"Kendimize benzeyen arkadaş mı benzemeyen arkadaş mı seçmek daha keyifli?"
Öncelikle arkadaş seçimini ele almak istiyorum. Elbette arkadaş seçimi pazarda sebze meyve seçmekten farklı bir şey olmalı. Sözgelimi bir partiye gidiyorsunuz, orada bir sürü arkadaş namzedi var, ve siz kendinize uygun gelen arkadaşı seçiyorsunuz. Tipini, görünüşünü, tavırlarını beğendiniz diyelim, peki nasıl bir karaktere sahip? Hadi seçtik diyelim; peki o arkadaş sizin arkadaşlığınızı kabul edecek mi? Bence arkadaş seçilmez, tesadüfler insanları bir araya getirir ve kafası birbirine uyan kişilerle arkadaşlık tesis edilir. Oturduğunuz mahalleden, okuldan, iş yerinden, katıldığınız bir davetten ya da gittiğiniz, gezdiğiniz yerlerden kendinize bir arkadaş bulabilirsiniz. Yani tesadüfen bir araya gelmek işin ilk adımıdır.
Arkadaş seçimi ancak karşımızdaki namzetin bizi arkadaş olarak uygun görmesinden sonra başlar. O zaman o kişi ile arkadaş olma ya da olmama yönünde tercihimizi yapabiliriz. Kendimize benzeyen arkadaştan söz ederken fiziksel görünüşün kastedildiğini sanmıyorum. Buradan anlayacağımız, karakter yapısı, sahip olduğu ideoloji, hobileri, zevkleri vs. kriterler olmalı. Söz konusu kriterlerde birbirleriyle azami ölçüde uyum sağlayan kişiler daha keyifli bir arkadaşlığa yelken açabilirler. Pek çok kişi futbol maçlarını izlemeyi sever. İki arkadaştan biri futboldan hoşlanmıyorsa hiç keyifli bir manzara çıkmaz ortaya. Bilimsellikten uzak, dogmatik fikirlere dayanan inanca sahip biriyle sohbet edebilirim, yeter ki zihni açık olsun. Fakat beyni örümcek bağlamış, sabit fikirli bir insanın bana ne faydası olabilir, aramızdaki sohbet beni keyiflendireceği yerde sinirlerimi yorar. Saçının bir teli görünürse bunu ahlâk sorunu yapan ve cehennemde yanacağına inanan bir hatun ne kadar iyi özelliğe sahip olursa olsun asla arkadaşım olamaz.
Hayat arkadaşı dediğimiz ve evlilikle sonuçlanan eş seçiminde durumun biraz farklı olduğunu düşünüyorum. Zira normal arkadaşlıklarda istediğin zaman arkanı dönüp gidebiliyorsun. Evliliklerde eşler biraz daha tahammül etmek zorunda birbirlerine. Güvene, saygı ve sevgiye dayalı evliliklerde, eşler birbirlerine benzemese de ilişki keyif verici olabilir. Elbette benzemezlikler bazen yıpratıcı, can sıkıcı olabilir. O zaman sabır ve hoşgörü ile sıkıntıların üstesinden gelinebilir. Zaman zaman söz konusu benzemez özellikler olumlu sonuçlar da verebilir. Eşimle ideolojik görüş ve diğer temel konularda birbirimize benzeriz fakat benzemeyen pek çok özelliğimiz de mevcut. O, olaylar karşısında ani tepki gösterirken ben daha sakinim. Tatlısından tuzlusuna, mezesinden, etine, sebzesine çok güzel yemek yapar. Genellikle sarımsak kullanmayı sever yemeklerde. Benimse kokusuna dahi tahammül edemediğim bir şey şu sarımsak. Dışarıda yiyorsun evde neden yemiyorsun deyip tartıştığımız çoktur. Bilmiyorum, gerçekten dışarıda yediğim zaman belki fark etmiyorum, haklı olabilir. Şimdi bu tür benzemeyen yönlerimizden dolayı ortaya çıkan tartışmaların keyifli olduğu söylenebilir mi? Sözgelimi eşimle oturup midye dolma ve bira içmeyi ne kadar isterdim. Ne büyük keyif olurdu! Lâkin eşim hijyen bakımından midyeyi ağzına koymadığı gibi bira içmeyi de sevmez. Yine de her türlü benzemez yönümüzle ben ondan çok memnunum, kırk yıla yaklaşan ilişkimizin benim açımdan son derece keyifli olduğunu düşünüyorum.
Benim de en yakın arkadaşlarım benden çok farklı karakterde ve düşüncelerde olan insanlar ama hayata bakışımız özgürlükçü demokratik olunca sanırım fikir ve davranış farklılıkları sorun olmuyor.
YanıtlaSilBu arada ilahi sevgili Kaystros, anlaşamadığınız konu sarmısak olsun yahu :))) Çok hoş çok…
Kesinlikle. İki insanın tamamen benzer özelliklere sahip olması mümkün değil. Önemli olan dediğiniz gibi hayata bakış açısı. Gerçekten de bütün anlaşmazlıklarımız sarmısak gibi sudan sebepler. Zaman içinde zaten birbirimize benzetiyoruz kendimizi olabildiğince:)
SilSöylediklerinize katılıyorum. Bence de ''hadi arkadaş olalım'' diyerek arkadaş olunmaz. Hadi olundu diyelim -ki bu kısımda aklıma üniversitenin ilk yılında koluna yapışılan ve zaman geçtikçe bir avuçtan az kalan arkadaş grupları geldi- yine uzun ömürlü olacağını sanmıyorum.
YanıtlaSilKatıldığım bir diğer nokta ise belli başlı büyük konularda aynı bakabilmek. Din, ideoloji, hayata bakış vs vs konularında benzer olmayınca çatışma çıkması çok olası. Hele ki karşıdaki kişi dar düşünceliyse. O zaman hep ben hep ben der ve yine sorun çıkar. Ama sarımsaktır, biradır gibi konular bence çok da sorun değildir. Biri yemez, öbürü içer; sorun çözülür. Çözülmeyen sorunlar olmasın yeter ki.
Eş seçimi ise dediğiniz gibi hayat arkadaşı seçmek. Bu konuda hızlı karar alabilenlere şaşırıyorum. Benim anksiyetem tutar herhalde. Hadi yine sonsuza kadar birlikte olacağız ütopyasına girmeyelim ama aynı evi, aynı hayatı, paylaşmak mı... Ben kardeşimle bile ne çok kavga ederdim :) Gerçi bana uzak gelen bir konu bu ama ne bileyim, yeri gelince üç beş cümle kurasım geldi. Belki ileride anlarım :)
Bana üniversiteden bir arkadaşımı hatırlattınız. Yakama öyle bir yapışmıştı ki, kendimi bir türlü kurtaramıyordum. Sinemaya gidelim, şöyle yapalım, böyle yapalım diyerek fena halde bunaltıyordu. En sonunda silkinip attım yakamdan. Temel konularda anlaşılmazsa sağlıklı bir ilişkinin kurulamayacağı kanaatindeyim. Ayrıntılar bir şekilde tolere edilebilir.
SilEvlilikte kavga olmayacağını hayal ediyorsanız, yanılıyorsunuz. Zaman zaman farklı düşünceler, yanlış anlamalar olabilir. Önemli olan karşılıklı güven ve saygı sınırlarını aşmamak.
ayrıntılı güzel açıklama olmuş sonlarda neşelendim güldüm :)
YanıtlaSilDeep, konuları güncelledim. Verdiğim aradan dolayı seni yalnız bıraktım, bu süre içinde Ağaç Ev Sohbetlerinin canlılığını koruması beni mutlu etti.
Silhıhıms ivit piki :)
SilOrtak paydalarımız olsa da farklılıkların renk kattığı arkadaşlıklar daha kalıcı oluyor benim hayatımda...
YanıtlaSilOrtak paydaların temeli oluşturduğu farklılıkların renklendirdiği arkadaşlıklar olabilir. Zaten iki insanın tamamen birbirine benzediği bir durum söz konusu olamaz:)
SilEvet bence de arkadaş seçilmez, arkadaş olunur, konuya çok güzel bir yerden bakmışsınız, gülümsedim okurken:) Benim de arkadaş seçiminde kırmızı çizgilerim var, kendimi niye yorayım değil mi ama :)
YanıtlaSilSeçilebilse ne iyi olurdu değil mi?:)) Hatta sadece hali, tavrı değil, karakterini de anlayıp seçebilme imkânı olabilseydi. Elbette, hatır için arkadaş olunmaz ki:)
SilArkadaş seçmek ya da arkadaş olmak cinsiyete göre, yaşa göre, alışkanlıklar veya zevklere, hobilere göre ne çok değişimler gösterir. Seçilen kişi bu seçime karşılık vermeyebilir. İlkokulda ne masum mektup arkadaşlıkları vardır; "Öğretmenim, Ali Ayşe'yi seviyor" Oysa Ayşe'nin haberi bile yoktur. Ergenlik çağı arkadaşlıkların zirve yaptığı çağlardır. Bir şarkı, bir sanatçı, bir kitap, bir şiir arkadaş seçimi için yeterlidir. Hayallerdeki bir çift göz rengi, saç biçimi sevmek için yeterlidir. O çağlarda benzerlik değil, güncel olan, moda olan önemlidir. Çoğu genç birbirinin kopyası gibidir zaten.
YanıtlaSilSonraki yıllar çekim gücü de değişir. Bazen para, bazen iyi huy, iyi ahlâk, bazen başarı, bazen kişilik , bazen farklılık seçimi etkiler. Marilyn Monreo- Arthur Miller ilişkisi önce garip gelir insana . Aptal sarışın rolünde bir artist, çok akıllı bir yazar. Her zaman kendine benzeyen biri değildir seçilen. Veya zıtlıklar hiç de göze batmaz. Hayatta öncelikli konular sürükler insanı. İNSAN'ın olduğu her yerde hiçbir şey şaşılası değildir. "Her seçim bir vazgeçiş " de olabilir.
Akıllı insan mutlu olmak ama aynı zamanda mutlu etmek için kişiliğinden ödün de verebilir. Değişim hayatın özünde yok mudur? Değişime ayak uydurabilen insan mutluluğu da erişme şansını yakalayabilir.
Önemli olan benzerlik ya da zıtlık değil, karşılıklı küçük fedakarlıklarla arkadaş, dost veya eş kalabilmektir diye düşünüyorum.
.
Kendimi bildim bileli arkadaş seçimine dikkat ettim. Bana bir şeyler katan, iyi ahlâka sahip, iyi huylu, çalışkan kişileri seçtim. Bazen çevremizde istemeden arkadaşlık ettiklerimiz de olmuştur. Onlara hep mesafeli yaklaştım. Genellikle uyuşmadığım insanlarla arayı soğutan ben oldum. Fakat bilmeden kırdığım, hatalı davrandığım arkadaşlar da oldu. Bu kez onların arkadaşlığını kaybettim.
SilDış görünüş, konuşma ve insanın kendini ele veren karakter yapıları ilk plânda arkadaş olmada etkilidir. Zaman içinde birbirini tanıma süresi başlar ve bazı konularda yanlış anladığınız/anlaşıldığınız ortaya çıkar. O zaman ilişkinin sonu görünmüştür.
Belirttiğiniz üzere yeri geldiğinde benzemez özelliklerimizden karşılıklı fedakârlık ederek ilişkiyi sürdürmek gerektiğini düşünüyorum bende. Zira iki insan birbirinin tamamen aynı özelliklere sahip olması mantık dışıdır.
Benzemeyen arkadaşları severim, çeşitlilikte de bir hoşluk var. :)
YanıtlaSilTali özellikler farklı olabilir arkadaşlıkta. Ancak, sözgelimi küfürbaz biriyle arkadaşlık etmem şahsen:)
SilAğaç Ev'e geri gelmenize çok sevindim Mr. Kaplan :)
YanıtlaSilBen atasözlerimizi çok seviyorum:) Güzide atasözlerimizden bazılarını buraya bırakmak geldi içimden:
"Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim."
"Üzüm üzüme baka baka kararır."
"Körle yatan şaşı kalkar."
Yazar Jim Rohn, “İnsan, en çok vakit geçirdiği 5 kişinin ortalamasıdır.” diyor. Bu yüzden arkadaş seçimlerimiz çok önemli. Arkadaşlarımızı mevcut andaki ihtiyaçlarımız doğrultusunda seçtiğimizi düşünüyorum. Yani biz hayatın hangi evresindeysek ona göre arkadaşlar ediniyoruz. Misal ben şu an doğa, kitap, sakinlik, huzur evresindeyim. Bunları paylaşabileceğim arkadaşlarım var. 4-5 yıl önce Hayat akıp gidiyor, her an bir şey yapmalıyım evresindeyim, ona göre arkadaşlarım vardı.
Bazen ben değiştim, bazen arkadaşlarım değişti. Bazen ben uzaklaştım, bazen onlar beni bıraktı ama tabi zamana meydan okuyan arkadaşlıklarım da var. Onlar en zor günleri paylaştığım arkadaşlar.
Ben de sevindim:)) Çok teşekkürler.
SilEvet, yazdığınız ata sözlerinde arkadaşlıkta karakterlerin benzeştiğini, başta olmasa da belli bir süre sonra huy ve davranış özelliklerinin birbirine yaklaştığını anlıyoruz. Benim de katıldığım bu sözlerin yanı sıra biz mi benzerlerimize akarız, benzerlerimiz mi bize akar yoksa kendimizi karşımızdaki kişiye, karşımızdaki kişinin de bize benzemesine imkan mı veririz, burası muamma:)
Jim Rohn'a da katılırım. En yakın akraba olsun eğer karakterler uyuşmazsa sağlıklı bir ilişki yürütmek asla mümkün değildir. Bana karşılık önceden hiç tanımadağın biriyle can dostu olabilirsin.
İçinde bulunduğumuz çağın ve ortamın (ekonomik, sosyal, psikolojik, politik...) insan ilişkilerinde güvensizlik yarattığı da ayrı bir gerçek. Bu nedenle eski arkadaşlıkları bulmak oldukça zor, şimdi herkes gendi gemisini yürütmeye çalışıyor.
İnsan herkesle tanışabilir ve yüzeysel sohbetler edebilir ama arkadaş/dost olmak için biraz teşriki mesai gerekir. Soruya gelirsek eğer, elbette aynı duygularda ve görüşlerde dolanan insanların kaynaşması daha yoğun olabilir. Tamamen farklı birileriyle de arkadaşlık yapılabilir. Önemli olan şey "bence" bu farklı karakterdeki insanların iyi niyetli yapıları, olumlu bakışları. Sizin de önceki yorumlarda yazdığınız gibi tarzı uymayan birileri ile iletişim her an kesilebilir, aksayabilir. :)
YanıtlaSilDavul dengi dengine diye bir söz vardır. Ne kadar samimi olsak da dengimiz olmayanla sağlıklı bir arkadaşlık ilişkisinin fayda sağlayacağına inanmıyorum. Bu iki kişinin tamamen benzemesi gerektiği demek değildir ancak asgari şartları da barındırması gerekir. Öncelikle bağnaz kişiliğe sahip bir kişiyle ilişki kuramam şahsen. Arkadaşım bana bir şeyler vermeli, ben de ona bir şeyler katmalıyım:)
Sil40 yıl dile kolay. Maşallah...
YanıtlaSilDaha durun bakalım, yolun başındayız:)))
Sil