"Sadece çok para kazanan insanlar mı başarılıdırlar?"
Başarı hayatımızın en göreceli kavramlarından biri. İlk anda başarı deyince kısa zamanda büyük paralar kazanma becerisi geliyor insanın aklına. Biraz düşününce başarıdan ne anladığımız ve bunun ölçüsünün ne olduğu gibi her birimizin farklı şekilde cevaplandırabileceği sorular canlanıyor zihnimde. Aynı dilden konuşabilmek adına, öncelikle, başarının tanımı üzerinde anlaşmak gerektiğini düşünüyorum.
TDK sözlüğünde başarı şöyle tarif ediliyor: "Kişinin yetenek ve yetişmeye bağlı olarak gösterdiği ansal ya da eylemsel etkinliklerinin olumlu ürünü, bir işi istenilen biçimde bitirmek, elde etmek, istediğini bulmak."
Bu tanımdan yola çıkıp "başarılı olma" kriterlerini belirleyecek olursak;
1. Başarı, yetenekle doğrudan ilgilidir. Milli piyangodan yıllarca bilet alıp sonunda büyük ikramiyeyi kazanan birine "Helâl olsun, sonunda başardı." diyemeyiz. Fakat sadece bu kriter baz alındığında şu cümleleri kurmak mümkün. "Ömür boyu hapse mahkûm azılı bir soyguncu kaldığı hücreden iki yüz metre uzunluğunda bir tünel kazarak kaçmayı başardı." "Kurduğu saadet zinciriyle yüzlerce kişiyi dolandırmayı başardı."
2. Yetişmeye bağlıdır başarı. Eğitim, çaba göstermek ve kabiliyet yetişmenin alt unsurlarıdır. Yani cahil, tembel, beceriksiz insanlar asla başarıya ulaşamazlar.
3. Başarı, anlık olabilir ya da bir eylemin sonucunda elde edilebilir. Bir futbolcunun final maçında son dakika golü atarak takımını şampiyon yapması anlık bir başarıdır. Anlık başarı ya da başarısızlıkları bazıları kadere bağlar ama bunlar aslında şans ya da tesadüften başka bir şey değildir. Burada önemli bir hususun altını çizmek gerekiyor. Başarının sözlük tanımına göre diğer bir kural, hedeflenen ya da elde edilen ürünün ya da varılan son noktanın "olumlu" olması. Ancak bu, kişinin bakış açısına, toplumun kültür ve ahlak anlayışına, yer ve zamana göre değişebilen göreceli bir kavram. Shakespeare, iyi ya da kötü bir şey olmadığını, yalnızca düşüncelerimizin onları öyle yaptığını söyler. Benzer şekilde toplumun değer yargılarının "olumlu" ya da "olumsuz" kavramına yüklediği anlamları da göz ardı etmemek lâzım.
4. Bir işi istenilen biçimde bitirmek, elde etmek, istediğini bulmak TDK sözlüğüne göre başarı olarak tanımlanıyor. Bunların hepsine birden ulaşmak sınırsız hırs ve talepleri olan günümüz insanı için hayli zor.
Yukarıda anlatıldığı üzere sözlük tanımında başarının parayla en ufak bir ilgisi bulunmuyor. Ne yazık ki toplumun bakış açısıyla, ahlâk anlayışı ve değer yargılarıyla örtüşmeyen bir durum bu.
Basit bir örnekle meramımı anlatmaya çalışayım. Ahmet, yoksul bir ailenin zeki, yetenekli bir çocuğu ama şanssız. Bu yüzden elinden tutacak biri çıkmamış karşısına, şanssız olduğu için anlık başarı elde etme ihtimalinden uzak. İmkânlarını zorlayarak çalışmış, çabalamış, borç harç kabiliyetini sergileyebileceği bir dalda eğitimini tamamlamış. TDK sözlüğünü açıp bakmış. Başarılı olmak için gereken bütün özelliklere sahip olduğunu görmüş. Hedefini belirlemiş, tek gayesi doğduğu bu topraklarda vatanına, milletine faydalı işler yaparak örnek bir insan olmak. Ülkenin en iyi üniversitelerinden birini yüksek dereceyle bitirmiş. Mesleğinde yükselip büyük işler başarmak hayaliyle sınavlara girmiş ve en yüksek puanı almış. Mülâkata çağırmışlar Ahmet'i. "Size göre dünyanın gelmiş geçmiş en büyük insanı kimdir?" diye sormuş heyetten sakallı biri. Ahmet, bütün saflığıyla, bir an bile düşünmeden "Mustafa Kemal Atatürk" demiş. Kısa bir süre sonra mülâkatta elendiği haberi ulaşmış kendisine.
Ahmet'in ilkokuldan bir arkadaşı var, adı Mehmet. Uyuzun teki. Orta düzey bir zekâya sahip. Liseyi zor belâ bitiriyor ama üniversite giriş sınavında çakıyor. Aileden yana şanslı ama. Babasının çok parası var, üstelik partide sözü geçen "başarılı" bir işadamı kendisi. Gayrimeşru işlerden elde ettikleriyle partiye büyük para yardımı yapıyor, parti de ona çok para kazanacağı büyük işler veriyor. Al gülüm, ver gülüm güzel bir ilişki! Mehmet sınavı kazanamayınca babası onu ABD'ye gönderiyor. Genellikle birahanelerde kızlarla eğlenirken ara sıra sıkıcı bulduğu derslere katılıyor. Birkaç yıl sonra eline tutuşturulan sıradan bir "college" diplomasıyla dönüyor ülkeye. Hedefini çoktan belirlemiş, babası gibi çok para kazanan, başarılı bürokrat olacak. Arkadaşı Ahmet'le aynı KPSS sınavına giriyor, aldığı puan Ahmet'in aldığı puanın yarısı bile değil. Ahmet gibi onu da çağırıyorlar mülâkata ayıp olmasın diye. Çok geçmeden müjdeli haberi geliyor. Basit bir memurluktan başlayıp yıldırım hızıyla yükseliyor. Birkaç sene sonra genel müdür oluyor, aynı zamanda birkaç kurumun yönetim kurulu üyeliği veriliyor kendisine. "Başarısını" büyük bir cesaret gösterip sorgusuz sualsiz iktidarın istediği kararların altına imza atmaya, özel sektörden aldığı rüşvetleri adil bir şekilde amirleriyle paylaşmasına borçlu.
Ahmet'i soracak olursanız, o hâlâ işsiz. Birkaç yere asgari ücretle giriyor ama sen fazla dürüstsün, bizim işimize yaramazsın diyerek kapının önüne koyuyorlar adamı. Ahmet hergün soruyor kendine. Benim neyim eksik, neden Mehmet gibi başarılı bir insan olamadım. Oysa ondan daha yetenekliyim, daha fazla çalıştım, çaba gösterdim, tek bir hayalim vardı, sadece memlekete hizmet etmek. Çok istese de evlenemezdi, kendisine yuva kuracak , ev geçindirecek parası yoktu çünkü. Bir gün kalktı, kitaplıktan TDK sözlüğünü aldı eline. Önce "B" harfini arayıp buldu. Sonra "başarı" sözcüğünün ne anlama geldiğini dikkatle okudu bir kez daha.
"Kişinin yetenek ve yetişmeye bağlı olarak gösterdiği ansal ya da eylemsel etkinliklerinin olumlu ürünü, bir işi istenilen biçimde bitirmek, elde etmek, istediğini bulmak."
Bunun insanları yanıltan eksik bir tanım olduğunu fark etti. İş bulamıyordu, evlenip yuva kuramıyor, hiçbir isteğini yerine getiremiyordu. Kalemi aline alıp sözlüğe bir şeyler karaladı. Sonra yaptığı değişiklikle başarının tarifini yeniden okudu.
"Kişinin yetenek ve yetişmeye GEREKSİNİM DUYMAKSIZIN, SAHİP OLDUĞU PARAYA ve İKTİDARA OLAN YAKINLIĞINA bağlı olarak gösterdiği ansal ya da eylemsel etkinliklerinin olumlu YA DA OLUMSUZ ürünü, bir işi istenilen biçimde bitirmek, elde etmek, istediğini bulmak.
Şimdi tam da istediği gibi olmuştu. Sözlüğü kucağına alıp sıkıca sardı, gözlerini kapattı, biraz düşünüp derin bir nefes aldı ve oturduğu apartmanın yedinci katından kendini boşluğa saldı. Arkasında bıraktığı beyaz bir A4 sayfasında büyük harflerle "BAŞARAMADIM" yazılıydı. Mesajı okuyanlar Ahmet'in neyi başaramadığını bir türlü anlayamadılar. Sağlıklı, zeki, çalışkan, ahlâklı, yardımsever, iyi bir üniversite bitirmiş, hayatının baharında, yakışıklı bir genç! Neyin eksikti be çocuk? Ahmet'in kucağındaki TDK sözlüğünün "B" harfine bakmış olsalardı bir ihtimal anlayabilirlerdi Ahmet'in neden başaramadığını, neyin eksik olduğunu...
En büyük başarı hayatta kalmaktır. Hayatta kalmanın tek yolu ise para kazanmak. Çok para kazanan her zaman başarılı bir insan mıdır? Mevcut dünya düzeninde evet, maalesef. Parası olmayan biri başarılı olabilir mi? Parası olmayan birinin en azından şansının olması lâzım. Peki başarılı bir insan her zaman para kazanır mı? Yine mevcut dünya düzenine göre biraz zor. Bazı insanların değeri, yaptıkları başarılı işler, sonradan, hatta ölümlerinin ardından anlaşılır. Onlardan bazıları sefil bir hayat sürseler de çoğu kez ardından gelenler için iyi birer kazanç kapısı olmuşlardır.
Retorik bir soru olmuş bence, lütfen eğer bu soruya "evet" diyen biri varsa belirtir misiniz çünkü çok merak ediyorum kendisini demek üzere geldim ki ne göreyim :) Son paragraf..
YanıtlaSilAslında tanıdığım en başarılı insanların kim olduğunu düşündüm de, hiçbirinin çok parası yok, hepsi ortadirek insanlar. Onları bence başarılı yapan tek kriter "insanların saygısı". Ama bu benim başarı kriterim de olabilir, çünkü ben başarıyı "insanı tanıtan, ondan geriye kalanlara duyulan saygı ve sevgi" olarak düşünüyorum..
Hoş şu da var, işini severek ve özen göstererek yaptığın zaman para mutlaka geliyor, bu kurala da inanıyorum..
Yazdıktan sonra fark ettim, aslında yazımda asıl konu ettiğim toplumun koyduğu başarı kriteri. Bence de başarı parayla anılmamalı. Ama gerçek ortadayken ne yapabilirim? İsterdim ki paraya bu kadar değer verilmesin, başarının, mutluluğun hatta sağlığın anahtarı olmasın. Yazımda eksik kalan konuyu burada tamamlamış olayım. Evet, başarının TDK sözlüğündeki anlamı bende tam karşılığını bulmuyor, başarının ölçüsü para olmamalı. Ancak para ihtiyaç, kullanmak zorundayız, o olmazsa aç kalırız, tuvalete bile gidemeyiz. Bence başarı, bu dünyadan göçtükten sonra arkada iyi anılacak şeyler bırakmak. Ölümsüz bir sanatçı, olmak Beethoven, Mozart gibi. Kitapları yüzyıllar geçse bile hâlâ elden düşmeyen yazarlar, şairler gibi olmak. Binlerce yıl geçtikten sonra düşüncesinden istifade edilen ve bugün dahi söyledikleri geçerli olan filozofların ulaştıkları mertebenin adıdır başarı. Ya da yeni bir şey icat etmiş mucitler, yeni bir yer keşfetmiş kâşiflerin her biri başarı deyince gelir aklıma. Fakat bütün bu insanların başarıya ulaşmaları için az ya da çok paraya ihtiyaçları var, yaşayabilmek için bile. Beethoven'in sağır olması başarısına engel olmadı ama ya piyano alacak paraları olmasaydı?
SilÇok güzel anlatmışsın. Ben bu kadar ele alıp yazamadım. @Sadece C'ye katılıyorum Buna evet yazan varsa yazdıklarını çok merak ediyorum. :)
YanıtlaSilTeşekkürler. Çok para kazanmak başarılı olmanın koşulu değil ama beş parasız başarılı olmak da çok zor tabii:)
SilBeş parasız kalmakta bir başarı :)))
SilÖyle bir başarıyı kimseye önermem:)
Silyani şanslı da olmak gerekiyor, ahmet şanssızdı, memet şanslı :)
YanıtlaSilDoğduğun ev kaderindir:))
SilNesnel olarak "bir şeyi başarmak" ile toplumun gözünde "başarılı" olmak arasında ciddi farklar var bence. Üniversite sınavında istediği bölümü kazanan kişi kendine göre "başarmıştır" ama istediği bölüm mesela "Urdu dilleri" ya da "Arkeoloji" ise toplumun gözünde tam bir kaybedendir. Kime söylese duyacağı şeyler benzer olacaktır: "Aç kalacaksın, o bölümü okusan ne olur ki?".
YanıtlaSilEşim resim konusunda gerçekten yetenekli ve hep o alanda ilerlemek istemiş ama babası "Bizim ülkede resimden anlayan yok, aç kalırsın, ancak ölünce meşhur olabilirsin, o da küçük bir ihtimal" diyerek kimya mühendisliği tercih ettirmiş. Eşim kimya mühendisliğini kazanmış, mezun da oldu. "Başardı" (?!) ama bir gün bile yapmadı o mesleği. Kendi istediği mesleği de yapamıyor. Bu durumda başarıdan söz etmek mantıksız. Toplumun bakışıyla başka, kendi bakışımızla bambaşka bir şey bence başarı. Yukarıdaki soruyu topluma göre cevaplarsak, evet çok para kazanan başarılıdır. Ya da para kazandıracak bir şeyi bulan/icat eden/yetiştiren yani para kazanma potansiyeli olan kişi başarılıdır toplum gözünde. Bireysel olarak baktığımızda ise başarının tek ölçütü sadece para olsaydı tarihe geçen bir çok önemli kişi unutulup gitmiş olurdu.
Haklısınız. Pek çok sözcüğün bireysel karşılığı ve toplumun gözündeki anlamı hayal ve gerçek kadar farklı. "Başarı" da bunlardan biri. Ebeveynlerimizin bize yaptığını biz çocuklarımızdan istiyoruz. Bir zamanlar İzmir Türk Kolejinde başarısız bir öğrenci velisinin eşime sarf ettiği sözler toplumun bakış açısına güzel bir örnek: "Aman hocanım," demiş kadın. "Biz zaten çocuğumuzdan fazla bir şey beklemiyoruz, sizin gibi bir öğretmen olsun yeter!"
SilAslında gönlümüzde yatan çocuklarımızın sanata, spora karşı ilgi duymasıydı. Sözgelimi konservatuarı bitirip, sanatçı olmasını isterdik. Doğrusu bu imkânı da verdik ama onlar tercihlerini toplumun gözünde daha çok tercih edilen belki de daha çok para kazanacaklarına dair umut besledikleri mesleklere yönelttiler. İşin doğrusu hangi mesleği yaparsan yap ülkemizde başarılı olma şansın çok az. İnsanların ilgi duydukları alanda araştırmalarını yapıp kendilerini geliştirecek imkânları ve destekleri yok.
Başarının ölçüsü nedir? Size bir sürü hikâye anlatabilir ve takdirinizi kazanabilirim. Ama gerçekleri örtmeye çalışırsam hem kendimi ve hem de sizi aldatmış olurum. Bu yüzden olmaması gerektiğine yürekten inanmama rağmen toplum nazarında başarının parayla ölçüldüğü gerçeğini kabullenmek zorundayız. Başarılı iş adamlarımızdan Mehmet Bey... Ne yapmış, başkent vergi rekortmeni! Çok mu çalışmış? Hayır, eşi, dostu ve arkadaşlarıyla yemiş, içmiş, gezip eğlenmiş. Çok mu yetenekli? Hileli işlerde ve dolap çevirmede üstüne yok, bu konularda epey kabiliyetli! Eğitim seviyesi? İlkokul mezunu. Okulu ehliyet alabilsin diye rüşvet vererek dışarıdan bitirmiş. Ama müthiş para kazanıyor bak, bildiğiniz gibi değil çok, ama çok başarılı. Devleti acayip dolandırıyor, dolandırdıkça daha çok ilahe alıyor. Geçtiğimiz yıllarda sayın cumhurbaşkanının elinden törenle yılın en "başarılı" iş adamı ödülünü aldı. Bir zamanlar kamyon şoförüydü! Hatırladınız, Karadenizli, milletin cebine koyan! Birkaç kez müşerref olmuştum kendisiyle, küfür eksik olmaz bunların ağızlarından. Beşli arkadaş grubunun en meşhuru.
En iyi üniversitelerden birini bitirdim. Ben ve benim gibi niceleri, her zaman onun gibilerin "başarılı" olması için çalıştık, bu uğurda ailelerimizi, sağlığımızı ihmal ettik, yarınımızı düşünmek için kenara koyacağımız üç beş kuruş uğruna kendimizi o ve onun gibilere feda ettik, evet, bedenimizi olmasa bile genç beyinlerimizi yok pahasına kiraya verdik diyebilirsiniz. Ama biz başarılı olamadık, onlar başardı ve bizim gibi başarısızların sırtından milleti başarmaya devam ediyorlar. İşte bir başarı öyküsü size:)
Ne yazık ki, eğitim politikamız içler acısı. Evrim gibi pek çok insan aldığı eğitimle alakasız işlerde çalışıyorlar. Bu, bir ülkenin intiharı bence. Bu kadar kaynak israfı nasıl fark edilmez? Bence tarihe geçmeyen başarılı insanların sayısı tarihe geçenlerden çok daha fazla Mrs. Kedi. Uzun zamandır tartıştığımız konuya döneyim. Hayattan ne bekliyoruz? Çok fazla beklenti içine girmez isek isteklerimiz sınırlı ve onlara ulaşmak daha kolay. Başarı istediğine ulaşmak değil miydi? O zaman kendi çapımızda başarılı görebiliriz kendimizi. Yazımda ifade ettiğim gibi, hayatta kalabilmek dahi bir bakıma başarı değil mi, yaşadığımız ülke koşullarında:)
Her kelimenize katılıyorum Mr. Kaplan. Başarı gibi kavramlar söz konusu olduğunda bir yanda olması gereken, "ideal" olan var, diğer yanda ise dış dünyada, yani yaşadığımız gerçeklikte var olan hâli var. Teoridekiyle pratikteki uyuşmuyor maalesef çoğu zaman. Yine de toplumun dayattığı kriterler yerine kendi kriterlerime göre, kendi kendime başarılı olmayı tercih ederim :D
SilDediğiniz gibi toplumumuzda bize başarı diye yutturulan başarı algısını terk edip kendi başarı kriterlerimize göre hedeflerimizi gerçekleştirmeye çalışmak en doğrusu bence de:)
Silpazartesi günü ağaç ev sohbetini sen yazabilirsin :) yani aslında istediğin her hafta yazabilirsin, haftasonu dersin bana, sonra da yazarsın işte. manxcat e de söyle arada bak o da konu bulabilir. ağaç ev seviliyor, okuyan yazan oluyor hep ama konu ağaç ev sohbeti konusu bulmaya gelince herkes çekiniyor, bi düşüneyim diyorlar, konu bulamam diyorlar. konu hazır olunca yazmayı seviyor arkadaşlarımız. kimse bulmayınca da ben düşünüyorum genelde pazartesi akşamı konu düşünüyorum. istediğin her zaman sohbet konusu bulabilirsin yanii :)
YanıtlaSilOK anlaştık Deep:) Mrs. Kedi, biraz rahatsızdı sanırım, bu hafta ben konu belirleyeyim, sonraki hafta ondan rica ederiz.
SilTamam, sizden sonraki hafta ben yazayım o zaman Mr. Kaplan :)
SilUzun zamandır ben de konu önermiyordum, konu bulan çıkmazsa bir sonraki hafta için -yani maxcat'den sonra - ben de belirleyebilirim!:)
Siloki. o zamansaaa, kaplan diary, manxcat, sonra da sen. önümüzdeki 3 hafta programı :)
SilAman ne güzel:) Hepinize sonsuz teşekkürler:)
Silİnsanın yapmakta en çok zorlandığı şeyler karşısında o şeyleri başarı olarak görür diye düşünüyorum. Mesela şu anki Türkiye'de aklı başında olan çoğu kişi akıl sağlığını koruyabiliyorsa bu benim için bir başarıdır. Sanki küçücük bir şeyle o sağlığımı bozacağım gibi hissediyorum :) Tabii şaka yapıyorum. Gerçekçi düşündüğümüz de size tamamen katılıyorum. Hayatta kalmak bir başarı aynı zaman da kesinlikle şans! Evet, hayatta kalmak bence başarıdan ziyade şans. Para kazanmakta öyle. Yani sizin dediğinize geliyorum aslında. Evet sanırım başarı benim için de kendi yeteneklerimizle, uğraşlarımızla uzun bir çabadan sonra elde ettiğimiz sonuçtur. Gerisi şanstır:)
YanıtlaSilİnsanın en zorlandığı bir şeyi elde etmek başarıdır. Evet, ilginç bir düşünce. Çok doğru:)))
SilBen çıtayı daha da aşağı çekmiş ve hayatta kalabilmek başarıdır demiştim:) Şu şans, tesadüf olayı üzerinde ben de epey kafa yordum ve yormaktayım. Pek çok kişi bunlara kader diyor ama bence kader diye bir şey yok. Sadece şans var, tesadüf var. Başarılı olmak en azından bunun farkına varmak ya da çevreye kabul ettirmek tamamen şansa ve tesadüflere kalmış. Pek çok yetenekli insan yeteneğinin farkında olmaksızın bu dünyadan göçüp gidiyor. Aklıma yurt dışındaki şantiyelerin birinde bir tünel işçisinin söylediği türküler geldi. İnanın yanında İbrahim Tatlıses halt etsin. İbrahim Tatlıses de bir inşaat demircisiydi zamanında. Fakat biri İbrahim Tatlıses oldu diğeri ğç kuruşa tünel kazmaya devam ediyor. Toplumun başarı kıstası geldi şimdi aklıma. Aynı örnekten başarılı türkücü oluyor sözgelimi ama bir tünel işçisi işini ne kadar mükemmel yaparsa yapsın asla başarı ödülü alamaz! Teşekkürler:)
para amaç olmadığı sadece araç olduğu sürece mesele yok, hayatınızın amacı haline gelmesi sıkıntı, çok para çok başarı diye bakamyırum ben olaya... emek ama nasıl, sadece beden ile değil beyin ile sarf edilen emek te paha biçilemez, şimdi kamera ile 10 dk lık videolardan(içeriğe göre değişiklik gösteriyor olsa da ) kazanılan para başarı olarak görülebilir mi?
YanıtlaSilBelki ideal olan odur. Ama amacım çok para kazanmak, çok zengin olmak diyen az sayıda insan olmadığını düşünüyorum. Sözgelimi şans oyunları, kumar gibi aktivitelerin altında yatan budur. Çok param olsun ki isteklerime ulaşayım! Diğer taraftan para yaşamı sürdürmek için en önemli araçlardan biri. Paranız varsa en iyi eğitimi alabilirsiniz, istediğinizi yer, içer gönlünüzde gezer, eğlenirsiniz. Paranız varsa çok daha kolay başarıya ulaşırsınız. Paranız varsa, adalet bile size daha yakındır. Paranız yoksa ezilen hep siz olursunuz. Paranın çare olamadığı durumlar yok değil ama genel olarak paralı olan parasıza kıyasla çok daha mutludur. Para en büyük sömürü aracıdır. Bu yüzden paranın hayatımızda bu kadar etkin olmasından hiç hoşlanmam. Ne var ki parayı sevmemem hatta ondan nefret etmem para gerçeğini ortadan kaldırmaz.
SilBaşarı her zaman olumlu bir şey değil. Bir hüner, yetenek de başarı olarak gösterilebilir. Öyle ki hırsızın yakayı el vermeden ve hiçbir iz bırakmaksızın evi soyması kendisi açısından başarıdır. Bugün gelmiş geçmiş en kötü lider olarak bildiğimiz Hitler, Rusya'ya yenilmeseydi bugün başarılarından söz ediyor olabilirdik. Büyük kurtarıcımız M.Kemal Atatürk savaşı kaybetseydi, hangi başarısından söz edilirdi? Gibi, gibi...:)