Uzun bir aradan sonra nefes alacağımı düşündüğüm bir gün... Mandıradan alacaklarım dışında alacağım çok fazla bir şey yok. Dünkü kalabalıktan sonra salonda güzel bir temizlik beni bekliyor. Temizlikten sonra biriken günlük yazılarımı yazmam için son fırsatım olacak. Aksi takdirde yaşadıklarımın bu dağınık zihnimden uçmaması mümkün değil.
Şef gelince beklediğim açıklamayı yapıyor. "Pazartesi akşamından sonra gelmeyeceğim." Bu sihirli cümle rahatlatıyor birbirimizi aslında. Karşılıklı arayış içerisinde iki insan. Yeni bir sayfa. Hem onun için hem de bizim için. "Hayırlısı olsun." diyorum. Bazı durumlarda ayrlıklar kaçınılmaz oluyor. İşini ayarlayıp ayarlamadığını soruyorum. "Bir sürü yerden çağırıyorlar." diyor. "Dışarıya mı gideceksin?" Henüz karar vermemiş. Bodrum'dan, Urla'dan balık lokantalarına çağırdıklarını söylüyor. Onun adına seviniyorum. Çekilen restin görülmesi birlikte çalışma olasığını otomatikman ortadan kaldırmış zaten.
Öğleden sonra beklenmedik malzeme ihtiyaçları çıkarıyor şef. Onun da kafası dağınık doğal olarak. Şehre inilmesi lazım. Ben de eşimi almak için bahane arıyordum zaten. Birlikte çıkıyoruz yaylaya. Bizimle çalışmak isteyen şeflerle görüşüyoruz sürekli. Değişik insan tipleri her biri. Ama içlerinden biri farklı ve birlikte çalışmaya en yakın aday. Genel hatlarıyla aradığımız özellikleri taşıyor. Tecrübeli ve üzerimizde bıraktığı ilk izlenim pozitif.
Akşama doğru genç bir çift geliyor. Verandada oturmak isteseler de ilk kez geldikleri Taş Ev'i gezdiriyorum. Rahatsızlıklarından dolayı uzun süredir alkol almamış beyefendi. Salondaki manzarayı görünce verandada oturmaktan vazgeçiyorlar. Dayanamayıp bir yirmilik söylüyor ve meze seçmeye aşağı iniyorlar. Hava oldukça serinliyor akşama doğru. Ancak misafirlerimizin umrunda değil. Balkon camları tamamen açık. Güzel bir akşam yemeğinden sonra her hafta burada olacaklarını söylüyorlar ayrılırken.
Bu kez rezervasyon masamız daha önce ağırladığımız konuklarımızdan biri. Oldukça geç saatte gelebiliyorlar. En güzel şarabımızı açıyoruz onlara. Köşe masalarımızdan birine oturuyorlar. Kapanış saatimiz geçiyor. Hiç niyetleri yok kalkmaya. Tek masa onlar kalıyor, saat gece yarısına doğru ilerliyor. Sıkılarak kapanış saatimizi geçtiğimizi hatırlatıyoruz. Son derece nazik bir şekilde birbirlerimizden özürler dileyerek toparlanıyorlar. Sabah google puanlamasında beş yıldız verdiğini görüyorum hekim olan beyefendinin. Biraz daha utanıyorum.
Aklımın bir köşesinde babam, diğerinde annem bu aralar. Her an haber bekliyoruz. Haber gelene kadar grup rezervasyonları kabul etmeme kararı alıyoruz. Ne kadar zor bir durum. Düşünmemeye çalışıyorum. Düşünürsem dayanamam.
Bize düşen bütün sıkıntılara karşı her zaman, ayrıac insanüstü bir mucize gerektirecek durumlarda duayı dilimizden hiç düşürmemektir.
YanıtlaSilHaklısınız...
YanıtlaSil