KATEGORİLER

9 Kasım 2020 Pazartesi

AĞAÇ EV SOHBETLERİ # 64

Sevgili DeepTone Ağaç Ev Sohbetlerinin fahri moderatörü, bu aralar rahat! Andromeda (tık tık) en heyecanlı sohbet arkadaşlarımızdan oldu ve bu durum beni mutlu ediyor. 64. Haftanın sorusu bir kez daha kendisinden...  Hadi hemen bakalım bizden hangi konuyu tartışmamızı istiyor:

İnternette vaktinizi nasıl geçiriyorsunuz?

İnternetin yeni yeni evlere girdiği yıllarda Andromeda henüz ilkokula yeni başladığını yazmış. Dinozorluğum ortaya çıkacak ama ben ilkokula başladığımda TRT'nin Ankara Mithatpaşa Caddesindeki stüdyosundaki deneme yayınlarına başlaması için daha iki yıl geçmesi gerekecekti! Yıllar sonra Ankara'da, üniversitede o zamanlar "computer" dediğimiz bilgisayarları tanıdık. Yine Andromeda bu cihazdan "kocaman bir kasa, klavye, mouse" olarak bahsetmiş. Gülümsetti beni tabii. Çünkü tam da onun yaşlarına denk gelen kendi zamanımda üniversitenin diğer mühendislik departmanlarına hizmet veren "Computer Sciences" adı altındaki bölüm, Bilgisayar Mühendisliği bölümüne dönüştürülmeye daha yeni başlamıştı. Ve o zamanın bilgisayarları, bölümün giriş katını dolduran gürültülü devasa makinalardı. Her biri birer dikiş makinesini andıran klavyeli "punching machine" lere kartlarımızı yerleştirir, her bir program komutumuz kartlarda açılan birer delikle karşılık bulurdu. Bazen elli bazen beş yüz kart delmek için bu odalarda yarım saatlik rezervasyon yaptırır, işimiz bitince gidip ana makineye okutur, çıktı almak için bir numara alır ve sonucun çıkması için yarım gün kadar beklerdik. Sonra bir bakardık ki, sonuç yok! 3 warning, 2 error. Hadi kalk, yine "punching machine" lerde rezervasyon yaptır, hatalı komut kartlarını düzelt, yine git ana makineye yüklet ve çıktı almayı bekle. 

Derken pc'ler, cep telefonları, ve internetle birlikte akıllı telefonlar birbiri ardına arz-ı endam ettiler hayatımızda. Bir zamanlar derslerden geri kalmayalım diye ebeveynlerimiz tarafından kabinlere kilitlenen TV'lerden sonra biz de çocuklarımızı bağımlısı haline geldikleri dijital oyunlardan kurtarmaya çalışıyorduk. Özellikle oğlumun ortaokul ve hatta lise yıllarında müptelası olduğu FIFA isimli oyunun, derslerini son derece olumsuz etkilediğini hatırlıyorum. Bir yakınımın çocuğu hala bu tür oyunların pençesinden kurtulamıyor, ODTÜ'den atılmak üzere!

Gelelim asıl konumuza. Bugünün çocukları bilgisayar ve internetle doğdukları için bizden şanslılar. Bizim kuşak her zaman onlara yetişmeye çalıştık. Çalışma hayatımda telefondan sonra en çok kullandığım iletim aracı e-mail olmuştu. Sosyal medya fenomenini her zaman uzaktan takip ettim. Facebook, Twitter, Instagram gibi sosyal ortamları benimsediğimi söyleyemem. Fakat bu araçların muazzam bir güce sahip olduğunun farkındayım. Düşünebiliyor musunuz, istendiğinde birkaç dakika içinde milyonları sokağa dökebilecek bir güçten bahsediyorum. Kimse elinden akıllı telefonlarını düşürmüyor, iletişim araçlarından en popüler olanı bu alet. Dünyanın bir köşesinde deprem mi oldu, artık ilk haberi radyo ya da TV den değil, sosyal medyadan alıyoruz. Kontrollü darbemizi önlemek için  bile sosyal medya avantajımızı kullandık.  Saygıdeğer cumhurbaşkanımızın kayınbiraderinden darbeyi öğrenmesinden çok daha önce, camilerde "sela okuyun" mesajının  birkaç saniye içinde 90.000 imam, müezzin ve vaizin cep telefonlarına ulaşması sosyal medya gücünün açık bir göstergesi.

Bunun yanı sıra İnternet, sosyal medya üzerinden toplumda nefret, bölünmüşlük, ahlaksızlık, hakaret zirve yapmıştır. Fake hesaplar başta olmak üzere birilerinin yüzünü bile görmediği başka kişilere hakaret ve küfür dolu mesajlar göndermesi toplumda nefret tohumları saçmaya devam etmekte. Türkçemizi katleden yeni iletişim dilleri, emojiler sosyal ilişkilerimizi olumsuz yönde etkilemekte. Diğer taraftan tüketime dönük alışveriş siteleri ve reklamlar gerekli gereksiz harcamalar yaparak insanları zor durumda bırakmakta. Özetle, bu yönleriyle sosyal medya ortamından uzak kalmayı yeğliyorum. 

Her şeye rağmen yoğun bir internet kullanıcısı olduğumu söylemek isterim. Bilgiye kolaylıkla erişim inanılmaz bir konfor sağlıyor elbette. İstediğim her türlü sanat etkinliği elimin altında. Yanlış bildiklerimi düzeltip bilgi dağarcığımı genişletiyorum. İnternet bu bakımdan devasa bir kütüphane, müzik dolabı, sergi salonu, müze, spor salonu ve pek çok şey benim için. İsteyen yeni bir dil öğreniyor, isteyen yeni bir enstrüman çalmayı. Sınırsız bilgi kaynağı. Blog yazarlığı, bloglar arasında gezip yeni şeyler öğrenmek hem eğlenceli hem de bilgilendirici. Düşüncelerin saygı çerçevesinde özgürce dile getirilmesi, karşıt fikirlerden faydalanmak, ihtiyacım olan pek çok şeyi sağlıyor bana. Oyun oynamıyorum, boşa geçen bir zaman çünkü bu. Bunun bir hastalık olduğunu biliyorum, eğer başlarsam kesinlikle kendimi kaptıracağımdan eminim. 

Blog yazarlığı ve blog okuyuculuğumun yanı sıra, youtube kanalını, wikipedia  sözlüğünü, ekşi sözlüğü, Qoura  platformunu takip ediyor, özellikle artık yandaş medyaya ciddi bir alternatif oluşturan bireysel haber kanallarını, Turgay Yıldız, Bahadır Tokmak gibi eski hiciv ustalarını, Flu TV,  Nevşin Mengü, Özlem Gürses gibi güncel olayları değerlendiren gazetecileri, sokak röportajlarını, bazen mutfak konulu videoları izliyorum.

Sözlerimi bitirmeden önce, internetin seviyeli ve birbirine saygılı insanların meydana getirdiği bir özgürlük platformu olan blog aktivitesine olanak vermesi, bence en büyük avantajlardan biri. Eğer sosyal medyada boy gösteren camia blog dünyasına girebilmiş olsaydı, en azından günlük olarak yaptıklarını, düşüncelerini, hayallerini yazabilselerdi, ilgi alanlarına göre diğer blog yazarlarıyla ilişki kurabilselerdi bugün çok farklı bir yerde olurduk sanırım. Ne bileyim, belki de böylesi daha iyi. Çünkü bu kişiler blog dünyasına girseydi, belki bizler kaçmak zorunda kalacaktık. Bu konuda sizlerin de fikirlerinizi öğrenmek isterim. Ağaç Ev Sohbetleri ailesi genişlesin, yeni sorular gelsin.

27 yorum:

  1. İlk bölüme 3 warning 2 error veriyorum ben de :)

    Orta okulda iken bilgisayar odası diye bir oda vardı.Kirli gri ,koca ekranlar.Hata ile kapısı açık kaldığında görürdük yoksa oda ve içinde ki bilgisayarlar devlet sırrı muamelesi görüyordu:) Kim kullanırdı , ne için varlardı onlar bilemedik hiç.



    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız:) Fakat onların adresi moderatörümüz sevgili DeepTone olmalı değil mi?:)

      Tahmin ediyorum, jeneratör odası gibi bir şey olmalı.

      Sil
  2. Blog dünyasından bir çok kişi, maalesef, önce facebook sonra instagrama a yöneldi.Tabii bahsettiklerim yeni fenomenler değil.
    İnternet artık hayatımızın vazgeçilmezi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ticaret amaçlı kullananları bir ölçüde anlıyorum. Çünkü tabirimi mazur görün zamanının neredeyse tamamını boş geçiren ne kadar ördek varsa hepsi facebook, twitter ve instagramda. Sosyal medya bir bakıma tüccarların av sahası bana göre. Bunun dışında hangi amaca hizmet ediyor bilmiyorum. Bu da benim cahilliğim olsun:)

      İnternet dünyayı değiştiren bir keşif gerçekten, hem iyi hem de kötü yönde. Yine de ben iyi yönünün ağır bastığını düşünenlerdenim.

      Sil
  3. yaşadığımız siyasi şartları düşünüyorum da internet olmasaydı hiç bir şeyden haberimiz olmayacaktı. tvler artık istifaları bile veremiyor :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sormayın, internet bu tek vücut olmuş yandaş medyayı yıkar umarım. Dik duran bütün gazeteci ve sanatçılar seslerini internet youtube kanalları üzerinden duyurmaya çalışıyorlar. Bu sayede biraz olsun gerçekleri öğrenebiliyoruz.

      Sil
  4. Konuyla ilgili ufkumu açtı bu yazı. Mesela ben müezzinlerin cep telefonlarına ''sela okuyun'' mesajı geldiğini hiç düşünmemiştim:) Ben Twitter müptelasıyım diyebilirim. Dünyanın hangi köşesinde olursa olsun, haberin aslını yetkili ağızlardan ''anlık'' öğrenmek paha biçilmez bir avantaj. Gündemi yalnızca Twitter'dan öğreniyorum o yüzden. Bilim, sanat, siyaset, ekonomi vb alanlarda önemli isimleri takibe almak ve attıkları tweetlerden tek tek haberdar olmak müthiş bir şey. Pandemiyle ilgili takipte olduğum 6 prof var mesela. Gelişmelerden anbean haberdarım. Nadiren de olsa bazen olumsuzluklar rastlayabiliyor. Bir keresinde, öldürülen bir terörist kızın anlık görüntüsü düşmüştü önüme. Bağırsakları falan olduğu gibi dışarıdaydı:( Neyse ya, gece gece... Bloglar konusundaki fikirlerinize de katılıyorum. Yazım kurallarına kasıtlı olarak uymama, acayip kelimeleri diline dolayarak gezme gibi eylemleri asla onaylamıyorum. İlgiyle okuduğum ve bilgilendiğim bir yazıydı yine. Elinize sağlık diyorum. Teşekkürler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Düşünün ki, Diyanet İşleri Başkanı sayın cumhurbaşkanından aldığı emir doğrultusunda sekreterine seksen bir ilin müftüsünü telefonla aratacak. Telefon numarasını buldum, meşguldü, kapsama alanı dışındaydı vs ortalama üç dakika sürse 243 dakika eder. İl müftüleri ilçe müftülerini aradığında en fazla ilçeye sahip il İstanbul (39 ilçe) olduğuna göre 117 dakika da bu tutar. Her ilçede yaklaşık 100 cami olduğuna göre ilçe müftülerinin cami imamlarına telefon edip mesajı aktarmaları yine hadi ortalama 3 dakika diyelim, üç yüz dakikada buradan. Yaptı mı sana 460 dakika, yani yedi saat kırk dakika. Tabii hiçbir aksilik olmaz müftüler anında işlerini yapar, imamlar telefonlarını açarsa. Oysa bu iş telefonla mesaj gönderildiğinde sadece bir tuşa basma zamanı:)

      Twitter beni cezbetmiyor. Trump ne inciler dökmüş, berat istifa etmiş, falanca bakan birine laf atmış, diğeri şu cevabı vermiş. Çok ciddi gelmiyor bana. Belki de benim itici bulduğum yönü aslında tweet'in altına yapılan seviyesiz yorumlar, küfürler, hakaretler. Bilmiyorum yine ama bende bir eksiklik hissettirmiyor.

      Ben o profesörleri tv haber programlarında izliyorum. Aslında bunu da neden yaptığımı bilmiyorum. İzlemeyi sevdiğim halde kızıyorum. Ne siyasetçilerimiz ne de bilim adamlarımız hiçbir konu üzerinde anlaşamıyorlar. Belki de ben onların tartışmalarını eğlenceli buluyorum:)

      Ben teşekkür ederim. Sosyal medyadan uzak durmamın bir nedeni de z kuşağına uzak kalmam olabilir, ne bileyim:) Doğrusunu zaman gösterecek:)

      Sil
  5. Aman tanrim. Oysa kaleminiz ve ruhunuz cok cok çıtır. İnanamadım bu duruma. Neyse sorulmaz malum💟 blog alemine gelincc; bununla ilgili ben de cok feryat ettim birkaç yazımda. Mesela instablog diye birsey var. Sunum bloguymus bu, iki fincanı yanyana koyup arasına cicek koyacaksınız. Sonra resmini çekip, günaydın canlarım bugün nasılsınız diyeceksiniz ve binlerce takipçiniz olacak😄 adiniz da blogger olacak. Yersen😄😄 bari adını sahiplenmeseler'di ama yaptilar😄 sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ya, yaşın önemi yok aslında. Önemli olan kafa yapısı, saygı, hoş görü, körü körüne sabit fikirli olmamak. Ben yaş, ırk, eğitim seviyesine bakmadan insanların birbirinden çok şeyler öğrenebileceğini düşünüyorum. Yaşıtlarımla kuramadığım bir ilişkiyi benden çok genç ya da yaşlı biriyle kurabilirim. Dediğim gibi, biraz düşünebilsin, açık fikirli olsun yeter.

      Daha neler icat edilecek bilmiyorum fakat bana bu tür şeyler insanları sömürme aracı gibi geliyor. Anlıyorum günümüz toplumunda bir boşluğu dolduruyor sosyal medya. Özellikle belli bir yaş üstünde ve özellikle hanımlar, eğer yapacak başka bir şeyleri yoksa ne yapacaklar. İnternetten buldukları resim ve sözleri copy paste yapıp takipçilerine atacaklar. Sonra kaç like almışım diye bakacaklar. Like yapmayanlara bozulacaklar. Aman tanrım, bana ne büyük bir komedi geliyor bu haller:)))

      Çok takipçiniz olması bir tatmin mi yoksa maddi getirisi mi? Belki her ikisi. Fakat bunu yapmak için medya maymunu olmak gerekmiyor bana göre. Ama maymun olmayı tercih edenler var, onlara da yapacak bir şeyim yok. Like yapmıyor muyum ben, peki? Yapıyorum ama çok az. Öyle abuk sabukluklara değil elbette. Mesela güzel bir müzik dinliyorum youtube ta öyle yorumlamış ki beni benden alıyor, like. Ya da hoşuma giden bir karikatür bazen. Ha bak, twitter de takip etseydim, maliye bakanının istifa kararını kesin like ederdim:))
      Benden de size sevgiler:)

      Sil
  6. :)) SAMİMİ BİR AĞAÇ EV SOHBETİ OLMUŞ..ÜZERİNE BEN DE YAZSAM İYİ OLUR :))

    YanıtlaSil
  7. twitter en büyük güç artık. tacizcileri hapse attırabiliyor, enkaz altındakileri kurtarabiliyor, valla, bakan düşürüp devrim bile yaptırır yani :) sondan bir önceki paragraftakilerin hiçbirini duymamışım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sohbetler ve yorumlara bakılırsa twitter konusunda biraz şaşırdığımı söyleyebilirim:) Twitter konusundaki düşüncelerimde yanılmış olabilirim. Bu konuya biraz daha eğileyim bakayım:) İşte Ağaç Ev Sohbetlerinin bir faydası:) Twitter tacizlere de sebep olabilir, enkaz altında kalınca whatsup da bir kurtuluş sağlayabilir. Bak ben onu da yoğun kullanıyorum, unuttum yazmayı. Evet bir anda milleti sokakaklara dökmek konusunda twitter etkili olabiler:) Ben takip etmediğim için maalesef dökülemeyeceğim:)

      Sen haberleri sadece twitter den takip ediyorsun tabii. Onlar ciddi haber kanalları. Sen ciddi işleri sevmiyorsun, biliyorum:))

      Sil
    2. şu anda twitter adalet bakanlığından daha etkili hale geldi. bi bak sen :)

      Sil
    3. Kesinlikle:) Adalet yok ki bakanlığı olsun:)

      Sil
  8. Yalnız değilsiniz twitter banada cazip gelmiyor. Sevemedim bende orayı.
    Belki yanlış kullanım belki önyargı bilemiyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Oh içimi ferahlattınız inanın:) Ya kompleks gelmeye başlamış, oturup eksiğim neyse dersimi çalışmaya başlayacaktım. Bilmiyorum, belki diğerlerinin gördüğünü biz göremiyoruz. Umarım geçicidir:))

      Sil
  9. Son birkaç yıldır neti oldukça yoğun kullanıyorum. Tv tamamen bitti benim için. Hem sosyal medya, hem eğitim videoları (photoshop mesela), spor videoları (hele şu aralar daha çok evde olmak durumundayız) Seviyorum ben yani. Doğru haber almak de netten mümkün artık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğru haber internette, evet. En azından doğru haber bulmak mümkün. TV yandaş medyanın tekelinde biliyorum. Haber programlarında bazen sinirlensem de koca profesörlerin iktidara yaranmak için ne denli küçüldüklerini hayret içinde izlemekten geri kalmıyorum. Bunun dışında pek müptelası değilim. Internette sosyal medya kullanımı konusunda epey geri kaldığımı sanıyorum:)

      Sil
  10. Twitter en güncel haber alma kaynağı olduğu için sıkça takip ediyorum. Blog camiasın diğer sosyal medya camiası mensuplarının dahil olamamasından ben memnunum. Ayrıca blogda var olabilmek için düzenli ve belli standartta içerik üretmek gerek. Emek lazım yani. Belki ondan gelemiyorlardır:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, twitter pek çok kişinin ana haber alma kaynağıymış. Ben de böylece bunu öğrenmiş oldum:) Ağaç Ev Sohbetlerinin bir faydası da bu:) Muhtemelen dediğiniz doğru, evet blogda re-blog fonksiyonu yok:))

      Sil
  11. Bir de zamanı hızlandırdığı konusu var. Boş işlerle özellikle.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok doğru. Nedir bu hız, nereye koşuyoruz? Birileri tarafından daha çok sömürülmeye...

      Sil
  12. Keşke sadece yararlı şeylere ulaşabilsem internette. Bloglar ve gerçekten anlamlı, faydalı YouTube kanalları gibi... Maalesef bunlar dışında manasız şeylerle ilgilenerek saatler harcıyorum son zamanlarda internette :( bağımlılığa doğru giden bir yoldayım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bağımlılık kötü gerçekten. Ben daha çok ansiklopedi, sonsuz bilgi kaynağı olarak ve dünya haberlerini takip etmek için faydalanıyorum diyebilirim.

      Sil