KATEGORİLER

28 Mart 2017 Salı

KARA KIZLARIMIZ

27/03/2017 Pazartesi, Tire


Bugün ilk kez Fifi kapıda karşılıyor bizi. Hem de ne karşılama. Henüz bahçenin demir kapısını açmadan son sürat yanımıza koşuyor. Bizi selamlayıp aynı hızla Taş Ev'in yanına dönüyor. Arabadan iner inmez sevinci görülmeye değer. Onu bu kadar sevindirecek ne yaptık diye düşünürken aklıma aç olabileceği geliyor. Hemen kaynatılmış kemik ve et suyundan ağzına layık bir yemek hazırlıyorum. Öyle ya, onun gösterdiği bu sevginin bir sebebi olmalı. Yemek kabını her zamanki yerine bırakıyorum. O güzelim yağlı kemiklere bakmıyor bile. Duvarın üzerinde oturup başını bana doğru uzatıyor, kuyruğunu sallayarak. Göz göze geliyor, bakışıyoruz. Keşke dili olsa da anlatabilse aklından geçenleri. Hayır, hayır onun sevgisi karşılıksız. Ne yemek verdiğim ne de kömür yardımı yaptığım için... 

Hava düne göre daha serin. Aşkın Şef tavukları beslemeye gidiyor. Su kovalarından birini alıp ona eşlik ediyorum. Kümese doğru yaklaşırken tavuklar kapıya üşüşüyor. Biliyorlar ki onları doyurmak için geliyoruz. Karınları çok acıkmış. Kümesin kapısını açıyor Şef. Hepsi birden önlerine atılan sebze artıklarına ve yemlere hücum ediyor. Geldiklerinden bu yana epey serpilmişler. Bir ay sonra yumurtalarını toplar artık eşim. Bu onun en çok sevdiği iş. Tavukları almamın sebebi de eşime yumurta toplatma zevkini yaşatmak. 

Sabah kızım arıyor. Ne söylediği anlaşılmıyor. Ses telleri gitmiş. Anlaşamayınca whatsapp tan mesajlaşıyoruz. Bugün teziyle ilgili anketlerini tamamlayacak, yarın ise tek başına poliklinikte nöbet tutacakmış. "Devlet memurusun izin al." diyorum, "Olmaz." diyor. Bizim sülale hep böyledir işte. "Ben geleyim, ya da annen gelsin yanına." diyorum. "Annem gelsin, Venüs'e baksın." diyor. Annesi, "Ben ona bakmaya giderim, Venüs'e bakmak için değil." diyor.

Daha temizlik işleri bitmeden telefonum çalıyor. Ekranda oğlum yazıyor. Hiç aramazdı bu saatte. Geçenlerde yazdığım blog yazısını okumuş. Sık sık annesini aradığına değinip, uzun bir aradan sonra beni arayınca ne kadar mutlu olduğumdan bahsetmiştim. "Ben seni aramıyor muyum?" deyip sitem ediyor. "Yalan mı, yüz defa anneni aradıktan sonra bir defa beni arıyorsun." diyorum abartarak. Düzeltiyor, "Beş sefer annemi, bir sefer seni arıyorum." diyor. Annesine ne kadar düşkün olduğunu düşününce yüzde yirmilik oran, hiç fena değil.

Bahçeye bir araba giriyor. Oğlumla telefon görüşmesini sonlandırıyorum. Genç bir beyefendi levhamızı görüp gelmiş. Her geldiğinde Kaplan'a uğradığını söylüyor. Bu kez öğlen yemeğinde bizim konuğumuz oluyor. Tanınmış bir petrol dağıtım firmasının bölge sorumlusuymuş. Üst kattaki salona alıyoruz. Dün aynı saatlerde misafirlerin doldurduğu teras üşütüyor. İç mekanlar soba yakacak kadar soğuk değil. Misafirimiz ceketini çıkarıp masanın üzerine diz üstü bilgisayarını açıyor. Elinden düşürmediği telefonla yaptığı iş görüşmelerinin ardı arkası kesilmiyor. Birkaç çeşit soğuk mezenin yanına bonfile sipariş ediyor. Yemeğini yedikten sonra özellikle bonfileyi çok beğendiğini, şimdiye kadar yediklerinin en iyisi olduğunu söylüyor.

Öğleden sonra eşim arıyor. Ankara'dan bir arkadaşı oğluyla birlikte geliyormuş. "Gel beni al." diyor. Hemen iniyorum şehre. Evden eşimi alıp yeniden yaylaya çıkıyorum. Misafirler, gelmiş terasta güneşleniyorlar. Delikanlı başarılı bir mühendis, Cezayir'de baraj yapıyor. Eşimle arkadaşı üşüyüp salona geçiyorlar. Biz sohbete devam ediyoruz. İki barajcı bir araya gelince konu konuyu açıyor. Ortak tanıdıklardan bahsediyoruz. İyi tanıdığım bir arkadaşım onun amcasıymış meğer. Selam gönderiyorum.

Misafirler yemeklerini yedikten sonra eşimi de alıp İzmir'e gidiyorlar. Boğazından rahatsız kızım annesinin gelişine seviniyor.  

Akşam saatlerinde hava iyiden iyiye soğumaya başlıyor. İki gündür yakmadığımız şömine sobayı artık yakma zamanı. İki genç misafirimizin ısrarla terasta oturmak istemesi şaşırtıcı. Servisi terasa açıyoruz. Üşümelerine rağmen yerlerinden memnun görünüyorlar. Güneş battıktan sonra ısı düşmeye devam ederken kendilerine birer şal getirmemizi istiyorlar. Şalları verirken içeri geçmelerine dair önerimi tekrarlıyorum. Yerlerinden kalkmak istemiyorlar. Anlıyorum ki bu ısrarın tek nedeni diledikleri gibi sigara içebilmek.

Akşam misafirlerini uğurladıktan sonra bahçeye çıkıyorum. Gözlerim Fifi'yi arıyor. Ayşe Hanımın onun akşam yemeğini verdiğini öğreniyorum. "Fifi, Fifi gel kızım." Sesimi duyar duymaz kümes tarafından çıkıyor ortaya. Son sürat koşuyor yanıma. Gündüz çekemediğim fotoğrafını çekmeye çalışıyorum. Telefonun düğmesine her basışımda kafasını çeviriyor. Hareket edince resim flu çıkıyor. Yılmayıp güzel bir pozunu yakalıyorum sonunda.  

12 yorum:

  1. Su gibi akan bir yazı. İnsan keyifle okuyor.
    Fifi duygulu bir köpek anlaşılan. Bakışlardan anlıyor.
    Venüs gelirse ne yapacak acaba?
    Anneler babalardan daha çok aranırlar doğru. Çünkü daha çok özler ve beklerler.
    Kara tavuklar ilginç, hiç görmemiştim.

    YanıtlaSil
  2. Teşekkür ederim. Sizden bu sözleri duymak güzel:) Venüs ile nasıl geçinecekler biz de merak içindeyiz.
    Sağlık olsun:)

    YanıtlaSil
  3. Beklemediğin bir vakitte çocuklardan telefonun gelmesi de bazen ürkütüyor insanı. Acaba kötü bir şey mi var duygusu özellikle annelerin yüreğinde hassas bir alarm düğmesi gibi titreşim yapabiliyor.
    .....
    Taşev her tür misabiri bünyesinde ağırlıyor. Oraya iş adamı da gelir, siyasetçi de gelir, sanatçı da gelir artık. Bazen bir doktor, bir avukat, bir öğretmen ve bir mühendis de. Bazen düşünürüm de her meslek insan ruhu ve karekteri üzerinde derin izler bırakabilir. Biz meslek sahibi insanlara eski tabirle "Kafalı adamlar" desek de içindeki duygular bir resme, bir yontuya, bir şiire dönüşebilir. Kafasında kutsal bir ideal, yüreğinde de bir sevdası olabilir.
    .....
    İşte Taşev böyle insanların hatırasında onların tad aldığı bonfilenin lezzetinden de öte bir şeydir. Doğallık, sadelik, abartısızlık, samimiyet duygulusya iç içedir. İki barajcı bir araya gelebiliyor demek ki... İki baraj bir araya gelse birleşik kaplar gibi birinde su olmadığında diğerine su desteği verebilir. Keşke insanlar olan olmayana vererek destek verebilseler. Sevgi ve kaynaşma olur.
    .....
    Şairin biri öyle diyor; Bir baraj boşanır gibi boşanır içimden sevgi... Daha sel basmadı mı çöl kuraklığın senin!.
    .....
    Moral en büyük hazinedir. Kapkaranlık bir bindanda da olsan yeise kapılmazsın, Bir ışık, bir delik senin zenginliğindir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız. Anneler bazen çocuklar aradığı zaman bazen de aradığı zaman telaşlanırlar. Ne oldu ki bu vakit aradı? ya da neden bugün aramadı? soruları en kötü senaryoları düşündürür onlara.

      Hedefim idealimi gerçekleştirmek. Bu iş için çıktım yola. Yol uzun ve engebeli. Bu yüzden zamana ihtiyacım var ve mücadele etmek, sabretmeyi bilmek gerek.

      İki barajcı bir araya gelirse konuşulan konu barajdır.

      İçinde barajın konu edildiği bir şiir bilmiyordum.

      İçimin daraldığı zamanlarda Yann Tiersen'in Amelie film müziğini dinlerim. Beni tedavi eder hemen.

      Sil
  4. Tilki var mı çevrede. Eğer varsa, tavukları güvene alın. Tilkiler tabiatlarını yaparlar. Tavukları boğarlar. Bu onların suçu değil, doğası. O yüzden Allah korusun böyle bir şey olmasın, tilkiye de kızılamaz doğasını yapınca, ama tavuklara bir şey olmasın diye önlem filan? Tilkiler, köpekler gibi tel bile olsa çit niyetine onun altını ayaklarıyla eşip, boşluk oluşturup içeri giriyorlar.

    Çok şahit oldum da, burada özellikle, yan sitelerde süs tavukları, Habeş horozu ve aslan cinsine kadar tavşanın tilki tarafından boğulmasına. Yazmadan edemedim o yüzden.

    Çok güzel bir çiftlik havasına doğru gidiyor Taş Ev :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Vardır mutlaka. Burası doğal yaşamın sürdüğü bir ormanlarla çevrili. Domuzlar, sincaplar, kunduzlar, kirpiler, yılanlar ne ararsan var. Kümesin etrafına eşik şeklinde beton döktük. İçeri girecek mahlukat tünel kazmalı.

      İkazınız için teşekkürler. Kümesi ve Taş Ev'i Fifi'ye emanet ettik şimdilik.

      Her gün yeni planlar kuruyoruz. Her şeyden önce yolumuzun onarılması lazım. Belediye bu işi hallederse otopark, peyzaj işlerine başlayacağız bakalım.

      Sil
  5. Anneler babalar da hep böyle demek ben baba oluna anlayacak olanlardanım

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Allah size de hayırlı evlatlar nasip etsin o zaman:)

      Sil
  6. Tam ciddi ciddi okuyordum, Fifi'nin karşılıksız sevgisinin sebebi yemek ya da kömür dediğiniz yerde bir gülümseme yerleşiverdi yüzüme.Algıda seçicilikten midir ne ;)
    Kızınıza geçmiş olsun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Fifi çok onurlu bir davranış sergiledi. O sevgi gösterisinden sonra verdiğim yemeğe saldıracak sandım. O an beş yüz kilo kömüre ülkesinin geleceğini satan insanları düşündüm. Hatırlayın, kış ayında oy için buzdolabı dağıttılar. Oysa Fifi'nin bizden beklediğinin sadece ilgi ve sevgi olduğunu gösterdi.
      Teşekkürler:)

      Sil
  7. özlemiştim yazılarını okumayı.yine bambaşka bir dünyaya çektin beni.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzel işte, gezegenler arasında yolculuk:))

      Sil