Yazar: Edgar Allan POE
Çeviren: Öznur Özkaya
Sayfa Sayısı: 192
Yayınevi: Ren Kitap
Kızıl Ölümün Maskesi, Edgar Allan Poe'nun (1809-1849) 17 kısa öyküsünün yer aldığı bir kitap. Poe, kısacık ömründe çoğunlukla şiir ve kısa öyküler yazan bir şair, yazar. Editörlüğünün yanı sıra edebiyat eleştirmenliği yapan yazar oldukça çalkantılı bir yaşama sahip. Henüz bir yaşındayken babası evi terk ediyor. Hemen bir yıl sonra annesi veremden yaşamını yitirdi. Öksüz ve yetim kalan Poe'yu İskoç kökenli John Allan evine aldı, soyadını kullanmasına izin vermesine rağmen onu evlâtlık edinmedi. Allan'ın memleketi İskoçya'da ve daha sonra İngiltere'deki okullarda okudu. 1826 yılında Amerika'ya dönüp Virginia Üniversitesine kaydoldu. Aynı yıl Sarah isimli bir kızla nişanlandı. Ancak kumar borçları yüzünden manevi babası para göndermeyi kesince bir yıl sonra okuldan ayrılmak zorunda kaldı ve aynı yıl Sarah bir başkasıyla evlendi. Bunun üzerine Boston'a gidip katiplik ve gazete yazarlığı yaparak hayatını idame ettirmeye çalıştı. İlk şiir denemelerinden sonra kısa öyküler yazmaya başlayan Poe, ilk olarak 1833 yılında yazdığı ve okuduğum kitapta da yer alan "Şişede Bulunan Mesaj" adlı kısa öyküsüyle ödüle layık görüldü. Ekonomik krizin ve yazarlığın para kazandırmadığı bu dönemde geçim zorluğu çeken Poe, bir süre orduda görev yapmasının ardından yirmi altı yaşındayken, henüz on üç yaşındaki kuzeni Virginia ile evlendi. Evlendikten yedi yıl sonra vereme yakalanan genç eşini 1847 yılında kaybetti. Bu, Poe'nun ailesinde kız kardeşiyle birlikte veremden ölen üçüncü kadın olmuştu. Eşinin ölümünden sonra dengesini iyice kaybeden yazar, bir süre yeni aşk arayışlarına kapıldı ve sonunda çocukluk aşkı Sarah'ın yanına giderek onunla görüşmeye başladı ve 1849'da Baltimore sokaklarında sefil bir halde bulundu ve götürüldüğü sağlık kurumunda üç gün sonra hayata veda etti.
Poe, hakkında ne yazsam eksik kalır. Kırk yıllık yaşamı hep mücadele içinde geçmiş. Hayal gücü, etkili kalemi ve edebi yenilikleriyle kendisinden sonra gelen Charles Baudelaire, Franz Kafka, Jules Verne ve Luis Borges gibi pek çok şair ve yazara ilham vermiş. Hayatı filmlere konu olan farklı bir kişilik. Daha doğrusu delilik ile dahilik arasında dolaşan çılgın bir insan. Edebiyatın yanı sıra fizik ve kozmoloji ile kriptografiye büyük ilgisi olan yazarın "The Raven" isimli şiiriyle aynı adı taşıyan, yaşamının son yıllarının yine Poe tarzında ustaca işlendiği polisiye, gerilim türünde bir filmi de çekilmiş. Ünlü yazarın çektiği sıkıntılar yetmezmiş gibi bir de başarısını kıskanıp onu çekemeyenler var. Rufus Wilmot Griswold bunlardan en meşhuru. Edgar Allan Poe'nun ölümü üzerine nefretini şöyle kusmuş: Ölümünün ertesi günü Newyork Tribune gazetesine sahte isimle verdiği uzun bir ölüm ilânı metninde, "Edgar Allan Poe Baltimore'da öldü. Bu duyuru çok kişiyi şaşırtacak olsa da çok az kişi bu yüzden üzülecektir." diye yazmış, bu yetmezmiş gibi, "Yazarın Biyografisi" başlığı altında Poe'u aşağılayan bir makale kaleme almış. Griswold, yazdığı makalede, Edgar Allan Poe'nun ahlâksız, ayyaş, uyuşturucu müptelâsı bir deli olduğundan bahsederken ünlü yazarın yazdığını iddia ettiği mektupları delil olarak göstermiş. Gerçek kısa zamanda ortaya çıkmış olsa da büyük kitlelere ulaşan söz konusu makale, bir yandan yazarın tek biyografisi olarak rağbet görürken diğer yandan "kötü" bir adamın eserlerini okuma düşüncesiyle Poe'ya okurların ilgisi artarak devam etmiş.
Kitabı elime almadan önce Edgar Allan Poe deyince aklıma ilk gelen onun "Annebelle Lee" şiiriydi. Bu şiirin üzerimde yarattığı etki büyük. Poe'nun gotik tarzda yazdığı öyküler, ölüm korkusu, gerilim ve gizem içermekte. Bu türler çok ilgi alanımın dışında kalmakla birlikte, yazarın ifade tarzına, hayal gücüne ve kullandığı sembollere hayran kaldığımı söylemeliyim. Yazar, kitabın başında yer alan öykülerde felsefi, dini ve mitolojik öğelerden yararlanmış. Bunun yanı sıra çok sayıda Avrupalı şair, eleştirmen ve yazarın eserlerinde geçen olaylara ve kişilere atıfta bulunmuş. Burada kitabı dilimize çeviren Öznur Özkaya'dan da bahsetmem gerekiyor. Özkaya, öykülerin içinde atıfta bulunulan kişi ve olayları sayfa dipnotlarıyla gayet güzel bir şekilde okura sunmuş. Sonraki öyküler daha anlaşılır ve sade. Sonları mutlaka esrarengiz bir ölümle biten öykülerin anlatıcısı ve başkişisi birinci şahıs. Ölüme karşı mesafeli duruşumdan mı, yoksa ölümden yana korkusuzluğumdan mı bilinmez öyküler beni fazla etkilemedi. Hemen hepsi bana masal kıvamında geldi. Kısa zamanda onlarca öykünün tamamının akılda kalması zor. "Kuyu ve Sarkaç" benim en sevdiğim öykülerinden biri oldu. Diğer taraftan başkalarının uykularını kaçırtan elektriği alamadım Poe'dan. Bu bende kitabı bir süre sonra yeniden okuma isteği uyandırıyor.
Kitabın basımı, cildi, kağıt kalitesi güzel, özellikle çevriyi çok başarılı bulduğumun altını çizmeliyim. Edgar Allan Poe gibi bir yazarın kitabını dilimize bu denli güzel ifadelerle kazandırmasından ötürü Özkaya'ya hakkını teslim etmek gerektiğini düşünüyorum.
"Sefaletin pek çok çeşidi vardır. Biçareliğin de. Uçsuz bucaksız ufka ebemkuşağı gibi uzanırken renkleri bu kuşağınki gibi çeşitlidir, onun gibi ayırt edilebilir ama bir o kadar da iç içedir."
Özellikle bu tür öyküleri sevenler için öneririm.
Öznur Özkaya hakikaten başarılı çevirilere imza atıyor.
YanıtlaSilPoe denince aklıma (maalesef mi diyeyim bilemedim) şu gelmeye başladığı için, bir süredir okuyamıyorum :)) Kusura bakmayın: https://youtu.be/bLiXjaPqSyY
Gerçekten öyle. Çevirmenlik, yazarlıktan çok daha zor bence. Bazı çeviriler ben çeviriyim diye bas bas bağırırken bazılarında çeviri olduğunu anlamıyor insan. Niye kusura bakayım:)))
SilYalnız aklınıza gelen şu'yu izledikten sonra pek bir abartılı buldum. Bence benim şu, gece uykularına daha güzel eşlik edecektir:)) https://www.youtube.com/watch?v=hRUA6Jdr9K0
Poe'nun bütün şiirlerini içeren bir kitap var elimde ama hala kapağını açmadım desem. Yıllar önce bir yarışmada Annabel Lee yi orjinal dilinde okumuştum, aklıma geldi yazıda şiirin adını görünce...
YanıtlaSilBiliyorum o kitabı. Bazı baskılarında basım hatası nedeniyle boş sayfalar varmış. Umarım sizinkinde aynı problemle karşılaşmazsınız. Annabel Lee çok duygusal bir şiir, bence Poe'nun en güzel şiiri. Bu arada yazılarınız yoruma kapalı, bu sizin tercihiniz olabilir elbette:)
SilBen de şiirlerine vakıfım ama bu kitap da kütüphanede bakmam gereken bir kitap. :) Elinize sağlık bu yazı için.
YanıtlaSilEvet bence de arada okunacak bir kitap. Özellikle felsefi düşünceler içermesi kitabı zaman ötesine taşıyor. Ben size teşekkür ederim:)
SilAmerikan Kültürü ve Edebiyatı öğrencilerinin kitaplığının olmazsa olmazıdır E.A. Poe. Bende Dost Körpe'nin çevirisi ile Bütün Hikayeleri ve Oğuz Cebeci'nin çevirisi ile Bütün Şiirleri var. Şiir kitabının en iyi yanı karşılıklı sayfalarda İngilizce ve Türkçe'sinin bir arada olması. Telltale Heart hikayesi favorilerimden biri. Sanırım "Gammaz Yürek" olarak çevrilmişti sanırım. Poe'nun hayatı üzücü gerçekten ama detaylara indikçe insan Poe'ya kızmaktan da alamıyor kendini.
YanıtlaSilBen Edgar Allan Poe'nun 20. YY şair ve yazarı olduğunu düşünüyordum nedense. 19. YY'ın ilk yarısında yaşadığını öğrenince biraz şaşırdım. Dost Körpe'nin adı çok ilginçmiş:) Gammaz Yürek okuduğum kitabın son öyküsü. Garip biriymiş Poe! Aklından neler geçiyor adamın, ne kadar tuhaf bir hayal dünyası var. Duygu ve düşüncelerinin basit ama dokunaklı bir şekilde kelimelere dökmesinde geldiği seviye takdire şayan. İlgiyle okumama rağmen Poe'nun korku, gizem ve gerilim üzerine yazdığı öyküler beni fazla etkilemedi. Nasıl anlatsam bilmiyorum, bu tür fantastik öykülere karşı pek hayranlığım yok sanki. Poe, bu türde yazan yazarlar arasında en iyilerinden biri ama beklediğim kadar geremedi beni. Belki bende bir sorun var Mrs. Kedi. Ne kadar anlatabildim, o da ayrı hikaye:)
SilPoe'yu her okuduğumda, dışarıdan gelen "ooo, bravo, iste korkunç müthiş Poe"sesleri sessizliğe dönüştü bende. Sanırım yazarı baş köşelerden birine koyan "ilk" olma durumu, bir türün yolunu açmış olması.
YanıtlaSilHaklısınız, kendisinden sonra gelen pek çok tanınmış yazara ve düşünüre örnek olmuş. Bu onun yıllar geçse de hâlâ anılmasına imkân veriyor. Yaşamı sıkıntılı geçmiş ama adını edebiyat dünyasına silinmemecesine yazdırmış bir şahsiyet:)
Silpoe, bütün eserlerini türkçe ingilizce okudum. h.p lovecraft ile birlikte gizem, gerilim türünün iki isminden biri, yani ilklerden ikisi de :)
YanıtlaSilH.P Lovecraft adını ilk kez duydum. Yeni bir şey öğrenmek çok güzel. Dediiğim gibi bu tür kitaplara çok fazla ilgim yok ama iyi vakit geçirtiyor. Bir de akılda kalıcı değil. Bir şeyler öğrenemeyeceğim bir kitabı vakit kaybı olarak görmek gibi bir inanışım var. Diğer taraftan yazarlar zeki, kurgular harika, elime aldığımda bırakamıyorum. Yine de arada okumakta fayda var. Sen hızlı okuyorsun, yazarlar sana kitap, yapımcılar sana film yetiştirmekte zorlanıyorlardır:))
Silkuzey dizilerinden;
YanıtlaSilcoroner (canada, 2019, 2022)
happy valley (2014, 2016) (son 20 yılın en iyi ilk 10 ingiliz dizisi arasında)
bron broen (2011-2018) (isveç)
forbrydelsen (2007-2012) denmark
son ikisi en iyi kuzey polisiyeleri seçildi.
bunlar iyi, olmazsa sölerim yine :)
ayrıca maid, slow horses, top of the lake, bunlar da sırasıyla dram, casusluk, suç, dizileri, iyiler. istediğin zaman tür sölersen en iyi dizilerden sölerim yine :)
Teşekkür ederim Deep. Hora geçti, sanırım bunlar Netfix'te var. Şimdilik yeterli, daha sonra yine senden rica ederim:)
SilDetaylı bir tanıtım yazısı olmuş, emeğinize sağlık. Bu kitabı okumuştum. Yazarın anlatımını oluşturduğu garip atmosferi sevmiştim. En sevdiğim öyküleri Usher Konağı'nın Çöküşü ve Vakitsiz Defin oldu.
YanıtlaSilEvet, insan eline aldığı kitabı bitirdiğinde iyi ki okumuşum diyebiliyorsa mutlu oluyor. Kitapta yer alan öyküler gerçekten de okuru olayların içine çekiyor. Özellikle hayal dünyası geniş olanlar Poe'nun bu kitabını daha fazla seveceklerdir. Teşekkürler:)
Sil