KATEGORİLER

26 Aralık 2019 Perşembe

YENİ BİR HAYAT BÖLÜM 35


YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 35 ***

Evet evlât, Rauf Bey'i karşına alacağına git şeytanı karşına al. Bu kez yanına kontrol baş mühendisi Nezih Beyi çekeceksin. Onunla ortak hareket etme konusunda sözleşeceksin. Rauf Bey bu arada boş durmayacak elbette. O da telefon edip şube müdürünü sıkıştıracak. Bir anda kim devleti savunuyor kim devleti satıyor birbirine karışacak. Apar topar Maruf Bey gelecek şantiyeye. Her şey kusursuz olmasına karşılık bu kez suni bahaneler yaratacak lâf söylemek için. Önce derivasyon tüneli su alma yapısının üzerinden tatlı bir meyille geçen yola takacak, kamyonları zorluyorsun diye. Bey baba bunlar Cat, yüzde otuz beş meyile tırmanır diyemeyeceksin, patrondan iyi mi bileceksin? Sonra mekanik atölyeye gidip bir su pompasını gösterip onun nereden geldiğini soracak. Eskişehir şantiyesinden gelen kamyona yüklemişler Ankara'ya götürmek için. Yani senin şantiyenle alâkası yok. Bunu sen bilemeyince köpürecek.  Neyse, patrondur ne yapsa yeridir diyecek sineye çekeceksin. Rauf Bey hakedişten kesilmesini istediğin fazla ödemeyi gündeme getirdiğin için sana küsmüş, seni hiç muhatap almıyor. Öğlen yemeğinden sonra toplantı salonuna geçeceksiniz. 

Maruf Bey'e konuyu açacaksın. Rauf Bey ona zaten ne haltlar karıştırdığını anlatmış. Ama sen saf saf patronun senin yanında yer alacağına inanacaksın. Savunamayacağın şeyin altına imza atma diyen o değil miydi? İşte tam onun dediğini yapıyorsun şimdi. Hatta böyle davrandığın için bir de teşekkür bekliyorsun. A benim saf çocuğum, var mı öyle biri bu dünyada. Patronun dersini çalışmış, konuyu evirip çevirecek, ne kadar yanlış düşündüğünü söyleyip seni ikna etmeye uğraşacak. Mızrak çuvala girer mi evlât, sen sonuna kadar haklısın. Oysa onlar senin konuyu bilmediğini, hakedişten bir kesinti yapılmasına gerek bulunmadığını iddia edecekler. Maruf Bey, git çağır Nezih Bey'i diyecek. Eğer kontrol mühendisini de yanlarına alırlarsa tek başına kalacaksın evlât. Nezih Bey'in odasına gidip kararınızda dik duracağınız konusunda güven tazeliyeceksiniz birbirinizle. Evet, Nezih Bey, "Orhan Bey haklı, ilk hakedişte keseceğiz haksız yapılan ödemeleri" diyecek. 

Ertesi sabah, Nezih Bey Zonguldak'tan seni arayacak. Görevden alınmasını talep eden dilekçeyi müdürün masasına koyduğunu söyleyecek. Olayın gittikçe büyümesi huzurunu kaçıracak. Öğlene doğru DSİ şube müdürü seni makamına çağıracak. Hem seni, hem de Nezih Beyi karşısına alıp nasihat edecek. Sen sözleşmeyi açıp ilgili maddeleri gösterdikten sonra yapılan yanlışlığın birinci derece sorumlusu olarak kendinin ve kontrol mühendisinin görüleceğini, bu yüzden hakedişte gerekli düzeltme yapılmadan imza atmayacağını söyleyeceksin. İşte evlât, güzel yurdumun kimlerin eline kaldığını gör de anla. Şube müdürü ne diyecek sana biliyor musun? "Sen şirketinin çıkarlarını savunamıyorsun, şimdi git, bana patronların gönder (!)" 

Moral bozukluğu ile döneceksin şantiyene. Artık senin de bavulunu toplayacak zamanın geldi. Bu arada beklemediğin bir gelişme yaşanacak. O seni gecenin ikisinde pijamalarla karşılayan bölge müdürünün yerine Adana'dan yeni bir bölge müdürü atanmış. Muhtemelen şube müdürünün onu arayıp Nezih Bey'in görevden alınması için verdiği dilekçeden bahsetmesi üzerine, bölge müdürü Nezih Beyi acilen Kastamonu Bölge Müdürlüğüne çağıracak. Ertesi gün, Nezih Beyin seni mutlu bir şekilde aramasına şaşıracaksın. Sana güveniyorum demiş bölge müdürü ona. Göreve başladığı tarihten itibaren önüne koyduğu her tutanağı imzalayacağına söz vermiş. Kesinti konusunda haklısın ama bundan müteahhit de zarar görmesin demiş. Bu şekilde Nezih Beyin istifa dilekçesi işleme konulmadan çözeceksiniz işi evlât. Nasıl mı? Evet, dediğiniz gibi birim fiyat tariflerine göre hakedişten kesmeniz gereken tutarı bir kalemde düşecek, meydana gelen farkı nakliye mesafeleri ile oynayıp düzenleyeceksiniz. Yine de bir hakedişte yapılan onca kesinti ve onca eklenti dikkati çekecek diye huzursuz olacaksın fakat işi büyük ölçüde kitabına uydurmanın rahatlığına da kavuşacaksın böylece. Bu durum Rauf ve Maruf Beyin pek hoşlarına gitmese de ceplerinden paranın çıkmaması onları da memnun edecek. Onlara ne kadar büyük bir iyilik yaptığını Erdemir'in kesin hesap kontrollerinde anlayacaksın. Bu davranışınla hem kendini hem kontrolü büyük bir dertten kurtaracaksın evlât.

Baraj gövdesi, dolusavak yapısı tamamlanıp su tutma aşamasına gelinecek artık. O sene müthiş bir kuraklık yaşanacak. Sanayi suyuna ihtiyacı olan koca Erdemir fabrikaları neredeyse durma noktasına gelecek, duyurular yapılıp bahçelerin sulanmaması, suyun israf edilmemesi istenecek. Bir an önce yağmur yağması, derenin suya kavuşması ve birkaç milyon m3 depolama hacmine sahip Gülüç barajının dolması lâzım. Karadeniz'de yağmur demek sel demek. İşte beklenen o yağmur sele dönüşüp Erdemir'in minik barajını doldurunca su tutma izni çıkacak sana. Rauf Bey'i arayacaksın. Necmi Bey'le birlikte baraja gelecekler. Erdemir Genel Müdürü, birkaç DSİ yetkilisiyle birlikte ufak çaplı bir tören düzenleyip su alma yapısının kapaklarını indireceksiniz.  Rauf Bey kapaklar inerken Lâz'lığın verdiği alışkanlıkla silâhını çıkarıp takır takır saydıracak. Misafirleri uğurladıktan sonra kaderinle baş başa kalacaksın.  Henüz sel suları etkisini yitirmediği için su seviyesi hızla yükselecek. Acemilik! Bir hafta beklesen belki bu kadar sıkıntı çekmeyeceksin. Sızıntı olup olmadığını kontrol etmek için derivasyon tüneline gireceksin. Sızıntı ne kelime, tünelin içinden dere akıyor. Sızdırmaz olduğu söylenen kapakların cidarlarından yüksek miktarda su kaçıyor. Sadece o olsa. Su alma yapısında beton içinde bırakılan kalıp gergi çubuklarının geçmesine yarayan delikler kapatılmamış. O deliklerden muazzam bir basınçla su fışkırıyor. Tünelin içinde yaklaşık bir metre su birikmiş. İşçiler alelacele kalın demir çubuklardan yaptıkları sehpaların üzerine kalaslar koyup üzerinde cambazlık yaparak ilerleyebiliyorlar. Aydınlatma ve elektrikli araçların kablolarında meydana gelebilecek bir kaçak suya sirayet ederse sen ve yanındakiler için büyük tehlike. İşte evlât manzara bu ve yalnız başınasın (!) 

Bu durumda tünelin içinde tıkaç betonu dökemezsin. Ne yaparsan yap döktüğün betonu su alıp götürecek. Meslek hayatının en zor günü olacak o gün. Kâh su alma yapısına koşup suyun hızla yükselişine bakacak kâh gittikçe daha tehlikeli bir hâl almaya başlayan tünelin içine. Her birinden basınçlı su fışkıran onlarca deliğe ahşap takozlar çaktırman bir işe yaramayacak. Dışarıda yükselen suyun arttırdığı basınçla tıkaçlar bir füze gibi fırlayacak karşı duvara. Hemen mühendisliğini kullanıp ayak üstü bir hesap yapacaksın. Evet, sürgülü çelik kapakları vinç yardımı ile kaldırabilmen için sadece iki saatin var. Bu süreyi aşarsan yükselen suyun basıncı nedeniyle oluşan sürtünme kuvvetini yenecek vinç bulamazsın. Çabuk karar vermen gerekecek. Rauf Bey, bu işlerden anlamaz. Necmi Bey'i arayacaksın karanlık çökerken. Telefonu cevap vermeyecek. Bir süre kararsız kalacaksın. Erdemir Genel Müdürü gelmiş, törenle kapağı indirip su tutma işlemi başlamış. Nasıl diyeceksin ki, olmadı, yapamadım, tekrar kapağı kaldırdım. Artık çok geç. Lastik tekerlekli büyük bir yükleyiciyi sokacaksın tünele. Kepçesinde işçiler daha uygun şekillendirdikleri ahşap takozları deliklere çakacaklar. Suyun içinde tıkaç betonunun ön ve arka yüz kalıpları bin bir güçlükle yapılırken sanayiden temin ettiğin büyük çaplı bir boruyu kalıbın içine yerleştirip suyun önemli bir kısmını drene edeceksiniz. 

Sabaha kadar işin başından ayrılamayacaksın. Bu koşullar altında beton başlayacak. Tıkaç betonunun ön yüzünde biriken su seviyesi ile dökülen betonun üst seviyesi at başı gidecek. Öğlene kadar işi yarılayacaksın fakat her an önde toplanan su betonu seviyesini aşabilir ve büyük bir felâket yaşayabilirsin. Tam o sırada bir haber gelecek. Şube müdürü yemeğe gelecekmiş. Bir bu eksikti diyeceksin içinden. Görevi mühendisine bırakıp sırıl sıklam ıslanmış kıyafetlerini değiştirecek, müdürü karşılayacaksın.

Yemek esnasında durumdan habersiz şube müdürünün anlattıklarını dinler görüneceksin. Bütün aklın tünelde zamana karşı yarışan büyük mücadele. Yemek salonunun kapısında görevlendirdiğin mühendisin sana işaret edip konuşmak istediğini fark edeceksin. Kalkıp yanına varacaksın. Mühendis iki gözü iki çeşme ağlıyor. Beton patladı diyecek (!) Sakinleştirmeye çalışacaksın. Hemen temizliğe başlasınlar, bir çelik boru daha bulmamız lazım diyeceksin. Şube Müdürü yemekten sonra Vali'den aldığı bir telefon üzerine Zonguldak'a gitmek zorunda kalacak. Buna çocuklar gibi sevineceksin. Sil baştan aynı işlemleri tekrarlayacaksınız. Zorlukla tıkaç betonu tamamlanacak ama ömründen birkaç yılı orada bırakmış hissedeceksin.

Yaklaşık 200 km mesafeden kum taşıma işini üstlenen Fehmi neşeli ve sevilen bir tip. Erdemir'e de iş yapıyor. Zaman zaman Erdemir'in yapılar daire başkanı Timuçin Bey'le birlikte şantiyene geliyorlar. Bu kadar çalışıyorsun, işi de biliyorsun, milleti kazandıracağına kendin kazan diyecek Timuçin Bey her ziyaretinde. Bak benim çevrem var, size iş ayarlarım, Fehmi'de de para var, sen de mühendislik tarafını biliyorsun. Gel, üçümüz ortak bir şirket kuralım, başta ben dışarıdan desteklerim sizi diyecek. Bu fikir hoşuna gidecek. Ama başladığın işi bitirmen gerek. Kesin hesabı bitirene kadar bunu düşünmediğini söyleyeceksin. Bunun sebebi boşuna beklediğin iş bitirme primi ve hak kazanacağın A sınıfı müteahhitlik karnesi. Şantiyedeki odanda çalışırken bir gün Fehmi Bey seni arayacak. "Başın sağ olsun, kayın pederin vefat etmiş." deyip sana araman için bir telefon numarası verecek. "Nasıl olur? Adam daha genç, hiçbir şeyi de yoktu bildiğim, bu benim babam olmasın." diyeceksin. "Hayır, kayınpederinmiş." cevabını verecek. 

  (Devam edecek)

YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 1 ***                 

17 yorum:

  1. Barajları izlemek insanda bir hayranlık, bir heyecan, bazen de korku yaratıyor.. Şimdi sizin yazı dizinizi okuduktan sonra, daha farkı bakacağımı hissediyorum barajlara. Ne çok emek, ne büyük hesaplar, tutku...
    İtiraf edeyim, köprüler barajlara kıyasla bana hep daha büyülü gelmiştir, suyu kontrol altına almadan üzerinden geçmeyi sağladığı için belki, halbuki barajlar suyu insani amaç için kontrol etmeye çalıştığı için biraz daha az "naif" geliyor (yapılara ruh verme eğilimi....). Ama bu yazı dizisinden sonra dediğim gibi düşüncelerim farklı...
    Su akar yolunu bulur mu göreceğiz...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Demireli biliyorsunuz, su mühendisiydi benim gibi. Siyasi bir söylemde onu köşeye sıkıştırmaya çalışan rakiplerine kendi lehçesiyle söylediği meşhur bir söz vardır. "Suyu sıkıştıramazsınız" Bununla kendini suyla özdeşleştirmiştir. Gerçekten de su muazzam bir güç kaynağı. İş barajı yapmakla bitmez. Taşkın durumunda suya yol verecek bir yapı, yani dolusavak yapılır ki, bu barajın sigortasıdır. O olmazsa dolgu barajlarda suyun seddeyi aşması halinde koca yapı yıkılır. Milyonlarca m3 su bir anda boşalıp önüne ne katarsa götürür, geçtiği yerde ne şehir bırakır ne kasaba. Dolusavak yapısı eğiminden dolayı çok yüksek hıza ulaşan suları taşıyabilir ve 10.000 yılda bir gelmesi muhtemel taşkınlara göre projelendirilir.
      İşin felsefi boyutuna gelirsek, insanoğlu doğal bir olayı kontrolü altına almış fakat en öfkeli zamanında ona yol vermek zorunda kalmıştır.

      Sil
  2. ne kadar detaylı bir anlatım olmuş. Yeni bölümü bekliyorum

    YanıtlaSil
  3. Bu size mi ait ?
    Üslubunu beğendim

    YanıtlaSil
  4. Merhaba,hidrojeoloji mühendisi olduğunuzu tahmin ediyorum. Sizi daha iyi tanımak adına sorularımı maruz görün lütfen. "Yeni Bir Hayat" yazı dizisi size ait sanırım.İş hayatı ve kendi hayatınızın hikayeleştirilmesi gibi.Bir yerlerde takılmadan, sıkılmadan, süreklilik arz eden bu yazı dizisini devam ettirebilikmek cidden yetenek olsa gerek. Kutlarım sizi. Yazım dili harika.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnşaat Mühendisiyim:) Yeni Bir Hayat dizisi evet, bana ait. On yaşınızdaki halinize bir mektup yazsaydınız hayatı kolaylaştırmak için kendinize neler önerirdiniz? konulu mim ilham kaynağı oldu. Araya zaman koysam sanki devam edemeyecekmişim gibi bir his var. Teşekkür ederim:)

      Sil
    2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

      Sil
    3. Sevgili Aytül Laçin on yaşına mektup mimi için bir yazı kaleme almıştı. Çok etkilenmiştim. Ve bu proje kimden çıktı ise kocaman tebrik etmek lazım demiştim.

      Görüyorum ki fikir size aitmiş. Valla kutluyorum sizi canı gönülden. Farklı işleri ve fikirleri deneyip insanları keyiflendiren her fikre şapka çıkarıyorum. Harikasınız..

      Sil
    4. Aytül Hanım, blogdaşım:) Elbette birbirimizin yazılarından etkileniyoruz. Fakat projenin asıl ilham kaynağı "Çocukluğuma Mektup" mimini başlatan "Sessiz Umman" ve beni mimleyen "Deeptone" oldu. Aytül Hanım'ın bu konudaki yazısını da okuduğumu sanıyorum. Öykü serisine başlama fikri benim "Kuyruksuz Kedi" ye bir önerimle doğdu. Mevcut mim'de çocukluğunuza mektup yazarak onun hayatta karşılaşacağı bir takım sıkıntıları daha kolay aşmasını nasıl sağlayabilirsiniz sorusuna cevap aranırken yaşamınıza müdahale etme şansınız yoktu. Yani yine aynı kişiler ve olayları yaşayıp bugüne gelecektiniz. Benim önerim ise, yaşamımın belli dönüm noktalarında geçmişteki Ben'e hayatını değiştirebilme konusunda karar verme yetkisi verilmesiydi. Bu bölüme kadar yaşadıklarımı ve bende iz bırakan olayları anlatırken zor da olsa iki dönüm noktası çıkartabildim. Öykü gerçek, fakat yeni bir öyküye başlarsam dönüm noktasından sonraki kısım tamamen kurgu olacaktı. Dönüm noktalarının az olması, ya da bu noktaları bile zorlanarak çıkarabilmem, yaşadığım hayattan memnun olduğumu, aldığım kararlardan fazla pişmanlık duymadığımın göstergesi.
      Teşekkür ederim:)

      Sil
  5. oy bu bölüm fenaydı. ilk kısımda hadi iyi kurtardın sonunda durumuuuu :) ikinci bölüm de sanki amerika aksiyon filmi gibi, baraja sukiast gibi, aman aman ne zormuş. tam işler zorken sonunda da haber hiç olmadı pıfff.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aksiyon bitmez bende deep:)) Evet, çok erken kaybettik:(

      Sil
  6. Ne acı...Sizin tüm riskleri göze alıp,sorumluluğu üstlenip,angaryalar da bile canınızı dişinize takarak çalıştığınız projede ki başarıyı sahiplenerek, sizi en arkaya itip tebrikleri kabul edenler;en ufak bir sıkıntıda "ben yapmadım Miki yaptı"" modunda sizi öne sürerek parmağıyla sizi gösterir.Bilmiyorum Türkiye'nin acı gerçeği mi yoksa dünyada da işler böyle mi yürüyor ...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Acı ama gerçek bu ülkemizde. Gelişmiş ülkelerde liyakata daha çok önem verdiklerini sanıyorum. Ne iş olursa olsun ya da her ne meslekten olursanız olun, maalesef yurdumuzda bu işler böyle yürüyor. Yalakalık yapar gururunuzu hiçe sayarsanız işi bilmenizin ya da aşırı ölçüde çalışmanızın gereği yok başarılı olabilmeniz için. Bu yüzden namuslu ve onurlu insanlar ne kadar çalışırlarsa çalışsınlar servet yapamazlar, en iyisi mütevazı bir hayat sürer.

      Sil
  7. Yanıtlar
    1. Evet ya, mesleğimde yaşadığım en zor günlerdi:)

      Sil