Sade ve Derin, blogger dünyasının sevimli Deep'i mimlemiş beni. Teşekkür ediyorum kendisine nazik daveti için. Mim'i başlatan Sessiz Umman, onu da Deep sayesinde tanıyıp takibe aldım. Azerbaycan'lı arkadaşımız oldukça ilginç bir konuya el atmış.
Mimin konusu şöyle: Sihirli bir posta kutusu icat olunduğunu düşünün. Bu kutu sayesinde çocukluğunuza, özellikle 10 yaşınıza mektup gönderme imkanınız var. Bu durumda mektubunuza neler yazardınız? 10 yaşlı kendinize sonradan karşılaşacağı zorlukları rahatça atlatabilmesi için hangi uyarılarda bulunur, nasıl öneriler verirdiniz?
Mektubuma başlamadan önce bazı teknik konulara değinmek gerek. Çocuklıuğumuza verdiğimiz öğütler sadece karşılaşılacak zorlukları atlatabilmek için lüzumlu ikaz ve önerileri içerecek. Yani bu yaşa geldiğimizde yine aynı konum ve yerde olacağız. Verilen öğütler süregelen yaşamı kesinlikle değiştiremeyecek. Kısaca yine bugünü mevcut haliyle yaşayacağız. Bilinmelidir ki, eğer yaşamımızı değiştirme imkanı verilseydi mektubun muhtevası bambaşka olurdu.
Biz posta kutusu bilmezdik. Postacının yolunu gözlerdik. Küçük Ben mektubu postacı amcasından alıyor. İlk olarak zarfın sol üst köşesinde gönderenin kim olduğuna bakıyor. Elli yıl sonraki Sen- İzmir. Heyecan içinde açıyor zarfı, başlıyor okumaya;
Merhaba Küçük Ben,
Önce kendimi tanıtayım ama sakın paniğe kapılma. Ben elli yıl sonraki Senim. Kafanın karışmasını istemem ama belli ki seni buna ikna etmem zor olacak. Yok, seni temin ederim ki bir arkadaşın sana şaka falan yapmıyor. Sadece dediklerimi dinle, yazdıklarımda senin hayatını kolaylaştıracak ikaz, öğüt ve müjdeler var. Önce seni rahatlatayım biraz. En azından elli yıl daha yaşaman garanti. Ciddi bir sağlık sorunun da olmayacak bu süre zarfında. Tamam bazı badireler yaşayacaksın ancak bunları kabiliyetin ve şansın sayesinde atlatacaksın. Büyük savaş ve kıtlıklar felaketler de görmeyeceksin. Sadece beş yıl sonra Kıbrıs'a çıkartma yapacak askerlerimiz. Ondan sonra iki parçaya bölünecek Kıbrıs. Bunun seni üzecek yanı ABD'nin koyduğu ambargo nedeniyle yaşanan ekonomik krizler ve geçim sıkıntısı. Aslına bakarsan ekonomik krizler sık sık kapını çalacak.
Biliyorum çok sevdiğin dedeni kaybettin kısa zaman önce. O senin en yakın arkadaşındı. Ne yazık ki yaşamın kuralı böyle. Zaman her şeyi unutturuyor. Camilerden uzak dur. Biliyorum, deden yaşasaydı seni İmam Hatip'e gönderirdi. Yolun Hisar Camisi taraflarına düşebilir, yeni gelen bir hocaefendiyi görmeye gidebilirsin. Olur da sana git vaazlarını dinle derlerse, sakın gitme. O hoca efendi, önce seni ihya edebilir ama sonunda çok zararını görür, hapse bile girebilirsin. Bu yaşından itibaren bol bol oku, sorgula hayatı. O camide dedenin arkadaşlarından dinlediğin hikayelerin çoğu düzmece. Ne yazık ki, kimse seni kitap okuma konusunda teşvik etmeyecek. Beni dinle bol bol oku, her şeyi oku ama her okuduğuna da inanma.
Senin için güzel bir haber daha vereyim. Hayal ettiğin mesleği yapacaksın. Çok seveceksin bu yaptığun işi ancak memlekette hangi mesleğin hakkını vererek yapabiliyorsun ki. En iyi mühendis en iyi projeyi yapan, ya da en güzel, en sağlam yapıları yapan değil. Özel sektörde patrona en fazla para kazandırandır iyi mühendis, bunu unutma. Bu dediklerim sana biraz ağır gelebilir ama yaz aklına bütün bunları. Devlet işi senin mizacına uygun değil. Devlete girip biraz da rüşvet yiyebilsen hem fazla yorulmaz hem de çok paran olurdu oysa. Ben yap desem de yapmayacaksın bunu biliyorum. Fırsatını bulursan cesaretini topla yabancı şirketlere at kapağı. Onlar insana daha çok değer veriyorlar.
Senden müteahhitlik yapmaya kalkışmamanı istiyorum. Bil ki başına istemediğin şeyler gelecek. Ne kadar şartlar o ortamı hazırlayacak olsa da sen kalkışma bu işlere, çok tehlikeli. Parasal olarak bir şey kazanıp kaybetmeyeceksin belki ama yaşayacağın kötü anılar ve boşa geçirdiğin yılların olacak.
Küçük Ben, sessiz sakin bir çocuksun henüz. Bu özelliğini koruyacak, fazla çıkıntılıkların olmayacak. Okumaya olduğu kadar yazmaya önem ver. Fuzuli geçireceğin zamanı değerlendirebilir daha donanımlı olursun bu hususa dikkat edersen. Sözlerimi unutma, bu senin faydana olacaktır. Şimdi kimseye bir şey söyleme, seninle dalga geçerler. Yolunu özlemle bekliyorum.
İmza
Elli yıl sonraki Sen.
Hikaye gibi başlamanız ne kadar hoş olmuş, gözümde canlandırdı sizi :) bu zamana kadar en beğendiğim mimlerin başında gelebilir.
YanıtlaSilBöyle bir şansımız olsa acaba gerçekten ister miyiz ileriden bize öğüt verilmesini, yoksa hayat sıkıcı bir hale bürünebilir mi bir anda. Hiç bilmiyorum, öğrenme şansımız da olmayacak tabi. Saçma oldu sanırım yorumum ama içimden bunlar geldi satırlara döktüm. Sevgiler :)
Aklınıza ne gelirse yazın özgürce. Saçmalamak dahil:) Ama saçmalamamışsınız. Anlıyorum sizi. Ben daha ilerisini düşündüm bu esnada. İleriden biri gelip öğüt vermesini ve hayatımızı buna göre değiştirip geliştirme imkanına kavuşmamız hiç de fena olmazdı sanırım. Senede bir kez gelse bile birçok yanlış kararımızdan döner, birçok fırsat yakalamış oluruz. Herkes aynı imkana sahip olsa daha yaratıcı bir dünya beklerdi belki bizi. İlginç düşünceler gerçekten, düşündükçe derinlere iniliyor:))
Silne güzel bir mektup olmuş.:)
YanıtlaSilEvet, ne kadar enteresan değil mi?:))
SilGüzel bir mimmiş. Sizde güzel yazmışsınız. Ben ne yazardım diye düşündüm, sadece bir kaç uyarı yapardım sanırım. Öğüt verilmesini kimse sevmez, küçükken bende sevmezdim herhalde. Öğüt vermekten çok neyin neden oluğundan ve sonuçlardan bahsederdim.
YanıtlaSilTeşekkür ederim. Uyarılar ya da öğütler şu anda bulunduğumuz yeri değiştirmiyor anladığım kadarıyla. Yani falanca yere giderken ön koltuğa oturma sakın, yoksa sakat kalacaksın demek mümkün olmadığına göre yaşanacak olayları etkilemek mümkün değil. Eğer zamanı geriye alıp edindiğimiz tecrübelere göre yaşayabilme imkânı olsa durum çok farklı olur ki bu mimde istenen o değil. Zorlukları daha kolay aşabilmek için geçmişteki çocukluğa onun kaderini değiştirmeden pek de bir şey yapılamaz sanki. İyi bir hayat sürdürebildiysek, bunu müjdeleyebiliriz belki. Fakat kötü bir hayat bekliyorsa bu çocuğu ve onun yolunu değiştiremiyorsak neye yarar?
SilBaştan kuralları koymuşsunuz ama arada kaynar diye yine de vermişsiniz hayatı değiştirecek tavsiyeleri :) azıcık kurnaz gördüm sizi :P Yabancı şirketlere atsa kapağı sahi hiç değişmez hayatınız, konumuz falan değil mi :))) ah insan işte engel olamıyor kendine :) ben de yazarken değiştiremem dedim ama o kadar çok şeyi değiştirmek istedim ki...
YanıtlaSilFarkındayım:) Biraz torpil geçtim kendime. E, o kadar da olsun di mi?:))
SilBak ne diyeceğim, biliyorum ki bu mim sizi üzmüştür derinden. Üzerine gitmek istemiyorum, çünkü ben de sulu gözün tekiyim. Amaaa, şu mimin değişik bir versiyonu ne güzel olurdu değil mi. Şöyle; Evet, yine on yaşına döneceksiniz lâkin bu kez çocuk halinize onun kaderini de değiştirebilecek ikaz ve öneriler getirebileceksiniz. Elbette bu sefer halen bulunduğunuz siz olamayacaksınız. Belki mevcut durumunuzdan çok daha iyi, belki de çok daha kötü. Ne dersiniz. Kişisel bir bilim kurgu, bunu yazmalıyım. Bence siz de düşünün:)
Bugünlük yazma günümüz bitti. Gerçek hayata dönüp yemek, ev, eş ve çocukla ilgilenme vakti ama Cumartesi yine yazacağız eşimle. O gün için ilham olsun bu öneriniz :) Sizden de bekliyorum tabi ki.
SilOk, bakalım ilham hazretleri ne zaman çalacak:)
SilKendini tanıma ve anlamlandırma adına iyi bir yöntem oldu bu mim.Üstteki yorumlarda hayatınızı değiştirecek öğütler vermekten bahsetmişsiniz ya,ben hayatımı değiştirecek bir öğüt vermeyi tercih etmezdim doğrusu.Beni ben yapan,bu günkü beni oluşturan ,acısıyla tatlısıyla yaşanmışlıklarım ise neticesini bilemeyeceğim maceralara gerek yok diye düşünürdüm...
YanıtlaSilTam da bu konuda yeni bir yazıya başlamıştım. Evet, eğer hayatımızı değiştirmek imkanı olsaydı başımıza neler geleceği tam bir muamma. Maceracılar ve adrenalin tutkunları bu yola başvurabilirler belki ama ben sadece düşünüp hayal kurmakla sınırlı kalacağım.
Silayyyyy imam hatip mi hihi. o zaman da mesleğini hayal ettin he. 10 yaşında inşşat mühendisliği nerden geldi ki aklınaaa :)
YanıtlaSilÇocukken yeni yeni apartmanlar dikiliyordu bizim bahçeli evlere. Birgün bir genç adam geldi, beyaz takım elbiseli, kırmızı kravatlı. Beyaz bir peugeot'u vardı, hani kıçı kırık olan model, 405 mi neydi. Elinde projelerle pek bir havalı gelmişti o zaman bana. Tamam dedim, ben de onun gibi olacağım, oldum da:)) Bir de imam hatip'i bitirseydim bugün kesin enerji bakanıydım:)))
SilHayatımızı ne olursa olsun değiştirememiz fikrine ben de katılıyorum. Evet biz sadece bazı uyarılarda buluna biliriz. Olması gerek mutlaka oluyor zaten. Güzel bir mektup olmuş. Mimi yaptığınız için teşekkür ederim.
YanıtlaSilEvet bu mimin temel taşı kaderimizi değiştiremeyeceğimiz üzerine kuruldu. Aksi halde tamamen boyut değiştirir anlatılanlar. Ben de size teşekkür ederim.:)
Sil