstermiştir ki, bizi mafya yönetiyor. Eskiden de öyleydi ama en azından kör topal bir adalet vardı. Şimdi mafyanın, tarikatın yuvalanmadığı bir yer kalmamış. Ne zaman ki parayı paylaşamıyorlar, başlıyorlar pisliklerini dökmeye. Bu evvelsi gün Susurluk, dün Fetö, bugün Sedat Peker olarak çıkıyor karşımıza.

    YanıtlaSil
  10. günümüzün uzaydaki uyduları, uzaya çıktığında dünyanın geçmişinin fotoğrafını ve filmini çekebiliyormuş, istediği zamana gidebiliyor, ama geleceğe gidemiyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öyle mi? Şaşırtıcı bulduğumu söylemeliyim. Keşke geleceği görselerdi, daha hayırlı bir çıkartmış olurlardı:)

      Sil
  11. Elbette, paylaşabilirsiniz. Sorun yok:)

    YanıtlaSil
  12. Aynı endişeleri ve üzüntüyü ben de yaşıyorum. Zamanında öldürülen değerli gazetecilerimiz ve bilim adamlarının acıları daha da çöktü üstüme. Derin devlet olgusunu o zamanlarda da hissiyatla biliyorduk ama şimdi dillendi. Her şey ortaya çıkıyor teker teker. Eğer temizlenme adalet sağlayıcılarından değil de mafya elinden olacaksa ona bile razı duruma geldik. Çok üzücü sevgili Kaystros, çok.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Resmen koptum ben. Ben ki, 12 Eylül darbesinden bu yana siyasi olayları yakın olarak takip eden bir kişi olarak, Türk olmaktan utandım. Ne blog okuyabiliyorum, ne yazabiliyorum. Bu ülkeyi devlet mafyası yönetmiş, yönetiyor. Sedat Peker katil, her türlü olumuz sıfatı hak ediyor fakat sözde devlet adamlarının yanında zemzemle yıkanmış gibi. Eğer öldürülürse çok acırım, demokrasi köprüsü, cart curt yerine adamın demokrasi kahramanı olarak heykeli dikilmesi lazım. Evet, bir anlaşmazlık nedeniyle ifşa ediyor bu rezillikleri. Aynı Fetö olayından olduğu gibi. Fetö'ye yaptıklarını ona yapmak istiyorlar, rezillik iktidarlarını sürdürmek için. Önce sar sarmala, ters düşünce terörist, organize suç örgütü diye karala. Gerçekten hala olan biteni görmeyen varsa bu milletten, kesinlikle geri zekalı, vatan hainidir.

      Sil
  13. İnsanın psikolojisinin sağlam kalması mümkün değil ama ben de sürekli takip ediyorum. Valla bunu ilk defa size söylüyorum. İki ay kadar önce eve 5 tane polis geldi bizim. DÜnyanın en iyi insanlarında biri annemi karakola götürdüler. Neden mi, teee geçen senelerde Ekrem İmamoğlu'na yaptığı bir destek mesajı için =)) Ne diyeyim ki daha...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Geçmiş olsun. Her an benzer bir durumu yaşayabiliriz. Sistem terörist, mafya ve alık insan sürüleri üretiyor. Şu anki psikolojim 1974 Barış Harekatında yaşadığım savaş durumundan daha bozuk. Bugün İmamoğlu'nun konvoyuna saldırılmış. Birkaç gün önce Akşener'e provokasyon düzenlendi. Yakında büyük olaylar bekliyorum. Bir şekilde çıkarız yine bu işin içinden ama maalesef yine Erdoğan kahraman olarak çıkar bu durumdan. Ülkenin pisliklerinden temizleneceğine dair ümidim kalmadı. Bir korku filmi izler gibi gündemi takip ediyorum. Ne yazacak hal kaldı ne okuyacak!

      Sil