"Kuşaktan kuşağa aktarılan gelenek ve göreneklerimizin yaptırım gücü var ve genelimiz -ama isteyerek ama istemeyerek- bu güçten kaçamıyoruz. Yöreye göre farklılık, çeşitlilik gösterse de değerlerimiz ve konularımız ortak. Hoş ve güzel birçok motife sahibiz ama garip ve anlaşılmaz hatta saçma bulduklarımız da var içlerinde. İşte bundan sebep "Eyy atalar, iyi etmişsiniz, hoş etmişsiniz ama bu geleneği icat etmek zorunda mıydınız?"
Gelenek ve görenek toplumun varlık, birlik ve beraberliği sağlayıp koruyan, geleceğe dönük yaşaması için değerli alışkanlıklarmış! Şöyle dönüp baktığımda hangi adetimizin, gelenek ya da göreneğimizin toplumumuzda birlik ve beraberlik sağladığına ve hangisinin bizim yaşam kaynağı olduğuna dair bir fayda sağladığını göremedim.
Sözgelimi el öpmek/öptürmek... Çocukken mecburen her fırsatta büyüklerimizin elini öperdik. Ne kadar kötü bir gelenek. Neymiş, büyüklerine saygı ifadesiymiş! Saygı göstermenin başka yolu kalmamış sanki... Bazı mazoşist teyzeler, dişlerini göstererek büyük bir iştahla burnumuza doğru uzattıkları ve üzerinde dudağımızın ıslaklığını hissettikleri ellerini aniden "tak" diye alnımıza çarparlardı. Ardından münzevi bir sırıtışla, zafer kazanmış komutan edasıyla, pişmiş kelle gibi kurum kurum yaslanırlardı koltuklarına. Çocuklarım dahil şimdiye kadar kimsenin elimi öpmesine müsaade etmedim ben, böylesine saçma bir gelenekten uzak durdum. Epey uzun bir zamandır da annem dahil kimsenin elini öpmüyorum.
Gelenek dediğimiz şey gerçekten işe yarar, dişe dokunur bir iş olmalı. Meselâ Atamız ne demiş; "Türk Milleti çalışkandır, zekidir." Dönemin şartlarında topluma moral vermek amacıyla mı söylemiş, yoksa gerçekten de o zaman yaşayan halk bu özelliklere sahip miydi bilmem ama çalışkanlık ya da zeki olma özelliğinin Türk milletinin geleneksel bir özelliği olduğunu hiç sanmıyorum. Diğer taraftan gerek disiplinleri, gerekse ürettiği ürünlerin sağlam ve kaliteli olması düşünüldüğünde, bu özellikler, Almanların herkesçe malum geleneği kabul edilir.
Çocukluk ve gençliğim kırsal bölgede geçmediği için yöresel gelenek göreneklere pek aşina değilim. Buna rağmen bu ülkenin bir ferdi olarak çok sayıda adet, gelenek ve göreneğimiz var. Takı merasimleri, Vakt-i Dem arkadaşımızın belirttiği gibi gelinin beline merasimle kırmızı kurdele bağlanması, çocuğun kulağına ezan okunarak isim verilmesi, imam nikâhı, kurban kesilmesi, siyasi şova dönüşen iftar sofraları, halaların, teyzelerin, amcaların, dayıların sırayla göbek attırıldıkları düğünler, nişandan sonra kurban bayramında damadın, kızın evine süslü koç göndermesi, nikâh masasında ayak basmalar, son zamanlarda adet haline gelen, teyzelerin facebook'ta birbirlerine "hayırlı cumalar..." mesajları, mezar ziyaretleri ve bunun gibi bana göre lüzumsuz ve saçma gelen nice gelenek ve görenek arasında işe yarar, toplumumuz adına bir nebze gururlanacak bir faaliyet bulmak için çok uğraştım. Evet, sonunda buldum. Evet, misafirperverliğimiz belki de tek güzel geleneğimiz. Pek çok ülke bizden farklı değil ama sanırım biz bu konuda en iyiler arasındayız.
misafirperverlik eskiden varmış bizde kalmadı artık :) komşular bile birbirine selam vermiyor misafir gelmesin diye, akrabalar birbirini aramıyor.
YanıtlaSilElle tutulur bir o kalmıştı o da gitti desene:) Aslında haklısın. Ben daha ziyade tanımadıkları bir insana yaklaşımları düşünmüştüm. Sözgelimi yabancı biri zor durumda kaldı, sıcakkanlı bir şekilde yardım elini uzatırız genellikle. Tabii bunu fırsat bilip turist kazıklayanlar da az değil:)
SilKüçük oğlum el öpme olayından nefret eder resmen. Zaten kendine göre bir üslup geliştirmişti. O sevmediğindn de aile üyeleri saygı gösterdi ona hep. Corona çıkınca da tam onun istediği oldu. Geleneklere inanmıyorum ve çok ender uygulamışlığım var. Hatta fena halde ailenin çıkıntısıyım.
YanıtlaSilHaklısınız, Corona bu adetimizi iyi törpüledi:) Belki de tek faydası bu oldu. Öp amcanın, öp teyzenin elini kâbusundan kurtuldu çocuklar. Ben de aynı sizin gibi düşünüyorum.
SilBana en ters gelen de cenaze gömüldükten sonra bazı yerlerde ayran ve pide dağıtılması. Yani daha mezarlıkta! Patladınız mı yahu insanın boğazı düğümlü o halde bile mide mi düşünülüyor.... Eniştem vefat ettiğinde ailemiz bunu yapmak istemedi, bize ters geldi. Aile dışında biri "heralde acılarından adeti unuttular hiç sipariş verilmedi" diye kendisi yaptırıp tam mezarlıktan çıkanların önünü kesip dağıtmış iyi mi! İyilik mi dersin.....
YanıtlaSilBiraz düşüneyim, yine gelir Almanya geleneklerini yazarım belki yazınızın altına :)) Almanlar (ya da Bavyeralılar diyeyim, daha doğrusu) da bizden fenalar aslında..
Sormayın. Cenaze evine yemek götürmek sevap olduğu için bir de gösteriş olsun diye çorbalar, pideler taşınıyor. Bu getirilenleri yiyenler ise baş sağlığına gelenler. Al takke ver külâh. Yahu yiyin yemeğinizi öyle gelin, ya da açlıktan siz de ölecek değilsiniz ya:) Bir de dediğiniz gibi küçümseyenler, had bildirenler yok mu?
SilHer ülkenin tuhaf birçok geleneği, göreneği var. Benim sinirimi bozan kural haline getirilmiş bu alışkanlıkların dışına çıkıldığında oluşan mahalle baskısı. Bavyeralı kardeşlerimizin ananelerini öğrenmek isterim:)
El öpme mevzusunun karmaşıklığını çok yaşadık küçükken, neyse ki şimdilerde oturaklı bir hale geldi.Tabi ısrarla öpülsün eller ısrarları oluyor hala ama havada kalıyor o eller :) ebeveyn elleri öpülsün, evlat olarak gönlüme hoş gelir bu ama bayram hariç izin vermiyorlar :) o da zar zor.
YanıtlaSilYazdıklarınız arasından bir tek kulağa ezan okuma kısmını ayrı tutuyorum zira bu gelenek görenekten farklı bir konu, dini ritüeller ile bağlantısı var.
İnsan ilişkilerine katkısı olması lazım geliyor gelenek göreneklerin.Toplum olarak ilişki durumu karnemizin parlak olmadığı ortada.Hal bu olunca tüm bu adetlerin işe yararlılık sağlamadığını söyleyebiliriz sanırım.
Çoğumuz muhafazakâr ailelerde büyüdük. Bu yüzden aslımızı inkâr edemeyiz. Fakat daha sonra fikirlerimiz değişebiliyor ve yaptığımız pek çok şeyin anlamsız olduğunu görüyoruz. Ezan okuma hadisesi de benim için öyle. Benim adımı kulağıma dedem okumuş. Çocukken bu yapılmazsa çocukların adsız kalacağını ya da adlarını bilmeyeceğini zannederdim. Elbette, sadece dini bir ritüel. İsteyen devam edebilir.
SilÇok güzel ananeler de sayılabilir. Yabancı ülkelerden de örnek verilebilir belki. Ancak konumuz farklıydı bu kez:)
Gelenek ve görenek konusu ile inanç konusunun farklı oluşuna dikkat çekmek istedim esasen. Mevlüt gelenektir misal, buna dair bir söylem sohbetin konusu dahilinde olabilir , kulağa ezan okunması ise dini bir ritüel ( farz, vacib, sünnet vs. gibi kavramlar ) Bu yüzden ayrı tuttum. Yoksa elbette fikirlerimiz sabit kalmıyor, değişiyor. Neye inanılıp neye inanılmadığı konusu kişiyi bağlar .
SilYapılmazsa adsız kalmak düşüncesi empoze edilmiş ise bu da gelenek kapsamına girer :) Ben böyle bir söylem duymamıştım hiç.
Adsız kalma olayı benim çocukça düşüncemden dolayıydı. Belki bir korku, gerçekten de eskiden korkardık. Günaha yapan insan çarpılır diye beklentim vardı çocukken. Tabii büyüyünce bütün bu hesaplaşmaların öbür dünya işi olduğunu kavradık ve huzura erdik:)
SilÇoğu dediğinize katılıyorum. El öpme durumunu ben de sevmem, yaşlılar hemen büyüklenerek elini uzatıyor.
YanıtlaSilİmam nikahı ise gelenek olarak gördüğüm bir şey değil. Dini nikahta mehir gibi konular konuşuluyor, belli şartlar var. Resmi nikahın yanında o da yapılır.
Mehir konusuna değinmedim. Evlenirken bu tür şeylere gerek yok bu çağda. Eskiden erkek ve kadına ayrı görevler dikte edilmiş, çoğu da kültür ve gelenekten elbette. O zaman erkek çalışır, eve para getirir, kadınlar evde yemek, temizlik yapar ve çocuk büyütürdü. Şimdi o zamanlar çok gerilerde kaldı bu yüzden yıllarca farkında olmaksızın uymaya çalıştığımız bazı gelenekler, anlamsızlaştı.
SilOnlara bir şey demiyorum demek istediğim Peygamberinizin gösterdiklerine dikkat etmemiz gerektiği, günümüzde basit bir adet gibi görülüp sünnetler falan terk edildi.
SilOnlar da gerilerde kaldı. Peygamber zamanında kölelik vardı, kölelerinize iyi davranın diye ayetler var. Allah doğru yoldan ayırmasın:)
SilSonradan kaldırıldı tamamen. Şimdi de çalışma hayatı altında modern kölelik var, tüketim odaklı yaşam var, çıkar ilişkileri adaletsizlikler zulümler tavan yaptı, yani insan hiçbir şeyi çözebilmiş değil. :)
SilBenim yüzüm batıya dönük, özellikle İskandinav ülkelerinde insana, özellikle kadına verilen değeri önemsiyorum. Arzu eden asr-ı saadete özlem duyabilir elbette:)
Silben de elimi öptürmeyenlerdenim, tabii ki bu geleneğe kafa tutuşum hoş karşılanmıyor ama yapacak bir şey yok birileri bir şeylere dur diyebilmeli. En azından kendi çapımız içinde dur diyebileceklerimize dur demeliyiz. Ben de geleneklerde bir olay göremeyenlerdenim. Ve kesinlikle o sözün söylenme amacı ve realitesi arasında fark var .
YanıtlaSilBana son derece ilkel gelen bir gelenek, el öptürmek. Sanırım önceleri kadınlarda görmüştüm; dudakları yerine çenelerini kullanıyorlardı. Belki nispeten daha iyi oluyordu hijyen bakımından ama bana göre saçma işte:) Keşke insana yakışır geleneklerimiz olsaydı. Sözgelimi vergi kaçırmanın ayıplandığı, adalet duygusunun önemsendiği bir milletin ferdi olabilseydik.
Silya değil mi, domuz yememek için uğraştığımız kadar hak yememek için uğraşsaydık sanırım bugün çok farklı bir konumda olacaktık ülke olarak. Ya da başımızın üzerindeki kıllar konusunun yarısı kadar eğitim konusuna önem verebilseydik, mevzu derin fakat o kadar uzağız ki bilimden yakın zamanda düzelme şansı göremiyorum ne yazık ki :(
SilSöylenecek o kadar çok şey var ki. Kalp kırmamak, saygısızlık yapmış gibi algılanmamak için susma hakkımızı kullanıyormuşuz gibi geliyor bana. Konuya ilişkin hiçbir anane, gelenek bizi boyunduruk altına almamalı. Sömürü araçları devreden çıkmadığı sürece bu düzen bu şekilde gidecektir, ben de karamsarım sizin gibi, evet, ne yazık:(
SilAz önce Facebook'ta bir paylaşım gördüm ve çok hoşuma gitti :))
YanıtlaSil"Tradition (n): Peer pressure from dead people."
Bulabilirsem bakayım:)
SilCulture & traditions should stop dictating our lives if it holds us back... :)
SilArkadaşımın biri bana Almansın sen diye dalga geçer. Geleneklere, göreneklere ve daha kendi ülkemizle ilgili çoğu şeye çok uzak olduğum için. Dinlediğim şarkılar, izlediklerim, okuduklarım vs. Her yönden farklıymışım :D Ama Alman olsam oranında geleneklerine göreneklerine çok uzak olurdum sanırım.
YanıtlaSilBizim bir hocamız şey demişti; her 20 30 sene de bir (hani bu 20 30 sene olmayabilir, belli bir zaman geçince) gençliğini yeni doldurmuş olgun insanlara nasıl bir hayat istedikleri sorulmalı ve o gençliğin istediği şeye göre tekrar şekillenmeli demişti. Böyle bir sistem olsaydı geleneklerin çoğu olmazdı sanırım. İyi mi olurdu bilmiyorum, yine karışıklıklar olurdu sanırım.
El öpmek çok canımı sıkan bir durum olmadı her şeye rağmen. Ama düğünler kesinlikle en can sıkıcı şeyler benim için...
Mrs. Kedi son noktayı koymuş:) "Tradition (n): Peer pressure from dead people."
SilBu veciz söz her şeyi açıklıyor zaten. Örf, adet, gelenek ve göreneklere bağlı değilim. Hatta "kutsal" tanımı bile bir sömürü aracı bana göre. Bunların hepsi mahalle baskısı yarattığı için az ya da çok katlanmak zorunda kalıyoruz. Eski gelenekler unutulurken şimdi tüketim amaçlı babyshower gibi bir sürü etkinlik onların yerini alıyor. Takı merasimleri ve daha niceleri, bence hepsi çağ dışı:)