KATEGORİLER

15 Temmuz 2020 Çarşamba

MASUM BİR ADAMIN İTİRAFLARI - BÖLÜM 79/4


“Rahat olun.” dedim. “Silahın nasıl doldurulacağını öğrenmek için mecburen bir video izlemek zorunda kalmıştım. Nasıl ateş edeceğimi hâlâ bilmiyorum."


Kilitlerin anahtarlarını eğilip yere bıraktım.

“Bu işlere kalkışmakla ne yapmayı umuyordum, tam olarak emin değilim. Belki hedefime ulaştım.” dedim.

Stream'e baktım.
“Sen, muhtemelen bunu başaramadığımı söyleyeceksin.” dedim.

Televizyonun sesini kapattım. Stream parmaklarını kütletti. Moss, ayağa kalktığında, sandalyesi hala sallanmaya devam ediyordu.


“Burayı ilk test ettiğimde, TV ve ışıkları söndürmüştüm. Canlı canlı gömülmek gibiydi. Işık yoktu, ses yoktu. Burada huzuru buldum. Şimdi yine aynı huzuru hissediyorum.” dedim.

Moss,” Bay Zhettah?” diyerek bir çığlık attı.

Gözlerim yandı ve vücudumda bir ağırlık hissettim. Stream'e baktım.

“En iyi arkadaşım, ölmeden önce kızıyla barışmak dışında hiçbir şey istemiyor. Umarım senin de oğlunla ilişkin yoluna girer." dedim.

Moss’a döndüm,
“Lütfen kocana ondan özür dilediğimi ve başka bir plan düşünecek kadar zeki olamadığım için üzgün olduğumu söyle.” dedim.


Göz kapaklarım kapandı, sonra yavaş yavaş gözlerimi açtım, keçeleşmiş kirpiklerimin arasından ikisinin de karşımda durup demir parmaklıklara yaslandıklarını gördüm. Stream korkudan donmuş gibiydi, fakat Moss daha rahat görünüyordu. Anahtarları ayağımla hücrelerine doğru kaydırdım.

“Ben gittiğimde, bunları kullanarak dışarıya çıkabilirsiniz. Avukatım ​​çoktan kasasını açıp mektubumu okumuştur muhtemelen. Öyle sanıyorum ki, Dedektif Pisarro da yola çıkmıştır. Çıkarken ana kapıyı açık bırakacağım.” dedim.

Beni büyük bir dikkatle izliyorlardı ama ikisi de artık korkmuyordu. Derin bir nefes aldım ve bir anlığına gözlerimi kapattım. Sonra gözlerimi açtım,

“Hoşça kalın. Sayın Yargıçlar.” dedim.

Hah. Sayın Yargıçlar! Hâlâ kendimi eğlendiriyordum. Gülmeye başladığım anda güçlü bir ağrıyla kasıldım. Midem sanki bir kazma ucuyla deliniyor gibiydi.

Korkuluklara yapışıp merdivenleri ağır ağır tırmandım. Aşağıdan herhangi bir ses ya da bir hareket gelmiyordu. Onları rahatlatmak için yanıma çağırmayı düşündüm, bu onlara kurduğum bir tuzak değildi. Fakat acele etmelerine gerek yoktu. Artık canları ne zaman isterse özgürlüklerine kavuşabilirlerdi. Eve girdim ve Tieresse'nin küllerini tezgâhın üzerinden aldım. Bütün odalara girdim ve bütün dolapların kapağını açtım. Tieresse’in kuruttuğu güllerden birini bulup cebime koydum. Sonra bütün ışıkları açtım ve dışarı çıktım. Batıdan esen rüzgâr, akçaağaç, mine ve Medine çiçeklerinin kokularını taşıyordu.


O zaten oradaydı, uçakta oturmuş beni bekliyordu. Onunla tanıştığım gün giydiği aynı sarı, sırtı açık, kolsuz elbiseyi giyiyordu. O elbiseyi hatırlıyorum, demek istedim. Yanına tırmandım ve ona çiçekleri verdim. Ağzının kulağıma doğru eğildiğini hissettim, bana şöyle fısıldadı,

“Nereye gidiyoruz, Amor?”

Alt dudağında küçük bir tuz lekesi parlıyordu. Sol yanağında, kalın mor bir yara izi vardı.

“Artık yeterince beklediğimizi sanıyorum. Dokuz yüz kilometre uzaklıktaki Cooperstown, Kuzey Dakota'ya direkt bir uçuş planı belirledim.” dedim.

Gülümsedi, yüzündeki yara izi kaybolurken ben güçlükle nefes alıyordum.

“Benim için bir şeyler yapmanı istiyorum, aşkım,” dedi. “Buraya çok yakın bir yerde bir zamanlar benim için yaptığın bir şey. Bunu benim için yine yapar mısın?”

Tabii ki, aşkım, senin için her şeyi yaparım demek isterdim. Fakat yorgundum, çok yorgun. Ağzımı açacak takat bulamadım, sadece başımı sallayabildim.

Bana ne istediğini söyleyemeden, gözlerimi kapadım.


SON

10 yorum:

  1. yani uçağa binip intihar edecek belki uçağı düşürecek :) e zaten ölecekti. moss rafaele acıdı galiba :) eşi yaşasaydı tatlı bi hayatı olacaktı rafaelin :) beceriksiz adam olduğu için bu kaçırma işini de beceremedi. e bu tür insanlar genelde ölür zaten, uzun yaşama becerileri olmuyor, şansları da yaver gitmiyor. toprağı bol olsun amen :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de öyle bir son bekliyordum doğrusu. Fakat Rafael'in ömrü vefa etmedi sanırım. O artık bir melek:))

      Sil
  2. bu kitabı nerden almıştın, kitapçıdan muuu :) sana da geçmiş olsun. hadi kurtuldun :) beyzbol şeysi vardı, noldu orası :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayır, kitabını almadım. Tesadüfen bir site bulmuştum, bunun gibi İngilizce pek çok pdf roman arasından seçmiştim. Beyzbollu pasajlar geçti romanda. Komik bir şeyler yazdıysam deep mutlaka görür dedim. Bir de beyzbol sözlüğü buldum, ondan faydalandım:)

      Sil
  3. Hüzünlendim. Alışmıştım Rafael'e. Ama eşini çok sevenler, bilhassa gerçekten seven erkekler, çok uzun yaşamıyor eşlerinin ardından. Rafael iyi bile dayandı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de öyle. İki ağır şok birden yedi. İnsan böyle ağır travmalardan sonra hata da yapabilir, akıl sağlığını da yitirebilir.

      Rafaelin, yoksulluk içinde geçen bir çocukluk dönemi olmuş. Aslında bana bir çelişki gibi gelen kültürlü bir annesi ve elindekilerle yetinen mutlu bir ailesi var.

      Bütün bunları düşünerek ben her zaman Rafael'i haklı gördüm ve yapmış olduğu hataları yaşadığı büyük travmalara bağladım.

      Düşün ki, Rafael'in eşi hhunharca bir cinayete kurban gitmedi, o zaman yıllarca mutlu bir hayat süreceklerdi. Ama yok öyle bir dünya. Mutlaka bir musibet geliyor insanın başına. Hayat bu. Roman kurgu da olsa, gerçek yaşam çok farklı değil.

      Sil
  4. blog okumayı ve blog yazmayı bıraktın mııııı :) dinleniyon herhaldeee :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yok bırakmadım, biraz işlerim vardı, kısa zamanda döneceğim:)

      Sil
  5. Sondaki 79'u anladım da 4 ne ola ki? Önce 79 bölümlü hikayenin 4. bölümü sandım ve ilk 3 bölümü de okuyayım diye eski yazılara dönünce 4'ün hiç değişmediğini gördüm. 79 bölümün tamamını okumak da gözümü korkuttu açıkçası.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğru anlamışsınız, 79 seri sayısı, 4 bölüm sayısı. Toplam 79 parça. Roman çevirisi olduğu için, evet uzun biraz:)

      Sil