Sabah erken kalkıp alışverişi yaptıktan sonra ekiple birlikte yaylaya çıkmayı düşünsem de evdeki hesap çarşıya uymuyor. Ekibi bıraktıktan sonra yeniden şehre iniyorum. Kasabımız bonfile olmadığını söylüyor önce, biraz söylenince önündeki tezgahtan çıkarıp veriyor. Havalar ısınınca böyle oluyormuş, kuzu bulunamıyormuş vs. bir sürü bahane. Her gittiğimde et fiyatları artıyor. En güzel et onlarda bulunuyor anladık ama bizi de zorda bırakmaması gerektiğini bilmesi lazım. Belli ki başka bir kasap bulmak, hangisinin eti daha iyi, daha uygun fiyatlı ise oraya yönelmek lazım.
Ziraat Odasına gittim, mazot, gübre teşviği adı altında devletten üç beş kuruş alırım diye. Listede adım çıkmamış. İlçe Tarım ÇKS dedikleri Çiftçi Kayıt Sisteminde kaydım işlenmemiş. Canım sıkıldı. Oysa yaptığım onca masrafın ihmal edilebilecek bir bölümü, devletin sözüm ona desteğiydi. Yeniden bir tomar kağıt verdiler, muhtara, azaya imzalatılacak. Bu seneyi unutup gelecek seneyi kaçırmamam lazımmış.
Yapacak işlerimin arasında en önemlisi bulaşık makinesinin deterjanı bulmak. Otuz kiloluk bidonlarda tercihen kullandığımız markayı arıyorum bütün şehirde. Hepsinde yirmi kiloluk bidonlar var. Çaresiz birinden alıyorum. Çalıştığım bankalardan birine gidip telefon ve internet ödemelerini otomatik ödemeye bağlatıyorum. Döndükten sonra arıyorlar aynı bankadan. Telekom ödemesi diğer bir bankanın ödeme talimatına bağlıymış. Telefon ödemelerim ise bilmedikleri bir başka banka şubesi tarafından otomatik olarak ödeniyormış. Bana gelen telefon mesajından sonra hemen gidip ödüyordum oysa. Ya ben ayrı, banka ayrı ödüyorsak... Bankadan arayan memur öyle bir şey olmaması lazım dese de emin olamıyorum.
Öğlen oğlum aradı. Çok sevindim. Uzun zamandır sadece ben aradığım zaman konuşuyorduk. Hep annesini arıyor, üzülüyordum. Akşam dönünce eşime hava atacağım.
Aşkın Şefle birlikte yukarı yaylaya çıkıp sarmaşık toplayacaktık. Benim işler uzayınca o yalnız çıkmış. Sarmaşıklar olmamış daha ama domuzlar ortalığı talan etmiş. Aşağı yayladaki boşluğu da bir ara gidip onarıyor sağ olsun.
Hava çok güzel bugün. Öğlen yemeğini avluda yiyoruz keyifle. Güneş Taş Ev'in terasını güzel ısıtmış. Tertemiz bir hava... Akşam rezervasyonları geliyor. Şömine sobayı yakmak gerekir mi acaba? Akşama doğru hava serinlemeye başlayınca sobaya ihtiyaç hissedilmeye başlanıyor.
Bu arada blogları okuyamıyorum. Yarın günümün önemli bir bölümünü bu işe ayırmak istiyorum. Eşim tesadüfen Belediye Başkanı ile karşılaşmış bugün. Yollarımızın bozulduğunu söylemiş. Başkan da söz vermiş ilgileneceğine. Bu çok güzel bir haber ama sevinmek için erken daha. Çukurların kapatılması değil çünkü tek sorun. Menfez ağızlarının onarılması, hendeklerin açılıp drenajın çalışır hale getirilmesi lazım. Taş Ev'in açılması, rüzgar tribünleri inşaatı Kaplan yolu trafiğini epey arttırdı zira.
Ne güzel yürümelik bir yer...Mis gibi kokuyordur oralar şimdi
YanıtlaSilHaklısınız. Sert geçen kıştan sonra doğa uyanmaya başlıyor burada. Önce badem daha sonra kayısı, erik, şeftali ağaçları çiçek açtı. Artık yavaş yavaş yeşilliğe bürünür her yer.
SilTüm o hayal kırıklığı sonrası böylesi bahar görüntüleri ve doğa içine dönmek işin iyi yanı olmalı :)
YanıtlaSilTabiatla daha bir kaynaşacağız. Yaylanın temiz havasını iyice içimize çekeceğiz. Odun kesmek out kümesten yumurta toplamak in olacak:)
Sil