Hiç sevmediğim griliğin dibine vuruyorum bugünlerde. Bir ümit bir karamsarlık, bir heves bir bezginlik sarıyor her yanımı. Eşimin yemem için sadece günde bir taneyle sınırlandırdığı o güzel kurabiyeler mi buna sebep, bilmiyorum. Bunun küçük bir payı olsa da daha pek çok sebep sayabilirim sersemlemiş halime.
Sonuncusundan başlayayım mesela. Saat dokuz sularında her akşam olduğu gibi çevre cami hoparlörlerinden bangır bangır arşa yükselen dualarla çınlıyor ortalık. Çok geçmeden ülkemizi saran yeni tip koronavirüs salgınını def etmek üzere Tanrıya yakaran müezzin sesleri, balkonlardan gittikçe yükselen alkış sesleri arasında kayboluyor. Ortalığı kasıp kavuran kara veba karşısında, Tanrı'nın lanetli kullarının da, değerli kullarının da felaketten eşit ölçüde nasibini aldığı ve bundan dolayı kilisenin ipliğinin pazara çıktığı Orta Çağ dönemi ile çağımız insanının can korkusuyla takındığı riyakarlık geliyor aklıma.
Tam üçüncü gün bugün, kapı dışarı çıkmadığım. Hiçbir kuvvet kitabımın kapağını açtıramaz bana, Korona korkusu bile. En yoğun zamanlarımda bir fırsatını bulup okuduğum kitaplar adeta kaçıyor benden. Korkumun kaynağı düştüğüm can derdim değil, sevdiklerim sadece. Duyacağım yeni haberler peşindeyim. Bu işin sonu nereye varacak? Merak işte!
Yazmaktan da korkar oldum ayrıca. Çünkü yazdıklarım hep moral bozacak. Ne hakkım var başkalarının moralini bozmaya? Sosyal medya ile iç içe değilim ama yine bir şekilde takılıyor gözüme bazı şeyler. Mesela bir video görüntüsü; yüzlerce açılmış mezar, Koronavirüs kurbanları için hazırlanmış! İtalya'da bir gündeki can kaybı 969 olmuş! Bir başkası geliyor gözümün önüne. Korona, korona diye halay çekiyor insanlar neşeyle!
Çin, Hindistan, Pakistan... Karınca sürüsü gibi birbiri üstünde yaşayan insanlar... İster istemez komplo teorilerine takılıyorum. Çin'in tehlikeli bir oyunu mu bu? Sahi, ne kadar sürecek bu karantina? Bundan kurtulmadan yeni bir virüs sarar mı dünyayı? Nasıl ki depremle yaşamayı öğrenmeliyiz diyorlar haklı olarak, virüslerle de yaşamayı öğrenmek zorunda mıyız?
Eşimle birlikte dün bir film izledik uzun bir aradan sonra. Yusuf Ağa adında, 2011 yapımı bir İran filmi. Tek kız çocuğu ile yaşamaya çalışan ve eşi beş yıl önce vefat etmiş yaşlı, kızı için canını dahi verebilecek olan bir adam Yusuf Ağa. Bir yanlış anlama sonucu farklı bir mecraya giriyor ilişkileri. Tipik Türk filmlerinden oldukça farklı. Biraz olsun havamızı değiştiriyor.
Uyku düzenimiz yok, gecenin üçünde ya da dördünde ayaktayız. Bazen gün ışığı havayı aydınlatmadan balkona çıkıp martıların çığlıklarını dinliyorum. Caddeden boş geçen belediye otobüsünün motor sesi, sokak köpeklerinin havlamalarına karışıyor. Dönüp bilgisayarımın başına geçiyorum. Yabancı bir kaynak tarafından hazırlanan dünya haritasının il bazında Koronavirüs vaka ve can kaybı sayısı takılıyor ekrana. İzmir'de dört, İstanbul'da on iki, Ankara'da on kişi vefat etmiş. İnandırıcı bulmuyorum, yok bunun çok üzerinde olmalı!
Can sıkıcı üzücü olayların çok yogun oldugu bir dönemden geçmekteyiz kendinize dikkat edin
YanıtlaSilÖncelikle akıl sağlığımızı korumamız lazım. Teşekkür ederim, siz de kendinize dikkat edin:)
SilBen de oyle az cok sizin gibi hissediyorum. Manik-depresif hallerdeyim sanki. Sabah bir depresif halle uyandim, sanki tum dunya anlamini yitirmis cinsinden, sonra ite kaka aile icinde cocuklarla kendimi unuttum, ve hatta bisikletle gezmeye dahi gittik onlarla, ve simdi yine depresif olmamak icin blog okuyorum...
YanıtlaSilOnce kendimize dikkat etmemiz lazim ki cevremize de iyi olabilelim... Birlikta calistigim bir arkadas emailini aklina, bedenine, ve ruhuna iyilikler diliyorum diye bitirmisti,ben de size aynisini diliyorum!
Büyük bir olasılıkla Nisan sonuna kadar evlere kapanacağız. Bu durum bireysel değil, kitlesel endişede hali asıl kafamızı meşgul eden. Bir an toparlanır gibi oluyoruz, çevremize bakıp yine karalar bağlıyoruz. Geçerli nedenlerimiz var belki buna. Belki zamanla alışacağız, belki de geçecek bu günler. Yeni bir dünya kurulacak sözlerine gülüyordum. Şimdi acaba diye soruyorum kendime.
SilSağlık Bakanı Koca, tüm Türkiye'de 16 ölüm var dediği gün sadece İstanbul'da 21 ölüm vakası tespit edildi. İnandırıcı değil. Gizliyorlar ama nereye kadar. :(
YanıtlaSilİlk zamanlar devlet tarafından vaka sayılarının gizlenmesini makul buluyordum ancak yurt dışında can kaybı sayılarını öğrendikten sonra bizde açıklanan sayıların büyük bir aldatmaca olduğunu biliyorum artık. Paniği önlemek için yapılıyor belki ama evet, nereye kadar:(
SilÇetin Altan'ın sözü geliyor aklıma.. enseyi karartmayalım her şeye rağmen.. ucunda ölüm mü var derler ya, evet ucunda ölüm var ama o da bir olgu.. bir şekilde bu günler geçecek, ruh sağlığımızı korumamız gerek önce, sonra da bu karantinanın olumlu taraflarını düşünüp onlardan yararlanmaya bakmak.. tepe noktasına yanaştığımızı hissediyorum, bundan sonrası daha hızlı ve kolay gelecek.. umuyorum.. sağlıklar dilerim..
YanıtlaSilŞimdi zaman en büyük rakibimiz. Ne kadar sürecek bu olay? Bir hafta, iki hafta, üç...? Bu süreç uzadıkça korkarım insanların dayanma gücü tükenmeye başlayacak. Benim derdim iki üç ay değil. Daha uzun sürerse kötü. Teşekkürler. Sağlık herkese lazım:)
SilBabacığım'ın yorumunun altına da yazayım... Böyle de özlem giderelim :)
SilRobert Koch Institut benim takip ettiğim ve sonuna dek güvendiğim bir kaynak, öğlenleri bakıyorum başka da hiç bir haberi takip etmiyor inanmıyorum. Rahatlatıyor. Birebir tanıdığım içerde çalışan bir arkadaşımla konunştum, eğer sokağa çıkma yasağı bu şekilde sıkı devam ederse 6 hafta sonra hepimiz rahatlayacağız dedi. Belki biraz moralinizi düzeltir. Aşının geliştirilmesinde ciddi gelişmeler yaşanıyor şu an Amlanya'da ölümlerin azlığı kullanılan tedavilere bağlanmaya başlandı, iyileşen hastalardan alınan kanla yeni bir yöntem üzerinde çalışıyorlar en azından ilaç kısmı çok yakında, birkaç ay içinde elimizde olacak, çok eminler ama bu işin kökünün kazınmasının tek yolu: AŞI. Bu da malesef daha çok başında, ilk insan deneylerine başlandı ama bu 1 sene demektir... Fakat yine içerden bir bilgi (arkadaşım biyokimya ve tıp uzmanı, orada çalışıyor yani gerçek bir insan bu, aspargas haber değil): Bu dalgalar halinde gelecek bir hastalık. Mesela 6 hafta içinde biraz rahatlayacağız birkaç ay durulacak ama sonbaharda yeni bir dalga gelecek, keza aynen kış başında, kış sonunda vs. Arada evlere kapanacağız arada daha gevşek sisteme geçeceğiz ama sabırla aşıyı bekleyeceğiz diyor. Ama umutlu. Çok umutlu... Bunu da eklemek isterim. Resmi bilgi değil ama bizzat içerden.... Moralimiz düzeldi mi, umarım!
Aaa, öyle mi? Çok sevindim. Baba kız ilişkisi bir başka:)
SilÇok teşekkür ederim ilginize ve verdiğiniz değerli bilgilere. Belirttiğim üzere kendim için zerre kadar korkmuyorum Korona'dan. Hatta şu sağlıklı halimle, bağışıklık sistemimin en güçlü olduğuna inandığım bu günlerde gönüllü olarak Korona'yı kapıp onu yenmek bile geçiyor aklımdan. Fakat yalnız değilim, eşimi düşünmek zorundayım. Kızım bizimle birlikte değil. On beş gün oldu herhalde görüşmeyeli. Oğlum da birkaç ay oldu evleneli, şimdi Alaşehir'de yaşıyorlar. Onlarla telefonla görüşebiliyoruz ancak. Annem ve çocuklar için endişeleniyorum sadece.
Size bir kez daha geçmiş olsun diyorum. Umarım bir kez daha uğramaz yanınıza bu virüs. Evet, haberleri izlemekten kendimi alamıyorum. Ayrıca internet üzerinden yine bu virüs olayı hakkında bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum. Türkiye'de herkes bu konunun uzmanı olmuş maşallah. Saçma sapan fikirleri yayanlar da var, aralarında doğru bilgi aldıklarım da.
Evlere kapanmak bu virüsü ne kadar kontrol edebilir bilmiyorum. Çünkü hemen her evden en az bir kişinin dışarıyla irtibatı var. Caddede gezen çoluk, çocuk, genç yaşlı her cins insan var. Kimi eldiven, maske takmış, kimiyse son derece rahat.
Moralim düzeldi evet:) Teşekkürler. Sağlıkla kalın ailecek, siz de kendinize iyi bakın.
Sanırım evde kalmak erkekleri daha kötü etkiliyor. Haberlerden biraz uzaklaşmak gerek bence. Yapboza sardım ben, tavsiye ederim.
YanıtlaSilBen kolay kolay sıkılmam aslında. Beni sıkan bu işe zorunlu tutulmam. Yok 65'e gelmedim daha:) Nasıl anlatsam. Madem evdeyiz, bir şeyler yapmak zorunda olmak hissi bana hiçbir şey yaptırmayan. Oysa böyle zamanın bol olduğu günleri çok arayacağız, biliyorum. Yapacak çok şey var. Yapboz bana zaman kaybıymış hissi veriyor. Malum zamanımız çok dar:)))
SilBirkaç gündür aklımdasınız, size yazmak istiyorum, moral vermek.. Bakın ben, biz yani ailecek geçirdiğimiz şeyin %100 Corona olduğunu düşünüyoruz (ama kanıtımız hala yok çünkü 13 gün önce olduğumuz testin sonucu gelmedi ve sanırım gelmeyecek de, bu saatten sonra da önemi yok sanırım). Ve geçti, gitti. Zorlandık evet, 16 gündür burnumu dahi çıkarmadım evet, en iyi siz biliyorsunuz hikayelerimin nasıl karardığını, simsiyah diplere gömmek ve yoketmek istediğimi. Ama bu da geçecek, hiç bir şey kalıcı değil. Şimdi sıkıntıdayız, bir gün (buradaki beklenti 6 hafta sonrasında şu an, ilk defa böyle bir açıklama geldi, umut geldi) herşey yavaş yavaş normale dönecek ve biz bundan daha güçlü çıkacağız.
YanıtlaSilEndişelenmeyin demiyorum, önümüzdeki haftalar zor. Ama kendinizi oyalayın, yazın ne olur.. Ya da eşinize "yahu 2 kurabiye alayım ne olur" diye arıza çıkartın :) Madem çok güzel yapıyor yapsın, bir fotoğrafını da bloğa koyun biz de yemiş kadar olalım (un bitti Almanya'da bari fotoğrafına bakalım hihi)
Vaazlar ve alkışlara gelince... Herkesin "yoksunluğa tepki süreci" farklı. Herkes kendi kapasitesine göre davranıyor, kimi Allah'a sığınıyor, inanmak istiyor, kimi benim gibi kendini ortadan ikiye böldü, bir yanı simsiyah öbür yanı inatla Pollyanna.. Kimi kitabına, dizisine gömüldü hiç haberlere bakmıyor nasılsa "bitince duyarım" diyor, kimi de sizin gibi "ne yapmalı nerden başlamalı" diye düşünüyor... Bunların hepsi eşit aslında, hepsi insani. İstemiyorsanız hiç bir şey yapmayın da, yeter ki hendinizi tüm bu cengamenin dışına atabilecek bir kaç yöntem bulun, rahatlayın, bir yolunu yaratın yani.. Siz bize lazımsınız sevgili Thyra! Eşinize, annem babam gibi doktor olduğunu öğrendiğim kızınıza, oğlunuza, hep yazılardan tanıdığımız insanlara iyi bakın, onlar da size tabii :) Çok sevgiler!
Teşekkür ederim:) Evet, güzel şeyleri duyunca umutlanıyoruz. Çaktırmadan bir (iki değil, anlar sonra) kurabiye aşırabilirsem fotoğrafını koyacağım bloğa, söz:)
SilEn yüreklendirici sözünüz; "İstemiyorsanız hiç bir şey yapmayın" oldu:) Kuş gibi rahatladım:) Size de en içten iyi dileklerimi gönderiyorum Ege'nin İnci'sinden. Sevgiler:)
tüm dengemiz alt üst, nasıl olacak bilmiyorum. malum medyayı izlersek mutlu oluruz belki, bu ara ciddi ciddi düşünüyorum :) virüsle mücadelede en başarılı ülke olduğumuz açıklanmak üzeredir :)
YanıtlaSilDediğiniz gibi çıktı. Az önceki basın açıklamasında virüsle mücadelede dünyanın en başarılı ülke olduğumuzu açıkladı cumhurbaşkanı. Hatta dünyanın birçok ülkesine yardım ediyormuşuz, onlara tıbbi malzeme gönderiyormuşuz! Tabii içimize su serpti bu açıklama, boş yere sıkıyormuşuz canımızı!
Silya dinleme haberleri, film izle, müzik dinle, uzaklaştır zihninden şunu :) iran sineması çok çok özel bir sinema, çok severim. bunu izlememişim. izlerims :)
YanıtlaSilDoğru dersim be yav:) Neyse son yazımdan sonra biraz rahatladım. Ben milyonlarca kişi ölecek diye tırsmıştım:( İzle seversin bu filmi:)
Sil